Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/304 E. 2023/532 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/304
KARAR NO : 2023/532

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/04/2023
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
K.YAZIM TARİHİ : 17/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … İşl. Ltd. Şti. Uhdesinde bulunan “… İl Sınırları ve Sorumluluk Alanları İçerisinde Bulunan Yeşil Alanlar Parklar, Refüjler, Yan Bantlar, Mezarlıklar, Piknik Alanları, Barajları, Gölleri Rekreasyon Alanları ve Tesislerin Bakım- Onarım ve Tadilat İşi” kapsamında, geçmiş dönemlerde yukarıda yazılı taşeron firmalarda çalışan ve … … karşı Arabuluculuk Başvurusu sonucunda anlaşma ile neticelenen … (TC:…) lehine hükmedilen ilamın icrası sonucu taraflarınca ödenmiş olup, davacı/başvurucunun çalışmış olduğu yukarıda yazılı davalı taşeron şirketlerle şirketi arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin ilgili maddeleri uyarınca müvekkili idare tarafından ödenen kıdem, ihbar, fazla mesai, ubgt, haftalık tatil, yıllık izin ve arabuluculuk ücreti için toplam 11.721,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ilgili taşeron şirketlerden rücuen tahsili gerektiğini, davalı şirketlerde çalışan işçilerden … (TC:…) işçilik alacakları için … … karşı Arabuluculuk yoluna başvurduğunu, Arabulucuk görüşmeleri neticelerinde 15.05.2019 tarihinde tarafların anlaştığını, başvurucunun işçilik alacakları … tarafından ödendiğini, ayrıca Arabuluculuk ücret ve masraflarının ödendiğini, 11.721,00 TL ödeme tutarı, müvekkili şirketin hakediş alacaklarından 25.08.2022 tarihinde kesildiğini, mahkemece yaptırılacak bilirkişi İncelemesi ile müvekkili şirketin yapmış olduğu ödemenin davalılarla yapılan Hizmet Alım Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri ile Eki Teknik Şartnameler uyarınca, davalı şirketlerin dava dışı işçiye 4857 Sayılı İş Kanununun ilgili maddeleri uyarınca, ödemekle sorumlu oldukları miktarların tespiti ile her bir davalının müvekkilce ödenen tutardan sorumlu olduğu miktarların belirlenerek belirlenecek miktarlar kadar hüküm altına alınmasını talep ettiklerini, tüm bu sebeplerle fazlaya ilişkin tüm hak ve tazminat istekleri saklı kalmak kaydı ile 11.721,00 TL’nin ödeme tarihi olan 25/08/2022 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıların sorumlu oldukları payları oranındaki miktarlar kadar tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl işveren davacının, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin işçilik alacakları istemli arabuluculuk başvurusu sonrasında … tarafından ödenen ve sözleşme gereği hak edişinden kesilmiş olan miktarın rücuen tahsili istemine ilişkin olduğunu, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu md 5’e göre ” İş mahkemeleri; a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere bakar.” Bu bağlamda taraflara arasındaki uyuşmazlık dava dışı işçinin işçilik alacaklarının ödenmesi ile ilgili olduğundan davaya bakmakla görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğğundan davacının davası esası bakımından da haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, üçlü iş ilişkisi söz konusu olduğu durumlardan olan asıl işveren-alt işveren müessesesinde işçi, haklarının teslimi için müteselsil sorumlu olan alt işveren veya asıl işveren bakımından, birlikte veya ayrı ayrı arabuluculuğa başvurabileceğini, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için alt işveren ve asıl işverenin birlikte arabuluculuğa katılması ve anlaşma sağlanmasının şart olmadığını, bununla birlikte işçi, alacakları için dava açmak isterse asıl işveren-alt işveren ilişkisinde her iki işveren de müteselsil sorumlu olduğu için husumeti iki işverene birlikte yöneltmesi işçinin menfaatine olacağını, aksi hâlde husumet asıl işveren yahut alt işverenden kime yöneltilmişse sadece onun hakkında hüküm ifade edeceğini, benzeri biçimde işçi müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverenden yalnızca biri bakımından arabulucuya başvurduğu takdirde bu kişilerin arabulucuda yapmış olduğu anlaşma sadece kendilerini bağlayacağını, bunun gerekçesinin ise “asıl işveren ve alt işverenin arabuluculuk görüşmelerinde yer almalarını, kendi hukuklarını koruyacak açıklamaları yapmalarını ve iddialarıyla ilgili olarak ispat haklarını kullanmalarını, aksi takdirde … Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ile 6100 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkına aykırılığın gündeme gelebileceği” şeklinde açıklanabileceğini, işbu alacak bambaşka bir davanın konusu olup davacının Asliye Hukuk Mahkemelerinde … karşı sözleşmeden kaynaklanan bir alacak davası açması gerektiğini, bu nedenle davacının davasının husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından davalı müvekkili aleyhine ikame edilmiş olan huzurdaki davanın esas bakımından hukuka aykırı olduğunu gösterir bir diğer husus da tarafların sorumluluklarının yanlış değerlendirilmesi noktasında olduğunu, müteselsil sorumlulukta alacaklıya karşı öncelik-sonralık ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle, alt işveren işçisinin alacak talebini öncelikle işvereni olan alt işverenine yöneltmesi gerektiğini, alacak talebinin karşılıksız kalması halinde ise asıl işverene başvurabileceği gibi bir defi ileri sürülmesi mümkün olmadığını, işçi; ücret, fazla çalışma alacağı, hafta tatili alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı ve yıllık ücretli izin alacağı gibi ücret alacaklarının yanı sıra kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, boşta geçen süre alacağı ya da işe başlatmama tazminatı gibi alacaklarını da asıl işverenden talep edebildiğini, davalı yüklenici müvekkilinin kendi sorumlu olduğu döneme ilişkin işçilik alacaklarının yarısından asıl işveren konumundaki davacının, diğer yarısından davalı yüklenicilerin sorumlu olduğunun kabulü gerektiğini, izah edilen ve mahkemece re’sen nazara alınacak nedenlerden ötürü; Öncelikle görevsiz mahkemede açılan huzurdaki davanın görevsizlik nedeniyle reddine, mahkemece görevsizlik kararı verilmezse davanın davalı müvekkili şirket bakımından husumet nedeniyle reddine, aksi kanaat halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 06/07/2023 tarihli dilekçesi ile; Davalı taraf ile ilgili işçi … açısından, ibralaşıldığını ve sulh olunduğunu, davalı … … A.Ş. açısından davanın konusuz kaldığını bildirmiştir.
Davalı vekili 06/07/2023 tarihli dilekçesi ile; Huzurdaki dava konusu hakkında davacı taraf ile sulh olunduğunu, bu nedenle davanın konusuz kalmakla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nun 313 ve devamı maddelerinde sulh düzenlenmiş olup, sulh görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları sözleşme olarak tarif edilmiş ve hükmün kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği öngörülmüştür. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuçlar doğurur. Mahkemece taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istemezler ise karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği belirtilmiştir. Eldeki davanın niteliği gereği tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalardan olduğu anlaşılmıştır. Taraflar mahkeme dışı sulh oldukların beyan ettiklerinden dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
TARAFLAR ARASINDAKİ SULH NEDENİ İLE KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca … bütçesinden ödenen 1.600,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Taraflarca talep edilmediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve taraf vekilleri yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde istek halinde taraflara iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde …. Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2023

Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]