Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/484 E. 2022/943 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/484 Esas – 2022/943
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/484
KARAR NO : 2022/943

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
K.YAZIM TARİHİ : 30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2. … Yapı ve İnşaat Malzemeleri ve Cam San. Tic. Ltd. Şti. ile … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşme ile imzalanan … sayılı düzenleme şeklinde ek sözleşme yaparak 90896 ada 1 parsel için kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmeye göre inşaatın 7 blok üzerinden yapılacağını, müvekkiline 202 daire isabet edeceğini, sözleşmeye göre işin süresinin imar plan tadilatı ve inşaat yapım ruhsatı için 10 ay, taşınmazların teslimi için 36 ay olmak üzere toplam 46 ay süreli sözleşme imzalandığını, yüklenici firmanın süresinde inşaat faaliyetine başlayamadığını, Ankara …Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyasından sözleşmenin feshi davası açıldığını, ilk derece ve Yargıtay aşamasında sözleşmenin feshine karar verildiğini, karar düzeltme aşamasında yüklenicinin haklı olduğuna ve davanın reddine karar verildiğini, yüklenicinin ilgili davada temel harfiyatlarının alınması sırasında ana su boru hatlarına rastlandığını, ASKİ Genel Müdürlüğü’nün 2.Bölge Su Daire Başkanlığı’na konu hakkında başvuru yaptığını beyan ettiğini, Yargıtay incelemesinden geçen dosyada ASKİ’nin deplase işlemi yapmaması sebebiyle inşaat süresinin sözleşmeye uygun başlamasının mümkün olmadığı kararı verildiğini, ASKİ tarafından 6 Blok üzerinden inşaat yapımının uygun olduğuna dair görüş bildirildiğini, ASKİ’nin deplase işlemini yapmaması ve Yargıtay kararı sonrası müvekkili ile yüklenici arasında çekme mesafelerine uymak koşulu ile 6 Bloklu …. yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, taraflar arası Yargıtay incelemesi öncesi yapılan ilk sözleşmeye göre müvekkiline isabet eden 7 blok ve 202 daire üzerinden anlaşma sağlanmışken, ikinci sözleşme ile 6 Blok ve 191 daire üzerinden anlaşma sağlandığını, 2013 yılından 2020 yılına kadar süren Ankara …Asliye Hukuk … Esas sayılı dosyası üzerinden süren yargılama boyunca ASKİ’nin herhangi bir işlem yapmadığını, ASKİ nin bu işlemsizliği sebebiyle 400 üyeli müvekkili kooperatifinin, 6 Bloklu yeni bir sözleşme imzalamak zorunda kaldığını, ASKİ’nin makul sürede deplase etmemiş olması sebebiyle sözleşme süresi sonrasında kalan zaman kadar kira kaybı söz konusu olduğunu, ASKİ’nin işi sürüncemede bırakması sebebiyle 11 daire kaybının, 191 daire üzerinden ise kira bedelinden mahrumiyet söz konusu olduğunu, deplase işlemini yapılmaması sebebiyle oluşan zarar sözleşmenin feshi davasının kesinleşmesi ile öğrenildiğini, bu zararda sorumluluğu bulunan ASKİ ‘den zararın tazmini zorunluluğu doğduğunu belirterek, davalının kusuru sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararların tazmini için her iki kalem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, kira bedelinden kaynaklı zararlar için 1.000 TL, daire kaybından kaynaklı zararlar için 1.000 TL olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile her iki kalem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik toplam 2.000 TL nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parsele ilişkin imar uygulaması çalışması esnasında mevcut altyapı tesislerine ilişkin ilçe belediyesi tarafından müvekkili kurumdan İmar Kanununa göre görüş alınmadığının tespit edildiğini, ilgili belediye başkanlığından bu konuda görüş istenip istenmediğinin sorulmasını ve imar uygulamasının gerçekleşme aşamalarının bildirilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın mevcut boru hatlarından temel hafriyatlar alındığı sırada haberdar olunduğunu ve herhangi bir şerh veya beyan bulunmadığını belirttiğini, ilgili tapu müdürlüğünden bu durumun sorulmasını talep ettiklerini, kooperatif tarafından veya müteahhit tarafından inşaat ruhsatı aşamasında veya öncesinde bilgi sahibi olunması gerektiğini, kooperatif ve müteahhit tarafından inşaat ruhsat aşamalarında yeterli araştırma yapılmadığını, müddebir ve basiretli davranılmadığını, müvekkili idarenin ilgili Başkanlığı tarafından yapılan incelemede; ilgili hattın bahçe duvarı hattına yaklaşık mesafede olduğunun tespit edildiğini, hattın bulunduğu konum dikkate alındığında ilgili bloğun inşaatına engel olmadığını, mimari tadilat projesi yapılarak ilgili bloğun hattan etkilenmemesi için müteahhit tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını, mevcut ana su hattının geniş bir bölgeye içme suyu sağladığını, mevcut hatta alternatif bulunmadığını, deplase edilmesi talep edilen içme suyu hattından teknik olarak hiç etkilenmeyecek olan ve inşaatına başlanan 6 bloğa ilişkin kira bedelinin müvekkili kurumdan talep edilmesinün mümkün olmadığını, 6 Blok dahi müteahhit tarafından bitirilemediğin, 11 dairenin bedelinin talep edilmesinin mümkün olmadığını, ilgili 11 daire veya bu bloğun olduğu taşınmazın kamulaştırılmadığını, müvekkili idareden kaynaklanan herhangi bir zarar bulunmadığını, daire bedellerinin talep edilemeyeceğini belirterek, davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 114. maddesinde dava şartları sayılmış, aynı maddenin 2. fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 S.Y’nın 20. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesinin 1. fıkrasında; “Bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü öngörülmüştür.
Dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise;
HMK’nun 115/2. maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” hükmü öngörülmüş,
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2.fıkrasında da; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda; HMK’nun 115/1. maddesine göre Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabileceğinden taraflara tebligat yapılmaksızın dosya üzerinde inceleme yapılmıştır.
Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı kararı ile “yapı kooperatiflerinin tacir sıfatına haiz oldukları belirtildiğinden, davalı ASKİ’nin de ticari tüzel kişiliği bulunması nedeniyle her iki taraf tacir olup, ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği, davanın görevsizlik” gerekçesiyle dosyanın Ankara Asliye 1, 2, 3 Ticaret Mahkemeleri’nden birine tevzi edilmek üzere tevzi müdürlüğüne gönderilmesine” karar verilmiş ve dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Mahkememizin 15/02/2022 tarih, 2022/94 Esas, 2022/85 Karar sayılı kararı ile nkara Bölge Adliye Mahkemesi’nin …. Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere davacı konut yapı kooperatifinin tacir sıfatının bulunmadığı, davanın 6502 sayılı TTK kapsamı dışında kaldığı ve davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği; görev kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğinden HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin … Karar sayılı kararı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 12.11.2021 tarihli 2020/2 Esas-2021/3 Karar sayılı kararı ile “Kooperatiflerin nitelikleri itibariyle ticari şirketi ve bir ticari işletmenin işletilmesi kriterinden bağımsız olarak tacir oldukları, tek amacı kar elde etmek olmamakla birlikte kooperatiflerin, ortakların ekonomik faaliyetlerini geliştirmeyi amaçlayan ticari bir ortaklık olduğu, kooperatif şirketinin 6102 sayılı TTK’nin 124.maddesinde ne şahıs nede sermaye şirketleri arasında gösterilmemiş olmasının kanunun açık lafzı karşısında kooperatifin ticari şirket sayılmasın engel olmadığı, TTK’nın 124/1 maddesi ile de ticaret şirketi niteliğinde olduğunun bir kez daha teyit edildiği, kooperatifin tacir sayılamayacağı yönündeki yorumun kanuna aykırı bir yorum faaliyeti olduğu” kabul edilerek kooperatiflerin/yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK kapsamında tacir/ticaret şirketi sayılacaklarına karar verildiği gerekçesi ile dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Davacının, görevsizlik kararından sonra arabuluculuğa başvurmadığı anlaşılmıştır. Ancak HMK’nun 115/2. maddesinde göre, eldeki davada dava şartı noksanlığının dava açıldıktan giderilmesi mümkün görülmemiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/09/2022 tarih, 2022/4240 Esas, 2022/6367 Karar sayılı kararında dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olduğu, görevli mahkeme aşamasından önce dava şartı eksikliğinin giderilerek arabuluculuk işleminin tamamlanması gerektiği de belirtilmiştir.
Dava, davanın açıldığı tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesinin 1. fıkrasında belirtilen davalardan olup, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak dava şartıdır. Aynı zamanda, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2.fıkrasında belirtildiği şekilde, davacı arabulucuya başvurmak ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini de dava dilekçesine eklemek zorundadır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; Davacının davadan önce dava şartı olan arabuluculuğa başvurması ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, ancak bu zorunluluğa uymadan davayı ikame ettiği ve bu hususta da davalı vekilinin beyanda bulunduğu anlaşıldığından HMK’nun 114/2 delaletiyle TTK’nun 5/A, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 ve HMK’nun115/2. maddeleri gereğince arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
HMK’nun 114/2 delaletiyle TTK’nun 5/A, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 ve HMK’nun115/2. maddeleri gereğince arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgilisine iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2022