Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/151 E. 2021/211 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/151
KARAR NO : 2021/211

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 06/05/2020
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili 06.05.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…”, “…”, “POD”, “… HI-FI”, “…”, “… …”, “… NANO”, “…”, “…”, “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini 09.sınıfta marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin markaları arasında POD esas unsurlu …, …, …, … ve … markalarının bulunduğunu, müvekkilinin … markalı kablosuz kulaklık, … markalı kulaklık ve … markalı hoparlör ürünlerinin piyasaya sunulmasının ardından çok büyük ses getirdiğini, davalı şirketin marka başvurusunun müvekkilinin POD seri markalarına benzer olması ve POD seri markalarının ayırt ediciliğine vereceği zarar nedeniyle itiraz ettiklerini, müvekkilinin … sayılı … marka başvurusunun rüçhan tarihinin dikkate alınmayarak sonradan kayıtlara girdiği gerekçesiyle itiraz incelemesinde bu başvurunun dikkate alınmadığını, bu markanın rüçhan tarihinin 13.02.2019 olduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkilinin tescilli markaları ile karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olması nedeniyle SMK m. 6/1 uyarınca reddi gerektiğini, davaya konu marka başvurusunun tescil ettirilmek istendiği malların müvekkilinin POD seri markalarının kapsamında yer alan mallar ile aynı/benzer olduğunu, başvurunun fiilen kullanıldığı malların müvekkilinin markalarının tescilli olduğu ve fiilen kullandığı mallar ile birebir aynı olduğunu, davaya konu marka başvurusunun müvekkilinin … markası dahil POD seri markalarının halk arasında karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde benzer olduğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin çatı marka niteliğinde olduğundan benzerlik incelemesinde dikkate alınmaması gerektiğini, davaya konu başvurunun asli unsurunun … ibaresi olduğunu, davaya konu marka başvurusunun müvekkilinin markaları ile karıştırılma ihtimali de arz ettiğini, müvekkilinin … dahil POD seri markalarının tanınmış olmasının karıştırılma ihtimalinin varlığının belirlenmesinde dikkate alınması ve başvurunun SMK m. 6/4 ve 6/5 uyarınca da reddi gerektiğini, POD seri markalarının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve herhangi bir somut veriye dayanmaksızın POD ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunun iddia edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin … markasının T/01673 sayı ile TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olarak kayıt altına alındığını, müvekkilinin diğer markalarının da çok kısa sürede tanınmış hale geldiğini, müvekkilinin tanınmış POD seri markalarına yoğun bir benzerlik yaratan başvuru karşısında söz konusu markanın müvekkili şirket ile ilişkili olduğu sonucuna varılmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkilinin tanınmış markalarının ayırt edici karakterinin zedeleneceğini belirterek, 01.04.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru işlem safahatını açıklamış,başvuru markası ile davacının POD esas unsurlu markaları yan yana incelendiğinde taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılacak derecede benzer olmadıklarını, davacıya ait Pod esas unsurunu içeren ibarenin, davalıya ait marka başvurusu içinde yer almasının taraf markalarını karıştırılacak derecede benzer kılmadığını, diğer taraftan başvuru konusu marka ile davacı markalarının bütünsel algılamada da benzerlik taşımadığını, markaların münferit unsurlarından daha ziyade bir bütün olarak genel izlenim üzerinden karşılaştırılması gerektiğini, somut olayda da ibarelerin bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görüş ve ayırt ediciliği vurgulayan imajın ibarelerin ayırıcı bir çok unsurunu içeren bütününde odaklandığını, taraf markaları arasında işaret benzerliği bulunmadığı için kapsamlarında yer alan mal ve hizmet benzerliği incelemesine dahi ihtiyaç bulunmadığını ve aralarında iltibas tehlikesi bulunmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 03.04.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 06.05.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…”, “…”, “POD”, “… HI-FI”, “…”, “… …”, “… NANO”, “…”, “…”, “…” ibareli markanın, davalı şirketin … sayılı “… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/5 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 26/03/2019 tarihinde “… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 09.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…”, “…”, “POD”, “… HI-FI”, “…”, “… …”, “… NANO”, “…”, “…”, “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 29.03.2021 tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka başvurusu ile davacının dayanak (özellikle … tescil numaralı marka ile) arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, Davacının Paris Sözleşmesi anlamında tanınmışlık gerekçesine dayandırdığı itirazları ile ilgili olarak marka işlem ve dava dosyasına herhangi bir delil ibraz etmemiş olduğu, Davacının Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ilişkin iddialarını marka işlem ve dava dosyasında ispat edemediği,” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09.sınıftaki “Cameras [photography]; computer programs, recorded; computer software applications, downloadable; optical lenses; computer software platforms, recorded or downloadable; wearable computers; telecommunication apparatus in the form of jewellery; selfie sticks for use with smartphones; wearable video display monitors; selfie lenses; USB cables; USB cables for mobile phones; downloadable applications for use with mobile devices; touch screens; television apparatus; plugs, sockets and other contacts [electric connections]; video screens; headphones; headsets; smartphones; smartglasses; smartwatches; wearable activity trackers; cases for smartphones; covers for smartphones; protective films adapted for smartphones; digital photo frames; microphones; computer hardware; computer memory devices; transponders; loudspeakers; cabinets for loudspeakers; network communication equipment; modems; batteries, electric; chargers for electric batteries; mobile power (rechargeable battery); tablet computers; sleeves for laptops; laptop computers; notebook computers; bags adapted for laptops; virtual reality headsets; automobile data recorder; set-top boxes; portable media players; sound transmitting apparatus; camcorders. (Kameralar [fotoğrafçılık]; kaydedilmiş bilgisayar programları; indirilebilir bilgisayar yazılım uygulamaları; optik lensler; kaydedilebilir veya indirilebilir bilgisayar yazılımı platformları; giyilebilir bilgisayarlar; mücevher şeklindeki telekomünikasyon aparatları; akıllı telefonlarla kullanım için selfie çubukları; giyilebilir video görüntüleme monitörleri; öz çekim lensleri; USB kabloları; Cep telefonları için USB kabloları; mobil cihazlarla kullanım için indirilebilir uygulamalar; dokunmatik ekranlar; televizyon cihazı; fişler, prizler ve diğer kontaklar [elektrik bağlantıları]; video ekranları; kulaklıklar; mikrofonlu kulaklıklar; akıllı telefonlar; akıllı gözlükler; akıllı saatler; giyilebilir etkinlik izleyicileri; akıllı telefonlar için kılıflar; akıllı telefonlar için kapaklar; akıllı telefonlar için uyarlanmış koruyucu filmler; dijital fotoğraf çerçeveleri; mikrofonlar; bilgisayar donanımı; bilgisayar bellek aygıtları; transponderler; hoparlörler; hoparlörler için dolaplar; ağ iletişim ekipmanı; modemler; piller, elektrik; elektrikli piller için şarj cihazları; mobil güç (şarj edilebilir pil); tablet bilgisayarlar; dizüstü bilgisayarlar için kılıflar; dizüstü bilgisayarlar; dizüstü bilgisayarlar; dizüstü bilgisayarlar için uyarlanmış çantalar; sanal gerçeklik başlıkları; otomobil veri kaydedici; set üstü kutular; taşınabilir medya oynatıcılar; ses iletme aparatı; kaydedici kameralar).” mal ve hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “…”, “…”, “POD”, “… HI-FI”, “…”, “… …”, “… NANO”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 09, 11, 37, 42.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 09.sınıftaki mal ve hizmetlerin itiraza dayanak marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer/ilişkili oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “…”, “POD”, “… HI-FI”, “…”, “… …”, “… NANO”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Taraf markaları, herhangi bir şekil unsuru içermeyen siyah harfler ve standart yazı karakteri ile oluşturulmuş sözcük veya sözcük dizisinden oluşmaktadır. Davacının dayanak markalarında POD ibaresinin ortak unsur durumunda olduğu bir marka ailesi söz konusudur. Bu seri marka dizisinde bulunan markalar; “…”, “pod”, “ipod”, “airpod”, “…” gibi ibareleri havidir.
Dava konusu yapılan marka başvurusu, “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Başvurudaki “…” ibaresi İngilizce kökenli olup Türkçede “onur, onurlandırmak, şeref, şereflendirmek” anlamlarına gelmektedir. Başka bir ifadeyle “…” ibaresinin onurlandırılması, derecelendirilmesi gibi bir anlama sahiptir. Bu hususlar dikkate alındığında başvuru markasının, davacının dayanak yaptığı “pod” unsurlu markalarından bir yenisi olarak algılanması mümkün olduğu gibi özellikle davacının … tescil numaralı “…” markasının yenilenmiş bir versiyonu, “…” ibaresinin anlamı da dikkate alındığında daha üstün bir versiyonu olarak algılanması mümkündür. Davacının … tescil numaralı markasının başvurusu sırasında “başvuru rüçhanı”na dayanılmış olup, dayanılan önceki başvurunun tarihi (rüçhan tarihi) 13.02.2019 dur. Bu durum karşısında davacının belirtilen markası, faydalandığı ve sicil kaydına da işlenmiş olan rüçhan hakkı nedeniyle 29.03.2019 tarihinde başvurusu yapılmış olan dava konusu başvurudan önceki tarihli marka durumundadır.
Taraf markaları/başvurusu ile ilgili olarak yukarıda açıklandığı üzere davacının dayanak markalarının dava konusu marka başvurusundan önceki tarihli oldukları açıktır. Davacının önceki tarihli markaları ile dava konusu marka başvurusu arasında bütünsel olarak görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerlik ilişkisi bulunduğu gözlemlenmiştir. Belirtilen bu benzerlik ilişkisi davacının … tescil numaralı markası ile birebir ortak unsur (…) içermeleri ve başvuruda yer alan “…” ibaresinin şereflendirmek anlamı da dikkate alındığında; birbirleri arasında bir derecelendirilme ilişkisinin bulunduğu algısına neden olabilecektir.
Belirtilen tüm bu hususlar bir arada dikkate alındığında; karşılaştırılan işaretler arasında bütünsel olarak birbirleri ile ilişkilendirilmelerine neden olacak düzeyde benzerlik ilişkisi, aynı marka ailesinin üyeleri olduklarının düşünülmesi ihtimallerinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu yapılan YİDK kararında “pod” ibaresinin “kabuk” anlamına geldiği belirtilerek ayırt ediciliğinin zayıf olduğu üzerinde durulmuştur. Ancak, söz konusu anlam, meyve-sebze kabuğu ile ilişkili olup çekişme konusu mallar ile doğrudan bir ilgisi olmaması karşısında somut olay bakımından ayırt ediciliğin zayıf olduğundan da söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yapılan tüm açıklamalar ışığından başvuru markasının, davacının dayanak markaları ile (özellikle de … tescil numaralı markasıyla) birbirleri ile ilişkilendirilebilecek düzeyde benzerlik ilişkisi içinde olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Taraf Markaları Arasında Halk Tarafından İlişkilendirilme İhtimali de Dâhil Karıştırılma İhtimali Bulunup Bulunmadığı:
Karıştırılma ihtimaline ilişkin düzenlemeye göre halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa marka başvurusu tescil edilemez. İki marka arasında benzerliğin bulunması, bu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu anlamına gelmez. Nitekim gerek marka hukuku gerek haksız rekabet hukuku, benzerliğe hukuki sonuç bağlamamakta, benzerliğin karıştırma ihtimaline yol açmasına hukuki sonuç bağlamakta ve markaya tecavüze veya hükümsüzlüğe yol açtığı kabul edilmektedir. Markalar arasındaki benzerliğin hukuki sonuç doğurabilmesi için, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunması gerekmektedir. Her benzerlik otomatik olarak karıştırılma sonucunu doğurmaz, bu nedenle ancak ilgili tüketici nezdinde karışıklığa yol açan markalar söz konusu ise, bu benzerliğe hukuki sonuç bağlanır. Bir markanın “benzer” olarak nitelendirilebilmesi için, onun tescilli bir marka ile aralarında bağlantı olduğu ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması gerekmektedir.
Somut davada, dava konusu marka başvurusu ile davacının dayanak yaptığı markaları arasında kapsam aynılığı/benzerliği ile birlikte işaret benzerliği de bulunmaktadır. Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için kapsam benzerliği, işaret benzerliği hususlarının bir arada var olması ve buna ek olarak tüketicilerin markaları birbiriyle ilişkilendirme ihtimalinin bulunması gerekmektedir.
Karşılaştırılan markalar arasında bütünsel olarak ilişkilendirilme ihtimali bulunmakla birlikte bilhassa davacının … tescil numaralı markası ile birebir ortak unsur (…) içermeleri nedeniyle ilişkilendirilme ihtimalinin çok daha kuvvetli olduğu gözlemlenmiştir. Bu marka ile başvuru markasının kapsamlarının aynı/benzer olması da dikkate alındığında davacının dayanak markaları ve özellikle … tescil numaralı marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Paris Sözleşmesi Anlamında Tanınmışlık Bakımından Değerlendirme:
Değerlendirme konusu tescil engeli ile ilgili olarak; “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Söz konusu düzenlemenin gerekçesinde isabetli olarak söz konusu düzenlemenin bir nispi ret sebebi olacağı üzerinde durularak şu ifadelere yer verilmiştir: “Maddenin dördüncü fıkrasında, niteliği gereği nispi bir hak içeren Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markaların aynısı veya benzeri niteliğindeki marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği hükmü düzenlenmiştir. Buna göre Türkiye’de Paris Sözleşmesinden yararlanacağı kabul olunan bir şahsa ait olduğu ve aynı veya benzeri ürünlerde kullanıldığı herkesçe bilindiği mütalaa edilen bir markanın karışıklığa meydan verebilecek surette örneğini, taklidini veya tercümesini yapan bir marka başvurusu tescili itiraz üzerine reddedilecektir. Bu düzenleme ile daha önce mutlak ret nedenleri arasında yer alan bu husus, AB ve uluslararası uygulamalarla uyumlu olacak şekilde nispi ret nedenleri arasına eklenmiştir”. Paris Sözleşmesi’nin 1’inci mükerrer 6’ncı maddesi ise 1’inci paragrafında “Birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da bu hükümler geçerli olacaktır.” hükmünü içermektedir. Düzenlemenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere; markanın yabancı bir ülkede kullanılmış olması ve bu durumun tescil istenen ülkede biliniyor olması aranır. Tescil istenen ülkede markanın kullanılıyor olması şart değildir. Değerlendirme konusuna ilişkin bir tescil engelinden söz edilebilmesi için Türkiye’de tescilli olmayan ancak Paris Sözleşmesi’nden yararlanabilecek bir kişinin markasıyla aynı veya benzer markanın varlığı gerekmektedir. Davacı, Türkiye’de tescilli markalarına dayanarak başvuruya itiraz etmiştir. Dava aşamasında dayanak yapılan markalar da Türkiye’de tescillidir. Belirtilen hususlar karşısında somut uyuşmazlığa Paris Sözleşmesi anlamında tanınmışlıktan kaynaklı tescil engelinin uygulanma imkânı bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Türkiye’deki Tanınmışlık Düzeyi Bakımından Değerlendirme:
Bu tescil engeline ilişkin düzenlemeye göre; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir”. Belirtilen düzenlemede “tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka” kavramına yer verilmiştir. Ancak, bu kavram hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. “Tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka” olmak, “tanınmış marka”ya nazaran daha düşük tanınmışlık derecesinde olacaktır. Bu nedenle WIPO’nun 1999 yılında aldığı “WIPO Ortak Tavsiye Kararı” ile belirlenmiş olan tanınmışlığın tespitinde dikkate alınabilecek kriterlerden hareketle bu kriterlerin küçük bir kısmını içeren markaların tanınmışlık düzeyine ulaştığını kabul etmek mümkün olabilecektir.
Hem tanınmış markalar açısından hem kanaatimizce tanınmışlık düzeyine ulaşmış markalar açısından uygulanabilecek WIPO Ortak Tavsiye Kararı’nda belirtilen kriterler şunlardır:
1) Toplumun ilgili kesiminde markanın bilinme veya tanınma derecesi,
2) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım derecesi ve kullanım süresi,
3) Markanın kullanıldığı mal veya hizmetlerle ilgili olmak üzere markanın reklam ve tanıtımlarını ya da fuar veya sergilerde sunumlarını içeren promosyon faaliyetlerinin kapsadığı coğrafi alan, promosyon süresi ve derecesi,
4) Markanın kullanım ve tanınmışlığının göstergesi niteliğinde olacak şekildeki marka tescillerinin veya marka tescil başvurularının süresi ve kapsadığı coğrafi alanı,
5) Özellikle yetkili mercilerce markanın tanınmışlığına ilişkin verilen kararlar olmak üzere, marka haklarının başarılı bir şekilde uygulandığını gösterir kayıtlar,
6) Markaya atfedilen değer.
Bu kriterler tavsiye kararı altında yer almaları nedeniyle bağlayıcılıkları olmadığı gibi belirtilenlerle sınırlı olmaları da mümkün değildir. Markanın ulaştığı tanınmışlık düzeyi tespit edilirken her somut olayın özellikleri ve tanınmışlık düzeyine ulaşıldığı iddiasında bulunan marka veya başvuru sahibinin iddiasını ispat için sunduğu deliller göz önünde tutularak, markanın veya başvurunun kapsamındaki mal veya hizmet çeşidinin mevcut ve gelecekteki tüketici kitlesi esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir.
Belirtilenler ışığında tescile engel olduğu ileri sürülen markanın “tanınmışlık düzeyine ulaşmış” olmasının yanı sıra başvuru ile aynı/benzer olması ve tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya ayırt edici karakterinin zedelenmesi sonuçlarının doğabileceği hallerin bulunması gerekmektedir. Davacı iddialarında dava konusu başvurunun müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı iddia edilmiştir. Bir markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi için tanınmış markanın sahip olduğu imajın sonraki tarihli markaya transfer olması gerekmektedir ki; sonraki marka herhangi bir yatırım yapmaksızın bu imaj transferi sayesinde haksız bir yarar elde etmiş olsun. Davacının marka işlem ve dava dosyası kapsamında dayanak yaptığı markalarının tanınmışlığı ile ilgili sunduğu delillerin genel olarak tarih kayıtlarının bulunmadığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, söz konusu markaların ulaştığı tüketici kitlesi ile ilgili olarak herhangi bir gözlem yapılabilmesi mümkün olmamıştır. Bu nedenle davacı markalarının “tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka” olup olmadığının ispat edilemediği açıktır. Davacının dayanak yaptığı T/00266 numaralı markası bakımından davalı Kurum tarafından verilen tanınmışlık kararının sınırlarının belirlenmesine yarayacak herhangi bir bilgiye gerek marka işlem dosyasında gerek dava dosyasında rastlanmamıştır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler ve yukarıda yapılan açıklamalarda belirtildiği üzere tanınmışlık düzeyinin tek bir veri ile ispatlanabilmesi mümkün değildir. Elbette yukarıda belirttiğimiz kriterlerin tamamının bulunması da gerekmemektedir. Ancak, tüketici refleksi olarak markanın tanınma derecesini ortaya koyacak, birbirini destekleyici delillere gereksinim de kaçınılmazdır. Ayrıca, bir tanınmışlık kararının alınması, o karara konu olan markanın sonsuza dek tanınmış olarak kabul edilmesi gibi bir sonuç da doğurmayacaktır. Aksi halde hem sektördeki hem tüketici tercihlerindeki değişiklikler görmezden gelinmiş olacaktır.
TÜRKPATENT tarafından verilen tanınmışlık kararlarıyla ilgili olarak Yargıtay’ın yakın tarihli bir kararında da; “… Her ne kadar davalı Kurum tarafından Tanınmış Marka Sicili oluşturularak kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğine haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; davalı Kurumun kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, Dairemizin yerleşik kabullerine göre de, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerektiği kabul edilmektedir. …” gerekçelerine yer verilmiştir. Şu hâlde tanınmışlık bakımından TÜRKPATENT kararlarının tek başına dikkate alınmasının Kurum’un bu konuda sicil oluşturma yetkisi olmadığından esas alınması mümkün olmayacaktır. Ayrıca, tanınmışlık iddiasının her somut olay kapsamında ispatlanması gerektiği gibi ileri sürülen tanınmışlık olgusunun sürüp sürmediğinin de ispatlanması gerekmektedir. Marka işlem ve dava dosyası kapsamında sadece dayanak markalar arasında T/01673 numaralı markaya dayanılmış, bu markanın tanınmışlık düzeyine ilişkin sınırlar veya verilen kararı destekleyici herhangi bir delil gösterilmemiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının ileri sürdüğü tanınmışlık düzeyine ilişkin iddialarını ispat edememesi nedeniyle değerlendirme konusu tescil engelinin somut dava bakımından oluştuğundan söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne YİDK nın … sayılı kararının iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı vekili için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 18.771,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüme karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/06/2021 Katip …
¸

Hakim …
¸ ¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 54,50.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.100,00.-TL
Tercüme Ücreti 16.500,00.-TL
Toplam 18.771,10-TL