Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/17 E. 2023/716 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/17 Esas – 2023/716
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/17 Esas
KARAR NO : 2023/716

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1-…
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 3- …
4- …
5- …

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/01/2022
KARAR TARİHİ : 17/10/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 20/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; hizmet alım işini ihale yasalarının ilgili maddeleri gereğince davalı şirketlerin üstlendiğini, davalı şirketler bünyesinde çalışan işçilerden …’nın işten ayrıldığını, dava dışı işçiye 85.672,64 TL ödeme yapıldığını, ihale evrakı ve sözleşmeler gereğince davalı şirketlerin çalıştırdıkları dönemlere ilişkin işçi alacaklarından sorumlu oldukları iddiası ile şimdilik 1.000,00 TL kurum alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketlerden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 15/08/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile, talebini 65.310,27 TL olarak artırmıştır.
Davalı … şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, alacağın zamanaşımına uğradığını, iş yeri devri nedeni ile müvekkilinin 2 yıllık sorumluluğunun dolduğunu, sorumluluğun asıl işveren konumunda olan davacıda olduğunu ve müvekkilinin husumetinin bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkillerinin işçinin çalıştığı dönemle sınırlı olmak kaydı ile ve TBK’nun 167. maddesi gereği rücu talep edilen bedelin yarısından sorumlu olabileceklerini, faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, görev ve yetki itirazında bulunduklarını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, davacının talebini somutlaştırmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede müvekkilinin kıdem ve ihbar tazminatından sorumluluğuna dair hüküm bulunmadığını ve müvekkilinin ediminin işçi temini niteliğinde olduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik nedeni ile kendilerinden talepte bulunulamayacağını, faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya karşı herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı gibi duruşmalara da katılmadıkları görülmüştür.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve şartnameler, dava dışı işçiye ait … kayıtları ve işçiye yapılan ödemelere ilişkin evrak dosya arasına konulmuştur.
Hesap uzmanı bilirkişi tarafından verilen 09/07/2023 tarihli raporda; dava dışı işçinin davalılar nezdinde çalıştığı dönemlerle sınırlı olmak kaydı ile hesaplama yapılarak, dava dışı işçiye yapılan ödemenin 11.200,05 TL’sinden davalı … şirketinin, 12.792,55 TL’sinden davalı … şirketinin, 27.002,61 TL’sinden davalı … şirketinin, 1.540,01 TL’sinden davalı … şirketinin, 12.775,05 TL’sinden davalı … şirketinin sorumlu olduğu belirtilmiştir. Rapor oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunarak hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava; işçilik alacaklarının rucuen tahsili istemine ilişkindir.
… karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize tevzi edilmiştir.
Davalı yanın davaya ve ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklanması ve alacağın ödeme tarihinden itibaren doğması nedeni ile reddine, yetki itirazının HMK’nun 17. maddesi gözetilerek reddine, kısmi dava itirazının uyuşmazlığın para alacağı olması gözetilerek reddine karar vermek gerekmiştir. Husumet itirazı yönünden ise, dava dışı işçinin davalı şirketlerin çalışanı olması ve hizmet sözleşmesi kapsamında çalıştırılması nedeni ile yerinde olmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı kurum ile davalı şirketler arasında hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, sözleşme gereğince davalı şirketlerin belirlenen süre içerisinde işe başlayıp işçi çalıştırdıkları, dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, davacı kurumun da davalı şirketlerle yapmış olduğu sözleşme gereğince davalı şirket çalışanına ödeme yaptığı, eldeki dava ile ödemenin rücuen tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davacı idare ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde belirtildiği şekilde, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, ancak bu sorumluluğun dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumluk niteliğinde olduğu, asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukukunun değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukukunun esas alınacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır,” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları ve ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceğinin açıkça belirtildiği, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği anlaşılmıştır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar (… karar sayılı ilamı).
İşçilik alacakları ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekeceğinden … karar sayılı ilamı) ve taraflar arasındaki sözleşmede açık hüküm bulunmasa dahi, bedeli önceden kararlaştırılan iş yönünden, davalının işçilerinin işçilik alacaklarından, iç ilişkide davalının sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir (… karar sayılı ilamı).
Yukarıda açıklandığı üzere hükme esas alınan hesap uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor uyarınca dava dışı işçinin davalılar nezdinde çalıştığı dönem itibari ile hesaplanan bedel ve ıslah dilekçesi üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davalılar daha önce temerrüte düşürülmediğinden dava tarihi itibari ile (… karar sayılı, … karar sayılı ilamı) davalılardan talep gibi yasal faizi ile tahsiline karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KABULÜ İLE,
11.200,05 TL rücuen tazminatın davalı … şirketinden, 12.792,55 TL’nin davalı … şirketinden, 27.002,61 TL’nin davalı … şirketinden, 1.540,01 TL’nin davalı … şirketinden, 12.775,05 TL’nin davalı … şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine
Alınması gereken 4.461,34 TL harçtan peşin alınan 80,70TL’nin ve sonrada yatırılan 1.098,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.282,39 TL harcın 563,15 TL’sinin davalı … şirketinden, 642,93 TL’sinin davalı … şirketinden, 1.357,11 TL’sinin davalı … şirketinden, 77,40 TL’sinin davalı … şirketinden, 642,05 TL’sinin davalı … şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydına,

1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin 267,64 TL’sinin davalı … şirketinden, 305,56 TL’sinin davalı … şirketinden, 644,98 TL’sinin davalı … şirketinden, 36,78 TL’sinin davalı … şirketinden, 305,14 TL’sinin davalı … şirketinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin 3.071,04 TL’sinin davalı … şirketinden, 3.506,14 TL’sinin davalı … şirketinden, 7400,78 TL’sinin davalı … şirketinden, 422,08 TL’sinin davalı … şirketinden, 3.501,34 TL’sinin davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 3.129,00 TL yargılama gideri ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL ve sonradan yatırılan 1.098,25 TL harcın 739,10 TL’sinin davalı … şirketinden, 843,81 TL’sinin davalı … şirketinden, 1.781,09 TL’sinin davalı … şirketinden, 101,58 TL’sinin davalı … şirketinden, 842,66 TL’sinin davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; hazır bulunan tarafların yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/10/2023

Katip … Hakim …
¸¸ ¸¸