Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/767 E. 2023/155 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/767
KARAR NO : 2023/155

DAVA : Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2022
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
K.YAZIM TARİHİ : 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklı, müvekkili Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği aleyhine Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6435 E. sayılı dosyası üzerinden başlattığı takip ile, aslen hakkı olmadığı bir alacağı, kötü niyetle ve müvekkili zarara uğratmak kastıyla cebri icra tehdidi altında tahsil ettiğini, davalı alacaklının kötü niyetli olarak başlattığı ve haksız biçimde tahsil ettiği miktarın istirdatı için öncelikle 10.11.2022 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, 22.11.2022 tarihinde gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmeleri neticesinde davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığından işbu davayı ikame etme zorunluluğu doğduğunu, Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6435 sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibin hukuka ve usule aykırı şekilde kesinleştirilmesi ve kesinleştirme işlemi sonrası müvekkil derneğin taşınmazları üzerine haciz işletilmesi sebebiyle müvekkili dernek borçlu olmadığı parayı ödemek zorunda kaldığını, davalı taraf ile müvekkili dernek ve iktisadi işletmesi arasında Aşağı …. Çankaya Ankara adresindeki taşınmaz üzerinden bir kira akdi ilişkisi başlatılmış ve müvekkil derneğin 23.07.2016 tarihinde 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kapatılması üzerine ilgili taşınmaz mühürlendiğini, bir süre mühürlü halde kalan taşınmaz 14.04.2018 tarihinde davalı tarafa teslim edildiğini, davalı taraf 23.07.2016 ve 14.04.2018 tarihleri arasında ilgili taşınmazı kiraya veremediğinden bahisle Ankara 9. İcra Müdürlüğünde 2020/6435 sayılı dosya üzerinden müvekkil derneği borçlu göstererek icra takibi başlattığını, alacaklısı davalı … olan Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020 / 6435 Esas numaralı dosyası üzerinden müvekkili derneğin eski adresine ödeme emri gönderildiğini, bu adrese tebligat yapılamadığından bahisle tebligat evrakı 13.11.2020 tarihinde Aşağı Öveçler Mahallesi 1….. Çankaya Ankara adresinde kapıya yapıştırılarak (EK-1) Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı kabul edilmiş ve hukuka aykırı şekilde takip kesinleştirildiğini, takibin kesinleştirilmesi neticesinde müvekkili derneğin taşınmazları üzerine haciz işletilmiş ve taşınmaz üzerinde 21.09.2022 tarihinde kıymet takdiri yapılacağı sırada icra takibinden haberdar olunduğunu, müvekkili derneğin icra takibini öğrendiği 21.09.2022 tarihi ödeme emri tebliğ tarihi olarak kabul edilip 27.09.2022 tarihinde borca itiraz edildiğini, müvekkili dernek ile davalı arasındaki sözleşmesel ilişki hukuki imkansızlık sebebi ile sona erdiğinden müvekkili derneğin davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığının açık olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için icra takibine konu kira dönemlerinden kaynaklı bir zararın mevcut olduğu düşünülse dahi bu alacak kalemleri için müvekkili derneğe başvurulmasının hukuken mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekkili derneğin ilgili kira bedellerinden sorumlu olacağı düşünülse dahi derneğin kapatıldığı tarihte davalı tarafa teslim edilen eşyaların değeri takibe konu değerin üstünde olduğundan davalı tarafından ileri sürülen bedel ve başlatılan takibin kötü niyetli olduğunu, müvekkili derneğin cebri icra tehdidi altında borcu olmayan bir parayı ödediğini, derneğin 697 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılması sonucu taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin hukuki imkansızlık sebebiyle sona erdiğini, 17.08.2016 tarihli ve 29804 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 7091 sayılı Kanunun 5. Maddesi uyarınca ilgili borç için müvekkili derneğe başvurulamayacağı, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekkili derneğin iddia konusu alacaklardan sorumlu olduğu düşünülse dahi dernek kapatıldıktan sonra davalı tarafa teslim edilen dernek eşyaları ile bu borçtan fazlasının ödendiği, müvekkili derneğin bu sebeplerle cebri icra tehdidi altında borcu olmayan bir parayı ödemek zorunda kaldığının açık olduğunu, haksız ödenen paranın istirdatı için işbu davayı açma gereğinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle; davalarının kabulü ile cebri icra tehdidi altında yapılan ödemelerin istirdatına karar verilmesini ve mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu dava ile davacı, Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6435 E. Sayılı dosyasına yaptığı ödemenin istirdatını talep ve dava ettiğini, davacı tarafın, işbu dava ile müvekkilinin davacıdan olan kira alacağına ilişkin aleyhine başlatılan icra müdürlüğü dosyasına yaptığı ödemenin istirdatını talep ettiğini, takdir edileceği üzere, 6100 sayılı HMK’nun 4. Maddesinin (1) a fıkrası gereği kira ilişkisinden kaynaklanan tüm davalarda ve açılacak karşı davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu itibarla, işbu dava, anılan yasal düzenleme gereği görevli Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, görev itirazında bulunduklarını, davacı taraf, dava dilekçesinde, “borcu olmadığı halde, icra baskısı altında dosya borcunu ödemek zorunda kaldığını, icra dosyasında müvekkilinin davacı bakımından icra takibinin hukuka aykırı şekilde kesinleştirildiğini, icra takibine konu edilen kira alacağı bakımından ifa imkansızlığı olduğunu, 7091 sayılı kanunun 5. Maddesinin (1) ve (4) fıkraları gereği müvekkil davalının kira alacaklarını Maliye Bakanlığı’ndan istemesi gerektiğini, taşınmaz içindeki taşınır malların idare tarafından müvekkili davalıya alacağı karşılığı teslim edildiğini iddia ederek ve davasının kabulünü talep ve dava etiklerini” belirttiklerini, davacı dernek ve iktisadi işletmesi, müvekkili davalının taşınmazında kiracı olarak 01/01/2014 başlangıç tarihli kira sözleşmeleri ile faaliyetlerine devam ederken, 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen menfur darbe girişiminden sonra, FETO/PDY terör örgütü ile aidiyetli/iltisaklı/irtibatlı oldukları gerekçesiyle 16 Temmuz 2016 tarihinde Ankara Valiliği İl KHK İşlemleri Bürosu tarafından kapatıldığını, anılan kapatma işlemi esnasında, İl KHK işlemleri bürosu, müvekkilinin taşınmazın tapu kaydına taşınmazın devredilemeyeceği/kullanılamayacağı şeklinde şerh düştüğünü, ve taşınmazı mühürlediğini, sonrasında, müvekkiline ilişkin yapılan güvenlik araştırması neticesinde müvekkilinin anılan terör örgütü ile bağlantısının bulunmadığı tespit edilmiş olmasına rağmen müvekkilinin şerhin kaldırılmasına, taşınmazın kendisine teslim edilmesine ve kira alacaklarının ödenmesine yönelik 30/09/2016 tarihli talebi, İl KHK bürosu tarafından 12/06/2017 tarihli cevabi yazısı ile müvekkilinin taşınmazını teslim alması mühürlenme ve teslim süresi içerisinde geçen süreye ilişkin herhangi bir hak talebinde bulunmayacağına dair noterden taahhütname imzalaması şartına bağlandığını, müvekkilinin maliki olduğu taşınmazında, mülkiyet hakkından kaynaklanan haklarını kullanabilmek için İl KHK bürosuna 12/09/2017 tarihli “Taahhütnameyi” imzalamak zorunda kaldığını, izah edilen ve resen dikkate alınacak nedenlerle; öncelikle, görev itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, dava masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Gelir Uzmanları ve Vergi Müfettişleri tarafından derneğin envanter, demirbaş ve diğer hususlarına ilişkin düzenlenen tutanak
Davalı tarafa teslim edilen eşyalara ilişkin düzenlenen tutanak
Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2020/6435 sayılı icra dosyası
Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2020/6435 E, sayılı icra dosyasının incelenmesinde; takip alacaklısının davalı …, takip borçlularının Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği, Uluslararası Sivil Toplumu Des. Der. İkts. İşlt., … olduğu; borcun sebebinin 01/04/2014 tarihli kira sözleşmesi kapsamında Temmuz 2016-Nisan 2018 dönemine ait 22 aylık toplam kira bedelinin 110.000,00TL olarak belirtildiği, 132.213,97TL alacak için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, davalı borçlunun 27/09/2022 tarihli dilekçesi ile icra takibine, borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlığın, davalı davacı hakkında Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği hakkında Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6435 E. sayılı dosyası üzerinden başlattığı takip ile, aslen hakkı olmadığı bir alacağa cebri icra ile alındığını ileri sürerek tahsil olunan miktarın istirdatına yönelik olduğu, taraflar arasında kira sözleşmesi olup olmadığı, mahkememizin görevli olup olmadığı, varsa kira bedelinde muacceliyet ve temerrüdün gerçekleşip gerçekleşmediği, hangi tarihte gerçekleştiği, akdi ve temerrüt faiz oranlarının sözleşmeye uygun olup olmadığı, asıl alacak ve işlemiş faizin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, takip tarihi itibariyle asıl alacak ve işlemiş faiz tutarının ne olduğu konularında toplanmaktadır.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. HMK’nın 114/1.c hükmüne göre mahkemenin görevli olması dava şartı olup görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflar ileri sürmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görev konusu dava şartı olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında, talep halinde veya resen incelenebilir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticaret mahkemesinin bu davada görevli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nun 5/3. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Sulh Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Görev kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekir.
6100 sayılı HMK’nun 4/a maddesinde “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,…görürler.” hükmü öngörülmüştür.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İİK’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalarla bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir
Açıklanan nedenlerle, taraflar arasında otelin toplantı salonunun kiralanmasına ilişkin kiralama sözleşmesi bulunduğunun ileri sürüldüğü kira sözleşmelerinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğu (Ankara BAM 15. HD 26.09.2022 tarih, 2022/1367 esas 2022/2031 karar) değerlendirilerek, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kira sözleşmelerinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıklarda HMK 4/1-a maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olup, dava şartı yokluğu her aşamada ve resen dikkate alınacağından HMK 114/1-c, 115/2. maddesi gereğince davanın görev dava şartı yönünden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın görev dava şartı yönünden usulden reddi ile Mahkememizin GÖREVSİZ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ANKARA NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi halde HMK’nun 20/1 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Yargılama giderleri ve harç konusunun görevli ve yetkili Mahkemece karara bağlanmasına,
Dair; Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2023
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]