Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/176 E. 2021/199 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/176
KARAR NO : 2021/199

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/06/2021

İDDİA:
Davacı vekili 17.06.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 44.sınıfta tescil edilmek üzere … sayı ile “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şahsın … sayılı ve “ÖZEL … … AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ+şekil” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın Markalar Dairesince kabul edilerek başvurularının reddine karar verildiğini, davacılar muterizlerin bu ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT’in … sayılı YİDK karan ile nihai olarak başvurularının reddedildiğini, oysa Markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek ölçüde benzerlik bulunmadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, gerçek kişi adlarının marka olarak tescilinin mümkün olduğunu, sıklıkla kullanılan isimlerin tescili için ayırt edicilik kazanmış olması şartı bulunduğunu, müvekkiline ait “…” soyadının Türkiye’de çok yaygın bir soyadı olmadığını, Google arama motorunda “…” anahtar kelimesi ile yapılan aramada müvekkillerinden başka bir isim çıkmadığını, müvekkilinin aynı zamanda tanınmış bir diş hekimi olduğunu, uzun süredir aynı ibareli kliniğinin bulunduğunu, müvekkilinin “… …” ibaresinin 2006 yılından bu yana kullandığını, davalının ise kliniğini 01/07/2008 tarihinde açtığını, davalının müvekkili …’yu tanıdığını, “…” ibareli 80 marka kaydına rastlandığını, bu ibarenin yaygın olarak kullanıldığını, Google arama motorunda “…” ibaresi ile arama yapıldığında farklı sektörlerde çok sayıda sonuç çıktığını, ayırt edici gücü zayıf markaların, ayırt edici gücü yüksek markaların -diğer markalarla ihtilaf durumunda- sağlayabileceği derecede geniş bir koruma kapsamı yaratmasının mümkün olmadığını, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 44. sınıfta tescilli … sayılı “…” markasının bulunduğunu, markaların seri marka olarak algılanacağı iddiasının yerinde olmadığını, itiraz kapsamında gösterilen haksız rekabet ve kötüniyet iddialarının doğruluk payı içermediğini, tıbbi hizmetler konusunda genel tüketici kitlesinin ortalamadan daha üst seviyede bir özen ve dikkate sahip olan tüketicilerden oluştuğunu söylemek gerektiğini, satın alınacak olan mal veya hizmetin parasal değerinin, nadiren satın alınan mal veya hizmetlerden olması nedeniyle ortalama tüketicinin göstereceği dikkatin derecesinin yüksek olacağının kabul edileceğini, davalı Kurum’un emsal kararlarının kendilerini destekler nitelikte olduğunu belirterek, tescil başvurusunda bulunulan … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın 44. sınıf bakımından reddine dair TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; SMK 6/1. maddenin uygulanabilmesi için gerekli olan ilk şart olan mal ve hizmet benzerliği koşulunun gerçekleşmiş olduğunu, işaret karşılaştırılmasında başvuru konusu markanın esaslı unsurunun “…” olduğunu, itiraza mesnet markanın esaslı unsurunun “…” olduğunu, markaların esaslı unsurunun neredeyse aynı olduğunu, “SU” ibaresinin yeterli ayırt edicilik katmadığını, tüketicilerin benzeyen unsurlara odaklanacağını, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle,Müvekkilinin … sayılı “… … Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği + Şekil” ve … sayılı “… … ve Diş + Şekil” markalarının sahibi olduğunu, davaya konu markaların aynı sayılacak seviyede benzer olduğunu, her ikisinin de … diş tedavisi hizmeti ile ilgili olduğunu, tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, markalar Dairesi Başkanlığı kararının yerinde olduğunu, markaların idari-ekonomik ilişki içerisinde olduğu algısının yaratıldığını, müvekkilinin İstanbul şubesi açma hazırlığı içerisinde olduğunu, iltibas ihtimalinde bu hususun da değerlendirilmesinin gerektiğini, internette “… …” anahtar kelimesi yapılan araştırmalarda “… …” sonuçlarının da çıktığını, “…” soyisminin çok sık kullanılmamasının iltibası ortadan kaldırmadığını, davacı tarafından dayanılan diğer marka tescillerinin farklı sınıflara ilişkin olduğunu, yine emsal olarak gösterilen “…” markasında “…” ibaresinin bulunmadığını, “…” ibaresinin kullanımla ayırt edici hale geldiği iddiasının kabul edilemez nitelikte olduğunu, savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şahsa ait itiraza mesnet marka tescil belgesi getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan raporun çoğunluk görüşü dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 28.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 7226 sayılı Kanun ile pandemi nedeniyle uzayan süreler dikkate alındığında 17.06.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davalı şahsa ait … sayılı ve “ÖZEL … … AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ+şekil” ibareli markasının, davacının … sayılı ve “… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nin 6/1 hükmü çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.

TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 23/12/2019 tarihinde “… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 44.sınıftaki bir kısım emtianın yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalı şahsın … sayılı ve “ÖZEL … … AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ+şekil” ibareli markası ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kabul edilerek başvurularının reddine karar verildiği, bunun üzerine, davacı muterizin yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26.04.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, taraf markalarının tescil/başvuru sınıflarının aynı/aynı tür olduğu, Taraf markaların görsel ve işitsel olarak benzer, kavramsal açıdan farklı olduğu; ancak taraf markaları bütünsel olarak değerlendirildiğinde, ilgili hizmet sınıflarında markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı; Karşı Görüş: Davaya konu “… …” ve “ÖZEL … … AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ” markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu, bu nedenle TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının yerinde olduğu ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 44.sınıftaki “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “ÖZEL … … AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ+şekil” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 44.sınıftaki “Tıbbi hizmetler. (… Diş hekimliği hizmetleri) Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvancılıkla ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler” hizmetlerinin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki çekişmeli 44.sınıftaki hizmetlerin itiraza dayanak marka kapsamındaki hizmetlerle aynı/aynı tür oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “ÖZEL … … AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ+şekil” ibaresinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Değerlendirmesi:
Taraf markalarının benzer olup olmadığının değerlendirilmesinde, yapılacak olan ilk değerlendirme, karıştırmaya konu markalar arasında görsel bir benzerliğin bulunup bulunmadığıdır. Söz konusu benzerlik, taraf markalarını oluşturan harflerin, sözcüklerin, sloganların, resim, logo, grafik ve benzeri diğer şekli unsurların aynı ya da benzer olması şeklinde kendisini göstermektedir.

Davacılara ait davaya konu marka başvurusunun, beyaz zemin üzerine herhangi bir şekil yahut renk unsuru içermeyen “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmüştür. Anılan ibarede bulunan “…” ibaresinin çekişme konusu hizmeti doğrundan tanımlaması karşısında herhangi bir ayırt ediciliği bulunmamakla, markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu kez, davalının davaya konu markaları ele alınacaktır. Davalıya ait marka işlem dosyası sırasında ileri sürülen … tescil sayılı markanın düz beyaz zemin üzerine üstte koyu ve mavi renkli iki kare ve bunları birleştiren beyaz şekil unsuru -diş teli imajı yaratılmıştır-, altta büyük puntolarla yazılmış “… …” yazısı ile küçük puntolarla yazılmış “özel” ve “ağız ve diş sağlığı polikliniği” ibarelerinden oluşan kompozisyon bir marka olduğu görülmüştür. Markada bulunan “özel”, “ağız ve diş sağlığı polikliniği” ve “…” ibareleri, çekime konusu hizmetler bakımından herkesin kullanımına açık, işarete herhangi bir ayırt edicilik katmayan ibareler olup markasal algıyı üzerinde toplayan esas unsurun “… …” ibaresi ve şekil unsuru olduğu kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte, davalı tarafından işbu dava aşamasında ileri sürülen … sayılı markanın üstte koyu ve mavi renkli şekil unsuru ile altta “… … VE DİŞ” ibaresinden oluştuğu görülmüştür. Yukarıda da değinildiği üzere markada bulunan “…” ve “diş” ibareleri, çekişme konusu hizmeti doğrudan tanımlamakta olup markaya ayırt edicilik katmamaktadır. Bu doğrultuda markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır. Netice itibariyle, taraf markalarının ortak “…” ibaresini içermesi karşısında markalar arasında görsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Değerlendirmesi:
Bu kez, karşılaştırmamızın ikinci aşamasına esas olmak üzere, taraf markalarının işitsel olarak benzerlik değerlendirilmesi yoluna gidilecektir. İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerinde ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmekte, buna karşılık sözcüğün son kısmındaki benzerlikler karıştırma ihtimali incelemesinde göz ardı edilebilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacıların “…” esas unsurlu markasının “sa-yın-su” sesleriyle; davacı muterize ait itiraz konusu “…” esas unsurlu markalarının ise “sa-yın” sesleriyle okunacağı, markaların başlangıç seslerinin aynı olması, işitsel benzerliğin başlangıçta olması, markalardaki beş harfin aynı olması karşısında taraf markaları arasında işitsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Kavramsal Benzerlik Değerlendirmesi
Bu sefer, taraf markaları üzerinde kavramsal benzerlik değerlendirmesi yapılacaktır. Bu tür benzerlik, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj açısından önemlidir. Taraf markaları bu kez kavramsal açıdan incelendiğinde, davacılara ait marka başvurusunu oluşturan “…” ibaresinin bir bütün olarak Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü’nde doğrudan bir karşılığının bulunmadığı görülmüştür. Davalıya ait “…” ibareli markalar incelendiğinde, “…” ibaresinin Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğünde : “Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz” şeklinde ifade edilmiştir. Tüm bu kapsamda bakıldığında, davacı markasının doğrudan bir sözlük karşılığı bulunmaması dikkate alındığında markaların kavramsal olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bütünsel Değerlendirme ve İltibas İhtimalinin Bulunup Bulunmadığı:
Birbiri ile ortak yönleri bulunan iki şeyin karışması olarak tanımlanabilecek iltibas, Marka Hukuku bakımından daha teknik anlamıyla, bir mal veya hizmetin alıcısı durumunda bulunan iyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan ve makul derecede dikkatli tüketicilerin yani kısaca ortalama tüketicilerin, almayı düşündüğü, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı düşüncesiyle, başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali olarak açıklanabilecektir.
Nitekim, bir marka farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markayı çağrıştırabilir. Yahut tam tersine, unsurlardaki benzerliğe rağmen markalar tamamen farklı etki bırakabilirler. Markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılması ve özellikle markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tasviri işaretlerden oluşan kısımlarının aynı veya benzer olup olmadıkları üzerinde durulmasına da gerek yoktur. Ancak bunlar, markanın genel görünümüne etkileri ölçüsünde incelemede dikkate alınabilirler. Buna karşılık markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. İfade edilmelidir ki, eğer markalar ayırt edici niteliği düşük olan bir unsuru ortak olarak içeriyorsa, karıştırılma olasılığı değerlendirmesi, ortak olmayan unsurların markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime etkisi hususuna odaklanacaktır. Değerlendirmede, ortak olmayan unsurların benzerlikleri – farklılıkları ve ayırt edici nitelikleri dikkate alınacaktır. Ayırt edici niteliği düşük bir unsurun markalarda ortak olarak yer alması, olağan şartlarda karıştırılma ihtimaline yol açmayacaktır. Bu kapsamda, “…” ibaresi ele alındığında, anılan ibarenin Google arama sonuçlarından ve Türk Patent Marka Kayıtlarında da görüleceği üzere, tek başına aidiyet algısı yaratmayacağı kanaatine varılmıştır.
İnceleme konusu dosyada, davacı vekilinin, “…” ibaresinin müvekkillerinin soyadı olduğu yönündeki beyanlarının da iltibas başlığında değerlendirilmesi gerekmektedir. Yapılan incelemede, taraf markalarının esaslı unsuru olarak tespit edilen “…” ve “…” ibarelerinin, tarafların soyadlarından müteşekkil oldukları görülmüştür.
Konu ile ilgili 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/5. Maddesi: “Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.” hükmünü amirdir.
Dosyada bulunan tüm bu bilgi ve belgelerin, taraf beyanları ve markalar ve EUIPO tavsiye metni de dikkate alındığında, markalar arasında bütünsel olarak yapılan değerlendirme sonucunda, taraf markalarının “… …” ve “ÖZEL … … AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ” & “… … ve DİŞ” ibarelerinden oluştuğu, taraf markalarında bulunan “…” ve “…” ibareleri dışında kalan tüm ibarelerin tali unsur niteliğinde olduğu, tali unsurların, ilgili sektörde kimsenin tekeline bırakılamayacağı gibi, iltibas tehlikesine mahal vermesinin de söz konusu olamayacağı, inceleme konusu dosyada, taraf markalarının faaliyet göstermek istediği hizmet sınıfının “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” sınıfları olduğu, ilgili tüketicilerin, belirtilen hizmet sınıfına ayırdıkları zaman, dikkat ve özen göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu sınıfın ilgili tüketicisinin “bilinçli tüketiciler” olduğu; taraf markalarının sundukları bilgi ve beyanlar incelendiğinde, uyuşmazlığa konu markaların tarafların soyisimlerinden müteşekkil olduğu; tıp, hukuk, diş hekimliği vb. sektörlerde çalışanların, bilgi ve yetkinliklerini ad ve soyisimleri ile tanıttıkları, bu nedenle, bu nevi sektörlerde hizmet gösterenlerin, özellikle de özel muayenehanelerin çok büyük bir çoğunluğunun soyisimleri ile markalaşma yoluna gittikleri; hakeza, bu tür sektörlerden hizmet alanların da, yine doktorlarının, diş hekimlerinin ismine, bilgi ve tecrübesine belirli bir araştırma sonucunda gittikleri; neticeten, taraf markalarında esas unsur olarak yer alan “…” ve “…” ibarelerinin, tarafların aynı zamanda bizzet soyisimleri olmakla, gerek Yargıtay, gerekse CJEU kararları doğrultusunda, taraflara dürüstçe ve adil kullanım hakkı tanıdığı kanaatine varılmıştır.
Yine, taraf markaların bir bütün olarak incelenmesiyle, “…” ibaresinin yaygın kullanıma sahip olması karşısında tek başına bu ibareden hareketle iltibas ihtimalinden bahsedilemeyeceği değerlendirilmiştir. Bununla birlikte, “…” ibaresinin özellikle çekişme konusu hizmetlerdeki mevcut kullanımları dikkate alındığında salt “…” ibaresinin ortak olmasının iltibasa sebebiyet vermeyeceği kanaatine varılmıştır.
Nitekim, Türk Patent ve Marka Kurumu Marka Sicili incelendiğinde çekişme konusu sınıflarda tescilli ve “…” ibaresini içeren …. markasının da dava dışı marka sahibinin ad/soyad kombinasyonundan oluştuğu görülmüştür. Bu doğrultuda somut uyuşmazlık ele alındığında, davacıların “…” ibaresini dürüstçe olmayan bir biçimde kullandığına dair bir kanaat oluşmamıştır.
Yukarıda açıklanan tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, taraf markalarının ilgili hizmet sınıflarında bütünsel açıdan iltibas tehlikesine yol açacak düzeyde benzer olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan raporun çoğunluk görüşü ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1- Davanın KABÜLÜNE,
2- TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacılar için AAÜT uyarıca 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
6- Davacılar tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.421,40 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/05/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 124,40.-TL
Posta Masrafı 197,00.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.100,00.-TL
Toplam 2.421,40.-TL