Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/608 E. 2022/977 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/608 Esas – 2022/977
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/608
KARAR NO : 2022/977

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/01/2017
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
K.YAZIM TARİH : 26/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 02/11/2015 tarihinde sürücü …’in idaresindeki … plakalı aracıyla seyir halinde iken sürücü … idaresindeki … plakalı çekiciye takılı … plakalı yarı römorka arkadan çarpması sonucu müvekkillerinin desteği …’in vefat ettiğini, olayda …’in asli ve tamamen kusurlu olduğunu, … plakalı aracın davalıya sigortalı olduğunu, Yargıtay HGK içtihatlarından ve Özel Daire 17 HD içtihatlarında belirtildiği gibi sürücü tamamen kusurlu olsa da 3. Kişi konumunda bulunan destekten mahrum kalanlara destek / sürücünün kusurunun yansıtılamayacağı, davalı sigortaya yapılan başvuruya rağmen ödeme olmadığı iddiaları ile ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak eş … ve oğlu … için 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıya yapılan başvuru tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH:Davacı vekili 12/02/2018 tarihli değer artırım dilekçesinde özetle, davacı … için 88.966,38 TL, davacı oğul … … için 20.156,44 TL olmak üzere toplam 109.122,82 TL üzerinden davalarının kabulünü istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Dava dilekçesinde bahsi geçen 02/11/2015 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın, müvekkili şirkete 11/08/2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 104620096 numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçeli ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitlerinin kişi başı 290.000,00 TL olduğunu, 6704 Sayılı torba yasa ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre, kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücülerin yakınlarının destek yoksun kalma tazminatı taleplerinin poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, kendi kusuru ile kendi ölümüne sebep olan sürücülerin yakınlarının poliçe teminatı kapsamında tazminat talep hakları olup olmadığına dair mevzuatlarında bir düzenleme bulunmadığı halde, mahkemenin 2011 yılına kadar bu taleplerin reddine karar verdiği, ancak ardından görüş değiştirdiği ve bu taleplerinin poliçe teminatı dahilinde yorumladığının tartışması olduğunu, dolayısıyla, bu taleplerin kabulünün yasal dayanağının yalnızca var olan bir kanuni boşluğun mahkeme tarafından talepte bulunanlar lehine yorumlanmasından ibaret olduğunu, yargı organının içtihatları vasıtasıyla yorumladığı boşluk, 6704 Sayılı torba yasa ve poliçe genel şartları ile kanun koyucu tarafından giderildiğini, diğer bir deyişle, mevcut durumda gerekli kanuni düzenleme doğrudan yasama organı tarafından yapılmış olduğundan yargı organı tarafından yorumlanmaya veya giderilmeye muhtaç bir boşluk kalmadığını, açıkladıkları nedenlerden dolayı 6704 sayılı yasa ile sürücünün veya işletenin kendi kusuru ile vefat etmesi durumunda geride kalanların taleplerinin teminat dışı bırakıldığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava, ZMMS poliçesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Tarafların göstermiş oldukları delilleri toplanılmış; Arabuluculuk tutanağı, Nüfus kayıt örnekleri, Tarafların ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmasına ilişkin kolluk tutanağı, davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tedaviye ilişkin tüm evraklar, davacıya kaza nedeni ile ödeme yapılmasına ilişkin SGK yazı cevabı, davalıya ait aracın mülkiyet durumuna ilişkin Emniyet Müdürlüğü yazı cevabı, Trafik Tespit Tutanağı örneği, Sigorta Poliçe örneği, Savcılık dosyası örneği dosya içerisine kazandırılmış, kusur raporu, aktüerya bilirkişiden hesaplama raporu dosyaya alınmıştır.
Kemalpaşa C.Başsavcılığı’nın 2015/4344 Soruşturma sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 05/01/2016 tarihli raporunda; Dosyadaki tüm bilgilerden kazanın, meskun mahal dışında, tek yönlü bölünmüş ,10.5m.genişliğinde, asfalt kaplama, yüzeyi kuru, düz ve eğimli Devlet Yolunda gece meydana geldiğini, aydınlatmanın bulunduğunun anlaşıldığını, Trafik Kazası Tespit Tutanağında, sürücü Halil …’in asli kusurlardan “arkadan çarpma” ve 56/1C kuralını ihlal ettiğini, diğer sürücü … …’ın kusursuz olduğunun belirtildiğini, dosyada var olan tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde;olayın yukarıda “OLAY”bölümünde anlatıldığı şekliyle meydana geldiği anlaşıldığını, yapılan değerlendirmeler sonucunda talimat yazısını da dikkate alan heyetinin aşağıdaki şekliyle rapor tanzim ettiğini, sürücü Halil …’in otomobil ile gece vakti yerleşim yeri dışındaki, tek yönlü bölündüğünü, 10.5m.genişliğinde, asfalt kaplama, yüzeyi kuru ,düz ve eğimli Devlet Yolunda seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediğini, hızını, hava, yol, zemin ve far ışığı altındaki görüşüne uydurmadan seyri sırasında geldiği olay mahallinde önünde aynı istikamette sağ şerittte seyreden çekici ekindeki römorkun arka kısmına kendi aracının ön kısmıyla arkadan çarpmasıyla (KTK Mad. 84/d ), meydana gelen olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışları nedeniyle asli kusurlu olduğunu, Sürücü … …’in römork takılı çekici ile seyri sırasında geldiği olay mahallinde aynı yöne doğru arkasından seyreden otomobilin aracına arkadan çarpması ile mevcut şartlarda meydana gelen olayda hatalı tutum ve davranışın olmadığı anlaşılmakla sonuçta atfı kabil kusuru olmadığını, yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; Sürücü …’in asli kusurlu, sürücü … …’ın kusursuz olduğu bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişisinden alınan 30/01/2018 tarihli raporda; …(Eşi)’in İşlemiş Pasif kazanç dönemi : 13.035.85.TL, İşleyecek (ıskontolu) Pasif kazanç dönemi : 75.930,53TL olmak üzere toplam: 88.966,38.TL olduğunu, evlenme ihtimali bulunmadığından bu yönde bir indirim yapılmadığını, 3. Kişi konumunda bulunduğundan kusur durumu dikkate alınmadığını, buna göre davacı eş …’in destekten yoksun kalma zararının 88.966,38.TL olduğunu, … … (Oğlu)’in İşlemiş Pasif kazanç dönemi : 6.517,92.TL, İşleyecek (ıskontolu) Pasif kazanç dönemi: 13.638.52.TL olmak üzere toplam 20.156,44.TL olduğunu, 3. Kişi konumunda bulunduğundan kusur durumunun dikkate alınmadığını, buna göre davacı … …’in destekten yoksun kalma zararının 20.156,44.TL olduğunu, 02/11/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıların murisi …’in vefat etmesi nedeniyle; davacı eş …’in destekten voksun kalma zararının 88.966,38.TL.’dan ibaret olduğunu, davacı … …’in destekten yoksun kalma zararının 20.156,44.TL.’dan ibaret olduğunu, zarara dava tarihinden itibaren -aracın ticari nitelikte bulunmaması nedeniyle yasal faizi yürütülebileceği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
TBK 49 vd mdleri düzenlemesine göre kusurlu ve hukuku aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ZMMS sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK m. 4 hükmünde yapılan açık düzenleme uyarınca, mutlak ticari dava sayılır. TTK m. 5 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, bu davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.
ZMMS sigorta poliçesinden kaynaklanan kaza sonucu meydana gelen zararlardan sigorta şirketi azami poliçe teminat limiti dahilinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, gerçek zararın tazmini ile sınırlıdır (Yargıtay 11.H.D. 09/06/2003, 2003/269 E, 2003/6111 K,)
Deliller toplanmış, olay ile ilgili ceza soruşturmasına ilişkin tutanaklar, trafik tespit tutanağı örneği, poliçe örneği, hasar dosyası dosya içerisine kazandırılmış, SGK’dan rücüya tabi ödeme yapılmadığına dair müzekkere cevabı dosyaya kazındırılmış, hesap bilirkişisinden rapor alınmıştır.
Dosya kapsamından; 02/11/2015 günü saat 19:15 sıralarınd sürücü … Yönetimindeki … plakalı aracı ile İzmir istikametinden Turgutlu istikametine seyir halinde iken olay mahallinde önünde aynı istikamette sağ şeritte seyreden sürücü … yönetimindeki römork takılı … plakalı çekici ekindeki … plakalı yarı römorkun arka kısmına kendi aracının ön kısmıyla arkadan çarptığı ölümlü trafik kazası meydana geldiği, sürücü …’in olay mahallinde tek yönlü bölünmüş yolda gece vakti yola gereken dikkatini vermeyip hızını hava yol ve zemin ve far ışığı altındaki görüşünü uydurmadan aynı istikamette seyreden çekici arkadan çarptığı asli ve tam kusurlu olduğu, diğer çekici sürücüsünün nizami olarak seyrettiğinden kusurun olmadığı anlaşılmıştır. (Trafik tespit tutanağı, Ankara adli tıp trafik ihtisas dairesi kurulu raporu, ceza dosyası örneği)
Zorunlu mali sorumluluk sigortasından KTK 85/1 ve 91/1 maddeleri gereğince ve karayolları ZMMS genel şartları A-1 maddesi gereği sigortacının işletenle birlikte doğan zararlardan poliçe limiti dahilinde 290.000,00 TL ile Tazmin sorumlusudur.
Somut olayda, sigortalı sürücü desteğin, sevk ve idaresindeki araçla 02/11/2015 tarihinde, asli kusurlu olarak yapmış olduğu çift taraflı trafik kazasında ölmesi nedeni ile desteğin eşi ve çocukları tarafından murisin aracının zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulmuştur.
Dosyadaki nüfus kayıtlarından, … plakalı aracın ölen sürücüsü …’in olayda davacı …’in eşi … …’in oğlu olduğu anlaşılmakla, BK 53 md. gereği desteğini kaybedenlerin destekten yoksunluk tazminatı isteyebilecekleri anlaşılmıştır.
Yagıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2011/17787 Esas 2012/92 sayılı 22/02/2011 tarihli ve özel daire kararlarında destekten kaynaklanan kusurun, “ölenin salt mirasçı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatı ile dava açtıkları, ölüm nedeni ile doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı,sdavalı sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğu” dair kararı 3. şahıs konumunda olan destek görenlerin hukuki durumunu ve tazmin alacağını etkilemeyeceğine dair kararlarına göre, desteğin kusuru tazmin alacağının miktarını etkilemeyeceği anlaşılmıştır.
Müteveffa vefat tarihinde 65 yaşında olup PMF Yaşam tablosuna göre bakive fiziki ömrü 11,75 yıldır. Buna göre müteveffanın yaşamış olsaydı 02.08.2027 tarihine kadar yaşayacağı varsayılmış;. … (eşı) 01.04.1960 (55 yaş) 11,75 yıl (02.08.2027 tarıhine kadar) … … (oğlu) 03.08.1998 (17 yaş) mezun olacağı 30.06.2021 tarihine kadare paylaştırmada müteveflanın gelirinin 2 hissesini kendisine, 2 hissesini eşine, |1 hissesini ise çocuğuna ayıracağı, çocuğun destekten çıkmasından sonra müteveffanın gelirinin yarısını davacı eşine ayıracağı varsayımından hareketle paylaştırma yapılmış; rapor tarihi itibarıyla net geliri (AGİ’siz asgari net ücret) esas alınarak yıl ve yıl 10 artırılıp (Kn) aynı şekilde 410 iskontoya (1/Kn) tabi tutularak müteveffanın bakiye ömrünün sonuna kadar elde edeceği gelirinin peşin sermaye değeri destek payı ve süresi dikkate alınarak pay edilmiştir. Davacı eşin olay tarihinde 55 ve rapor tarihinde 58 yaşında olduğu dikkate alındığında AYİM tablosuna göre evlenme ihtimali bulunmadığı, bu nedenle bu yönde bir indirim vapılmamıştır.
Mahkememizin 28/03/2018 tarih 2017/58 E 2018/200K sayılı kararı ile davacı eş …’nin toplam destek tazminatının 88.966,38 TL, davacı oğul …’ın 20.156,44 TL olduğu tespit edildiği, dosyadaki verilere uygun olmakla rapora itibar edilerek, dava dilekçesi ve ıslahla talep edilen miktarın sigorta teminatı poliçe limiti dahilinde ve sigortalı otomobil olmakla, dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 28/03/2018 tarih 2017/58 E 2018/200K sayılı kararının davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.HD’nin 19/06/2020 tarih 2018/2827 Esas 2020/815 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, istinaf kararının davalı vekilinin temyiz talebi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 4. HD’nin 14/06/2022 tarih 2021/9749 Esas 2022/8706 Karar sayılı ilamıyla “Davalı vekilinin davacılardan … …’e yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar bakımından temyiz sınırı davalının her bir davacıya yönelik temyizi bakımından ayrı ayrı belirlenecektir. ..Davalı tarafından adı geçen davacı bakımından temyize konu edilen miktar, yukarıda belirtilen temyiz kesinlik sınırının altında kalmaktadır. O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmayıp davalının adı geçen davacıya yönelik temyiz dilekçesinin HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı … yönünden temyiz itirazlarına gelince; Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu 92. madde hükmüne göre de sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerini sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmamasına göre, başvuru sahibinin desteğinin kusuruna denk gelen destek tazminatını talep etme hakkı bulunmamaktadır. …Muris ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 11/08/2015 ile 11/08/2016 tarihleri olup, kaza 02/11/2015 tarihinde gerçeklemiş olup KTK 92. madde hükümlerine göre sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber desteğin kusuruna denk gelen destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığına göre, başvuranın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından, davacı … yönünden başvurunun reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir”gerekçesi ilee davacı … hakkındaki Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince kaldırılmasına ve Mahkememiz kararının HMK 371. maddesi uyarınca bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin 28.03.2018 tarih, 2017/58 Esas ve 2018/200 Karar sayılı kararında davacı … … hakkında verilen hükmün davalı vekilinin istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 19/06/2020 tarih ve 2018/2827 Esas, 2018/815 Karar sayılı ilamı ile esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14/06/2022 tarih, 2021/9749 Esas, 2022/8706 Karar sayılı kararı ile miktar yönünden kesin olması nedeni ile reddine karar verildiği ve bu davacı hakkında kararın kesinleşmiş olması nedeniyle davacı … … hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair kesin olarak karar verilmiştir.
Mahkememizin 28.03.2018 tarih, 2017/58 Esas ve 2018/200 Karar sayılı kararında … hakkında verilen hükümle ilgili olarak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 19/06/2020 tarih ve 2018/2827 Esas, 2018/815 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzereYargıtayın, destekten yoksun kalanlar tarafından açılan davalarda verilen kararların temyiz incelemeleri sonunda istikrar kazanan uygulamasına göre, davacı yanın, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına (HGK’nin 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nin 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar, HGK’nin 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca) karar verilmiştir. TTK’nin 1473. maddesindesorumluluk sigortalarının mahiyeti belirtilmiştir.Maddeden de anlaşıldığı üzere sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir.Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. “Zorunlu Sigortalar” başlığı altında “Zarar görenle ilişkide ifa yükümlülüğü”nü düzenleyen TTK’nin 1484.maddes hükmü ile zorunlu sorumluluk sigorta sözleşmesinin tarafı olan sigortacının edim yükümlülüğünden kurtulduğu savunmasını zarar görene karşı ileri süremeyeceği kabul edilmiştir. TTK’nin 1478. maddesi ile sigortacıya doğrudan başvurma hakkının kullanıldığı hallerde ve sigorta şirketinin, sigortalı ile arasındaki iç ilişkiden doğan savunmalarını zarar görene yöneltemeyeceği hükme bağlanmıştır.Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası da 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’ nda 91 ila 101. maddeler arasında düzenlenmiştir.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.
Davaya konu olan 02/11/2015 tarihli trafik kazasından önce Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14/05/2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.. Genel şartlar ile yapılan değişiklerin uygulanma zamanı; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “A.1. Amaç” başlıklı maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinde; “Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür. Bu Genel Şartlar ve sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır,” düzenlemesi ise davaya konu olan 02/11/2015 tarihli rafik kazasından sonra 02.02.2016 tarihindeki değişiklik ile “Bu Genel Şartlar” kaza tarihi itibariyle uygulanır ibaresi çıkarılıp sadece “sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır” olarak değiştirilmiştir.
Keza KTK’nin “Tazminatın Azaltılması Veya Kaldırılması Sonucunu Doğuran Haller” başlıklı 95. Maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4.maddesine göre sigorta şirketi KTK’de düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan halleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez.
Yasal hükümlerin yanısıra Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 T, 2011/17-142 E, 2011/411 K sayılı ilamında belirtildiği üzere, Türk Borçlar Kanununun 53/3. (BK m45/III) maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Ölenin desteğinden mahrum kaldığı iddiası ile tazminat talep eden davacı, davalı sigorta şirketine karşı zarar gören üçüncü kişi durumundadır.
Bu nedenlerle davacının, zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin tarafı olmaması ve üçüncü kişilerin haklarının korunması için 2918 sayılı KTK’nin 95. maddesi düzenlemesi karşısında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan davacılar yönünden uygulanması mümkün olmadığı gibi olay tarihinde geçerli genel düzenlemeye göre genel şartlara yapılmış bir atıf da mevcut değildir. Yukarıda açıklandığı üzere, davacı yan, Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamasına göre kazaya kusuru ile neden olan sürücünün mirasçısı sıfatı ile değil zarar gören üçüncü kişi olması ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta sözleşmesinin tarafı olmamaları ve üçüncü kişilerin haklarının korunması için, 2918 sayılı KTK’nin 95. maddesi düzenlemesi gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının davacı yönünden uygulanması mümkün görülmemektedir.
Öte yandan trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK’dan alan haksız fiillerdir. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların, zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin davada uygulanması gerekmektedir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası işletenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına almıştır. 26.04.2016 tarihinde 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun’da yapılan değişikliklerin dava konusu haksız fiil tarihinde yürürlükte olmadığı, 6704 sayılı Kanunda, yapılan düzenlemelerin geriye yürüyeceğine dair açık bir hükmün de bulunmadığı anlaşılmıştır. Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).Hukuk Genel Kurulunun 14.06.2006 gün ve 2006/10-367 E., 2006/386 K. sayılı; 06.04.2005 gün ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K., 14.04.2010 gün ve 2010/10-201-222 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir…..” bu ilkenin ne şekilde uygulanacağı belirtilmiştir.
Dava konusu olay tarihinde, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olarak neden olduğu kaza sonucu zarar gören üçüncü kişi sıfatıyla dava açan desteğin eşi ve çocuğunun aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısından tazminat talep edebilecekleri, davacıların sigorta sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle olay tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinde yapılan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile işleten ve sürücünün kusuru ile neden olduğu kazalar sonucu meydana gelen destekten yoksun kalma zararlarının teminat kapsamında olmamasına ilişkin düzenlemenin zarar gören üçüncü kişi sıfatı ile talepte bulunan davacılar yönünden 2918 sayılı KTK.nın 90 ve 95. maddelerine göre uygulanamayacağı, olay tarihinden sonra 2918 sayılı KTK.nın 90 ve 92. maddelerinde yapılan değişikliklerin olay tarihinde bütün hüküm ve sonuçlarını doğuran haksız fiiller yönünden uygulanamayacağı, ayrıca arar görenlere karşı tazminatın azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin hükümlerin zarar görenlere karşı ileri sürülememesi nedeniyle, haksız fiilin türü olan trafik kazalarına olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerinin uygulanması, haksız fiil tarihi ile işlemeye başlayan zamanaşımı, temerrüt tarihi ve diğer maddi hukuk kurallarının olay tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre belirlenmesi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile düzenlenen teminat dışı hallerin zarar görenlere karşı ileri sürülememesi gerektiğinden, mahkememizde davacaıya yönelik olarak bilirkişi raporu ile Yargıtay uygulamalarına uygun olarak belirlenen tazminatın esas alınarak hüküm kurulması gerekmiştir.
Diğer yandan, davacı … hakkında verilen hükme direnilen ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14/06/2022 tarih, 2021/9749 Esas, 2022/8706 Karar sayılı kararında davacı … … hakkında verilen miktar yönünden kesin olması nedeni temyiz inceleme konusu yapılmamış ve alacak talebi ve miktarı sübuta ermiştir. Anayasanın 154. birinci fıkrasının ilk cümlesinde “Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir”.
Anayasa Mahkemesinin 15/04/2022 tarih ve 31819 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 24/02/2022 tarih, 2021/534 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere Anayasa’nın 36., 154. ve 155. maddelerine göre Anayasa’nın mahkemelerce verilen hükmün bir başka yargı mercii tarafından denetlenmesini talep etme hakkı, yargılamanın konusuna göre herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü kapsamında güvenceye kavuşturulmuştur. Dolayısıyla hükmün denetlenmesini talep etme hakkı, konusu bir suç isnadına dayanan ya da medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan tüm yargılamalar için geçerlidir.
Bu nedenle desteğin oğlu davacı … … hakkında tazminat davası sübut bularak mahkememizce tazminata hükmolunması karşısında aynı olaya ve davaya ilişkin desteğin eşi davacı … hakkında tazminat hükmü kurulmamasının hukuki güvenlik, adillik, eşitlik ve hakkaniyet ilkeleri yönünden çelişki oluşturulmaması bakımından Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14/06/2022 tarih, 2021/9749 Esas, 2022/8706 Karar sayılı bozma ilamına karşı mahkememizin alacak hükmünde direnmek davacı … hakkındaki davanın da kabulüne karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1.Mahkememizin 28.03.2018 tarih, 2017/58 Esas ve 2018/200 Karar sayılı kararında davacı … … hakkında verilen hükmün davalı vekilinin istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 19/06/2020 tarih ve 2018/2827 Esas, 2018/815 Karar sayılı ilamı ile esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14/06/2022 tarih, 2021/9749 Esas, 2022/8706 Karar sayılı kararı ile miktar yönünden kesin olması nedeni ile reddine karar verildiği ve bu davacı hakkında kararın kesinleşmiş olması nedeniyle davacı … … hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair kesin olarak,
2.Mahkememizin 28.03.2018 tarih, 2017/58 Esas ve 2018/200 Karar sayılı kararında … hakkında verilen hükümde DİRENİLMESİNE, Buna göre 88.966,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine,
3-Alınması gereken 6.077,29 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL ile 365,90TL ıslah harcı toplamı olan 397,30 TL’nin düşümü ile kalan 5.679,99 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yatırılan toplam peşin alına ve ıslah harcı toplamı olan 397,30 TL harcın davalıdan alınarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacılara verilmesine ve davalı tarafça davacı … Meriç’e ödeme yapılmış olması halinde yapılan ödemenin bu harçtan mahsubuna,
5-Davacılar vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Hesaplanan ve takdir olanan 14.234,62 nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacı …’e verilmesine, davacı … Meriç hakkında Mahkememizin 28.03.2018 tarih, 2017/58 Esas ve 2018/200 Karar sayılı kararında verilen hüküm kesinleşmiş olmakla bu davacı yönünden vekaleti ücreti hususunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davacılar tarafından yapılan bilirkişi ücreti: 400,00 TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri 206,21 TL olmak üzere toplam 606,21 TL yargılama giderinden; Mahkememizin 28.03.2018 tarih, 2017/58 Esas ve 2018/200 Karar sayılı kararında belirtilen 530,60 TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacılara verilmesine ve davalı tarafça davacı … Meriç’e ödeme yapılmış olması halinde yapılan ödemenin 530,60 TL yargılama giderinden mahsubuna, bakiye 75,61 TL’nin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde verilecek dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/12/2022