Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/172 E. 2021/183 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/172
KARAR NO : 2021/183

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2021
İDDİA:
Davacı vekili 11.06.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin babası tarafından …’de … yılında kahve üretilmeye başlandığını, müvekkilinin de baba mesleğini devam ettirdiğini, “…” markası ile üretilen kahveyi hem …’da hem de Türkiye’de meşhur ve maruf hale getirdiklerini, … numaralı “kuru kahveci … …” ibareli ve … numaralı “haci …” ibareli markaların müvekkili adına kayıtlı olduğunu, bu iki markanın logolarında yer alan fincanların birebir aynı olduğunu ve bu logonun markalar ile özdeşleştiğini, müvekkilinin davalının da dahil olduğu 4 kişi ile birlikte … Kahve Kakao Gıda A.Ş. unvanlı bir şirket kurduklarını, bu şirkette marka hakkı ve formülü müvekkiline ait olan kahveyi sattıklarını, davalı …’nun bu şirkette şirket müdürü olarak görev yaptığını, davalı şahsın müvekkilinin güvenini kötüye kullandığını, davalı …’nun müvekkiline ait markaları kendi adını ilave ettirerek ve müvekkili bilgisi ve onayı olmaksızın Türk Patent Enstitüsüne başvurduğunu, … başvuru numaralı “… … … harmanı … muhteşem Türk kahvesi” ibareli, … başvuru numaralı “kuru kahveci … …” ibareli, … başvuru numaralı “… kurukahve …” ibareli markaları aynı logo ile müvekkili ile birlikte kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin bu durumu sonradan öğrendiğini, marka tescil başvurusu yapan firmaya verilen vekaletnamenin de yetkisiz olarak düzenlendiğini ve geçersiz olduğunu, davalı …’nun şirketteki müdürlük görevini aksatması sebebiyle şirketin zarar ettiğini, davalı şahsın hisselerini müvekkiline devrederek ortaklığının son bulduğunu, davalı …’nun şirket hissesini 09/09/2019 tarihinde devrettiğini, 10/09/2019 tarihinde müvekkilinin ailesine ait logo ile davalı şahsın kendi dükkanını açtığını, bu logo ve marka ile reklam yaptığını, davalı şahsın müvekkili markasının tanınırlığından faydalanarak menfaat elde ettiğini ve haksız rekabete sebebiyet verdiğini, müvekkili hakkında yanıltıcı beyanlar ile itibarını zedelediğini, logosu ve ambalajı aynı olan paketlerde sanki müvekkilinin ürettiği kahveymiş gibi tüketiciye kahve sunulduğunu, davalı …’nun müvekkiline ait logo ile “… Kurukahvecisi” ismi ile hizmet verdiğini, davalı şahsın sattığı kahve paketlerinin üzerinde müvekkiline ait şirket olan … A.Ş.’nin işletme kayıt numarası ve adresinin bulunduğunu, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu, dava konusu markaların şahıslar adına tescil edildiğini ve herhangi bir şirketin hak sahibi olmadığını, müvekkili ile … A.Ş. arasındaki sözleşmeye istinaden kahve formülü kullanma ve satma yetkisinin bu şirkette olduğunu, davalı şahsın mezkur şirket ile bir bağı bulunmadığını, davalı şahsın müvekkiline ait markaya, logoya ve tasarıma tecavüzde bulunduğunu, renk ve biçim olarak müvekkiline ait kahve ambalajlarının birebir taklitlerini ürettiğini, davalı şahsın sosyal medyada yer alan reklamlarında müvekkiline ait bayileri kendi bayileriymiş gibi gösterdiğini, davalı şahsın ayrıca … başvuru numaralı “… Kurukahvecisi” ibareli, … başvuru numaralı logo ve … başvuru numaralı “Tarihi … Türk kahvesi” ibareli başvuruları bulunduğunu, bu marka ve logoları sosyal medya hesabında kullanarak müvekkili markaları ile iltibasa yol açtığını, belirterek, davalı adına tescilli …, …, … sayılı “… … … HARMANI … MUHTEŞEM TÜRK KAHVESİ+şekil”, “… KURUKAHVE …+şekil”, “KURU KAHVECİ … …+şekil” ibareli markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şahsın 2002 yılından beri tanıştıklarını, müvekkili ve davacının dava dışı 2 kişi ile birlikte 08/03/2016 tarihinde … Kahve Kakao Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kurduklarını, müvekkilinin bu şirkette %20 hisse sahibi olduğunu, şirketin amacının Türkiye ve Yunanistan’da şirketin kurulduğu tarihte tescili yapılmış olmayan, … (…) isimli şehirde “… …” olarak bilinen kuruyemiş dükkanında satılan ürünlerden biri olan kahvenin Türkiye’ye getirilmesi ve Türkiye’de de üretilmesi olduğunu, … numaralı “haci …” ibareli marka başvurusunun şirket adına yapıldığını, ancak tescil ücreti ödenmediği için başvurunun işlemden kaldırıldığını, davacının ilgili markayı müvekkilinin imzası ve noter aracılığıyla şirketten kendisi adına devrettiğini, devir işlemine karşılık şirkete ve diğer ortaklara davacı tarafından bir bedel ödenmediğini, 2017 yılında … A.Ş.’nin diğer iki ortağının hisselerinin davacı tarafından devralındığını, 2019 yılında müvekkilinin hisselerini de bedelsiz olarak davacıya devrettiğini, müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığı dönemi boyunca görevini eksiksiz yerine getirdiğini, şirket tarafından üretilen kahvenin üretimi, tanıtımı ve pazarlamasının çoğunlukla müvekkili tarafından yapıldığını, … başvuru sayılı markaya TPE nezdinde itiraz edildiğini, itiraz sonrası sürecin uzaması sebebiyle yeni marka başvuruları yapılıp bu markalarla yola devam etme kararının davacı ile birlikte alındığını, yeni marka başvurularının davacı ile ortak marka sahibi olarak tescili konusunda birlikte karar verdiklerini, markalara ortak olma bedeli olarak müvekkilinden 93.400,00 Euro ücret ile şirket adına aldıkları Keşan’da bulunan iş yerini davacı adına devredilmesini istenildiğini, müvekkilinin davacının talimatı dahilinde kendine ait e-imzayı kullanarak internet üzerinden yeni marka başvurularında bulunduğunu, davacının marka başvurularının her aşamasından haberdar olduğunu, davacının 2019 yılının Temmuz ayında müvekkiline şirketi tasfiye edeceğini ve artık şirkete sermaye aktarmayacağını söylediğini, müvekkilinin tescille sahip olduğu markasının yok olmasını istemediği için ortaklıktan çıkıp kendi işini kurmaya karar verdiğini, davacının ortak olduğu markaları müvekkilinin kullanabilmesi karşılığında … A.Ş.’deki hisselerinin davacıya devredildiğini, devir işleminde aksaklık olmaması amacıyla davacı tarafından müvekkili hesabına 10.000,-TL gönderildiğini ancak bu miktarın şahitler huzurunda müvekkili tarafından davacıya nakit olarak iade edildiğini, müvekkilinin devirden birkaç gün sonra “… Kurukahvecisi” adındaki kendi iş yerini faaliyete geçirdiğini, bu işletmede üretilen ve satılan kahve paketlerinde müvekkiline ait markaların kullanıldığını, dava konusu markalardaki kahve fincanı logosunun davacının kahvesiyle özdeşleştiği iddiasının doğru olmadığını, dava konusu markaların başvurularının müvekkiline ait e-imza ile internet üzerinden yapıldığını, markalardan birine üçüncü şahıs tarafından itiraz edilince gerekli cevabın verilebilmesi için marka vekiline vekalet verildiğini, davacının Türkiye’ye çok az uğradığını, …’de yaşadığını ve orada faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin sattığı kahvelerde kendi resmi işletme kayıt numarasını ve adresini kullandığını, davacının dosyaya sunduğu ekran görüntülerinin eski olduğunu, ayrıca davacının dilekçelerindeki beyanlarının çeliştiğini, dosyaya delil olarak sunulan röportajda ikrar ettiği beyanların zıttını ileri sürdüğünü, davacı tarafça delil olarak sunulan ekran görüntülerinin dava konusu ile alakası olmayan eski tarihli görüntüler olduğunu, davacının kahvenin kendi versiyonunu Türkiye’de pazarlamak için müvekkilinin teklifi ile Türkiye’de şirket kurduğunu, bu hususu röportajda ikrar ettiğini, müvekkilinin kurulan şirkette en üst düzeyde görev yaptığını, çoğu zaman şirket ile tek başına ilgilendiğini, müvekkilinin şirketten kar payı almadığını, SGK ödemelerini kendi cebinden ödediğini, kahvenin tanıtımı için katıldığı fuarlarda bütün giderleri kendi cebinden ödediğini, davacının müvekkiline hiçbir zaman borç vermediğini, müvekkilinin davacıya yaptığı ödemelerin markaya ortak olmak için ödendiğini, müvekkilinin Ukrayna’da tescil işine başladığının doğru olmadığını, müvekkilinin dava konusu markaların müşterek sahibi olduğunu, kullanım için kimseden izin alması gerekmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den hükümsüzlüğü istenen davalı adına tescilli …, …, … sayılı marka işlem dosyaları ve itiraza mesnet marka tescil belgeleri getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan raporun çoğunluk görüşü dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davalı … adına tescilli …, …, … sayılı “… … … HARMANI … MUHTEŞEM TÜRK KAHVESİ+şekil”, “… KURUKAHVE …+şekil”, “KURU KAHVECİ … …+şekil” ibareli markaların hükümsüzlüğü ve sicilinden terkini isteminden ibarettir.
Davalı adına tescilli dava konusu hükümsüzlüğü istenen markalar;
09.03.2017 başvuru, 06.07.2020 tescil tarihli … sayılı “… … … HARMANI … MUHTEŞEM TÜRK KAHVESİ+şekil” ibaresinden oluştuğu; kapsamında 30, 35.sınıftaki “30. sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. 35. sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin bulunduğu;
09.03.2017 başvuru, 25.06.2018 tescil tarihli … sayılı “… KURUKAHVE …+şekil” ibaresinden oluştuğu; kapsamında 30, 35.sınıftaki “30. sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. 35. sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
09.03.2017 başvuru, 06.11.2017 tescil tarihli … sayılı “KURU KAHVECİ … …+şekil” ibaresinden oluştuğu; kapsamında 35.sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu;
Davacının itiraza mesnet markalarının 25.07.2016 başvuru, 13.10.2017 tescil tarihli … sayılı “KURU KAHVECİ … …” ibaresinden oluştuğu; kapsamında 30.sınıftaki “30. sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” emtiası;
16.03.2016 başvuru, 14.03.2017 tescil tarihli … sayılı “… … …+şekil” ibaresinden oluştuğu; kapsamında 30.sınıftaki “30. sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” emtiasının bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan “30. Sınıf:Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.” emtiaları, davacının … sayılı markası kapsamında aynen yer almaktadır. Davacı taraf, markaları kapsamında yer alan 30. sınıftaki malların üretimi, satış ve pazarlamasını yaparken markasını kullanma hakkına sahip olduğu gibi, bu marka altında 30. sınıftaki malları satmaya özgülenmiş 35/06 sınıftaki perakende satış hizmetini gerçekleştirmesine engel bulunmamaktadır. Dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri, davacının … sayılı ibareli markası kapsamında aynen yer almamakla birlikte, 30. sınıf emtialar ile yakından ilişkilidir.
Benzer şekilde dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan “30. Sınıf: Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri ile davacının … sayılı markası kapsamında alan 30. sınıf emtialar ile benzer amaca hizmet eden, aynı dükkanlarda bir arada satılan, benzer tüketici kesimine hitap eden, tüketicinin aynı anda karşı karşıya kaldığı emtialardır. Dolayısıyla bu emtialar bakımından da benzerlik şartlarının sağlandığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dava konusu markalardan … sayılı marka içeriğinde yer alan kelimeler, Latin harfleri ile yazılmamış, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ise Latin harfleri ile karşılığı “KURU KAHVECİ … …” şeklinde belirtilmiştir. Benzer şekilde, davacının … sayılı markası da, Latin harfleri ile oluşturulmamış, bu nedenle Latin harfleri ile karşılığı ayrıca belirtilmiştir. Buna göre davacıya ait markanın da Latin harfleri ile karşılığı “KURU KAHVECİ … …” şeklindedir.
Dava konusu “… KURUKAHVE …+şekil” ve “KURU KAHVECİ … …” ibareli markaların, davacıya ait … sayılı “KURU KAHVECİ … …” ibareli marka ile aralarında yüksek derecede benzerlik olduğu görülmektedir. Her iki taraf markası da, altta ve üstte kırmızı şeritler içerisinde kelime unsuru ile şeritlerin orta kısmında sarı fon üzerinde ve ayrıca bir kare içerisinde kahve fincanı şeklini barındırmaktadır. Taraf markalarının şekil unsurları benzerlik taşıdığı gibi, özellikle Yunan alfabesi kullanılarak yazılmış olan markaların kelime unsurları da benzerdir.
Dava konusu … sayılı “… … … HARMANI … MUHTEŞEM TÜRK KAHVESİ+şekil” ibareli marka ile davacıya ait “… … …+şekil” ibareli marka da yüksek derecede benzerlik taşımaktadır. Dava konusu markanın, davacı markasından farkı, arka planda kahverengi fonun yer alması ve şekil unsurunun altında çok küçük boyutta yazılmış “TÜRK KAHVESİ”, “… HARMANI” ve “… muhteşem Türk kahvesi” ibarelerinin yer almasıdır. Fakat bu ibareler hem boyut hem de anlam itibariyle marka algısı yaratmamaktadır. Açıklanan gerekçelerle, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal unsurlar nazarında benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Tüketici kitlesi, her bir mal ve hizmet türü için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak ortalama tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği makul düzeyde bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Yukarıdaki hususlar dâhilinde somut uyuşmazlığa bakıldığında taraf markalarının ortak oldukları mal ve hizmetlerin çeşitli yiyecek ve içecek ürünlerinden oluştuğu, hemen her yaştan ve kesimden tüketiciye hitap eden ürünler bulunduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, ilgili tüketicinin makul düzeyde bilgiye ve dikkate sahip olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak; dava konusu markaların aynı şekil ve kelime unsurlarını içermeleri karşısında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, bütünsel anlamda aralarında herhangi bir fark bulunmadığı, dava konusu … sayılı “… KURUKAHVE …+şekil” ibareli marka kapsamında yer alan “30. Sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.” emtiaları ile dava konusu … sayılı “… … … HARMANI … MUHTEŞEM TÜRK KAHVESİ+şekil” ibareli marka kapsamında yer alan “30. Sınıf: Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin, davacı markalarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, bu mal ve hizmetler bakımından taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması nedeniyle, yukarıda sayılan mal ve hizmetler bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davacı Markasının Tanınmış Olup Olmadığı, Davalının Davaya Konu Markasının Davacının Tanınmış Markasından Haksız Yararlanma Sağlayıp Sağlamadığı, Davacı Markasının İtibarına Zarar Verip Veremeyeceği, Ayırt Ediciliğini Zedeleyip Zedelemeyeceği Hususları Bakımından Değerlendirme:
6769 sayılı SMK 6/5 maddesi; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmünü amirdir. Bu madde kapsamında koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve maddede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir.
“Tanınmış marka” kavramı Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım” olarak tarif edilmiştir (Yargıtay 11.H.D., Esas 2002/10575, Karar: 2003/02752- Esas:1997/5647, Karar: 1998/1704- Esas:1999/8859, Karar: 2000/2229).
Bunun yanında tanınmış marka kavramı; bir markanın tanınmışlığının belirlenmesi için WIPO, 1999 yılında “WIPO Ortak Tavsiye Kararı” adı altında bazı ölçütler getirmiştir. Bu suretle bir markanın tanınmışlığında kendisinden yararlanılabilecek bazı kriterler oluşturulmuştur. Bağlayıcılığı olmamakla birlikte uygulamada da kabul gören bu kriterler şunlardır;
• Toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi
• Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu
• Marka promosyonlarının hedef aldığı coğrafi alan, promosyon süresi ve yoğunluğu
• Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü
• Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları
• Markanın ekonomik değeri
Bu kıstaslardan birisinin, birkaçının veya tamamının varlığı tanınmışlığı gösterebilecektir. Yukarıda yapılan açıklamalardan çıkan sonuç; bir hizmet ya da ticaret markasının tanınmışlığından söz edilebilmesi için; toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması, başka bir anlatımla o marka telaffuz edildiğinde ilgili sektördekilerin hiç düşünmeden refleks halinde hatırlamaları gerektiğidir.
6769 sayılı SMK madde 6/5 hükmüne göre, toplumda belirli bir tanınmışlık düzeyine ulaşan önceki bir tarihte tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markadan,
• Tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarara sağlayabilecek,
• Markanın itibarına zarar verebilecek,
• Markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilecek durumda olan sonraki başvuru, farklı mal ve hizmetlerde kullanılacak olsa bile reddedilecektir.
Yukarıda da belirtildiği üzere, tanınmış markalar sadece tescil kapsamındaki aynı tür mal ve hizmetler yönünden değil, ayrıca farklı türden mal ve hizmetler yönünden de sahibine koruma sağlar. Tanınmış markalara sağlanan koruma önlemleri sayesinde, sonraki markanın tescili yoluyla marka sahibinin, tanınmış markanın itibarına ve ayırt edicilik düzeyine zarar verme, bu markadan imaj transfer etme ve böylelikle haksız yarar sağlama çabalarının önüne geçilmek istenmiştir. Böylece, önceki ve tanınmış nitelikteki markanın ayırt edicilik karakterine ve tanınmışlığına zarar verebilecek, tüketicinin daha önce tanınmış markayı gördüğünde, refleks halinde tek bir işletmeyi algısında canlandıracakken, yeni durum nedeniyle eskiden olduğu gibi kişilerin aklına sadece tek bir ticari işletme gelmeyecektir. Bunun sonucunda ise, büyük emek, çaba, zaman ve masrafla tanınmış hale getirilen markanın ayırt edicilik gücü zaafa uğratılmış olabilecektir. Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacı tarafça, gerekçe olarak gösterilen markaların tanınmışlığın ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, davacıya ait markaların tanınmış olduğu kabul edilse dahi davalıya ait markaların, davacıya ait markaların ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın madde 6/9 maddesi “Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir. Aynı hüküm, 25. maddede hükümsüzlük sebebi olarak gösterilmiştir. Marka tescil başvurusunun kötü niyetli olup olmadığının değerlendirilmesinde belli kriterler bulunmamakta, konunun her somut olay bazında değerlendirilmesi gerekmektedir. Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı taşıması gibi hallerde kötü niyetli marka tescilinden söz edilir. Ancak, genel olarak başvuru sahibinin bilme, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde bu durumlar araştırılarak kötü niyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşılabilir.
Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötü niyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Buna karşılık başvuru sahibinin, hakkını kötüye kullanma niyeti taşıması veya başkalarını engelleme amacına sahip olması gibi sübjektif durumlar kural olarak tespit edilmeye çalışılmamalıdır. Zaten kişinin içsel durumunu ifade eden sübjektif unsurlara doğrudan ulaşmak veya nüfuz etmek mümkün de değildir. Ancak, somut olayda başvuru sahibinin içsel durumunu ifade eden, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde, bunlar araştırılarak, kötü niyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşmada yardımcı unsur olarak kullanılabilir.
Bir marka başvurusunun “kötü niyet” gerekçeli olarak reddedilebilmesi ya da hükümsüz kılınabilmesi için “başvuru anında” kötü niyetin olup olmadığının araştırılması gerekir. Markanın, başvuru tarihinden sonraki vakıalar, başvuru anında kötü niyetin varlığına delalet eden hususlar değildir.
Davacıya ait markalardan, … sayılı markanın önceki sahibi, … KAHVE KAKAO GIDA SAN. TİC. A.Ş. olmakla birlikte, işbu markanın, 11.08.2016 tarihli başvuru formu ile davacı “…”e devri talep edilmiştir. 04.08.2016 tarihinde yapılan Yönetim Kurulu toplantısında … sayılı markanın 1.000,00 TL bedel karşılığında davacıya devrine karar verilmiş olup, karar davalı ve davacının da aralarında bulunduğu ortaklar ile oy çokluğu ile karara bağlanmıştır. Marka devir bedeline ilişkin 09/08/2016 tarihinde davacı adına fatura düzenlenmiştir.
Davaya konu markaların başvuru tarihinde (09.03.2017), işbu davada gerekçe olarak gösterilen … ve … sayılı markalar, davacı adına tescillidir.
Dava konusu marka başvuruları, davalı …’nun elektronik imzası ile 09.03.2017 tarihinde dosyalanmış, marka başvurularına ilişkin faturaların davalı … adına düzenlenmesi talep edilmiştir. Marka başvuruları dosyalanırken, “…” ve “…” başvuru sahibi olarak belirtilmiştir. Başvuruların dosyalandığı aşamada, “…” tarafından “…”ya verilmiş bir vekaletname bulunmamaktadır. Dava konusu marka başvuruları ile ilgili bildirimlerin, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından, davacı “…” adına düzenlendiği tespit edilmiştir. Fakat bu bildirimlerde, başvuru sahipleri ile ilgili ayrıntılı bilgi yer almadığı gibi, bildirimlerin kime tebliğ edildiği de marka işlem dosyalarından anlaşılamamaktadır.
Davalı taraf hem davacı markaları hem dava konusu markalar için aynı marka vekilinin yetkilendirildiğini iddia etmişse de Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan celp edilen marka işlem dosyalarında vekaletname bulunmamaktadır. Davacı vekilinin 11.09.2020 tarihli delil dilekçesi ekinde sunulan vekaletnamede ise, marka vekili … adına düzenlenen vekaletnamede “vekalet veren” olarak davalı “…” isminin bulunduğu anlaşılmaktadır. Vekaletnamenin tarihi 29.05.2017’dir.
Davacı vekilinin 11.09.2020 tarihli delil dilekçesi ekinde sunduğu “PROTOKOL” başlıklı 11.09.2019 tarihli belgede, davacının dava konusu markalar yönünden, dava dışı … KAHVE KAKAO GIDA SAN. TİC. A.Ş.’ne kullanım izni vermiştir.
Davalı taraf ve davacı tarafın beyanlarından ve dosyada yer alan belgelerden, … KAHVE KAKAO GIDA SAN. TİC. A.Ş. nezdinde, davacı ve davalının dava dışı diğer iki kişi ile birlikte ortak oldukları, şirketin 08.03.2016 tarihinde kurulduğu, davacının dava dışı diğer iki ortağın paylarını 05.10.2016 tarihinde devraldığı anlaşılmaktadır. Davalının, şirketteki 10 paya karşılık 10.000,00 TL’lik sermaye hak ve hissesinin tamamını 10.000,00 TL bedel ile 10.09.2019 tarihinde davacıya devrettiği tespit edilmiştir.
Davalı taraf, markalara ortak olmak amacıyla 93,400 Euro ücret ile şirket adına aldıkları Keşan’da bulunan iş yerinin davacı adına devredilmesinin kararlaştırıldığını iddia etmişse de bahsi geçen ödemeye ilişkin dekontlar incelendiğinde, açıklama kısmında herhangi bir bilgi yer almadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca, dosya kapsamından, taraflar arasında bir iş ilişkisi olduğunun sabit olduğu, fakat davacının, davalıya “birlikte marka başvuru sahipliği” yönünde bir yetki/vekaletname verdiğinin, “birlikte başvuru sahipliği” karşılığında herhangi bir ödeme aldığının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır. Davacı, marka başvurusu yapıldığından haberdar olsa dahi, “marka sahibi olarak” davalının kendisini de gösterdiğinden haberdar olduğu hususunun dosya kapsamından anlaşılamadığı, zira; dava konusu başvuruların davalı şahsın elektronik imzası ile dosyalandığı, faturanın davalı adına düzenlendiği, dava konusu başvurular ile ilgili bildirimler Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından davacıya yapılmışsa da, bu bildirimlerde “marka başvuru sahipleri” ile ilgili herhangi bir bilginin yer almadığı, “marka başvurularında ortaklık” karşılığında yapıldığı iddia olunan ödeme dekontlarında herhangi bir açıklamanın yer almadığı, gerek davacı markalarının gerekse dava konusu markaların aynı marka vekili ile işlemleri yapılmışsa da, marka vekiline verilen vekaletnamede “vekalet veren” olarak davalı şahsın adının bulunduğu, dosyada bulunan vekaletnameden, davacının dava konusu markalardaki “birlikte hak sahipliği”nden haberdar olduğuna dair bir tespitin yapılmasının mümkün olmadığı, dava konusu markaların başvuru tarihinde, gerekçe olarak gösterilen … ve … sayılı markaların davacı adına tescilli olduğu, davacıya ait gerekçe markaların devrine ya da tesciline ilişkin iddiaların işbu davanın konusu olmadığı tespit edilmiştir.
Davacının kendi adına tescilli markaları varken, kendi markaları ile benzer dava konusu markalar için birlikte hak sahibi olacak şekilde başvuru yapması için davalıya yetki/vekalet vermemesi, davalının dava konusu marka tescillerini aldıktan sonra bu kez de dava konusu markaların birebir aynısını yalnız kendi hak sahibi olacak şekilde …, … ve … sayılı marka başvurularını yapması, sadece kendi adına tescil ettirmek istemesi nedeniyle, davalı kötü niyetli olarak kabul edilmiş ve tüm mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlük kararı verilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne,Dava konusu yapılan …, … ve … sayılı markaların davalı … adına olan tescillerinin hükümsüzlüğüne, karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu yapılan …, … ve … sayılı markaların davalı … adına olan tescillerinin hükümsüzlüğüne,
3-Alınması gereken 59,30 harcın peşin alındığından 54,40 TL harçtan düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 2.194,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, tarafların yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/04/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 277,50.-TL
Bilirkişi Ücreti 1.800,00.-TL
Toplam 2.194,10.-TL