Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/45 E. 2023/101 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/45 Esas
KARAR NO : 2023/101

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – A
VEKİLİ : Av. ….

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 21/01/2022
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 22/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; hizmet alım işini ihale yasalarının ilgili maddeleri gereğince davalı müflis ile … Hafriyat şirketi tarafından kurulan adi ortaklığın üstlendiğini, davalı şirket bünyesinde çalışan …’ın Ankara 26. İş Mahkemesi’nin 2016/1045 esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine açtığı alacak davasının kabulüne karar verildiği ve bu kapsamda Ankara 6. İcra Dairesi’nin 2021/7787 esas sayılı dosyasında dava dışı işçiye 142.257,38 TL ödeme yapıldığını, ihale evrakı ve sözleşmeler gereğince davalı müflis şirketin işçi alacaklarından sorumlu oldukları iddiası ile146.704,03 TL kurum alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte iflas sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 201/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile, alacağı toplam 146.877,83 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü sürede açılıp açılmadığının karara bağlanması gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, sorumluluğun üst işveren sıfatındaki davacıda olduğunu, iflas masası kararının yerinde olduğunu savunarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve şartnameler, iflas dosyası, Ankara 26. İş Mahkemesi’nin 2016/1045 esas, Ankara 6. İcra Dairesi’nin 2021/7787 esas sayılı dosyası ve işçiye yapılan ödemelere ilişkin evrak dosya arasına konulmuştur.
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/763 esas 2017/49 karar sayılı ilamı ile davalı müflis şirketin iflasının 18/01/2017 tarihinde açılmasına karar verildiği, kararın 25/03/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ankara 21. İcra Dairesi’nin 2017/2 iflas dosyası kapsamında davacının yapmış olduğu 03/01/2022 tarihli başvurunun 07/01/2022 tarihinde reddine karar verildiği, kararın 15/01/2022 tarihinde davacı yana tebliğ edildiği, 04/05/2021 tarihinde ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı anlaşılmıştır. Dava 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi tarafından verilen 01/12/2022 tarihli raporda; davacının yapmış olduğu 13/07/2021 tarihli 142.257,38 TL’nin tamamı ile 4.620,45 TL yargılama giderinin davalı şirkete rücu edebileceği belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRME:
Dava; işçilik alacaklarının rucuen tahsili talebine dayalı iflas sıra cetveline kayıt istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı kurum ile davalı müflis şirket arasında hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, sözleşme gereğince müflis şirketin belirlenen süre içerisinde işe başlayıp işçi çalıştırdığı, dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, davacı kurumun da taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince davalı müflis şirket çalışanına ödeme yaptığı, eldeki dava ile ödemenin rücuen tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davacı idare ile davalı müflis şirket ve müflis şirketin adi ortağı olan dava dışı … Hafriyat Konfeksiyon İnş. Turz. Tic. San. Ltd. Şti. arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde belirtildiği şekilde, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, ancak bu sorumluluğun dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumluk niteliğinde olduğu, asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukukunun değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukukunun esas alınacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesi uyarınca müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları ve ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği belirtildiğinden dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği anlaşılmıştır.
Yine davalı müflis şirket ile dava dışı adi ortağı olan … Hafriyat Konfeksiyon İnş. Turz. Tic. San. Ltd. Şti. arasında da adi ortaklık bulunduğu ve bunların dış ilişkide davacı yönünden müteselsilen sorumlu olduğu ve adi ortaklığı oluşturan davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından (TBK’nun 638 maddesi) davalı müflis şirket aleyhine talepte bulunabileceği değerlendirilmiştir.
Yargıtay 6. HD 2021/1973 esas, 2022/810 karar sayılı ilamı ile “…Dava konusu alacak esasen dava dışı işçilerin çalıştığı dönemde ve nihayet iş sözleşmesinin sona ermesi ânında doğmuştur. Ödeme ile şirketin şahsında yeni bir alacak doğmuş değildir, doğan sadece rücu hakkıdır.
Bu durumda mahkemece, temel alacağın alacaklısı olan dava dışı işçilerin halefi sıfatıyla davacı alacağının rücu hakkı kapsamında ve iflas alacağı olarak sıra cetveline kaydına karar verilmesi ve işçilerin iş sözleşmesine dayalı alacağı İcra ve İflâs Kanunu’nun 206’ncı maddesinin birinci sırasında gösterilen şartları taşıyor ise, davacı alacağının da (yine halefiyet esası gereği) sıra cetvelinde birinci sıraya yazılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle davacı alacağının genel alacak olarak değerlendirilmesi…”nin doğru olmadığına karar verildiği gözetildiğinde her ne kadar rücu hakkı iflastan sonra doğmuş ise de eldeki davanın iflas sıra cetveline itiraz davası niteliğinde olduğu değerlendirilmiş, yukarıda değinildiği üzere süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Rücuya tabii ödemenin sözleşmeden kaynaklanması nedeni ile TBK’nun 146. maddesi uyarınca davalının zamanaşımı savunmasına itibar edilememiştir.
İşçiye ödenen kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar (Yargıtay 6. HD 2021/1763 esas 2021/2455 karar sayılı ilamı). İşçilik alacakları ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekeceğinden (Yargıtay 6. HD 2021/876 esas 2021/1507 karar sayılı ilamı) ve taraflar arasındaki sözleşmede açık hüküm bulunmasa dahi, bedeli önceden kararlaştırılan iş yönünden, davalının işçilerinin işçilik alacaklarından, iç ilişkide davalının sorumlu olduğunun kabulü gerektiği değerlendirilmiş (Ankara BAM 23. HD 2018/2185 esas 2022/562 karar sayılı ilamı) ve bilirkişi raporunda belirtilen miktar yönünden davacının davasının sübut bulduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı her ne kadar ıslah dilekçesi ile talebini artırmış ise de, bu miktar kayıt başvurusunda talep edilmediği gibi İİK’nun 235/1. maddesinin 1. cümlesi “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar,” hükmünü içermektedir. Anılan yasa hükmüne göre, kayıt kabul davaları on beş günlük yasal süre içinde açılması gereken davalardan olup, bu sürenin geçmesinden sonra ıslah yoluyla talebin artırılmasına hukuken geçerli sonuç bağlanamaz. Bu nedenle ıslah edilen tutar yönünden, hem alacak talebi bulunmadığından hem de ıslah tarihi itibariyle 15 günlük hak düşürücü sürenin geçtiği ve bu sürenin HMK’nun 114/2. madde hükmü uyarınca dava koşulu olduğu gözetilerek, ıslah edilen dava bölümünün, HMK’nun 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir (Yargıtay 23. HD 2017/367 esas 2020/2358 karar sayılı ilamı).
Yukarıda açıklandığı üzere, tüm dosya kapsamı ile bilirkişi raporu gözetildiğinde, dava dilekçesinde talep edilen miktar yönünden davanın kabulüne, ıslah edilen miktar yönünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
146.704,03 TL’nin müflis Arsel İnşaat Tesisat Makine Ticaret Sanayi Tld. Şti. İflas masasına kayıt ve kabulüne, ıslaha konu bakiye talebin usulden reddine,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 161,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 173,80 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından UYAP sisteminde kayıtlı toplam 1.077,50 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 1.076,22 TL’si ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 161,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/02/2023

Katip … Hakim …
¸¸ ¸¸