Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/64 E. 2021/58 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/64
KARAR NO : 2021/58

DAVA : Tasarım Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Maddi, Manevi ve İtibar Tazminatı
DAVA TARİHİ : 20/02/2017
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2021

İDDİA:
Davacı vekili 20.02.2017 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin peynir ticareti yapmakta olduğunu ve tüm yurtta “…” olarak tanınan markanın sahibi olduğunu, müvekkili markasının TÜRKPATENT tarafından da tanınmış marka olarak kabul edildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan yatırımlar ve çalışmalar neticesinde burgu peynir tasarımının yapıldığını ve gerek marka gerekse tasarım olarak tescil edildiğini, müvekkili tasarımının OHIM nezdinde de tescilli olduğunu ve dünyanın pek çok ülkesinde tescilli olduğunu; davacının tescilli tasarımlarının … sayılı tasarımlar olduğunu, davalının kullanımlarının Ankara … FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında satış adresinde tespit edildiğini, davalının satış yerinde tespit edilen ürünün üzerinde … sayılı tasarımdan lisans alınarak üretildiğinin yazıldığını ancak söz konusu tasarım ile işyerinde tespit edilen ürünün tamamen farklı olduğunu, bu durumunda değişik iş dosyasında incelenerek lisans alınan ürün ile davaya konu ürünün benzemediği ancak davacının ürünü ile ayniyet derecesinde bir benzerliğin bulunduğunun belirtildiğini, bu durumun müvekkili şirketin tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, müvekkili şirkete ait tescilli peynir tasarımına vaki tecavüzün /haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, 10.000 TL maddi tazminat, 2.000 TL itibar tazminatı, 50.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 62.000 TL tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından üretilen peynirin … adına TÜRPATENT nezdinde tescilli … sayılı koruma altına alınmış tasarım olduğunu, bu tasarımın 08.12.2016 tarih ve … yevmiye numaralı lisans sözleşmesi ile tasarım hakkı sahibi olarak …’ndan kiralandığını, taraf tasarımlarının farklı olduğunu; davalının tasarımının tek bir peynir şeridinin burgu yapılması şeklinde, davacının tasarımının ise ince peynir şeritlerinin burgu yapılması şeklinde olduğunu, davacının başkaca mahkemelerden talep ettiği ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, Sakarya ilinde … sayılı tasarım ile ilgili olarak hükümsüzlük davası bulunduğunu, bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış; konunun teknik yönlerine ilişkin bilirkişi raporu alınmış; asıl ve ek raporlarda ortaya konulan görüşlerin teknik yönünden mahkememizin aşağıda açıklanacak kısmen kabulü doğrultusunda yararlanılmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava, tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile maddi, manevi ve itibar tazminat istemlerine ilişkindir.
Uyuşmazlığın özü, davalı eylemlerinin davacı adına tescilli … , … ve … sayılı tasarımlara davalı tarafından yapılan tecavüzün – haksız rekabetin tespiti-önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat ve itibar tazminatı isteminden ibarettir.
Dosya kapsamı, toplanan deliler ve bilirkişi raporu çerçevesinde incelenmiş, buna göre;
Ankara …FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından … Tasarım Gıda Tekstil İnş. Mob. Dek. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine delil tespiti isteminde bulunulduğu; … Yenimahalle Ankara adresinde tespit yapıldığı ve yapılan tespitte 4’er kg’lık üç kutu “… Örgülü Çubuk Peynir” marka ürünün … Burgu Peyniri ile yan yana satışa sunulduğu bahsi geçen işyerinin toptan ürün satan bir şarküteri olduğu; bu ürünlerin 25.01.2017 tarih ve 501921 sayılı fatura ile … Gıda ve İhtiyaç Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasından satın alındığının tespit edildiği; ürün etiketi üzerinde üretici firma adresinin işbu davanın davacısı şirketin adresi olan “….Bursa olduğunun belirtildiği; ayrıca etikette … sayılı tescilli tasarımdan lisans hakkı verildiğinin belirtilmesine rağmen TÜRKPATENT kayıtlarında lisans hakkı verilen firmalar arasında aleyhine tespit olunan firmanın yer almaması ve … sayılı tasarım ile dava konusu ürünün tamamen farklı olduğu; dava konusu tespit edilen ürünün davacının adına tescilli tasarımları ile yakın derecede benzer olduğu belirtilmiştir.
Davacı … Gıda A.Ş. adına tescilli …, … … sayılı tasarımlar mevcuttur.
Davalının lisans aldığı belirtilen … sayılı tasarımın TÜRKPATENT kayıtlarının incelenmesinde; TÜRKPATENT Tasarımlar Dairesi Başkanlığı’nın 10.03.2017, 27.07.2017 tarihli yazıları ekinde davalının lisans aldığı belirtilen … sayılı tasarımın başvuru sahibinin … olduğu, 20.12.2014 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Tasarım hakkına tecavüz iddiası yönünden değerlendirme:
6769 sayılı SMK madde 81 gereğince tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller aşağıdaki şekildedir:
MADDE 81-(1) Aşağıda belirtilen fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır:
a) Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak.
b) Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
c) Tasarım hakkını gasp etmek.
(2) Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahibi, tasarım hakkına yönelik olarak bu maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edeninkötüniyetliolduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir.
(3) Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz.
(4) Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57ncimaddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir.
Sınaimülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin ileri sürebileceği talepler SMK madde 149’da düzenlenmiştir:
“MADDE 149-(1)Sınaimülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarıncaelkonulanürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göreelkonulanürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veyasınaimülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda, söz konusu ürün, cihaz ve makinelerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değerin kabul edilen tazminat miktarını aşması hâlinde, aşan kısım hak sahibince karşı tarafa ödenir.
(3) Birinci fıkranın (g) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda ilanın şeklî ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.
(4) Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları bakımından manevi zararın tazmini talep edilemez.” hükmü amirdir.
06.08.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı tarafından lisans alındığı belirtilen ihbar olunana ait … sayılı çoklu tasarımda yer alan tasarımlar incelenmiş, bu tasarımların hiç birinin, davalı tarafından üretilen dava konusu ürünün aynısı olmadığı, diğer bir deyişle davalı tarafından üretilen ürünün, söz konusu tasarım kapsamında bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bu bağlamda davalıya ait tasarım ile davacıya ait …, … ve … nolu nolu tasarım karşılaştırıldığında; davalıya ait ürünün, davacıya ait …nolu tasarım ile genel geometrik yapı ve kıvrım uzunlukları olarak büyük benzerlik içinde olduğu görülmektedir. Gövdenin dış çapı ile kıvrım hatlarının çapları arasındaki oranın yakınlığı da iki tasarımı birbirine yaklaştıran bir diğer unsurdur. Öte yandan sarmalı oluşturan hattın ön görünüşteki açısının, yani sarmalın dönüş açısının da yine ayniyet derecesinde benzer olduğu görülmektedir. Seçenek özgürlüğü ise sarmal yapıda peynirler açısından belirli bir ölçüde bulunmaktadır. Nitekim bu durum, iş bu dava kapsamına sunulan tasarım tescillerindeki çeşitlilikten de anlaşılabilmektedir. Sarmal açısı, sarmalın formu yani kesit formu, peynir çapı, oranlar değişebilecektir. Bu tasarımlar için bilgilenmiş kullanıcı ise peynir çeşitlerini bilen, tanıyan, piyasayı ve yeni ürünleri takip eden deneyimli bir kullanıcı olarak belirlenmiştir. Bu kimse, belirtilen özelliklerde ve ortalamanın üzerinde dikkate sahip bir nihai kullanıcı olabilecektir. Bu gözle değerlendirme yapıldığında, tespit edilen benzerliklerin genel izlenimlere önemli derecede etki ettiği; yani davalıya ait tespit edilen ürünün, davacıya ait tasarımlara tecavüz eder nitelikte benzerlik taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Haksız rekabet iddiası yönünden değerlendirme:
Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ve devamı maddelerinde haksız rekabet hükümleri düzenleme konusu yapılmıştır. Buna göre:
“MADDE 54-(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
MADDE 55-(1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
…Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgileriçeren sözleşme formülleri kullanmak.
b)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
…Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketicikredisisözleşmesi yapmışolanalıcınınveyakredialankişinin,busözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” denilmektedir.
Hukuka uygun, bozulmamış rekabet ortamında katılanlar; piyasanın tüm aktörlerinin (rakipler, mal/hizmet tedarik edenler) dürüst davranış kurallarına göre hareket edeceğine güvenmek hakkını haizdir. Dürüstlük kuralının ihlal edilmesi halinde güvene aykırı hareket edilmiş olur; bu durum da haksız rekabete yol açar (Arkan Sabih, Ticari İşletme Hukuku, 16. Baskı, Ankara, 2012, s. 315).
6102 s. TTK’nın 55. maddesinde başlıca haksız rekabet halleri sayılmış olup dava konusu ile ilgili olan 55/1(a)-4 hükmüne göre, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet hali sayılmıştır. İlgili düzenlemeye göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyet ve işleri ile karıştırılmaya (iltibas) yol açacak yöntemlere başvurulması da bir haksız rekabet halidir. Bu anlamda “karıştırılma” öncelikle mal/hizmet ya da iş ürünlerinin dış görünüşleri itibariyle yanıltmayı, kandırmayı, yanlış algılanmaya neden olmayı ifade eder (Arkan, s. 318).
Yukarıda davalıya ait tespit edilen ürünün, davacıya ait tasarımlara tecavüz eder nitelikte benzerlik taşıdığı kanaatine varıldığından, somut davada haksız rekabet koşullarının da oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Tazminat yönünden değerlendirme:
Davacı yan, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat, 2.000,00 TL itibar tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş ve yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında; “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.” yöntemini tercih etmiştir.
1) Tarafların Defter Tasdik Bilgileri
a) Davacı Yanın Defter Tasdik Bilgileri
Davacı yanın defter tasdikleri incelendiğinde: 2014 yılı defterine ilişkin açılış tasdikinin Eyüp … Noterliği’nin 17.12.2013 tarihli ve ..yevmiye numaralı ile kapanış tasdikinin ise … 6. Noterliği’nin …. yevmiye numaralı işlemi ile yapıldığı;
2015, 2016 ve 2017 yılı defterlerinin e-defter kapsamında olduğu, GİB onaylarının süresinde yapıldığı; buna göre davacı defterlerinin usulüne uygun olarak tasdik işlemine tabi tutulduğu görülmüştür.
b) Davalı Yanın Defter Tasdik Bilgileri
Kök raporda, bilirkişilerce davalı yanın 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin ibraz edilmesi istenilmiştir. Bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmiş, yapılan incelemede 09.02.2015 tarihinde tescil edilmiş olan şirketin sadece 2016 yılı yevmiye defteri ile 2015, 2016 ve 2017 yılı satışlarına ilişkin muavin kayıtları ve satış faturaları ibraz edilmiş, diğer defterler ise ibraz edilmemiştir. İbraz edilen 2016 yılı yevmiye defterinin açılış tasdikinin Bursa … Noterliği’nin … yevmiye nolu işlemi ile yapıldığı, ancak kapanış tasdikinin yapılmadığı görülmüştür. Buna göre, 2016 yılı defteri usulüne uygun olarak tutulmadı ve diğer defterlerinde ibraz edilmediği görülmüştür.
2) Maddi Tazminat Hesabı
a) Genel Açıklama
Davacı yan yoksun kalınan kazancın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 151/2-a maddesinde belirtilen; “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.” yöntemine göre hesaplanmasını talep etmiştir.
151. maddenin gerekçesinde; “Maddede yoksun kalınan kazanç ve bu kazancın nasıl hesaplanacağı düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen hesaplama metotları arasına, önceki düzenlemelerde yer alan hakkın kullanılması ile ibareleri alınmamıştır. Önceki düzenlemede, tecavüz suretiyle yapılan satışlardan elde edilen kazanca, markanın katkısı oranında tazminata hükmedilmekte ve bu durum, oldukça düşük tazminatlara hükmedilmesine yol açmaktaydı. Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin, tecavüz edilerek elde edilen net kazancın hak sahibine verilmesini sağlayacak şekilde düzenleme getirmesi nedeniyle uygulamada sınai mülkiyet hakkı sahipleri, sınai mülkiyet hakkı koruması yerine haksız rekabet korumasını tercih etmekteydi. Hakkın kullanılması ile ibaresine metinde yer verilmeyerek hüküm, Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu şekilde düzenlenmiş, metinden tecavüz suretiyle elde edilen gelire sadece sınai mülkiyet hakkının sağladığı katkı anlamının çıkmaması gerektiği düşünülmüş, ayrıca AB direktifinde de hakkın kullanılması ile ibaresine karşılık gelecek ifade bulunmadığı gözetilerek anılan ibarelere fıkrada yer verilmemiştir. Yapılan düzenleme ile davaların ve tazminat sorumluluğunun daha etkin hale getirilmesi amaçlanmıştır. Yine fıkranın (c) bendine göre yapılacak hesaplama sonucu hükmedilecek tazminatta dikkate alınacak kazancın net kazanç yani kâr olduğu vurgulanmıştır.
Önceki düzenlemelerde yer almamasına rağmen yoksun kalman kazancın belirlenmesinde ihlalin nitelik ve boyutunun da dikkate alınması gerektiği düşünülmüş olup, maddenin üçüncü fıkrasında bu yönde düzenleme yapılmıştır. Örneğin, bir markanın birebir taklit edilmesinde ihlal ağır olacağı için bu durum tazminatta artırım sebebi olabilecekken sadece karıştırılma tehlikesi olan bir işaretin kullanılması sebebiyle ihlal oluşması halinde ise bu durum indirim sebebi olabilecektir.” denilmiştir.
Marka hakkına tecavüz edilen hak sahibinin zararı, yalnızca fiili kaybın değeri ile sınırlı olmayıp tecavüz nedeniyle yoksun kalınan kazancı da kapsamaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir. Yoksun kalınan kazançta, fiili zarardan farklı olarak malvarlığının aktifinde bir azalma veya pasifinde bir artış değil; marka hakkına tecavüz edilmeseydi, ileride markanın kullanılmasıyla elde edilecek kazancın belirlenmesi ile somutlaşacak bir miktar bulunmaktadır.
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında somut ve net olarak ispat edilebilecek bir zarar bulunmamakta, markaya tecavüz fiilinin geleceğe dönük muhtemel etkisi saptanmaktadır. Nitekim tecavüzün etkisiyle marka değerinde azalma oluştuğunda, bu durum kendi içerisinde ileriye dönük sonuçları da barındırır. Hali hazır sonuçlar zaten fiili zarar kapsamında istenebilirken ileriye dönük muhtemel etkiler ise yoksun kalınan kazanç olarak talep edilecektir. SMK m. 151/2-a’ya göre yapı-lacak hesaplamalarda salt marka katkısı değil, ciroya etki eden kadro, organizasyon becerisi, satış sonrası hizmetler gibi etkenler de hesaba katılacaktır. Böylece yoksun kalınan kazanca marka dışındaki diğer faktörlerde dâhil edilmektedir.
Buna göre bilirkişilerce yapılan hesaplamada;
b) Davalı şirketin dava konusu ürüne ilişkin satış rakamları:
Davalı şirket 09.02.2015 tarihinde tescil edilmiş olup, incelemede şirketin sadece 2016 yılı yevmiye defteri ile 2015, 2016 ve 2017 yılı satışlara ilişkin muavin kayıtları ibraz edilmiş, diğer defterler ibraz edilmemiştir. İbraz edilen 2016 yılı defteri ise usulüne uygun olarak tutulmamıştır.
İncelenmek üzere ibraz edilen satışlara ilişkin muavin kayıtların şirketin ilgili yıldaki gerçek rakamlarını yansıtıp yansıtmadığının kontrol edilebilmesi için ġirketin noter tasdikli defterleri ile karşılaştırılması gerekmektedir. Ancak defterler ibraz edilmediğinden bu karşılaştırma yapılamamıştır. 2016 yılı ise mevzuata uygun olarak tasdik ettirilmemiştir.
Şirket 09.02.2015 tarihinde tescil edilmiş olmakla birlikte, ibraz edilen muavin kayıtlarına göre satışa ilişkin kayıtlar 28.12.2015 tarihinden itibaren yapılmıştır. Ayrıca belirtilen dönemde dava konusu ürüne ilişkin satış bulunmamaktadır.
Davalı Şirketin 2016 yılı muavin kayıtları ile satış faturaları karşılaştırılmış olup, dava konusu ürüne ilişkin satış bulunmadığı görülmüştür.
Davalı Şirketin 2017 yılı muavin kayıtları ile satış faturaları karşılaştırılmış olup, 01.01.2017 ila dava tarihi olan 20.02.2017 arasındaki dava konusu ürüne ait satış tutarları aşağıda gösterildiği gibidir.

Fatura Tarihi
Fatura Numarası
Faturadaki Dava Konusu Ürün Satış Tutarı
1
18.01.2017
387283
1.148,00
2
08.02.2017
387292
101,80
3
17.02.2017
387297
630,00
4
17.02.2017
387298
5.670,00
5
25.02.2017
387303
5.347,65

TOPLAM:
12.897,45
Davacının 2017 yılındaki dava konusu ürüne ilişkin satış ve maliyet rakamları raporumuz ekinde sunulmuştur. Buna göre davacının kârlılık oranları aşağıda gösterilmiştir.
Net Satış Tutarı
70.912.913,31
Satışların Maliyeti
-50.818.665,68
Kar/Zarar
20.094.247,63
Kar oranı
% 28,34
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 151/2-a maddesi uyarınca yapılacak yoksun kalınan kazanç hesabında; davacı marka sahibinin kâr oranlarının belirlenerek, davalının tecavüz konusu markayı kullanmak suretiyle satmış olduğu ürünlerin, davacı tarafından satılmış olması halinde elde edilebilecek kârın bulunması gerekmektedir. Buna göre yapılan hesaplamalar aşağıda gösterilmiştir.
Davacının ibraz ettiği maliyet rakamlarına göre 2017 yılında dava tarihine kadar (01.01.2017 – 20.02.2017) yoksun kalınan kazanç tutarı:
Davalının 01.01.2017 – 20.02.2017 satış tutarı 12.897,45 TL
12.897,45 x % 28,34 = 3.655,14 TL’dir.
Davacının ibraz ettiği maliyet rakamlarına göre kârlılık oranları ve yoksun kalınan kazanç yukarıda belirtildiği şekilde hesaplanmakla birlikte, kurumlar vergisinde beyan edilen net satış rakamlarına göre brüt satış kâr oranı ise aşağıdaki tabloda gösterildiği gibidir.
Net Satış Tutarı
262. 838.874,21
Satışların Maliyeti
-205.664.394,27
Kâr/zarar
57.174.479,94
Kâr oranı
% 21,75
Kurumlar vergisi beyannamesinde belirtilen rakamlar davacının resmi beyanı olduğundan, bu rakamlara göre hesaplanan oranların yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında dikkate alınmasının daha doğru olacağı, düşünüldüğünden,
Buna göre 01.01.2017 – 20.02.2017 yılı yoksun kalınan kazanç:
12.897,45 x % 21,75 = 2.805,20 TL olduğu kanaatine varılmıştır.
3) İtibar Tazminatına İlişkin Değerlendirme:
Davacı yan, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 150. maddesi çerçevesinde şimdilik 2.000,00 TL itibar tazminatı talebinde bulunmuştur.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesinde;“… (2) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir…” düzenlemesine yer verilmiştir.

Belirtilen yasal düzenleme uyarınca, dava konusu markanın kullanıldığı ürünlerin uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka hakkı sahibi, bu nedenle, ayrıca itibar tazminat isteyebilecektir. İtibar tazminatında ne fiili bir zarar ne de yoksun kalman kar vardır. İtibar tazminatı, kurulan güvenin bedelidir. Bu bedel ise, malvarlığında reel olarak oluşan zarar değil, kaybedilen güven ve imajın yeniden kurulmasının gereğidir. İtibar tazminatında, maddi ve manevi tazminattan farklı olarak itibar zararının giderilmesine yöneliktir. Bir marka; düşük kaliteli ürünler üzerinde kullanılmak suretiyle itibar kaybına sürüklenebilir. Bu durumda kaybın karşılığı olan tazminatın belirlenmesinde imaj inşası için gerçekleştirilen giderlerin (reklam ve tanıtım kampanyası gibi) göz önünde tutulması gerekmektedir.
Buna karşın markayı haksız kullananların, markanın itibarını zedeleyecek bir faaliyette bulunduklarına yönelik herhangi bir olay tespit edilememesi halinde itibar tazminatı söz konusu olmaz. Hukuka aykırılık unsurunun varlığı şartları varsa maddi ve manevi tazminatı haklı kılar, ancak itibar tazminatı talebi için yeterli sayılamaz.
Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince verilen, 04.07.2006 tarihli ve Esas: 2005 / 5596 – Karar: 2006 / 7904 sayılı kararda; “ÖZET: Davalı tarafın satışa sunduğu, davacı tasarımına benzer ürünler nedeniyle, davacının itibarının ne şekilde zarar gördüğü konusunda deliller değerlendirilmeden ve bu konuda bir gerekçe de gösterilmeden, itibar tazminat adı altında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi isabetsizdir.(554 S. KHK. m. 50, 52, 54)” görüşüne yer verilmiştir.
Belirtilen tespit ve açıklamalarımız uyarınca, dava konusu olayın değerlendirilmesinde, davalının dava konusu markayı kullanımı nedeniyle, davacının itibarının ne şekilde zarar gördüğünü gösteren belge ve bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının 2.000,00 TL itibar tazminatı talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
SMK hükümleri gereğince, tasarım hakkı tecavüze uğrayan tasarım sahibi tecavüz fiilleri nedeniyle manevi tazminat isteyebilir. Eylemi gerçekleştirmede davalının kusurlu olduğu gözlenmektedir. SMK’nın 149/1-ç maddesiyle tasarım hakkına tecavüz vuku bulduğunda manevî tazminata karar verilmesi gerektiğini hüküm altına almıştır. Tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, paranın satın alma gücü ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında manevî tazminat miktarının 5.000,00.-TL olarak saptanmasının hakkaniyete uygun olacağı düşünülmüştür.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, davalı eyleminin davacı adına tescilli …, … ve … sayılı tasarımlara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, davaya konu ürünlerin bulundukları yerlerden toplatılarak muhafaza altına alınmasına, el konulmasına, imhasına, ihracının durdurulmasına, 2.805,20 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere usul çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı eyleminin davacı adına tescilli …, … ve … sayılı tasarımlara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine,
3-Tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, davaya konu ürünlerin bulundukları yerlerden toplatılarak muhafaza altına alınmasına, el konulmasına, imhasına, ihracının durdurulmasına,
4-2.805,20 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere usul çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına,
6-Fazlaya dair istemlerin reddine,
7-Alınması gereken 533,17 TL karar harcının peşin alınan 1.058,81 TL harçtan mahsubu ile 525,63 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

8-Davacı vekiline AAÜT uyarınca maddi tazminat yönünden 2.805,20 TL, manevi tazminat yönünden 5.000,00 TL, diğer maddi nitelikli talepler yönünden 5.900,00TL olmak üzere toplam 13.705,20 TL, vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı için AAÜT uyarınca reddedilen manevi tazminat için 5.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Kabul ret oranının takdiren davacı lehine 4/10 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 5.606,18 TL yargılama giderinden payına düşen 3.363,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinden payına düşen 12,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
12-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 620,88-TL
Posta Masrafı 569,60- TL
Bilirkişi Masrafı 2.800,00- TL
Ank.4.FSHHM’nin
… D.iş masrafı 1.615,70
Toplam 5.606,18- TL