Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/514 E. 2022/883 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/514
KARAR NO : 2022/883
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 01/06/2007
K. YAZIM TARİHİ : 16/12/2022

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili bankanın Kızılay şubesi müşterisi davalının 19.06.2006 tarihinde şube müdürüne telefon talimatı ile 13.09.2006 vadeli 17,7 Milyon nominal değerli devlet tahvilini …’tan bulunan hesaplarından bankaya göndereceğini, bu kağıtların bankaca satılarak elde edilen tutar ile 17.10.2007 vadeli devlet tahvilinden 17 Milyon TL nominal tutarlı alış emri verdiğini, işlem gerçekleştirdikten sonra alış emri verdiğini kabul etmediğini, devlet tahvillerinin piyasalardaki dalgalanmaları sonucu alış ve satış fiyatı arasında oluşan 948.000,00 TL farkın şube geçici hesaplarından karşılandığını, 20.06.2006 tarihi itibariyle bu kadar banka kaybı oluştuğunu, bu işlemlerin 19.06.2006 – 21.06.2006 tarihleri arasında gerçekleştiğini, bu hususun 27.06.2006 tarihli ihtar ile davalıya bildirildiğini ileri sürerek banka alacağının ihtar tarihinden itibaren banka kredilerine uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret mahkemesi’nin … Esassayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkiline ait sınırsız limitli kredi kartı ile ilgili olarak hiç aslı olmadığı halde esas dava konusu taraflar arasındaki husumetten dolayı “Sahtekar statülü” kart diye niteleyen ve bunu çekinmeden yayına koyan davalı bankanın davacının eşi … ‘yu suçladığını ve zor durumda bıraktığını, davanın konusunu teşkil eden olayın Ocak ve Şubat aylarında gerçekleştiğini, ancak davacının Nisan 2007 ayında bu olaydan haberdar olduğunu, davalı bankanın müvekkili ile ilgili Merkez Bankasına olumsuz ve aslı olmayan bildirimlerde bulunduğunu, bunların bir tacirin ticari hayatını son verebilecek çok ağır ve tamamen haksız beyanlar olduğunu, bu beyanlar neticesinde davacı ve çalışanlarının çalıştığı bankalar nezdinde itibar kaybettiğini, davacının kredi işlemlerinin olumsuzluğuna ve ileride bundan zarar görmesinin kaçınılmaz olduğunu ileri sürerek 750.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 250.000,00 TL maddi tazminat olmak üzere 1.000.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davalı vekili müvekkilinin yazılı talimatı olmadan herhangi bir bankacılık işlemi gerçekleştirilmediğini, iddia edildiği gibi herhangi bir sözlü talimat da olmadığını, 17 Milyon TL tutarında kapsamlı bir işlemin müvekkilinin hesabında karşılığı olmadan sözlü talimat ile yapılmasının mümkün olmadığını, ayrıca davacı bankanın davalının da ortağı olduğu … Yapı Ltd.Şti hesaplarından bilgi ve talimatları dışında yetkisiz olarak 18 Milyon TL kredi kullandırdığı hususu ile ilgili suç duyurusu üzerine Ankara C.Başsavcılığınca yapılan soruşturmanın devam ettiğini, davacı bankanın zararın karşılanması için müvekkilinin ve ortaklarına ait banka hesaplarındaki menkul kıymetlere hapis hakkı kullanmak suretiyle el koyduğunu ihtar ettiğini, anılan menkul kıymetlerin … Çankaya şubesinin 4748519 nolu hesabına virman suretiyle gönderilmesi talebinin reddi üzerine Ankara … İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, eksiksiz gönderilen menkul kıymetler tutarı davacı tarafından takip dosyasına derhal ödendiğini, anılan takip dosyasında dava kapsamında uğranıldığı iddia edilen zarara müvekkilinin sebebiyet vermediğinin açıkça kabul edildiğini savunarak haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Aynı hususta açılan davanın … Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasının da derdest olduğunu, bu dosyada sundukları cevapları tekrar ettiklerini, davacıya ait kayıtların Merkez Bankasında bulunmasının mevzuat gereği olduğunu, davacının tüm zarar kalemlerinin mesneti, somut bir tezahürünün dava dilekçesinde izah edilemediğini, talep edilen tazminatın yersiz ve fahiş olduğunu savunarak banka hakkında açılan maddi ve manevi tazminata yönelik davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER: Taraf delilleri toplanmış, bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bankanın birleşen dosyaya ilişkin delil olarak dayandığı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosya ile ilgili celp edilen belgelerin incelenmesinde, bankanın haksız şekilde sahtekar muamelesi yapması nedeniyle davacının kredi kartına el konulduğu, bu hususun yerel gazetede haber konusu edilerek mağdur olunduğu ileri sürülüp manevi tazminat talep edilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda iddia edilen olaylar ile ilgili banka kusurlu görülerek 50.000,00 TL manevi tazminatın bankadan tahsiline karar verilmiş, bu karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesince davacı yararına daha makul bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekçesi ile bozulmuştur.
Bilirkişi kurulundan 04.06.2009 tarihli rapor ile 20.12.2010 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacı bankanın bono alım satımı sonucunda uğradığı zararın 934.900,00 TL 7 günlük faizden dolayı da 56.000,00 TL banka zararı ve faiz alacağının toplam 990.900,00 TL olduğu, birleşen davaya yönelik olarak müşteri davacının maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği belirtilmiş, rapor hüküm kurmak için yeterli görülmediğinden mahkememizce farklı 2 bankacı, 1 hukukçu bilirkişiye tevdii edilerek hem asıl hem de birleşen dosya yönünden 19.09.2012 tarihli rapor ile aynı bilirkişi kurulundan 10.10.2013 tarihli ek rapor alınmıştır. Asıl dosyanın davacı vekili 06.12.2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 990.000,00 TL alacağın temerrüt tarihi olan 27.06.2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
… Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin bozmadan sonra 2011/384 Esasına Kayıt edilen Dava dosyasında; davacı … tarafından davalı sıfatıyla … yi göstererek 04.04.2007 tarihli dilekçeyle, müvekkilinin sahip olduğu … Yapı Lmtd Şti. Nin hiç bir talimatı ve talebi olmadan … Bankası Kızılay Şubesi yetkililerince 18 Milyon YTL usulsüz kredi kullandırıldığı, krediden şirketin haberi olmadığı, bu krediden bankanın menfaat temin ettiği, bunun üzerine müvekkilinin Ankara C. Başsavcılığına 14.07.2006 tarihinde … sayılı ile şikayetçi olarak suç duyurusunda bulunulduğu, Banka görevlilerinin davacıya ait 18 milyon TL ye el koydukları, müvekkilin şikayeti üzerine bu paranın serbest bırakıldığı, paranın başka bankaya transfer olduğu, banka tarafından verilmiş olan ve borcu bulunmayan 4616 6824 4434 9016 numaralı kredi kartını Kemerde 3.500,00 TL lik bir alışverişte kullanmak istediği, ancak sahtekar statülü kart yanıtı ile karşılaştığı, ilgili mağaza sahibinin karta el koyarak ilgili mercilere durumu bildirdiği, ve … C. Başsavcılığına 08.03.2007 tarihinde 2007/445 sayı ile dolandırıcılık suçundan kovuşturma olduğu, … … Günlük Siyasi Gazetede 12.03.2007 günlü nüshada konunun haber olarak yer aldığı, müvekkilinin kamuoyu önünde … bankası tarafından mağdur edildiği hakarete uğradığını bildirerek 120.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılan dava sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)nin 23.02.2012 gün ve 2011/384-128 sayılı kararının davalı ve davacı tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Ankara C. Başsavcılığının 2006/119342 soruşturma ve 2007/100234 Karar sayılı 30.07.2007 günlü Kovuşturmaya Yer olmadığına ilişkin karar ver ekleri incelendiğinde; … Yapı İnşaat Ltd. Şti. İle …’nun, şirkete ait 18 milyon TL nin istekleri dışında kredi kullandırıldığı ve senet alındığı, şikayetleri üzerine bu işlemden vaz geçildiği, banka ve banka görevlilerini bu şekilde menfaat temin edildiği iddiasıyla şikayet ettikleri, yapılan soruşturma sonunda, C. Başsavcılığınca şüphelilerden Nilüfer Yazar’ın konuyla ilgisinin olmadığı, şüpheli Tuğba Aysun Bütüner in ise üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığı, adı geçenin bu eylemler nedeniyle bir menfaati olamayacağı, sucun oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, şikayetçilerin itirazının Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.11.2007 gün ve 2007/1961 Değişik iş numaralı kararı ile red edildiği anlaşılmıştır.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Asıl dava, asıl dosyanın davalısının talimatı ile yapıldığı iddia olunan hazine bonosu alışı nedeniyle oluşan bedellerin ödenmemesi sonucu bankanın söz konusu bonoları daha düşük bedellerle elden çıkarmak zorunda kalması nedeniyle oluşan banka zararının tazminine; birleşen dava ise, birleşen dava davalısı bankanın bu davadaki davacıya yönelik aslı olmayan beyanları sonucu, davacının ticari itibarının zedelendiği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce ilk olarak; 2006/417-86 E.K sayılı karar ile; “Asıl davanın kısmen kabulüne, 467.450,00 TL nin 30.12.2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, Birleşen Ankara 6 Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine “ karar verilmiş, verilen karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/17567-12145 E.K sayılı ilamıyla; “… Asıl dava dilekçesinde davacı vekili, müvekkili Banka’nın Kızılay Şubesi müşterisi olan davalının 19.06.2006 tarihinde şube müdürüne telefon talimatı ile 13.09.2006 vadeli 17,7 Milyon nominal değerli devlet tahvilini …’tan bulunan hesaplarından bankaya göndereceğini, bu kağıtların bankaca satılarak elde edilen tutar ile 17.10.2007 vadeli devlet tahvilinden 17 Milyon TL nominal tutarlı alış emri verdiğini, işlem gerçekleştirdikten sonra alış emri verdiğini kabul etmediğini, devlet tahvillerinin piyasalardaki dalgalanmaları sonucu alış ve satış fiyatı arasında oluşan 948.000,00 TL farkın şube geçici hesaplarından karşılandığını, 20.06.2006 tarihi itibariyle bu kadar banka kaybı oluştuğunu ileri sürmüş, davalı ise bu yönde bir sözlü talimat bulunmadığını savunmuştur. / Davalı bu olaya ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadesinde, 19/06/2006 tarihinde şube müdürünün kendisini aradığını, piyasalardaki dalgalanma sebebiyle yatırım yapılmasının karlı olacağını söylediğini, ancak kendisinin nakit parasının bulunmadığını söylemesi üzerine müdürün bu alımı kredi ile yapmasını teklif ettiğini, teklif edilen %17,25 kredi oranının uygun geldiğini ve bu şekilde anlaştıklarını, ancak daha sonra müdürün faiz oranının %18,50 olabileceğini söylemesi üzerine kendisinin vazgeçtiğini beyan etmiştir. Yine bu olaya ilişkin olarak davacı banka müdürünün verdiği ifadede de, davalının kendisini aradığını, 13.09.2006 vadeli 17,7 Milyon nominal değerli devlet tahvilini …’tan bulunan hesaplarından bankaya göndereceğini, bu kağıtların bankaca satılarak elde edilen tutar ile 17.10.2007 vadeli devlet tahvilinden 17 Milyon TL nominal tutarlı alış emri verdiğini, bunun üzerine kağıt toplandığını, ancak davalının bu devlet tahvillerini gönderemeyeceğini bildirdiğini, kağıtların toplanmış olması karşısında davalının kredi kullanarak bu işlemi yapmak istediğini beyan ettiğini, bunun üzerine %16 faiz ile davalının ortak olduğu şirket adına 18.000.000 TL kredi kullandırılarak şahsi hesabına aktarıldığını, ancak davalının bu işlemden vazgeçmesi üzerine iptal edildiğini bildirmiştir. / Dosya kapsamında ileri sürülen ve karşılıklı olarak çelişki içeren beyanlar irdelendiğinde, davacı bankanın yetkilisi ile davalının telefon ile görüştükleri, bu telefon görüşmesi sırasında devlet tahvili alımı hususunun konuşulduğu, kredi kullanılarak alım konusunda bankaya talimat verildiği hususlarında beyanların birbiri ile kesiştiği görülmektedir. Bunun yanında, taraflar arasında yapılan görüşmeye dair ses kayıtlarının bir kısmı da banka tarafından sunulmuş, bu kayıtta da davalının “Toplayın” dediği, bunun üzerine banka yetkilisinin “Tamam o zaman ben söyledim bulabiliyor mu şimdi baksın toplarsa size döneceğim birazdan” şeklinde cevap verdiği belirlenmiştir. Zira mahkeme de, kesişen bu beyanları ve görüşme dökümünün ilgili kısmını esas alarak dava konusu devlet tahvili alımı talimatını davalının verdiği sonucuna ulaşmıştır. / Ancak, banka tarafından sunulan görüşme kayıtlarında davalının “Toplayın” ibaresini kullandığı zaten davalının da kabulünde olan bir husus olmakla beraber, davalı bu beyanından sonra faiz oranının artması nedeniyle alımdan vazgeçtiğini beyan ettiğini de bildirmiş, mahkemece davalının bu ifadesini usulüne uygun bir biçimde ispat edemediği değerlendirmesi ile taraflar arasındaki aktin kurulduğu belirlenmiştir. Oysa sırf bu konuşmadaki “banka yetkilisinin; size dönücem birazdan” ibaresi karşısında, bu konuşmadan sonra da konuşma veya konuşmalar olduğu anlaşılmaktadır. / Davada ileri sürülen maddi olay dava dilekçesinde başka şekilde ortaya konulmuş, sonrasında dosyaya dahil olan bilgi ve belgeler ışığında şekillenmiştir. Şekillenen bu maddi olay sonucu davanın temelini oluşturan husus davalı tarafından davacı Banka’ya devlet tahvili alımı hususunda verilmiş geçerli bir talimat bulunup bulunmadığı noktasında düğümlenmiştir. Mahkemece bu husustaki ispat yükü davalıya yüklenerek aradaki akdin kurulduğu yönünde bir değerlendirme yapılmış ise de, esasen davacının, iddiasını ispat kapsamında, davalının alım talimatı verdiğini bir tereddüte yer vermeyecek şekilde kanıtlaması gerekir. / Bu itibarla mahkemece, davacının elinde bulunduğu anlaşılan somut olaya ilişkin görüşme kayıtlarının başlangıcından bitişine kadar tümünün dosyaya ibrazının ardından çözümlenmesi ve bu çözüm sonucunda dosyadaki diğer iddia ve savunmalar karşısında davalının açık bir talimatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve bunun sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davalının davacı bankaya yönelik bir talimatının bulunduğu açıkça belirlenmeden hüküm kurulması doğru olmamış hükmün bu nedenle asıl dava davalısı lehine bozulması gerekmiştir. / Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin asıl ve birleşen davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama sonucunda 2018/35 Esas, 2019/182 Karar sayılı ilamı ile; “… Bozma kararında da belirtildiği gibi, davacı bankanın yetkilisi ile davalının telefon ile görüştükleri, bu telefon görüşmesi sırasında devlet tahvili alımı hususunun konuşulduğu, kredi kullanılarak alım konusunda bankaya talimat verildiği hususlarında beyanların birbiri ile kesiştiğinin görüldüğü, bunun yanında, taraflar arasında yapılan görüşmeye dair ses kayıtlarının da banka tarafından sunulduğu, bu kayıtta da davalının “Toplayın” dediği, bunun üzerine banka yetkilisinin “Tamam o zaman ben söyledim bulabiliyor mu şimdi baksın toplarsa size döneceğim birazdan” şeklinde cevap verdiğinin belirlendiği, bu konuşmadan sonra da konuşma veya konuşmalar olduğunun anlaşıldığı, davanın temelini oluşturan hususun, davalı tarafından davacı Banka’ya devlet tahvili alımı hususunda verilmiş geçerli bir talimat bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu, bu husustaki ispat yükünün iddia sahibi asıl davadaki davacı banka olduğu, davalının alım talimatı verdiğini bir tereddüde yer vermeyecek şekilde kanıtlanmasının gerektiği, Ne var ki, davacı Bankanın, davalı ile banka görevlilerinin devam eden görüşmelerini sunamadığı, davalının talimatının bulunduğuna dair başkaca kayıt Ya da delil de sunamadığı, davalının alım talimatı verdiğini ispat edemediği anlaşıldığından asıl davada davanın reddine karar vermek gerekmiştir. /Birleşen davada davacı …, T. … ticari faaliyetleri ile tanıdığı müvekkilim hakkında herhangi bir talep ve icra takibi dahi bulunmadan müvekkili “Tahsili Mümkün Olmayan Batık Krediler” bülteni ile Merkez Bankası’ na ileterek müvekkilin ticari faaliyetlerine açıkça sekte vurduğu, onun itibarını zedelediği, ticari hayatını riske soktuğu ve düşürdüğü, davacı …’ nın bu eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğu, Bankanın hiçbir muaccel alacağı, talep edip de alamadığı bir alacağı yokken müvekkili tahsili mümkün olmayan batık krediler bülteninde Merkez Bankası’ na bildirmesi nedeniyle tüm Bankalar nezdinde kendisini batmış ve acze düşmüş olarak yansıtma çabasından ileri geldiğini, bu eylem bir haksız fiil olduğu,, birleşen dava ile talep edilen de bu haksız fiil nedeni tazminat isteminden ibaret olduğu, Esasen, davacı …’nun, batık krediler ve davacı bankanın Merkez Bankasına bildirimi nedeniyle ticari itibarına saldırı yapıldığı bu nedenle Kemerde bir dükkanda kredi kartının bloke edilmesi nedenine dayalı olarak aynı sebepleri ileri sürmek suretiyle, 04.04.2007 tarihli dilekçeyle … Bankasından tazminat istediği, davanın derdest olduğu, birleşen 01.06.2007 tarihli eldeki davaya karşı, davalı … Bankasının derdestlik itirazında bulunduğu, anlaşıldığından, birleşen davanın da daha önce dava konusu edilmesi ve davanın derdest olması nedeniyle usulden reddi gerektiği gibi, esasen, mevcut uyuşmazlık nedeniyle … Bankasının davacı … hakkında merkez Bankasına yaptığı bildirimin, Bankacılık mevzuatının ve uygulamalarının gereği olduğu, davacı …’yu rencide etmek ya da onun kişilik haklarına saldırı amacıyla bu işlemi yapmadığı, esasen bu tür eylemlerin özel kast ile icra edilmesi gerektiği, genel kastın yeterli olmadığı, manevi ve maddi zarar koşullarının oluşmadığı, maddi zararın ise davacı … tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, görüş ve savunmalara değer verilmemiştir.” gerekçesiyle “1-Mahkememizin bozmadan önce 2006/417 Esasına kayıtlı iken bozmadan sonra 2018/35 Esas sayılı dosyada davacı …’nın davasının reddine, 2-Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esasına kayıtlı dosyasında davacı … tarafından … Bankası Anonim Şirketi aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar, Yargıtay …… .Hukuk Dairesi’nin ……. Karar sayılı ilamıyla “… 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davaya ilişkin davacı …vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen kararın onanması gerekmiştir. / 2- Birleşen davaya ilişkin olarak davalı/birleşen davada davacı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince, dava, haksız fiile dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davacının daha önce … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde de aynı taleplerle dava açtığı, davanın derdest olduğu, ayrıca manevi tazminatın koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen manevi tazminat istemli dava kredi kartının sahtekar statülü kart olarak tanımlanması neticesinde bloke edilmesi ve mağaza sahibince karta el konulması sebebine dayalı olup işbu dava ise davalı bankanın Merkez Bankası’na yaptığı haksız bildirimlerle davacı …’nun ticari itibarını zedelediği iddialarına dayalıdır. Her iki davada davacı farklı maddi vakıalara dayalı olarak tazminat talep ettiğinden derdestlik söz konusu değildir. / Ayrıca, tacir olduğu anlaşılan davacı hakkında herhangi bir talep ve icra takibi dahi yapılmamışken Merkez Bankası’na gerçeğe aykırı şekilde “Tahsili Mümkün Olmayan Batık Krediler” bülteni ile borcunu ödemediğine yönelik bildirimde bulunulması manevi hak ihlali niteliğinde olup tazminatı gerektirdiği de gözetilmeden yazılı gerekçelerle birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, kararın birleşen davada davacı … yararına bozulmasını gerekmiştir.”gerekçesiyle asıl dava onanmış, birleşen dava bozulmuştur. Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozmadan sonra yeniden yapılan yargılamada; Birleşen davada, haksız fiile dayalı manevi tazminat istemi bozma konusu olup, davacının daha önce … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen manevi tazminat istemli dava kredi kartının sahtekar statülü kart olarak tanımlanması neticesinde bloke edilmesi ve mağaza sahibince karta el konulması sebebine dayalı olup işbu dava ise davalı bankanın Merkez Bankası’na yaptığı haksız bildirimlerle davacı …’nun ticari itibarını zedelediği iddialarına dayalıdır. Her iki davada davacı farklı maddi vakıalara dayalı olarak tazminat talep ettiğinden derdestlik söz konusu değildir. Ayrıca, tacir olduğu anlaşılan davacı hakkında herhangi bir talep ve icra takibi dahi yapılmamışken Merkez Bankası’na gerçeğe aykırı şekilde “Tahsili Mümkün Olmayan Batık Krediler” bülteni ile borcunu ödemediğine yönelik bildirimde bulunulması manevi hak ihlali niteliğinde olup tazminatı gerektirdiği anlaşılmakla manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 375.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine birleşen davada; Maddi tazminatla ilgili bozma olmadığı, önceki hükümde davanın reddedildiği ve yukarıda belirtildiği gibi maddi tazminat talebinin ispatlanmadığı anlaşılmakla davacının maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Belirtilen nedenlerle; 1-Mahkememizin asıl dosyası(2018/35 Esas, 2019/182 Karar); Yargıtayca onanmakla ve karar düzeltme talebi de reddedilmekle karar kesinleştiğinden, hüküm kurulmasına yer olmadığına; 2-Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında; Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 375.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; Davacının maddi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Mahkememizin asıl dosyası(2018/35 Esas, 2019/182 Karar); Yargıtayca onanmakla ve karar düzeltme talebi de reddedilmekle karar kesinleştiğinden, hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında; Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 375.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Davacının maddi tazminat davasının reddine,
Manevi tazminat yönünden; Alınması gereken 25,616,25 TL harçtan peşin alınan 13.500,00 TL harcın mahsubu ile eksik 12.116,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından peşin yatırılan 13.515,30 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 93,40 TL yargılama giderinden 46,70 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 55.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 55.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Maddi tazminat yönünden; Alınması gereken 80,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 38.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a başvurmak suretiyle temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2022

Başkan …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Katip …
¸[e-imza]