Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/187 E. 2023/427 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/187 Esas – 2023/427
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/187
KARAR NO : 2023/427

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …

DAVA : Kefaletin Geçersizliği
DAVA TARİHİ : 15/03/2023
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
K.YAZIM TARİHİ : 19/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin genel kredi sözleşmesi kefili dava dışı …’un eşi olduğunu, müvekkili, davalı … ile dava dışı … arasında akdedilen 24.10.2014 tarih … nolu genel kredi sözleşmesine (müşteri no:…) eşi …’un kendi rızası olmaksızın kefil sıfatıyla taraf olduğunu öğrendiğini, mahkemece de bilindiği üzere evli kişilerin, ancak eşinin yazılı rızasının olması halinde kefil olabileceklerini, sunulan davaya konu kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzası bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmenin kurulmasından önce verdiği bir rızası da bulunmadığını, bu husus …’nun “Eşin rızası” başlığını taşıyan 584. maddesinde hükme bağlandığını, öte yandan olayımızda yasada sayılan istisnalar da söz konusu olmadığını, davaya konu kredi borcu kredi borçlusu tarafından ödenmediğinden tarafları aleyhine davalı … tarafından icra takibi başlatıldığını, satış işlemlerinin gerçekleştirildiğini, bu husus ta dava haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilinin rızasının ve imzasının alınmadığı 24.10.2014 tarih ve … sayılı genel kredi sözleşmesinde eşi …’un kefaletinin geçersizliğine karar verilmesi için iş bu davanın zorunlu olduğunu, açıklanan ve mahkemece resen gözetilecek nedenlerle müvekkilinin rızası ve imzası olmayan 24.10.2014 gün ve … sözleşme nolu genel kredi sözleşmesinde eşi …’un kefaletinin /kefilliğinin geçersizliğine /kaldırılmasına yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı süresinde cevap vermemiş, duruşmaya katılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİVE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlığın; Davaya konu 24/10/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin davalı … ile dava dışı …’ın arasında akdedildiği ve dava dışı ve davacının eşi olan …’un davacının rızası olmaksızın söz konusu sözleşmede kefil olduğu ileri sürülerek davacının dava dışı eşi …’un kefaletinin geçersizliğine ilişkin olduğu, dava dışı … ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi olup olmadığı, varsa kredinin hangi sözleşme kapsamında kullandırıldığı, varsa Kefaletin sözleşme ve yasaya uygun olup olmadığı, muacceliyet ve temerrüdün gerçekleşip gerçekleşmediği, hangi tarihte gerçekleştiği, akdi ve temerrüt faiz oranlarınnı sözleşmeye uygun olup olmadığı, asıl alacak ve işlemiş faizin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, takip tarihi itibariyle asıl alacak ve işlemiş faiz tutarının ne olduğu konularında toplanmaktadır.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev konusu dava şartı olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında, talep halinde veya resen incelenebilir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticaret mahkemesinin bu davada görevli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.
… … 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararı ile; “26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı …, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin beşinci fıkrasında, özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının …tarafından belirlenebileceği düzenlenmiştir. Asliye ticaret mahkemelerine gelen işlerin vasıf ve mahiyeti itibarıyla çeşitli olması, bu çerçevede finans davalarının yoğunluğu ve niteliklerinin farklı olması göz önünde bulundurularak, gerek uygulama birliğinin sağlanması, gerekse etkinlik ve verimliliğin artırılması ile ihtisaslaşmanın önemi nazara alınarak, finans davalarında iş dağılımı bakımından iki veya daha fazla dairesi bulunan mahallerde ihtisaslaşmaya gidilmesinde fayda olacağı değerlendirilmiştir…. … 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararı ile; “26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı …, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin beşinci fıkrasında, özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının …tarafından belirlenebileceği düzenlenmiştir. Asliye ticaret mahkemelerine gelen işlerin vasıf ve mahiyeti itibarıyla çeşitli olması, bu çerçevede finans davalarının yoğunluğu ve niteliklerinin farklı olması göz önünde bulundurularak, gerek uygulama birliğinin sağlanması, gerekse etkinlik ve verimliliğin artırılması ile ihtisaslaşmanın önemi nazara alınarak, finans davalarında iş dağılımı bakımından iki veya daha fazla dairesi bulunan mahallerde ihtisaslaşmaya gidilmesinde fayda olacağı değerlendirilmiştir.
Kanuni düzenlemelerden ya da … kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir”
Aynı kararın 7-e bendine göre On dört veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde … numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına” ,dair 25.11.2021 tarihinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Ancak, 6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), … (m.154), … (m.31), … (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 Sayılı TTK’nun 5/3. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Gerçek kişi tacir, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişidir (TTK m.12/1). Bir gerçek kişinin tacir sayılabilmesi için her şey den önce ticaret siciline kayıtlı olması zorunludur.
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde davacının TTK 12, 16 maddeleri kapsamında kalan tacir olmadığı ve davanın mutlak ticari dava sayılmadığı ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili kabul edilmesi halinde dahi ticari nitelikte bir dava olmadığı bu nedenlerle davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtaratına, (gerekçeli kararın tebliği ile birlikte ihtaratın yapılmış sayılmasına)
HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle ve HMK’nun 331/1 maddeleri gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve yargılama giderleri yönünden değerlendirme yapılması için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/06/2023
Katip ….
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]