Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/454 E. 2022/916 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/454 Esas – 2022/916
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/454
KARAR NO : 2022/916

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/07/2008
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
K.YAZIM TARİHİ : 12/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında akdedilen poliçe ile müvekkiline ait işyerinde mevcut emtianın sigortalandığını, işyerinde 04/12/2002-08/12/2002 tarihleri arasında işyeri kapısının demir bağlantı noktalarından kesilmesi şeklinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucu, mal, stoku, demirbaş eşya ve üretimde kullanılan yaklaşık 130 milyar değerinde teçhizatın çalındığını, komşu işyerleri tarafından olayın bildirilmesi üzerine emniyete başvurularak gerekli müracaatın yapıldığını, davalının yapılan başvuru ve çekilen ihtara rağmen hasarın teminat dışı kaldığından bahisle ödeme yapmaması üzerine dava açmak zorunda kaldıklarını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL nin 11/12/2002 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline talep etmiş, 02/12/2004 tarihli ıslah dilekçesiyle 100.000,00 TL’nin 11/12/2002 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının poliçe prim ödemelerinin düzensiz olduğunu, eksik ödenen primleri bulunduğunu, hırsızlık olayının inandırıcılıktan uzak ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, eksperin davacının kayıtları üzerinde yaptığı incelemede tutarsızlık ve çelişkilerle karşılaştığını, kira başlangıç tarihinin çelişkili bildirildiğini, yoklama memurunca tanzim edilen yoklama fişinde demirbaşların eski işyerinden nakli getirildiğinin anlaşıldığını, emtiaya ait bilgi bulunmadığını, tutanak tanzim eden memurlarından olayı ve hasar miktarını inandırıcı bulmadıklarını, emtia giriş ve çıkışına ilişkin fatura ve sevk irsaliyelerinin VUK’a göre usulüne uygun olmadığını, elden verildiği beyan edilen paraların meblağı itibari ile banka kanalı ile gönderilmesi gerektiğinden maliye tarafından dahi dikkate alınmadığını, davacının yüksek miktarda vergi borcu bulunduğunu, iş hacim düşük olan işyerinde bu kadar emita stokunun bulunamayacağını, komşu işyeri sahiplerinin sigortalı işyerinin varlığından ve faaliyetinden haberdar olmadıklarını, işyerinden çalındığı beyan edilen malların ancak birkaç kamyonla sabaha kadar taşınarak götürülebileceğini ancak çevrede hırsızlığı gören olmadığını, irsileye numaralarının tarih sırasına göre olmadığını ve usulsüzlük olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Emniyet Kayıtları,
İhtarname, fatura ve irsaliyeler.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişiden alınan 05/10/2004 tarihli raporda; 04/12/2002 tarihi itibariyle ticari mal mevcudunun 67.071,07 TL, demirbaşların 3.276,17 TL, tesis makine ve cihazların 30.021,06 TL olduğu, 31/12/2002 tarihli kapanış maddesinde ticari mal mevcudunun 3.315,69 TL, demirbaş mevcudunun 64.642,276 TL olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 25/11/2005 tarihli raporda; sözleşmeden doğan davacının talep edebileceği miktarın ıslah edilen tutar gözetilerek 96.495,260 TL olduğunu, faiz başlangıcı, alacağın muaccel olduğu tarih olduğunu, tazminat miktarının belirlenebilmesi yolunda gerekli olan bilgi ve belgelerin, sigortalı tarafından sigortacıya iletilmesi gerektiğini, mevcut 11.12.2002 ihbar tarihli ekspertiz raporuyla hasarın tespit edildiği gibi ilgili vesaikin de davalı sigorta şirketine iletildiğinin sabit olduğunu, duruma ve sigortalı bu gereği yerine getirdiğine göre sigortacının 11.01.2003 tarihli itibariyle mütemerrit kabul edilmesinin sigortalının menfaatlerine uygun düşeceğini, taraflar arasındaki ilişki, akdi sorumluluk kapsamında olduğunu, yasal faizle yürütüldüğü bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 09/12/2009 tarihli raporda; Tarafların kendi iddiasını ispatlamakla mükellef olduğunu, davacı zararının isteği kadar olduğu iddiasını kesin deillerle kanıtlayamadığını, sigortanın bir zenginleşme aracı olmadığını, işyerinin yüz ölçümü, içindeki aksesuarlar dikkate alındığında faturalarda belirtilen miktardaki malın bir arada bulunabileceğini, faturalarda yazılı çay, çay makinesi, arıtma cihazının işyerine teslimine ilişkin irsaliyesinin olmaması Ekim ayında diğer aylara oranla yüklü miktarda dükkanda çay, çay ocağı arıtma cihazı depolanmasının olağan sayılamayacağını, yine ilk 10 ayık dönemde 72,55 TL’lik emtia alan bir tacirin bu 2 aylık zaman diliminde alım miktarının ise 66.231,16 TL’lik malı alması satışa sunmasının önceki işlem kapasitesi yönünden mümkün görülmediği, BK’nun 42/2’nci maddesine göre işyerine hırsızlık sırasında bulunabilecek mal miktarının olayların mutad cereyanına göre teknik inceleme ile belirlenmesi sonucu hırsızlığa konu emtianın zarar miktarının 21.222,63 TL olduğunu, 11.01.2003 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsili gerektiğininin bildirildiği, davacının önceki yıllara ait satış ve stoklarına, iş kapasitesi, çalındığı beyan edilen emtianın miktarı iş yerinin kapasitesi ve açıklanan diğer fiziki koşullara göre ticaretin seyri ve hayatın olağan akışı gereği davacının talep edebileceği zararının BK.m.42/2 maddesi de dikkate alınarak 21.222,63 TL olabileceği görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 18/02/2015 tarihli ek raporda; sigorta ile zenginleşme yasağı ve gerçek zararın karşılanması şeklinde ifade edilen Sigorta Hukuku ilkeleri gereği de zararın iddia edilen miktarda olduğunu inanılır delillerle davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, defter kayıtları, mahallinde yapılan keşif ve dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgilere, davacının önce ki yıllara ait satış ve stoklarına, iş kapasitesi, çalındığı beyan edilen imtianın miktarı iş yerinin kapasitesi ve açıklanan diğer fiziki koşullara göre ticaretin seyri ve hayatın olağan akışı gereği önceki raporlarında davacının talep edebileceği zararının 21.222,63 TL olabileceği bildirilmiştir.
İstanbul Anadolu …Asliye Ticaret Mahkemesinden İstinabe yoluyla alınan 08/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda; … Gıda Nak. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait ticari defterlerine ilişkin olarak iş yerinin adresine gidildiği, ilgili adreste böyle bir şirkete rastlanılmadığının tespit edildiğini, … Makine Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinin 6762 sayılı T.T.K.’nun 70-72 ve 82. Maddelerine göre 2002 T.Y. Ticari defterlerinin lehine delil teşkil etmediği, … Makine Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’nin davacı şirkete kesmiş olduğu dava konusu 07/10/2002 tarih 045700 nolu kdv dahil 35.400,00 TL açık fatura bedeline karşılık davacı şirkete 08.10.02 tarih 000220 nolu nakden tahsilat makbuzu kestiğini, ancak kesilen tahsilat makbuzunu ticari defterlerine 10 günlük süre içerisinde işlemediğini, 31/12/2002 tarihinde muhasebe kaydı yaptığını, yapılan işlemin VUK yönünden usulsüz muhasebe kaydı olduğunu, ancak yıl bitmediği için vergi kaybına sebebeyit vermediğinin tespit edildiği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sigorta sözleşmesi, işyeri sigorta poliçesi kapsamında hırsızlık nedeni ile tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/04/2006 tarih 2003/411 Esas 2006/171 karar sayılı kararı Yargıtay 11 HD’sinin 2006/9851 esas 2008/3951 karar sayılı 27/03/2008 tarihli kararı ile özetle; “Mahkemece yapılan inceleme eksik, benimsenerek hükme dayanak kılınan 25/11/2006 tarihli bilirkişi raporu yetersizdir. Davacı sigorta ettirenin rizikodan önceki yıllara ait iş hacmi, cirosu, malzeme özellikle çay emtiası alım ve satım ortalamaları, rizikoya konu olan çayların alımına ilişkin fatura ve sevk irsaliyelerinin gerçekliğinin satıcı kayıtları ile menşeinde araştırılarak irtibatlandırılması, böylece iddia edilen sigortalı işyerinin konumu, sahip olduğu alana nazaran çalındığı iddia edilen emtianın bu yere sığıp sığmayacağı, ayrıca bu miktar çayın ne kadar zamanda ve nasıl bir araç ve yöntemle bulunduğu yerden uzaklaştırılabileceği hususlarının keşfen saptanarak alınarak yeni bir bilirkişi raporu ile aydınlatılmasından sonra davalı sigortacının sorumluluğunun kapsam ve niceliğinin sigorta hukuku ilkelerine, poliçe ve eki gelen şartlar hükümlerine göre belirlenmesinde zorunluluk görüldüğünden, değinilen yönler araştırılmadan eksik incelemeyle verilen kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçeli ile bozulmuş, Mahkememizce bozmaya uyularak yeniden yargılama yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 21.222,63 TL’nin 11.01.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline fazla talebin reddine dair 25/03/2015 tarih 2014/1395 Esas 2015/278 Karar sayılı kararı Yargıtay 17 HD’sinin 19/06/2019 tarihli 2016/19591 esas 2019/7778 karar sayılı ilamında özetle; “Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; daha önceki bozma ilamı kapsamında yapılan araştırmalarda saptanan hususlar, davaya konu edilen çalınan unsurlara ilişkin satım faturalarının gerçekliğini detaylı araştırmayla tespit eden davalının olaydan hemen sonra aldığı 14.01.2003 tarihli araştırma raporu, davacının yan delillerle desteklenen ticari defter ve kayıtları, mahallinde yapılan keşifte işyeri hacmi ve fiziksel koşullarına ilişkin yapılan tespitler hep birlikte dikkate alındığında, davacı yanın zararının miktarını ispat ettiği gözetilmek suretiyle; bozma ilamı doğrultusunda eksikleri giderilen 25.11.2006 tarihli bilirkişi raporu gereği hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve elverişsiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir” gerekçesi ile bozulmuş, mahkememizce önceki kararda direnilmiştir.
Mahkememizin 18/12/2019 tarih 2019/606 E 2019/912K sayılı direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/03/2021 tarih … Karar sayılı ilamıyla bozulduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16/03/2021 tarih 2022(17)4-237 Esas 2022/336 Karar sayılı ilamıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği ve mahkememizin 2022/454 esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, sözleşmenin mevcudiyeti yürürlüğü, teminat limiti, bina inşa kullanım tarzı, iştigal konusu tartışmasızdır.
Uyuşmazlık, hırsızlık fiilinin gerçekleyip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş olsa dahi zarar kapsamı hakkındadır.
T.M.K.nun 6.maddesine göre, davacı davasını hırsızlık olayının müracaat ve görgü tesbit ve ifade tutanağı ile ispatlanmış olup, aksi davalı vekilin beyanlarında ispat edilememiştir. Davalı vekili beyanlarını bir takım afaki düşüncelere dayandırmıştır, dosyaya ibraz edilen belge, fatura ticari defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacının çalındığını iddia ettiği çay emtiasına ilişkin alımların, hırsızlığın gerçekleştiği 2002 yılının Ekim ayında gerçekleştirildiği; 66.303,71 TL’lik mal alımının bilirkişi heyeti tarafından da davacının ticaret hacmine uygun bulunduğu dikkate alındığında, önceki yıllardaki satışların %90’ın üzerinde olduğu ve 2002 yılında satın alınan malların %8’inin satılmış olmasının şüpheli olduğu gerekçesiyle, malların %50’sinin satıldığına ilişkin bilirkişi görüşü yerinde olmadığı, Zira, önceki yıllarda alınan emteanın %90’lık satış oranı tüm yıla ilişkin olduğu halde, rizikonun gerçekleştiği 2002 yılının bitimine sadece 2 ay kala alınan malların bu 2 aylık süreçteki %8’lik satış oranının şüphe yaratacak bir yönü yoktur. Diğer yandan; davacının makine satın aldığı şirketin, bu satıma ilişkin kestiği fatura ile bedelinin tahsiline ilişkin kestiği makbuzu, kendi ticari defterlerine yasal süreden sonra işlemiş olmasının, davacıyı ilgilendiren bir durum olmadığı, satıcı şirketin vergi usul hukukunu ilgilendiren bu tutumunun davacıya yapılan mal satımının gerçekliğini ortadan kaldırmayacağı açıktır. Bu itibarla, hükme esas alınan rapordaki görüş ve değerlendirmeler yerinde görülmemiştir.
Karakol tutanaklarına geçenler ile talep listesinde görünenler cins adet kalem bazından benzerlik göstermekte olup, 24/03/2003 tarihli ekspertiz raporu, fatura, irsaliye, ölçüm, sayım belirleme tazminat hesabı ve tesbit tekniğinde hasar gideriminde objektif görülmekle aksi delile rastlanmamıştır.
Sigortacı rizikoyu meydana getiren gerçek zarar miktarından poliçe limiti ile sorumludur.
Ekspertiz raporunu tesbiti 96.495,26 TL olup, bilirkişi tarafından yevmiye kayıtlarına göre çıkartılan 96.730,97 TL gider ve zarar hesabı ile mutabakat göstermiştir.
Dava ve talep, savunma, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/03/2021 tarih 2021/17-66 Esas 2021/379 Karar sayılı kararı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davaya konu edilen çalınan unsurlara ilişkin satım faturalarının gerçekliğini detaylı araştırmayla tespit eden davalının olaydan hemen sonra aldığı 14.01.2003 tarihli araştırma raporu, davacının yan delillerle desteklenen ticari defter ve kayıtları, mahallinde yapılan keşifte işyeri hacmi ve fiziksel koşullarına ilişkin yapılan tespitler hep birlikte dikkate alındığında, davaya konu edilen çalınan unsurlara ilişkin satım faturalarının gerçekliğini detaylı araştırmayla tespit eden davalının olaydan hemen sonra aldığı 14.01.2003 tarihli araştırma raporu, davacının yan delillerle desteklenen ticari defter ve kayıtları, mahallinde yapılan keşifte işyeri hacmi ve fiziksel koşullarına ilişkin yapılan tespitler hep birlikte dikkate alındığında, davacı yanın zararının miktarını ispat ettiği gözetilmek suretiyle; bozma ilamı doğrultusunda eksikleri giderilen 25.11.2006 (doğrusu 25.11.2005) tarihli bilirkişi raporu gereği ve 02/12/2004 günlü ıslah dilekçesine göre, 96.465,2 TL alacağın muaccel olduğu, 96.495,26 TL’nin temerrüt tarihi olan 11/01/2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile 96.495,26 TL’nin temerrüt tarihi olan 11/01/2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine.
2-Dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünde infazda nazara alınmasına,
3-Alınması gereken 6.591,59 TL harçtan peşin alınan 67,50TL ile ıslah harcı olan 1.284,30TL’nin düşümü ile eksik 5.239,79 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 76,82TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 15.439,24 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 3.504,74 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından bozmadan önce yapılmış 2.134,95 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan 363,60TL olmak üzere toplam 2.498,60 TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 2,398,65 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından bozmadan önce yapılmış 30,00 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan 87,20TL olmak üzere toplam 117,20 TL yargılama giderinin red oranına göre hesaplanan 4,68TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.23/11/2022