Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/574 E. 2023/711 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/574 Esas – 2023/711
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/574
KARAR NO : 2023/711

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACILAR : 1- ….
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. ….
(MÜTEVEFFA) : …
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 3-…
4- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Destekten Yoksun Kalma Tazminatı)
DAVA TARİHİ : 05/09/2022
KARAR TARİHİ : 16/10/2023
K.YAZIM TARİHİ : 16/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar maktül …’in eşi ve çocukları olduğunu; 03.10.2020 tarihinde …’de gerçekleşen ölümlü trafik kazası sonucu hem baba hem de eş olan …’i kaybettiklerini, söz konusu bu kazaya ilişkin olarak … …, sürücü … hakkında … no’ lu dosya ile soruşturma başlattığını, akabinde verilen … kararı ile dosyanın kapatıldığını, verilen bu … kararı, hukuka açıkça aykırı bir karar olarak sistemde kaldığını ve yapılan itirazların da reddine dair verilen karar ile adalet ve vicdan duyguları zedelenecek bir biçimde maktülün ailesi acıları ile baş başa bırakıldığını, maddi gerçeğin şüpheye mahal vermeyecek bir biçimde araştırılması sistemini temel alan ceza hukuku karşısında; maktülün uzuv parçalarının etrafta uçuştuğu bir olayda denetime ve hükme elverişsiz bir sayfalık … raporuna istinaden olayın kovuşturmaya gerek görülmeden kapatılması kabul edilemez bir durum olduğunu, sürücü … açısından soruşturma aşamasındaki tüm beyanlarında 110 km/h hızla seyir halinde gittiğinden bahsettiğini, …’nın raporu da bu beyanları, herhangi bir bilimsel hesap kitap işine girmeden olduğu gibi doğru kabul ettiğini, ve sürücü …’ı iki cümle yazı ile kusursuz kabul ettiğini, dosya kapsamında çarpışma noktaları arasındaki mesafeler, maktülün bulunduğu yer ile olay yeri arasındaki uzaklık ve fren izlerine dair veriler dosyaya sunulmuş olmasına rağmen; tek sayfadan oluşan … raporunda, sürücü …’ın hızına ilişkin herhangi bir hesaplama verisine yer verilmediğini, Karayolları açısından; Somut olayda maktül …, 03.10.2020 tarihinde; bilirkişi raporunda evrak üstünden inceleme yapıldığı için meskun mahal dışı olarak adlandırılan ancak gerçekte etrafta yerleşim yerleri bulunan bir alanda karşıdan karşıya geçmek istediğini, etrafta kullanılabilir bir yaya geçidi göremediğinden ötürü şehirler arası yol olarak tabir edilen yoldaki bariyerlerden can güvenliğine dikkat edecek bir biçimde geçmeye çalıştığını, bu geçiş esnasında da davalı … yönetimindeki … plakalı … marka otomobil, maktül …’e çarparak parçalara ayrılmasına sebebiyet verdiğini, yerleşim birimine şehirler arası yolları geçerek ulaşmak zorunda kalan yayalar için gerekli geçidi yapmayan veyahut mevcut yapılmış olan geçidi, yayalar için güvenli kullanım şartlarına getirmeyen … yukarıda bahsedilen 7. maddenin g bendi ile kendisine yüklenen görevi yerine getirmeyerek kusurlu davrandığını, zira somut olayda, geçilmesi gerektiği iddia edilen yaya alt geçidi; gece vakti aydınlatması olmadığı için kör karanlık olan, içerisinde yayaların geçebileceği güvenli bir kaldırım bulunmayan ve bakım ve onarımı yapılmadığı için bırakın insanları sokak hayvanlarının dahi geçemeyeceği kadar işlevsiz bir geçit olduğunu, bu sebepten ötürü söz konusu geçidi daha çok arabalar kullandığını, bahsedilen bu husus, hazırlanan uzman görüşü raporunda fotoğraflandığını, ayrıca söz konusu kaza bölgesi etrafında insan yerleşimleri bulunduğu için, olay yerine gelmeden 1 km geride 70 km/h sınır tabelası da mevcut olduğunu, Araç Sahibi Açısından: Araç sahibi …, sürücü …’ın yukarıda kusurlu davranışları sebebiyle araç işleteni olarak sorumlu olduğunu, Sigorta Şirketi açısından: Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigortalı araçların kaza sebebiyle başkalarına verdiği zararları teminat dahilinde karşılamak zorunda olduğunu, somut olayda da davalı …’a ait olan … plakalı aracın karışmış olduğu ölümlü kazada; aracın ZMSS’ sı olan … A.Ş. gerçekleşmiş olan zararları teminat limitleri dahilinde karşılamak zorunda olduğunu, bu hususa istinaden tarafımız sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu, akabinde de zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurduğunu, yapılan tüm bu başvurulara; davalı sigorta şirketi, etkisiz yürütülen soruşturma evresindeki hükme elverişsiz bilirkişi raporunu dayanak göstererek olumsuz yanıt verdiğini, davacı müvekkillerin zararını karşılamadığını, açıkladıkları ve mahkemenin re’sen gözeteceği sebeplerden ötürü; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla: şimdilik 1.000TL(500 TL eş, 250TL-250TL çocuklar için) destekten yoksun kalma tazminatının (belirsiz alacak davası olarak); araç sahibi …, sürücü …, araç ZMSS şirketi … A.Ş’ ve …’nden müşterek ve müteselsil sorumluluk ilkesiyle alınarak davacı müvekkillere kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama harç ve masraflarıyla birlikte karşı vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle;Huzurdaki dava usul ve yasaya aykırı açıldığından reddi gerektiğini, Davacı taraf dava dilekçesinde açıkça Türk yargısını ve mahkemelerini suçlayarak kendisini haklı gösterme çabası içerisinde olduğunu, soruşturma aşamasında defalarca alınan ve maddi gerçeği birebir ortaya koyan rapor ve deliller dikkatle değerlendirildiğinde müvekkilinin meydana gelen trafik kazasında kusuru bulunmadığının açıkça ortada olduğunu, kaldı ki … … söz konusu olaya ilişkin müvekkili için … kararı verdiğini, fakat davacı taraf dava dilekçesinde soruşturma sürecine ilişkin gerçek dışı ve hukuksuz iddialar ileri sürerek mütevaffanın olaydaki kusurunun üstünü örtmek istediğini, … …’nın yapmış olduğu araştırmada bilirkişilerin detaylı ve olayı açıklar raporları ve deliller göz önüne alındığında müvekkili …’ın kusurunun olmadığının açıkça görüldüğünü, davaya konu trafik kazasının 03.10.2020 tarihinde saat 20.20 sıralarında müvekkili aracı ile seyir halinde iken koyu kıyafetleri olan mütevaffa müvekkilimi sevk ve idaresindeki aracın önüne neredeyse fren intikal mesafesi içinde atladığını, müvekkilinin manevrasına rağmen kazanın gerçekleşmesine sebep olduğunu, gece vakti neredeyse fren intikal mesafesi içinde müvekkilinin kullandığı aracın önüne atlamış olan müteveffa dava konusu trafik kazasında tam kusurlu olduğunu, müteveffanın kusuru savcılık tarafından alınan … da hukuka uygun ve maddi gerçeği aydınlatır nitelikte deliller ile ortaya konulduğunu, müvekkili …’ın dava konusu trafik kazasında kusurunun bulunmadığı açıkça belirtildiğini, bir insanın ölümü, söz konusu olaya karışan herkesi üzmüş olsa da müvekkilinin, müteveffanın hayatını kaybettiği olaya dair bir kusuru bulunmadığını, söz konusu olay mütevaffanın vefatı ile sonlanmış olsa da yolun geniş açı ile görülmediği bir noktadan birden müvekkilinin önüne çıkması, gece vakti olması mütevaffanın kıyafetlerninin koyu renkli olup, köprü altı geçidininde ışıklandırma olmaması birlikte değerlendirildiğinde müvekkilinin neredeyse imkansız bir manrevrayı, dikkati ve kontrolü ile yapmış olup mütevaffanın kusuruna rağmen kendisine çarpmamak için çaba sarf ettiğini, müteveffanın kusurlu olduğu alınan …. açıkça görüldüğünü, davacıların daha sonradan aldığı ve gündüz vakti çekilmiş bir takım fotoğraflara dayanan ve yalnızca müvekkiline kusur atfetmek için alınmış olan ekpertiz raporunu kabul etmediklerini, davacının kötü niyetli ve maddi gerçeklere değil yalnızca mahkemenizin vicdanına dayanan hukuki bir anlamı olmayan ve müteveffa dışında hem müvekkilini hem de Türk yargısını suçlayıcı beyanlarını kabul etmediklerini, netice itibariyle müvekkili …’ın kazada kusuru bulunmaması sebebiyle herhangi bir tazminat sorumluluğu da söz konusu olmadığını, aksini kabul manasına gelememekle beraber müteveffa …’in 1969 doğumlu olduğunu, kendisi meydana gelen trafik kazası tarihinde çok uzun süreden beri aktif bir işte çalışmadığından geçime destek sağlaması söz konusu olmadığını, bu sebeple kendisinin aileye maddi katkısı da bulunmadığını, bu hususun dava dosyası nezdinde dikkat alınmasını talep ettiklerini, izah edilen tüm bu sebepler ışığında davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların ve davanın reddi gerektiğini, açıkladıkları ve res’en tespit edicek hususlarla birlikte, celbini talep etmiş oldukları evrakların dosyaya gelmesi sonrasında; haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: … sınırları içerisinde bulunan … devlet yolunda meydana gelen kaza nedeniyle müvekkili idarenin de kusurlu olduğu iddiasıyla açılan tazminat davası tümüyle haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunmakla beraber usul ve esas yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde kazanın meydana geldiği yerde yayalar için karşıdan karşıya geçiş yapabilmesi için var olan alt geçidin gece vakti aydınlatması olmadığı için müteveffanın kullanamadığı bu sebeple Karayollarının görevini yerine getirmediğinden kusurlu davrandığı iddia edildiğini, dava dilekçesinde yer alan bu iddialara katılmaların mümkün olmadığını, müvekkili idare tarafından yapılan incelemede; 03.10.2020 tarihinde saat 20.20 sıralarında … Kontrol Kesim No’lu …’nun 18+600 km.sinde … sevk ve idaresindeki … tescil plakalı aracın … ili istikametinden … İli istikametine seyri esnasında, yolun Solundaki orta refüjdeki yaklaşık 75-80 cm. yüksekliği bulunan mevcut çelik otokorkuluk tesisinin üzerinden geçerek taşıt yoluna giren yaya …’e çarpması neticesinde ölümlü trafik kazasının meydana geldiğinin görüldüğünü, kazadan 20 gün sonra 23/10/2020 tarihinde tanzim edilen … Bilirkişi Raporunda, olay mahalli zemin üzerinde şüpheli sürücünün kullandığı araca ait 20 metre fren izi olduğu tespitleri yapıldığını, ancak kaza tespit tutanağının tanziminde kaza tahkik görevlisinin; kaza noktasının yerleşim yeri (meskun mahal) dışı olarak belirlediğini, ancak … istikametinde kaza noktasından 4700 metre öncesinde (23+300 Km.) B-9a Meskun Mahal Levhası (İl Merkezi) nın mevcut olduğunu, Yerleşim yeri içerisindeki yasal hız sınırının … İl Trafik Komisyonu Kararıyla 20 km/saat arttırılarak 70 Km./saate çıkarılması nedeniyle yolun her iki yönünde …. Azami Hız Kısıtlaması levhalarının mevcut olduğu halde kaza noktası ve öncesinde yeterli inceleme yapmayarak ve maddi belge ve bilgiyi dikkate almayarak, “Yerleşim yeri dışı” olarak tespit ettiğini, yasal azami hızın 110 km/saat olarak belirttiğini, … plakalı aracın seyri yönünde ve kaza noktasından 750 metre öncesindeki, yolun her iki tarafında mevcut olan T-8 (Kaygan yol) tehlike uyarı levhası ile …. Azami Hız Kısıtlaması trafik tanzim levhasını tespit etmediğinin görüldüğünü, bu nedenle …, …, Bilirkişi Raporunda araç sürücüsüne ait kusur değerlendirilmesi yapılmadığını, yayanın yayaların uyacağı kurallara uymaması nedeniyle asli kusurlu, meskun mahal içerisinde yasal hız sınırı olan 70 km./saat azami hız sınırını %57 aşarak seyrettiği belirlenen araç sürücüsününde kural ihlali yapmasıyla kaza oluşumuna sebebiyet verdiğini, müvekkili idare ile illiyet bağı kurulmaya çalışılan hususlar yanlış ve eksik bilgiden kaynaklandığını, haksız ve yersiz olarak açılan davanın usul ve esas yönünden reddine, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: dava konusu olaya karışan … plakalı … adına kayıtlı araç … poliçe numarası ile 13.09.2019-13.09.2020 tarihleri arasında müvekkil şirket nezdinde … poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkili şirketin poliçe kapsamında sorumluluğu, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, söz konusu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalıların kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 410.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limiti bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini, manevi tazminat talepleri … poliçesi teminatı dışında olduğunu, müvekkili şirket sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, 23.10.2020 tarihli … raporunda sigortalı araç sürücüsü kusursuz bulunduğundan davanın reddi gerektiğini,, dava konusu kazanın hangi sebeple meydana geldiği her durumda araştırılması gerektiğini, …’nün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığı da ayrıca belirlenmesi gerektiğini, müteveffanın anne ve babasının sağ olup olmadığı tespit edilmesini, sağ iseler destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması halinde sağ olan anne ve babanın payının ayrılması gerektiğini, ayrıca müteveffanın destek çağında çocuğu olup olmadığı tespit edilmsini varlığı halinde paylarının ayrılması gerektiğini, dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilmesi halinde, destekten yoksun kalma tazminat hesabının, sigorta aktüerleri yönetmeliği uyarınca hazine müsteşarlığınca yetkilendirilen aktüerler listesine kayıtlı, lisanslı aktüerler tarafından ve TRH 2010 ulusal mortalite tablosunda yer alan verilere göre yapılması gerektiğini, öte yandan davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, her durumda tazminat tutarına ilişkin yapılacak aktüer incelemesinde müteveffanın aylık ücret tutarına ilişkin … kayıtları dikkate alınması gerektiğini, her durumda, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçede belirtilen limit ile sınırlı olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle birden fazla kişinin zarar görmüş olması halinde teminatın paylaştırılması gerektiğini, dava konusu tazminat “ancak dava tarihinden itibaren” işleyecek “yasal faiz” ile birlikte talep edilebileceğini, … raporunda da görüldüğü üzere müteveffa …, kendi ölümüne %100 kusurlu hareketi ile kendisi sebep olduğundan ve sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusuru bulunmadığından davanın reddine; Mahkeme aksi kanaatte olması halinde; Kusur durumlarının belirlenmesi için dosyanın …’ne gönderilmesine, mahkeme tarafından kusur durumunun tespitinden sonra aktüeryal hesaplamanın … tarafından belirlenen aktüerler tarafından yerine getirilmesine, mahkemece herhangi bir tazminata hükmedilmesi durumunda tazminat tutarına uygulanacak faiz tür ve başlangıç tarihinde dilekçemizde belirtilen hususların dikkate alınmasına, davaya yönelik tüm beyanları dikkate alınmak suretiyle şartların varlığı halinde sigortalı araç sürücüsü ve işletenine rücu hakkımız saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine aksi takdirde hesaplanacak olan tazminat tutarından dilekçemizde belirtilen indirim sebepleri göz önüne alınarak indirim uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Davacılar vekili Av. …’ın 15/10/2023 tarihinde Mahkememize UYAP üzerinden elektronik imzalı olarak göndermiş olduğu dilekçesi ile; Davada; davalı pozisyonunda bulunan … A.Ş ile davacı müvekkiller arasında sulh sağlandığını, dosya kapsamındaki tüm taleplerimizin kendilerince tazmin edilmesinden ötürü huzurdaki dava kapsamındaki taleplerinden(yalnızca davaya konu teşkil ettikdikleri ve davalılardan olan taleplerinden) sulh anlaşması gereği feragat ettiklerini, ancak dosya kapsamına konu ettirilmeyen manevi tazminat vs. alacaklarımız ile davalılar haricinde söz konusu kazada sorumluluğu bulunabileceği düşünülen davalılar haricindeki kurumlar/kuruluşlar/kişiler adına açılacak alacaklarının bu feragat kapsamında olmadığını, sulh anlaşması ve feragat beyanı kapsamında dosyanın tüm davalılar yönünden kapanması için gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili 13/10/2023 tarihli dilekçesi ile; Davacı vekili ile akdedilen 12.10.2023 tarihli “Sulh Protokolü, İbraname, Feragatname ve Makbuz” çerçevesinde sulh olunduğunu, davacı taraf ekli sulh protokolünde belirlenen ödemenin yapılması ile birlikte davadan feragat ve müvekkili, sigortalıyı ve sigortalı araç sürücüsünü, dava konusu ihtilaf bakımından ibra ettiklerini, davacı vekilinin ekli sulh protokolü kapsamında davadan feragat etmesi halinde taraflarınca da, hiçbir vekâlet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunulmayacağını, sulh sebebi ile davanın reddine karar verilmesini Sulh kapsamında davacı alacağından feragat ettiğinden, feragat nedeni ile davanın reddine; karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, davacının vaki feragati birlikte değerlendirildiğinde;HMK’nun 307. maddesi uyarınca davadan feragat; davacının, talep sonucundan kısmen ve tamamen vazgeçmesi olup aynı yasanın 311. maddesi gereği kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu nedenlerle, HMK 307 ve devamı maddeleri gereğince davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile eksik alınan 189,15TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca … bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Talep bulunulmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; Tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/10/2023
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]