Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/409 E. 2021/414 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/409 Esas – 2021/414
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/409
KARAR NO : 2021/414

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 12/12/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2021
DAVA:
Davacı vekili 12/12/2019 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. Sayılı ve “b şekil”, “…”, “…”, “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin “…”, “… …”, “… Akademi”, “… ayakkabımı seviyorum! Şekil” ve benzeri ibareli markaların sahibi olduğunu, Türkiye genelinde 550’ den fazla “…” markası adı altında mağaza işlettiğini, 2001 yılında kurulan müvekkili şirketin ayakkabı marketi sisteminin öncüğünü yapan bir mağazalar zinciri olduğunu, müvekkilinin … markasının TÜRKPATENT nezdinde “tanınmış marka” olarak tespit edildiğini, her iki markanın da logolarının aynı şekilde oluşturulmuş logolar olduğunu, logoların neredeyse aynı görüntüye sahip olduğunu,davaya konu markanın logosundaki B harfinin müvekkilinin logosundaki kullanımının aynısı olduğunu, B herhangi bir B kullanımı olarak azımsanamayacağını, B harfinin sonsuz kere kullanımı olabilecekken davalının müvekkilinin kullandığı gibi iki b harfini yan yana ve iç içe kullanarak marka logosunu tasarlamasının müvekkile ait markanın taklit edildiğini gösterdiğini, davalının birçok yapabileceği marka tasarımı var iken iki b’yi yanyana ve iç içe koyarak marka oluşturmasının müvekkilden esinlenildiğini gösterdiğini, tüketicinin iki marka arasında görsel ve işitsel bağlantı kuracağını, marka logolarının genel izlenimlerinin karıştırılma ihtimaline neden olacak bir benzerlik içerdiğini, müvekkilin markası ile davalının markası arasında ilişki kurulması ihtimalinden dolayı davalı markasını gören tüketicinin dava konusu markanın müvekkili markasının bir alt markası ya da bir alt serisi olarak algılanacağını, davalının müvekkilinin tanınmışlığından yararlanmayı amaçladığını, markaların iltibas yarattığını ve işbu iltibastan faydalanarak kendisine haksız kazanç elde etmek amacıyla hareket ettiğini, müvekkilinin … markasını 09, 10, 14, 18, 25, 26, 35. Sınıflarda tescil ettirdiğini, davalı markasının ise müvekkili markasının tescilli bulunduğu 18., 25. ve 35. Sınıfta tescil ettirmek istemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu “…” başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı markaları ile davalı markası arasında görsel işitsel ve kavramsal olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, davalı markasında kullanılan şekilin hiçbir şekilde davacı markalarını çağrıştırmadığını, ayrıca kullanılan kelime unsurunun da davalı markasının özgün karakterini pekiştirdiğini, dava konusu marka başvurusu ile davaya mesnet gösterilen markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 18/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 12/12/2019 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 10/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 28., 25. ve 35. Sınıf mal/hizmetlerin, davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında aynı sınıfta yer alan mal/hizmetler ile aynı ya da aynı tür olduğu, bununla birlikte taraf markalarının bütünsel anlamda tüketicide yarattıkları algılar itibariyle aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı yan markalarının tanınmışlığı iddiasına yönelik dosya kapsamına sunulan delillerin, tanınmışlık kapsamında bir koruma elde etmesini sağlamaya elverişli olmadığı…” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … Sayılı ve “b şekil”, “…”, “…”, “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 29/06/2018 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 18, 25, 35. sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … Sayılı ve “b şekil”, “…”, “…”, “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı ve “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 18, 25, 35.sınıftaki “18 Valiz; sandıklar [bagaj]; köri derileri; kartvizit kutuları; vulkanize elyaf kutuları; anahtar durumlar; makyaj vakaları, doldurulmamış; cüzdanlar; zincir ağ çantalar; alışveriş çantaları; tekerlekli alışveriş çantaları; seyahat sandıkları; seyahat çantaları; güderi (temizlik amaçlı olanlar hariç) güderi derileri (temizlik amaçlı olanlar hariç); çanta çerçeveleri; şemsiyeler veya şemsiyeler için çerçeveler; cep cüzdanları; şemsiye halkaları; deri valfler; deri veya deri karton kutular; deri şapka kutuları; izmaritler [derinin parçaları]; çocuk; seyahat takımları [deri eşya]; şemsiyeler; şemsiyeler; deri kayışlar; omuz kemerleri [kayışlar]; plaj çantaları; evrak çantaları; alışveriş çantalarını tutmak için kulplar; bavul kolları; sırt çantaları; spor çantaları; ambalaj için deri çantalar [zarflar, keseler]; seyahat için giysi çantaları; el çantaları; kampçılar için çantalar; çantalar; bastonlar; şemsiye çubukları; kart kutuları; cüzdanlar; bavullar; tekerlekli bavullar; şemsiye örtüleri; okul çantaları; taklit deri; deri, işlenmemiş veya yarı işlenmiş; deri levha; hayvan derileri; postlar; sığır derileri; deri bağcıklar. 25 Bandanalar; bere; iç çamaşırı; sutyenler; kombinezonlar; banyo terlikleri; ayakkabı; peçe; tozluklar, bacak ısıtıcıları; kısa tozluklar; jimnastik ayakkabıları; hazır giyim; korseler; ayakkabı için metal bağlantı parçaları; iç çamaşırı; çıkarılabilir yakalar; galoş; şapkalar; terlik; tayt; iç çamaşırı; kravatlar; uyku maskeleri; ayakkabılar için topuk parçaları; kulaklık; saç bantları; giymek için başlık; yarım çizme; su geçirmez kıyafet; ayakkabı için ipuçları; çorap; çorap; kağıt giysiler; kağıt şapkalar; topuklar; jartiyer; ayakkabı tabanları; jartiyer; pijama; banyo sandıkları; plaj ayakkabıları; plaj kıyafetleri; pançolar; kemerler; ayakkabılar için kaymayan cihazlar; çoraplar için topuk parçaları; ayakkabılar için kenarlar; eldivenler; sandalet; banyo sandaletleri; Spor ayakkabıları; triko; ayakkabı; kafatası kapakları; iç tabanlar; tişörtler; bornozlar; önyükleme üstleri; cep kareleri; eşarplar; silindir şapkalar; bot ayakkabı; dantel çizmeler; şallar; çorap 35 Satınalma siparişlerinin idari işlenmesi; maliyet fiyat analizi; diğerleri için iş sözleşmelerinin müzakeresi; piyasa çalışmaları; faturalandırma; malların gösterilmesi; ekonomik tahmin, pazarlama; Pazarlama araştırması; fiyat karşılaştırma hizmetleri; diğerleri için tedarik hizmetleri; sponsorluk arama” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … Sayılı ve “b şekil”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 14, 18, 25, 35, 10. Sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, taraf markaları 18., 25. ve 35.Sınıf malları birebir kapsamakta olup ilgili sınıflarda taraf markalarının kapsamı aynı ya da aynı tür mallardan oluşmaktadır. Aynı zamanda davacı yanın markaları kapsamında 35. Sınıf 05 alt grubundaki satış hizmetlerinin de 18.ve 25. Sınıf malların satışına özgülenmiş olmasından kaynaklı olarak da anılan sınıflar arasında mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı da satışa konu edeceği kabul edilmekte olduğundan yine benzerlik seviyesinde yer alan bir ilişki bulunmaktadır. Bu bağlamda dava konusu marka kapsamındaki emtiaların tamamı davacı markaları ile aynı tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçlara yönelik, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak olan, birbirleri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, birbirleri yerine tercih edilebilirliği bulunan mallar olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “b şekil”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
… sayılı “…” ibareli dava konusu marka başvurusu, beyaz zemin üzerine standart yazı karakteri ile siyah bir daire içine yine siyah büyük harflerle yazılmış “antonio biaggi” ibaresi ve bu ibarelerin altında, markalardaki sair unsurlara nazaran görece daha büyük yazılmış biri düz biri ters iç içe geçmiş “BB” harflerine yer verildiği görülmektedir. Bu çerçevede davalı markaların baskın ve görsel algıda logonun bütününe hakim unsurunun “… … BB” ibaresi olduğu görülmektedir. Dava konusu marka anlamsal olarak incelendiğinde; markada yer alan “antonio biaggi” kelimesin İtalyanca kökenli bir kelime olduğu sonucuna varılmıştır.
2011/13268, 2013/86334, 2015/56968 sayılı markalar; beyaz zemin üzerine standart yazı karakteri ile pembe tonlarında tümü büyük harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markalarda ibarelerin sol yanında dikdörtgen bir kutu içinde bir birine bakan biri düz (B) biri ters (B) (ayna görüntüsü) olarak tasarlanan “BB” harfleri yer almaktadır. Ayrıca davacının 2017 84396 sayılı markası da; dikdörtgen bir kutu içinde bir birine bakan biri düz (B) biri ters (B) (ayna görüntüsü) olarak tasarlanan “BB” harflerinden oluşmaktadır. Davacı markaları sözcük ve şekil unsurundan oluşan bileşke markadır. Davacının “…+ŞEKİL” ibaresi etrafında bir nevi seri marka ailesi oluşturduğu görülmektedir. Davacı yan markalarının asli ve esas unsuru ile “…+şekil” ibaresidir. Bu ibarenin dilimizde günlük hayatta bilinen herhangi bir anlamı bulunmamakla birlikte, BUTİK kelimesinden türetilmiş fantezi bir ibare olduğu anlaşılmaktadır. BUTİK kelimesi “giyim ve süs eşyası satılan küçük dükkân.” anlamına geldiğinden, davalı markasında yer alan BUTİKİM kelimesi çekişme konusu mal ve hizmetler bakımından oldukça zayıf bir marka işaretidir. Zira BUTİK kelimesini kullanarak marka türetme hakkını herkes haizdir. Ancak burada önemli olan zayıf ibareyi kullanarak birbirinden yeterince farklılaşmış markalar yaratmaktır. Bu çerçevede taraf markalarını oluşturan ibareler arasında, ilgili tüketici grubunu yanılgıya düşürebilecek bir benzerliğin mevcut olup olmadığı, tüketicilerin dava konusu markayı, davacı yanın önceki tarihli markalarının bir serisi olarak algılayıp algılamayacağı ve bu durum neticesinde karıştırılma ihtimalinin meydana gelip gelmeyeceğinin tespiti gerekmektedir. Somut olayda, taraf markalarını oluşturan işaretler arasında fonetik anlamda herhangi bir benzerlik dahi bulunmamaktadır. İşaretler arasındaki görsel anlamda benzer tek unsur “BB” harfleridir. Bunun dışında ortak hiçbir nokta taşımayan markalar, kurumsal kimlikleri itibariyle tüketicide birbirleri ile ilişkilendirilmelerini gerektiren bir yakınlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca davacı markalarında, markanın bütününe hakim unsurun ya da “…+ şekil” ibaresi olması nedeniyle öncelikli olarak bu unsurların telaffuz edilecek olduğu, davalı markasının da “… … BB” şeklinde telaffuz edileceği, dolayısıyla tüketicinin bu ibareleri telaffuz ederken ve işitsel algısında “BB” ibaresinin ön plana çıkmayacağı, dava konusu markanın bir bütün olarak “… … BB” şeklinde yazıldığı gibi telaffuz edileceği kanaatine varılmıştır.
Yine davalı markasında yer alan “… …” ibaresinin dilimizde bilinen bir anlamı bulunmayıp yapılan araştırmalarda bir film oyuncusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak ülkemiz ortalama tüketicinin anılan ibarenin bu anlamını bilme veya tahmin etmesi mümkün olmayıp, tüketicinin dava konusu markayı uydurulmuş bir sözcük gibi algılama eğilimin daha yüksek olacağı ve “… …” ve “BB” şeklinde iki ayrı bölüme ayırarak, “BB” sözcüğünü ön plana çıkararak yorumlama eğiliminde olmayacağı “… … BB” şeklindeki bir ibareyi gördüğünde, tereddütsüz olarak davacı markalarını anımsamayacağından bu bağlamda taraf markaları arasında kavramsal bir ilişki kurulması da mümkün görülmemiştir. Davalı markasında yer alan BB harflerinin tüketicinin zihninde ve algısında kalıcı bir yer sağlamayacağı, dolayısıyla sonraki bir marka içerisinde ve de özellikle somut uyuşmazlık konusu gibi bütün bir marka ile karşılaştığında sonraki markayı derhal yeni ve farklı bir marka olarak algılayarak zihninde, önceki markadaki tecrübesinden kalan imajda dahi yer edinmeyen veya oldukça silik bir iz bırakacağı düşünülen “BB” ibaresinden kaynaklı bir yanılgı yaşamasının mümkün olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı markalarında marka sözcüğünün başında yer alan şekil BB harflerinden tasarlanmış bir logo yer almaktadır. Davalı markasında ise BB harfi marka sözcüğünün alt kısmında ve harflerin yerleşimi yan yana değil de altlı üstlü olacak şekilde tasarlanmıştır. Davacı markalarındaki logo dikdörtgen bir kutu içinde bir birine bakan biri düz (B) biri ters (B) (ayna görüntüsü) olarak tasarlanan “BB” harflerinden oluşurken davacı marka başvurusunda ise alt alta yerleştirilmiş biri düz (B) biri ters (B) (ayna görüntüsü) olarak tasarlanan “BB” harflerinden oluşmaktadır. Taraf markalarında logoların markalar arasında bağlantı kurulmasına yol açacak düzeyde baskın bir etkisi olmadığı ve benzerlik yaratmadığı değerlendirilmektedir. Bu nedenle işbu marka bakımından, taraf markalarının ayrıca bir incelemede bulunulmasına gerek olmayacak şekilde derhal ve ilk bakışta, bütünsel algıları itibariyle farklılaştıkları görülmüştür. Ayrıca, taraf markaların esas unsurları da birbirinden farklıdır. Bu bağlamda taraf markaları arasında tek tek görsel, kavramsal ve fonetik unsurlar yönünden doğrudan bir benzerlik bulunmamakla birlikte dava konusu marka içerisinde benzer olduğu iddia edilen şekil unsurlarının birbirinden farklı olduğu tüketicinin dava konusu markayı, davacı markaları ile ilişkilendirmeyeceği, davacı markalarının BB … ve BB şeklinde davalı markasını ise “… … BB” şeklinde farklı iki marka olarak değerlendirileceğine kanaat getirilmiştir.
Sonuç olarak tüm bu hususlar bir bütün olarak ele alındığında, her ne kadar taraf markaları ortak olarak 18. 25. ve 35 Sınıf mal/hizmetleri kapsamakta iseler de ve bu nedenle markalar kapsamında mal/hizmet benzerliği kriteri meydana gelmiş ise de davacı yanın önceki tarihli markaları ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel ve kavramsal unsurların, bütünsel olarak yarattıkları algılar itibariyle, ilgili tüketicinin, işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali doğuracak bir benzerlik kurmasının beklenmesinin mümkün olmayacağı, işaretlerin bütün olarak birbirlerinden farklı oldukları, tüketici kitlesinin ‘aceleci bir geri zekalı’ değil, aksine ‘makul seviyede bilgilenmiş, özenli ve dikkatli tüketiciler oldukları, bu bağlamda her iki tarafa ait markalar altında sunulan hizmetleri satın alma yahut bu hizmetlerden yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşme ihtimallerinin bulunmayacağı, aksinin hayatın olağan akışına ve normal hayat tecrübelerine de aykırı olacağı, esasen gerçekçi bir yaklaşım da olmayacağı, zira bu iki işareti karıştıracak olan kişilerin ortalama tüketici olarak nazara alınmasının olanaksız olduğu, gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı, bu nedenlerle karıştırılma ihtimaline yönelik koşulların somut olayda oluşmadığına kanaat getirilmiştir,
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 44,40 TL harçta düşümü ile 14,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/12/2021