Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/516 E. 2022/630 K. 02.08.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/516 Esas – 2022/630
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/516
KARAR NO : 2022/630

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 01/08/2022
KARAR TARİHİ : 02/08/2022
K.YAZIM TARİHİ : 02/08/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı banka arasında 13.12.2017 tarihinde imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi ile müvekkil yararına davalı banka tarafından 2.600.000 USD tutarlı dövize endeksli kredi kullandırıldığını, söz konusu kredi ödemelerinin 20.05.2024 tarihine kadar süreceğini, aylık ödemesinin 33.243,25.USD olduğunu, kredi ödemelerinin her ayın 20 si olarak belirlendiğini, kredi aylık ödemeleri, davalı banka tarafından müvekkilin hesap bakiyesinin yeterli olması halinde, ödeme günündeki (ayın 20’si) dolar kuru üzerinden kesilmekte olduğunu, hesap bakiyesinin yetersiz olması halinde ise paranın hesaba yattığı tarihteki dolar kuru üzerinden, aylık kredi tutarı olan 33.243,25.USD TL’ye çevrilerek gerçekleştiğini, bugüne kadar kesintiler her ay bu şekilde gerekleştiğini, geçtiğimiz yılın Aralık ayına kadar döviz kurları sürekli bir artış gösterdiğini, 20.12.2021 tarihinde dolar satış kuru 19,34.-TL ile tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını, aynı gün yapılan Cumhurbaşkanı açıklaması ve Merkez Bankası’nın müdahalesi ile dolar kurunun 19,34.-TL’den 10 -11,00-TL’ seviyelerine gerileyerek döviz kurlarında sert düşüş yaşandığını, döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle Cumhurbaşkanlığı talimatları ve Merkez bankasının yazılı açıklamaları ile piyasaya satım yönünde doğrudan müdahale edilerek dolar kurunun düşürüldüğünü, hal böyle iken davalı banka tarafından Aralık ayı kredi ödemesi 20.12.2021 tarihinde bu yüksek kur üzerinden (20,12) hesaplandığını, ancak yüksek kur nedeniyle hesapta bulunan bakiye aylık kredi ödemesi olan 33.243,25-USD yi karşılayamadığını, bu nedenle Aralık ayı kredi ödemesinin eksik ödendiğini, müvekkilinin bir gün sonra, yani 21.12.2021 tarihinde bakiye kredi ödemesini yapmak için banka ile görüştüğünü, bakiye kredi ödemesini yapmak istediğini belirttiğini, fakat davalı banka bakiye ödemenin, mevcut kur üzerinden değil de bir önceki gün olan 20.12.2021 tarihinde 20,12-TL’lik kur üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek, müvekkilinin mevcut kur üzerinden ödeme teklifini kabul etmediğini, müvekkili tarafından bu taleple davalıya gönderilen yazı ve son olarak …. yevmiye nolu ihtarnamede bu hususu belirttiğini, bakiye dolar taksidini tamamlayacak şekilde ödeme yapmaya hazır olduğunu belirttiğini, davalı banka tarafından müvekkile gönderilen yazılı cevapta “kredi geri ödemelerinin döviz cinsinin taksit tarihindeki Banka maliyet döviz satış kuru dikkate alınarak yapıldığını, yine kredi sözleşmesinin 3.3.1 ve 3.3.2 ile 3.4 nolu maddelerinde bu yönde düzenlemeler olduğu belirtilerek hesaplamanın ödeme tarihindeki banka döviz satış kuru üzerinden yapılması gerektiğini” iddia ettiğini, daha sonra 06.01.2022 tarihinde müvekkile ait hesaba, 3.şahıs tarafından yapılan ödeme sonrası hesap bakiyesi yeterli olur olmaz davalı banka tarafından bakiye kredi ödemesi, mevcut kur yerine 20.12.2021 tarihindeki yüksek kur (20,12) üzerinden hesaplanarak tahsil edildiğini, bu bedele ayrıca %5,5 oranında da faiz uygulandığını, oysa ki; 06.01.2022 tarihindeki dolar satış kuru 13,79.-TL olduğunu, bu nedenle müvekkilinin oldukça yüksek bir ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, davalı banka, lehine bir durum bulunduğunda sözleşmeyi işaret etmekte ancak farklı bir durum olduğunda ise günün koşullarına göre hareket etmekte olduğunu, zira daha önceki kredi ödemelerinde, ödeme tarihini değil de hesap bakiyesinin yeterli olduğu tarihleri dikkate alarak ödemeleri kabul eden bankanın, keyfi davrandığını, bankanın bu tutumu, basiretli bir tacir davranışından uzak olduğu gibi hakkaniyetle de bağdaşmadığını, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine göre herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağını, bu nedenle davalı bankanın tutumunun hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın müvekkilinden tahsil etmiş olduğu haksız kredi taksitlerinin, uygulanan faizin ve diğer tahsilatların hesaplanarak ödemelerin gerçekleştiği tarihlerden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte şimdilik 10.000.-TL’nin davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava; Kredi sözleşmesinden kaynaklı davacıdan fazladan tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararı ile; “26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin beşinci fıkrasında, özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebileceği düzenlenmiştir.
Asliye ticaret mahkemelerine gelen işlerin vasıf ve mahiyeti itibarıyla çeşitli olması, bu çerçevede finans davalarının yoğunluğu ve niteliklerinin farklı olması göz önünde bulundurularak, gerek uygulama birliğinin sağlanması, gerekse etkinlik ve verimliliğin artırılması ile ihtisaslaşmanın önemi nazara alınarak, finans davalarında iş dağılımı bakımından iki veya daha fazla dairesi bulunan mahallerde ihtisaslaşmaya gidilmesinde fayda olacağı değerlendirilmiştir.
Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu itibarla; 1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,
2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden,
3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. Maddesinde düzenlenenler hariç),
4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, Kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere;
a) İki veya üç asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 2 numaralı,
b) Dört veya beş asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 4 numaralı,
c) Altı veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 numaralı,
d) On veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 ve 7 numaralı,
e) On dört veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7 ve 8 numaralı,
f) Yirmi veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına,
(Örneğin asliye ticaret mahkemelerine bu kapsamda gelecek dava ve işlere; … e) Ankara’da on dört asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7 ve 8 numaralı, … asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına)
Bu kapsamda görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkûr mahkemelere gönderilmemesine, 15.12.2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin ise anılan ihtisas mahkemelerine tevzi edilmesine ve dosya sayısına göre genel tevziden de iş verilmeye devam edilmesine,” dair 25.11.2021 tarihinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Buna göre, yukarıda belirtilen HSK 1. Dairesinin söz konusu kararının 3 nolu bendi “19/10/2005 tarihli ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanununda (142.maddesinde düzenlenenler hariç)”, ile düzenlendiği üzere, eldeki davanın finans mahkemesi olarak belirlenen Ankara 6,7,8 numaralı Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından görülmesi gerektiği, bu nedenle mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içinde talep halinde, dosyanın görevli Ankara 6, 7 ve 8. Asliye Ticaret Mahkemeleri’nden birine tevzi edilmek üzere Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/08/2022