Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/413 E. 2022/905 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/413 Esas – 2022/905
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/413 Esas
KARAR NO : 2022/905

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2022
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :28/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 11/07/2021 tarihinde davalı şirkete bağlı … Gazetesi’nin internet sitesinde “…..” başlıklı haberi ile asılsız olarak müvekkilinin siyasi nüfuz ile ihalesiz olarak … İşleri Başkanlığı ile anlaşma yaptığının bildirildiğini ancak haberin gerçeğe aykırı olduğunu, çarpıtma içerdiğini, hizmet sözleşmesinin … Vakfı ile yapıldığını, kamu kasasından para çıkışının gerçekleşmediğini, yalnızca mensupların yararlanabileceği bir indirim kampanyası olduğunu, ödeme ve rezervasyon garantisi verilmediğini, davacının Belek ve Serik’te ayrı oteli bulunmadığını, müvekkil şirketin dürüst ve güvenilir çalışması, hayır ve bağışlarla yıllar boyu oluşturduğu itibarının haksız kazanç elde etme ve siyasi nüfuz kullanma iddialarıyla zedelendiğini, haberin ardından sosyal medya kapsamında müvekkili aleyhine yanlış iddialar içeren bilgi paylaşımlarının yapıldığını, böylelikle müvekkilinin ticari itibarı ile şeref ve haysiyetini zedelediğini iddia ederek 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını, haber içeriğinde karar örneğinin de sunulduğunu, halk tarafından … Vakfı’nın … İşleri Başkanlığı’nın kurup yönettiği bir kurum olarak bilindiğini, haber içindeki bilgilerin gerçek olduğunu ve haber değeri taşıdığını, ifade özgürlüğüne yönelik müdahalenin istisnalarının sınırlı değerlendirmesi gerektiğini, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğunu, gerçeğe uygun bilgilerin gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekecek nitelikte aktarılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığını, başlık ve haber içeriğindeki ifadeler çarpıcı olsa da davacı şirketin manevi haklarına saldırının bulunmadığını, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel ölçüte uyulduğunu, haberin veriliş biçimi yönünden özle biçim arasında ölçülülük bulunduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı iddiası ile manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı şirket hakkında, davalı şirkete bağlı … Gazetesi’nde ”….” başlığı ile internet sitesinde, sosyal medya hesaplarında ve 11/07/2021 tarihli gazete haberine ilişkin eldeki dava açılmıştır.
Davacı “… İşleri Başkanlığı’nın, 130 bin personeline indirimli tatil için anlaştığı beş yıldızlı muhafazakâr otel, eski …Başkanı …’ın akrabası …’ın vârislerine ait … Resort Otel & SPA çıktı. İhalesiz yapılan sözleşmeye göre, … personeline rezervasyon tarihindeki konaklama bedeli üzerinden yüzde 15 indirim yapılacak. Alkolsüz her şey dahil otelde kişi başına 100 doları bulan yatak fiyatı, tur operatörleri tarafından fahiş bulunuyor. Antalya’da sezonda en pahalı otelin bile içki dahil kişi başına en fazla 40 Avro’ya satın alındığına dikkat çeken seyahat acenteleri, …’in anlaşmasının yandaşa para kazandırmaya dönük bir anlaşma olduğu görüşünde. Otelin tatil sitelerinde en düşük fiyatı 341 lira olarak veriliyor. Eski Turizm Bakanı …., “Seyahat acentem faaliyette olsa ve benim personelim böyle bir anlaşma yapsaydı derhal iş akdini feshederdim” diyor…..Bir başka ilginç durum ise … Şirketler Grubu’na ait yine beş yıldızlı … Resort Belek Otel’in fiyatları yarı yarıya ucuz olmasına karşın bu grubun en pahalı oteli olan Serik’teki … Resort’un seçilmesi. Antalya’da daha ucuza muhafazakâr oteller de mevcut ama … İşleri Başkanlığı, personeli için en pahalı oteli tercih etmiş…130 bin personelinin ailesi de düşünüldüğünde ve personelin yarısının ailesiyle birlikte tatil yaptığı göz önüne alındığında otelin bir sezonda kazanacağı para devasa boyutlara ulaşıyor. Kaldı ki otel, rezervasyon garantisi için belli bir miktarı da peşin isteyecektir. Bu durumda otelin bu yılın en kârlı oteli olacağı şimdiden ilan edilse yeridir….” içeriğinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu iddiasında bulunmuştur.
TBK’nun 58. maddesinde, “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır. Davacı tüzel kişi olmakla birlikte TMK’nun 48. maddesi uyarınca kişisel varlıkları bulunduğuna göre buna ilişkin saldırıdan doğan zararın giderilmesini de talep edebilirler.
Davalı yan, haberin basın özgürlüğü kapsamında yapıldığının kabulü gerektiğini savunmaktadır. Basın, yaptığı yayınlarda gerek Anayasa’nın “Temel Haklar ve Ödevler” bölümünde yer alan ve gerekse de TMK’nun 24 ve 25. maddelerinde ve ayrıca özel yasalarda güvence altına alınmış olan, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır.
Basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için yayının gerçeğe uygun olması, gerçeğe uygun yayının haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden özle biçim arasında ölçülülük bulunması gerekir. Bir yayının hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi ancak açıklanan bütün bu koşulların birlikte varlığı hâlinde mümkündür. Yapılan bir yayın bu temel ilkelerden herhangi birine ters düşüyorsa hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2019 tarihli ve 2017/4-1414 E., 2019/464 K.; 10.12.2019 tarihli ve 2017/4-1833 E., 2019/1333 K., sayılı kararları).
Önemle vurgulanmalıdır ki yayınlanmasında kamu yararı bulunan, gerçek ve güncel bir haberin veya eleştirinin, özle biçim arasında denge kurulmak suretiyle verildiği durumlarda manevi tazminat sorumluluğunun temel öğesi olan hukuka aykırılık gerçekleşmeyeceğinden basının sorumluluğu da söz konusu olamaz.
Basın objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle olay ve konu ile ilgili olan, görünen, bilinen her şeyi araştırma, inceleme ve olayları o anda belirlenen biçimi ile değerlendirme, yayma ve yayınlama yetki ve sorumluluğuna sahip olmakla birlikte, haberin verilişi sırasında özle biçim arasındaki dengenin bozulmaması gerekir.
Haberde gerekli, yararlı ve ilgili olmayan nitelemeler ve yorumlar yapıldığı, haberin içeriğine uygun düşmeyen, tahrik edici, kamuoyunda husumet ve kuşku yaratıcı, güveni zedeleyici bir üslubun kullanıldığı durumlarda, özle biçim arasındaki denge bozulmuş sayılır. Bu da hukuka aykırılığın varlığını kabule imkân sağlar.
Diğer bir anlatımla basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bunun içindir ki, basının yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. İşte bu farklılık ve ayrık durum gözetilerek yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluk sınırı belirlenmelidir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Yine, basının manevi tazminat sorumluluğunun doğması TBK’nın 58. (BK’nın 49.) maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olmasına bağlıdır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde, habere konu sözleşmenin haber içeriğinde mevcut olduğu, taraflarının davacı ile … Vakfı olduğu halde haber başlığında … İşleri Başkanlığı olarak belirtildiği, davalının toplumda aynı kurum olduklarına dair çağrışım yaptığı savunmasına karşın iki kurumun ayrı tüzel kişilikleri bulunduğu ve haber içeriğinde personel sayısı belirtildiği de gözetildiğinde bu hususun gerçeğe aykırı olduğunun davalı tarafça da bilindiği ve haberin yanıltıcı yönünün bulunduğu değerlendirilmiştir.
Davalı, davacının habere konu sözleşme içeriğini inkar etmediğini, haberin gerçeği yansıttığını savunmuştur. Sözleşmenin niteliği incelendiğinde, kurumlar arası indirim anlaşması niteliğinde olup dava dışı kurumun yükümlülüğüne dair bir hüküm bulunmadığı, … Vakfı üyelerinin davacıya ait otelde konaklaması halinde oda fiyatlarından mevcut tarife gereği indirimli faydalanmalarının kararlaştırıldığı, davalının ise haber içeriğinde sözleşmenin ihalesiz olarak yapıldığı, indirimin ve davacının oda fiyatlarının fahiş olduğunu, sözleşmenin kurum zararı doğurabileceğine dair yönlendirici ifadeler kullandığı görülmektedir. İndirim anlaşmalarının mahiyeti gereği ihale ile yapılması Kamu İhale Kanunu’nda bu hususta bir düzenleme bulunmadığından mümkün değildir. Davalı sözleşme içeriğini habere eklemiş ise de, sözleşme içeriğinden bağımsız olarak bu durumun kamu zararına sebep olabileceğini iddia etmiştir. Haber içeriğinde sözleşme dışı anlaşma hükümleri bulunduğuna dair bir iddia bulunmamaktadır. Bu hali ile habere konu sözleşme gerçek ise de, indirim anlaşmasının haber değeri taşıdığı ya da haberin yayılmasında kamu yararı bulunduğu hususlarında kesinlik bulunduğu kanaatine varılamamıştır.
Davacının sunmuş olduğu sosyal medya paylaşımlarındaki üslup ile haberde acenteler ile siyasilerin görüşlerine yer verildiği de gözetildiğinde, haberde sözleşme ile ilgili olmayan nitelemeler ve yorumlar yapıldığı, haberin içeriğine uygun düşmeyen, tahrik edici, kamuoyunda husumet ve kuşku yaratıcı, güveni zedeleyici bir üslubun kullanıldığı, dolayısıyla özle biçim arasındaki dengenin bozulduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan gerekçeler ile davacının kişilik haklarının zedelendiği, haberin hukuka aykırı nitelik taşıdığı ve davacının tazminat hakkının doğduğu değerlendirilmiş, manevi tazminatın mahiyeti gereği zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirebilecek ve var olan durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktarının her olayın şartlarına göre değerlendirilmesinin gerekeceği kanaati ile davacının davasının kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçelerle;
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 11/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 3.415,50 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.707,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 660,00 TL’sinin davalıdan, bakiye kısmın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 32,00 TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 16,00 TL’si ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.707,75 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/11/2022