Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/748 E. 2023/128 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/748 Esas – 2023/128
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/748
KARAR NO : 2023/128

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
DAVALI :

DAVALI :

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/11/2022
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
K.YAZIM TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette çalışan …’in borçlu olduğunu, ……’in alacaklı olduğu icra dosyası bulunduğunu, bu icra dosyasında usulüne uygun olarak maaş haczi gönderilmeyip, İİK m. 89 gereği haciz ihbarnameleri gönderildiğini, bu ihbarnamelere verilen cevapların ise kabul görmediğini, bunun sonucunda ise müvekkili şirket söz konusu işçinin borcundan sorumlu tutulduğunu, ancak davacı müvekkili üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirerek işçinin maaşından başkaca hak ve alacağı olmadığını, maaşında başka hacizlerin olduğunu belirtmesine rağmen haciz yazılarına cevap verilmediği gibi kabul edilerek borçtan işyeri sorumlu tutulduğunu, bu durumun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dolayısıyla işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, işçinin bu borcundan dolayı müvekkili şirkete maaş haczi talebi gönderilmeyip İİK m.89 gereği haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ancak maaş haczi talebinde bulunmanın usulünün bu şekilde olmadığını, öncelikle alacaklı tarafın icra dairesi aracılığıyla bir maaş haczi talebinde bulunması gerektiğini, ardından bu talebin müzekkere yazılarak işçinin çalışmış olduğu iş yerine tebliğ edilmesinin gerektiğini, maaş haczinin İİK m.89 usulünce yapılamayacağını, işçinin maaş haczinde başkaca hacizlerin olduğunu, sıra söz konusu dosyaya gelince ödeme yapacağını icra dairesi aracılığıyla bildirdiğini, buna rağmen İİK 89/1 maddesine cevap verilmemiş kabul edilerek İİK m. 89/2 gereği ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin ise yine aynı şekilde yapması gerekenleri yaparak işçinin maaşında hacizler olduğunu, alacak sırasının bu dosyada olmadığını belirttiğini, bunun da kabul edilmemesi üzerine İİK 89/3 gereği 3. Haciz ihbarnamesinin müvekkili şirkete gönderildiğini, davacı müvekkili bu olayda süresi içerisinde tamamen iyi niyetli bir şekilde maaş haczine cevap verdiğini düşünerek üzerine düşen gerekleri yerine getirdiğini, tüm haciz ihbarnameleri sonucunda ise bu ihbarnamelere sanki davacı müvekkilinin hiçbir şekilde cevap vermediği gibi işçinin borcundan dolayı borçlu gibi sorumlu tutulduğunu, ancak işçinin müvekkili şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin gönderilmesi tamamen hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini, müvekkilinin dava dışı takip borçlusu …’a borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötüniyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya bakmaya görevli mahkemenin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğunu, davanın “göreve ilişkin dava şartı noksanlığı” sebebiyle usulden reddi gerektiğini, bir davanın ticari dava olarak değerlendirilebilmesi için, taraflarının tacir olması ve davanın konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olması ya da kanunda yer alan hukuki ilişkilerden doğması gerektiğinin açık olduğunu, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan bu davanın ise, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı ve ticari dava niteliği bulunmadığından ( mutlak ya da nispi ticari davadan söz edilemeyeceği için) Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu için (öncelikle) davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının “89/1,2,3” haciz ihbarnamelerinin maaş haczi istemi ile gönderildiği yönündeki iddiası gerçeği yansıtmadığını, İ.İ.K. 89 md.haciz ihbarnamelerinin maaş ve ücret alacağı dışında kalan hak ve alacakların tahsili için öngörüldüğü ve bu kapsamda gönderildiğinin açık olduğunu, maaş haczi talebi halinde İ.İ.K. 355 md. gereğince borçlunun çalıştığı işyerine maaş haczi müzekkeresi gönderilmesi gerektiğini, ancak, maaş ve ücret alacağı dışında kalan diğer alacaklar için “maaş haczi müzekkeresi” gönderilemeyeceğini, ve bu taleplerin ancak “89 haciz ihbarnamesi” ile yerine getirilebileceği de ortada olduğunu, davaya konu icra dosyasından gönderilen “89/1,2,3” haciz ihbarnamelerinin maaş ya da ücret alacağı haczi talebi içermediğini, borçlunun davacı nezdindeki diğer hak ve alacakları için gönderildiğinin açık olduğunu, davaya konu kılınan icra dosyasının incelenmesinde açıkça görüleceği üzere, gönderilen “89/1,2,3” haciz ihbarnameleri borçlunun maaş ve ücret alacaklarının haczi için olmayıp, buna dair bir beyan da içermediğini, davacı, 89/1 ve 2 ihbarnamelerine yasal süresinde itiraz etmeyerek bu davanın açılmasına kendisi sebebiyet verdiğini, davacıya gönderilen “89/1,2,3” haciz ihbarnamelerinin maaş ve ücret alacağının tahsili için olmadığını ve bu yönde bir beyan da içermediğini, davacının 89/1 ve 89/2 md. kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek bu davanın açılmasına kendi kusuruyla sebebiyet vermiş olduğunu ve bu sebeple aleyhlerine herhangi bir yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyan ettiklerini, arz ve izah edilen ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının haksız ve kötüniyetli olması nedeni ile dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİVE GEREKÇE:
Dava, İİK m 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476).
Bu durumda İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 04/03/2022 gün ve 2022/366 E, 2022/343 K sayılı 27/05/2022 tarih, 2019/827 E.,2022/827 K. emsal kararlarına göre Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına, (ihtarat yapıldı)
HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle ve HMK’nun 331/1 maddeleri gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve yargılama giderleri yönünden değerlendirme yapılması için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/02/2023