Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/721 E. 2023/31 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/721 Esas – 2023/31
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/721 Esas
KARAR NO : 2023/31

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVA : Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 30/01/2023
Mahkememizde görülen davanın açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkilinin 6 hisse, davalı ortağın 14 hisse sahibi olacak şekilde …’den borçlu olarak devralınmasına ilişkin 30/11/2020 tarihinde sözlü olarak anlaşıldığını, 10/03/2021 tarihli genel kurul kararı ile hisse devrinin gerçekleştiğini, müvekkilinin hisse bedelini ödediğini, şirkete ait markanın devri de kararlaştırıldığı halde 11/06/2021 tarihinde davalı ortağın marka devrini kendi üzerine aldığını, müvekkiline kar payı ödemesi de yapılmadığını iddia ederek şimdilik 100,00 TL kar payı ile 100,00 TL markanın haksız devri nedeni ile doğan zararın 30/11/2020 tarihinden işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davada müvekkili …’un husumetinin bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile marka devri nedeni ile zarar istemine ilişkin olarak Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının iddia ettiği zararların somutlaştırılmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, kar payı talebinin şartlarının oluşmadığını, şirketin borca batık devralındığını ve kar etmediğini, faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, şirket ortağının şirket ve diğer ortak aleyhine açtığı kar payı ve tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, Patent ve Marka Kurumu kayıtları, internet alışveriş site kayıtları, hisse ve marka devir protokolleri dosya arasına alınmıştır.
Davacı ile davalı …’un 10/03/2021 tarihli davalı şirket genel kurul kararı ile …’den şirket hisselerini 20 hisse olmak üzere devraldıkları, davacının 6 hissesi bulunduğu, şirketin borçlu halde iken devralındığı, 11/06/2021 tarihinde …..markasının …’ndan davalı …’a devredildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının kar payı talebi ile marka devrinin şirket adına yapılmaması nedeni ile tazminat talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Şirketin ana kuruluş sözleşmesinde, “Net dönem karından her yıl %5 genel kanuni yedek akçe ayrılır, kalan miktar genel kurul kararı ile pay sahiplerine kar payı olarak dağıtılır,” hükmü yer almaktadır. Kar payının dağıtımı yetkisi şirket genel kuruluna aittir. Genel Kurulda böyle bir karar alınmadan, kar payının tahsili için alacak davası açmak suretiyle talep edilmesi ve hüküm altına alınması mümkün değildir (Yargıtay 11. HD 1997/9240 esas1988/2211 karar sayılı ilamı). Yine, ortaklar TTK’nın 617/3. maddesi atfı ile TTK’nın 411/1. maddesi uyarınca yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Ancak azlık oyuna sahip davacı tarafından kar payının dağıtımı talebi ile genel kurula çağrı yapıldığına ilişkin iddia ve delil de bulunmamaktadır. Davacının ortaklıktan çıkma iradesi bulunduğundan da söz edilemeyeceğinden kar payının tahsili talebinin şartları oluşmadığından bu yöndeki davanın usulden reddi gerektiği değerlendirilmiştir. Kaldı ki davalı ortağın bu davada pasif husumetinin bulunduğundan da söz edilemeyecektir. Her ne kadar davacı 06/12/2022 tarihli dilekçesi ile davalı ortağın TTK’nun 632 maddesi uyarınca husumeti bulunduğunu iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde davalı ortağın haksız fiil sorumluluğuna ilişkin bir talep bulunmamaktadır.
Marka devrinden kaynaklı tazminat istemi yönünden ise, şirket ile markanın farklı kişilerden devralındığı, markanın ortaklar adına ya da şirket adına devrine ilişkin yazılı bir anlaşma bulunmadığı, davacının da markanın şirket adına tescili gerektiği iddiasında bulunması karşısında markanın şirketin parçası olduğu ve şirket adına tescili ile bu işlemden zarar gördüğü iddiası ile talepte bulunabilecek olanın bu hususta asli menfaati olan davalı şirket olduğu, davacının bu talep yönünden taraf sıfatı bulunmadığı kanaatine varılarak bu talebin de usulden reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/01/2023

Katip. Hakim .
¸¸ ¸¸