Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/64 E. 2023/342 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/64 Esas – 2023/342
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/64
KARAR NO : 2023/342

HAKİM : ….
KATİP : …

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. …
Av. ….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2022
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
K.YAZIM TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili idare arasında imzalanan hizmet alımı işi kapsamında çalıştırılan personellerden …’nın işten çıkartılması sonucunda, hem müvekkili idare hem de yüklenici şirketler(… … Dış Ticaret Limited Şirketi ile… … Anonim Şirketi) aleyhine 4857 sayılı yasadan kaynaklı sair işçilik alacaklarının tahsili için dava açıldığını, … tarafından …’nde …. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü yönünde karar verdiğini, anılan ilam ile müvekkili ve … … Dış Ticaret Limited Şirketi yönünden hükme bağlanan alacak kalemleri (…) …’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takibe konulmuş ve takip sonrası ilamdan kaynaklanan müteselsil sorumluluk gereği müvekkili idare tarafından söz konusu icra dosyasına 08/01/2021 tarihinde 12.210,14-TL yatırıldığını, mahkeme kararı ve yürürlükte olan sair mevzuat gereğince müvekkili idare tarafından ödenmek zorunda kalınan alacak bedelinin ödeme tarihinden(ekte sunduğumuz ödeme belgesinde ödeme tarihi yer almaktadır) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili idareye, … … Dış Ticaret Limited Şirketi ile… … Anonim Şirketi tarafından ödenmesi talebiyle tarafımızca arabulucuya başvurulmuş olup davalı ile anlaşmaya varılamadığını, davalı yüklenici şirket ile imzalanan Teknik Şartnamenin Yapılacak İşler Ve Uyulacak Esaslar başlıklı 7. bölümünün alt maddesi 7.1.3.’e göre “Yüklenici ihale konusu hizmetin ifasında gerek 4857 sayılı İş Kanunu, gerekse 5510 sayılı … Kanunu ve 6331 sayılı Iş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilgili mevzuat hükümlerine uymak, bu mevzuatlardan kaynaklanacak olan personel haklarını karşılamakla yükümlü olduğunu, söz konusu kanunlardan kaynaklanan sorumlulukların yerine getirilmemesinden İdare sorumlu değildir.” denildiğini, devamında 7.1.5.’te ise “4857 sayılı İş Kanunu ve 5510 sayılı … Kanunu ile ilgili mevzuat hükümlerince her türlü işçi ve işveren hakkındaki haklardan dolayı işçi alınması, işçi ücretlerinin ödenmesi ile işten çıkarılması gibi tüm sorumluluklar yükleniciye aittir.” hükmü yer aldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; davalarının kabulüne, işçilik alacağından kaynaklanan ve müvekkili idare tarafından ödenmek zorunda kalınan toplam 12.210,14-TL’nin ödeme tarihi olan 08/01/2021’den(ekte sunduğumuz ödeme belgesinde de ödeme tarihi yer almaktadır) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurma hakkını kullanmaksızın ödeme yapmış olmasının müvekkili şirket açısından bir bağlayıcılığı olmadığını, müvekkili şirket karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğunu, … Mahkemesi …. Sayılı ilamı için istinaf incelemesinin halen devam ettiğini, müvekkili şirket istinaf kanun yoluna başvurmasını müteakiben …. Sayılı dosyaya teminat ödemesi yaptığını, ödemeye ilişkin tüm evraklar ilgili icra dosyası içerisinde mübrez olup mahkemece yapılacak inceleme neticesinde anlaşılacağını, davacı kurum, davasını ikame ederken üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek haksız yere mahkemeyi meşgul ettiğini, zira taraflarınca yapılmış teminat ödemesi göz ardı edilerek fuzuli olarak dava açıldığını, müvekkili şirket her ne kadar sorumlu olmasa da haciz tehlikesini bertaraf etmek amacıyla icra dosyasına teminat yatırmak zorunda kaldığını, ilgili mahkeme kararının istinafen kesinleşmesi halinde, teminatımız dosyada depo edilmiş olup alacaklının borcunu tahsil etme imkanı bulunduğunu, bu halde rücu davası açılmasının haksız ve yersiz olduğunu, müvekkilinin borç ödemekten kaçınma gibi bir iradesi olmadığını, öte yandan davacı kurumun mahkeme kararı uyarınca belirlenmiş olan sorumluluk tutarlarına karşı itirazlarını istinaf kanun yoluna taşımadığını, huzurdaki davayı ikame ederek ilk derece mahkemesi kararını başka bir ilk derece mahkemesi kararı ile kaldırma amacını taşıdığını, bu durumun hukuka ve usule aykırı olup davanın reddi gerektiğini, … … sayılı dosyada tarafımızca yapılan açıklamalar dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, ilgili dosyanın davacısı olan işçi …, iş akdini astsubaylık sınavına kazandıktan ve ataması yapıldıktan sonra feshettiğini, böyle bir işlemin hukuken korunması ve haklı fesih kabul edilmesi bariz bir hata olup istinaf mahkemesi tarafından bozulma ihtimali oldukça yüksek olduğunu, zira daha iyi bir iş bulan işçinin, mevcut iş yerindeki iş akdini fesh ederek üzerine bir de tazminat alması kabul edilemez bir durum olduğunu, öte yandan ilgili dosyada hatalı olarak fazla çalışma alacağına hükmedildiğini, ancak söz konusu ilk derece mahkemesi kararı incelendiğinde; fazla çalışma yapıldığı zaman müvekkili şirket tarafından bu çalışmaya ilişkin ücretlerin çalışanlara ödendiği, ödemelerin bordrolara yansıtıldığı ve buna ilişkin davacının bir alacağı bulunmadığı hususu dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, davacının haksız ve mesnetsiz taleplerinin reddi gerektiğini, açıklanan ve mahkemece resen gözetilecek nedenlerle haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
… ve 11.11.2020 tarihli kararında yer alan “5.229,65 TL net kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 15.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 3.884,86 TL net ihbar tazminatı alacağı bulunmakla; 10,00 TL ihbar tazminatı alacağının dava tarihi olan 27.09.2018 tarihinden. 3.874,86 TL ihbar tazminatı alacağının ise ıslah tarihi olan 01.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.064,07 TL net yıllık izin alacağı bulunmakla; 10,00 TL yıllık izin alacağının dava tarihi olan 27.09.2018 tarihinden, 1.054,37 TL yıllık izin alacağının ise ıslah tarihi olan 01.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar… A.Ş ve …’nden tahsili ile davacıya ödenmesine.” karar verilmiştir.
… E, sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, borçluların … ile … Oto Kir. Taş. Ser. Yed. Par. Dış Tic. Ltd. Şti. olduğu; 10.337,21TL alacak için 21/12/2020 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulara 02/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişiden alınan 05/09/2022 tarihli raporda; tarafların … sayılı kararda hükmedilen bedeli müştereken ve müteselsilen ödemekle yükümlü tutulduklarını, diğer bir ifade ile … ile … … Dış Tic. Ltd. Şti. arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu hususunun saptanarak 4857 sayılı iş kanununun 2/6 maddesi kapsamında tanımlanan sorumluklarına binaen tahsiline karar verildiğinin görüldüğünü, anılan, … Mahkemesinin kararı ile oluşan alacak, ticari bir ilişkiden doğmayıp bir işçi alacağı olarak ortaya çıkmakta, işbu dava konusunun ise, birlikte sorumlu oldukları bu alacağı ödemiş olan … Müdürlüğünün … … Dış Tic. Ltd. Şti.’den, aralarındaki sözleşmede tanımladıkları sorumluluğa dayalı olarak rücu talebi olduğunu,… ve 11.11.2020 tarihli kararında yer alan toplam 4.948,93 TL’ lik tutarın sözleşme bedeli içinde yer aldığı değerlendirildiğinden çalışanın işvereni olan … … Dış Tic. Ltd. Şti.nin münhasıran tek başına kendi sorumluluğunda olduğu nedeniyle … Müdürlüğünün, çalışan …’ya ödemiş olduğu 12.210,14 TL bedelden, sorumlu olduğu kıdem tazminatı bedeli olan 5.229,65 TL/2 = 2.614,83TL’nin düşülerek, 12.210,14 TL – 2.614,83 TL= 9.595,31 TL’nin, ödeme tarihi olan 08.01.2021 tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … … Dış Tic. Ltd. Şti.’nden rücuen tahsili ile davacı …’ne ödenmesinin yerinde olacağı bildirilmiştir.
Bilirkişiden alınan 10/01/2023 tarihli ek raporda; … ve 11.11.2020 tarihli kararında yer alan toplam 4.948,93 TL’ lik tutarın sözleşme bedeli içinde yer aldığı değerlendirildiğinden çalışanın işvereni olan … … Dış Tic. Ltd. Şti.nin münhasıran tek başına kendi sorumluluğunda olduğu nedeniyle … Müdürlüğünün, çalışan …’ya ödemiş olduğu 12.210,14 TL bedelden, sorumlu olduğu kıdem tazminatı bedeli olan 5.229,65 TL/2 = 2.614,83TL’nin düşülerek, 12.210,14 TL – 2.614,83 TL= 9.595,31 TL’nin, ödeme tarihi olan 08.01.2021 tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … … Dış Tic. Ltd. Şti.’nden rücuen tahsili ile davacı …’ne ödenmesinin yerinde olacağının değerlendirildiğini, davacı Asıl işveren …’nin, davalı alt işveren … … Dış Ticaret Limited Şirketi çalışanı dava dışı … lehine tesis edilmiş bulunan …sayılı kararı neticesinde ödemek zorunda kaldığı 12.210,14 TL bedelden, sorumlu olduğu kıdem tazminatı bedeli olan 5.229,65 TL/2 = 2.614,83TL’nin düşülerek, 12.210,14 TL – 2.614,83 TL= 9.595,31 TL’yi alt işverene rücu edebileceğinin hesaplandığını, 05.09.2022 tarihli kök raporundaki görüşünü değiştirecek herhangi bir hususa rastlanmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta davacı tarafından dava dışı işçi …’ya ödenen ihbar, kıdem tazminatı, fazla mesai alacağı, yargılama gideri harçlar ve ilam vekalet ücretine ilişkin olarak davalı Şirkete rücu edilip edilemeyeceğine ve rücu miktarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre bir sonuca gidilmesi gerekmektedir.
4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. ” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler.
Taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibarıyla (….) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (…) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
… sayılı kararında da “…Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. …kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde, dava dışı işçi değişik alt işverenler nezdinde ve son olarak davalı alt işveren nezdinde çalıştığından kıdem tazminatı yönünden davalı yüklenicinin işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı sorumlu olduğu, yıllık izin ve ihbar tazminatından davalı son işverenin sorumlu olduğu…” belirtilmiştir. … sayılı kararında da aynı içtihat belirtilmiştir.
İşverenlerin sorumluluğuna ilişkin …sayılı kararında “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. …kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Taraflar arasında aktedilen sözleşmenin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarını hüküm altına alan 22.1 maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiştir. Çalışanların özlük haklarını düzenleyen, 38. maddesinde:
“Yüklenici çalıştırdığı işçilerin, işin yapılmakta olduğu bir işkolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve uygun bir bölgedeki işkolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır. Yüklenici, varsa alt yüklenicilerinin bu çalışma şartlarına uymalarını sağlamak için gerekli tedbirleri alacaktır. Kontrol teşkilatı, yüklenici veya alt yüklenici tarafından istihdam edilen işçilerin ücretlerinin tam ve zamanında ödenip ödenmediğini her ay re’sen kontrol etmekle ayrıca bu konuda kendisine ulaşan başvuruları (…) ivedilikle değerlendirmekle yükümlüdür. Bu amaçla yüklenicinin hakediş istemesi üzerine, bu istek ve hakedişin ödeneceği tarih (…), şantiye şefliği, işyeri ilan tahtası veya işçilerin toplu bulunduğu yerler gibi işçilerin görebileceği yerlere yazılı ilan asılmak suretiyle duyurulur. İlanın yapıldığı, kontrol teşkilatının ve yüklenici veya vekili ile işçi temsilcisinin imzaladıkları bir tutanakla tespit edilerek bu tutanağın bir kopyası hakedişin ödeme yerine gönderilir. Personel alacakları, hakediş raporunun düzenlendiği tarihten önceki (….) günler için belirlenmiş sayılır. Bu tür alacakların üç (3) aylık tutarından fazlası hakkında idareye herhangi bir sorumluluk düşmez. İdare tarafından gerek re’sen gerekse de başvuru üzerine bordroların ve/veya ücret ödemesini gösterir diğer bilgi ve belgelerin (yüklenici veya alt yüklenicinin kayıtları, puantaj, hesap pusulaları gibi) incelenmesi neticesinde ücret ve/veya yan ödemelerin eksik ödendiğinin veya ödenmediğinin tespit edilmesi halinde bu durumun yüklenici tarafından bordroya bağlanması sağlanır ve bu bordrolar hakediş raporu ile birlikte ödeme yerine gönderilir. Aynı zamanda, ücret ve/veya yan ödemelerin, ödenmeyen kısmı yüklenicinin hakedişinden kesilir ve tabi olunan mali mevzuat hükümleri çerçevesinde idare tarafından doğrudan işçinin banka hesabına yatırılır. Bu husus ayrıca bir tutanağa da bağlanır. Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur. Yüklenici, bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapmak zorundadır. Personel alacaklarının kontrol edilebilmesi için yüklenici, teknik ve yönetici personeli ile işçilerine yaptığı ödemelerin bordrolarından birer kopyasını, bordroların düzenlenmesi tarihinden başlayarak en çok bir ay içinde, kontrol teşkilatına verecek ve bu bordrolarda teknik ve yönetici personel ile işçilerin sanatları ve çalıştıkları yerler, ad ve soyadları ile doğum yerleri ve tarihleri belirtilecektir. Bordrolarda yüklenicinin veya vekilinin imzası bulunacaktır. Kontrol teşkilatı, ihale konusu iş kapsamında istihdam edilen işçilerin hak ettikleri yıllık ücretli izinlerini 4857 sayılı İş Kanununa uygun bir şekilde kullanıp kullanmadıklarını kontrol etmekle yükümlüdür. Bunun için yüklenici tarafından en fazla üç ayda bir izin kayıt belgesinin bir örneğinin kontrol teşkilatına verilmesi gerekmektedir. Kontrol teşkilatınca yapılan inceleme neticesinde, yıllık ücretli izni kullandırılmayan veya eksik kullandırılan bir işçinin tespiti halinde, bu iznin 4857 sayılı Kanuna uygun bir şekilde ilgili yıl içerisinde kullandırılması sağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkememizin 10/05/2023 tarihli celsesinde … Mahkemesinin … sayılı dosyasının işçilik alacağı olduğu ve kesinleşmeden icra takibine konulabildiği, ancak işbu dosyanın şirketler arasında alacak davasına ilişkin olduğu anlaşılmakla kesinleşmesinin beklenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller, hizmet alım sözleşmeleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; … ve 11.11.2020 tarihli kararında dava dışı işçiye “5.229,65 TL net kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 15.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, 3.884,86 TL net ihbar tazminatı alacağı bulunmakla; 10,00 TL ihbar tazminatı alacağının dava tarihi olan 27.09.2018 tarihinden. 3.874,86 TL ihbar tazminatı alacağının ise ıslah tarihi olan 01.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.064,07 TL net yıllık izin alacağı bulunmakla; 10,00 TL yıllık izin alacağının dava tarihi olan 27.09.2018 tarihinden, 1.054,37 TL yıllık izin alacağının ise ıslah tarihi olan 01.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar… A.Ş ve …’nden tahsili ile davacıya ödenmesine.” dair ilama göre … E, sayılı icra dosyasının ile alacaklının dava dışı işçi …, borçluların … ile … Oto Kir. Taş. Ser. Yed. Par. Dış Tic. Ltd. Şti. olduğu; 10.337,21TL alacak için 21/12/2020 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin taraflara 02/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve davacı tarafından 08/01/021 tarihinde 12.210,14 TL ödendiği, somut olayda Genel Şartnamenin 6. Bölümünde Bordrolarda yüklenicinin veya vekilinin imzası bulunacağu, Kontrol teşkilatı, ihale konusu iş kapsamında istihdam edilen işçilerin hak ettikleri yıllık ücretli izinlerini 4857 sayılı İş Kanununa uygun bir şekilde kullanıp kullanmadıklarını kontrol etmekle yükümlü olduğunun belirtildiği; bu durumda kıdem tazminatında birlikte müteselsil sorumluluk gereği davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen miktar içerisinde yer alan kıdem tazminatımdan yarı oranından bunun dışındaki tüm alacaklardan davalının işverene karşı sorumlu olduğu, ihbar tazminatından son işverenin sorumlu olduğu, hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicinin işverene karşı işçiyi çalıştırdığı dönemle sorumlu olacağı, belirtilen sorumluluk kapsamında bilirkişinin raporunda yaptığı hesaplamaya itibarla davacının sorumlu olduğu kıdem tazminatı bedeli olan 5.229,65 TL/2 = 2.614,83TL olduğu, ödenen miktarın bu miktar düşüldüğünde 12.210,14 TL – 2.614,83 TL= 9.595,31 TL’yi alt işverene rücu edebileceği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulü ile 9.595,31 TL’nin ödeme tarihi olan 08/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 9.595,31 TL’nin ödeme tarihi olan 08/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 655,45TL harçtan peşin alınan 208,52TL’nin mahsubu ile eksik alınan 446,93TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-6102 sayılı TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14. maddleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan… bütçesinden ödenen 1.560,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davanın kısmen kabul oranına göre hesaplanan 1.216,80TL’nin davalıdan, reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 343,20TL’nin ise davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 300,72TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti: 800,00 TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri:97,00TL olmak üzere toplam 897,00TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 699.66TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca kabul edilen miktar üzerinden Hesaplanan ve takdir olanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca red edilen miktar üzerinden Hesaplanan ve takdir olanan 2.614,83TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve davalı vekilinin (e duruşma yoluyla) yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile… Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/05/2023
Katip ….
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]