Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/41 E. 2022/315 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/41 Esas
KARAR NO : 2022/315

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 09/11/2010
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/03/2013
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ: 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl dava ve birleşen davada dava dilekçesi ile; Ankara …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararına istinaden müvekkili bankada “tevdi mahalli hesabı” açıldığını ve 177.513,30 USD paranın …’un adına yatırıldığını ve gerçek hak sahiplerine ödenmesine karar verildiğini, Ankara …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında söz konusu paranın 70.000 USD’nin …, 107.513,30 TL’sinin …’e ödenmesine karar verildiğini ve bu karar doğrultusunda ödeme yapıldığını, ancak Av. …’ün Ankara …Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava neticesinde 44.378,25 USD’nin söz konusu paradan öncelikle ödenmesi gerektiğine hükmedildiğini ve …’e (177.513,70 USD daha önce ödendiği için) ilaveten 95.240,40 TL ödeme yaptıklarını, ayrıca …’e Ankara …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen ilam nedeniyle 13.871,93 TL ödeme yaptıklarını beyanla davalılardan her iki ödemenin ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesinini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının vekalet ücreti alacağı olduğunu ve öncelikli olduğunu, davanın diğer davalıya yönetilmesi gerektiğini, kendileri açısından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ise, davalara cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce davanın reddine ilişkin verilen 16/04/2014 tarihli kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …. karar sayılı ilamıyla “Somut olayda davacı Banka’nın ilk yaptığı ödemeyi bir mahkeme kararına istinaden yaptığı için bir sebep bulunmakta iken, ikinci yaptığı ödemeye esas karar ile ilk mahkeme kararına dayalı yaptığı ödemenin haklı sebebi ortadan kalkmıştır. Yani ikinci mahkeme kararı ile ilk ödeme sebebi ortadan kalktığından davalılar Doğan Karaciğer ve …’a yapılan ödemede haklı bir sebep bulunmama şartı da gerçekleşmiştir. Çünkü … ve … sonraki davanın davacısı Kemal … ile birlikte bu alacağı almaya kalktıklarında, … ve …’ın alacakları Kemal …’ün alacağından sonra ödeneceğinden, … ve …, Kemal …’e yapılan ödeme kadar eksik alacaklardı. Bu itibarla davacının taleplerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerekirken anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Diğer taraftan, Mahkemece, davalı … yönünden bu davalının alacağının da Avukatlık Kanunu’ndan kaynaklanması nedeniyle rüçhan hakkı bulunduğundan davanın reddine karar verilmiştir. Avukatlık Kanunu’nun 166/2. maddesi uyarınca, avukat, sözleşme ile kararlaştırılan ve hakim tarafından takdir olunan ücretinden dolayı, kendi çalışması sonucunda müvekkilin muhafaza ettiği veya kazandığı mallar ve davadaki diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para yahut alınacak mallar üzerinde diğer alacaklılara nazaran rüçhan hakkını haizdir. Rüçhan hakkı, vekaletnamenin düzenlenme tarihine, vekaletname umumi ise iş sahibi adına ücret konusu işten dolayı ilk yapılan resmi başvurma tarihine göre sıra alır, hükmü bulunmaktadır. Bu madde metninde de anlaşılacağı üzere, esasen Avukatlık Kanunu’ndan kaynaklanan bu rüçhan hakkı, avukatın çalışması sonucu müvekkili tarafından elde edilen mallara yönelik icrai takipte alacaklıların başvurması halinde alınacak sırada gözönünde tutulması gereken bir husustur. Mahkemece davalı …’ın alacağının bu madde hükmüne uygun olarak rüçhanlı olup olmadığı yönünde bir araştırma yapılmadan hüküm kurulması da doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bu kez 26/12/2017 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalıların temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … karar sayılı ilamı ile, sair temyiz itirazları reddedilerek “Asıl ve birleşen dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olup mahkemece asıl ve birleşen davada hüküm altına alınan miktarların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Davacı, tevdii mahalli olarak kendisine yatırılan paranın aslında öncelikle dava dışı …’e ödenmesi gerekirken, 70.000.- USD’nin davalı …’a, 107.513,30 USD’nin davalı … ile temlik ettiği dava dışı kişilere ödendiğini, bu sebeple davalıların sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek mahkeme kararı ile sonradan …’e yaptığı ödemelerin davalılardan tahsilini istemiştir. Davacının isteminin ileri sürülüş şekline göre davalılar arasında müteselsil sorumluluğu gerektiren bir husus bulunmadığından mahkemece asıl ve birleşen davada hükmedilen tutarların davalıların bankadan haklı bir sebep olmaksızın tahsil ettiği tutarlarla orantılı olarak davalılardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu tutulmaları yerinde olmamış, hükmün açıklanan nedenlerle davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile bozularak dosya Mahkememize gönderilmiş, bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamı öncesi alınan bilirkişi raporu, bozma ilamları ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde, davacı tevdii mahalli olarak kendisine yatırılan paranın haksız olarak davalılara yatırılması nedeni ile sebepsiz zenginleşmeye dayalı eldeki davayı açmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararın temyizi üzerine davalıların sair temyiz itirazları reddedilerek davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunmadığından tahsil ettikleri tutarlarla orantılı olarak istirdat miktarının belirlenmesi gerektiği yönünden kararımızın bozulmasına karar verildiği, davalıların toplam tahsilatının 216.805,87 TL, davalı …’e yapılan ödemenin 125.112,87 TL olması karşısında tüm ödemeye oranının (216.805,87/125.112,87=) %57,707 olduğu, davalı …’a yapılan ödemenin 91.693.00 TL olması karşısında tüm ödemeye oranının (216.805,87/91.693.00=) %42,293 olduğu anlaşılmıştır.
İadesi gereken tutarın asıl davada 95.240,40 TL olduğu, hesaplanan oranlar üzerinden yapılan değerlendirmede (95.240,40*%57,707 – 95.240,40*%42,293) 54.960,39 TL’sinin davalı …’den bakiye kısmın davalı …’dan tahsilinin gerekeceği, birleşen davada 15.291,55 TL olduğu, hesaplanan oranlar üzerinden yapılan değerlendirmede (15.291,55*%57,707 – 15.291,55*%42,293) 8.824,29 TL’sinin davalı …’den bakiye kısmın davalı …’dan tahsilinin gerekeceği değerlendirilmekle, açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
ASIL DAVANIN KABULÜ İLE,
95.240,40 TL’nin 54.960,39 TL’sinin davalı …’den bakiye kısmın davalı …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
BİRLEŞEN ANKARA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN …. ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVANIN KABULÜ İLE,
15.291,55 TL’nin 8.824,29 TL’sinin davalı …’den bakiye kısmın davalı …’dan birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
Asıl davada alınması gereken 6.505,87 TL karar ve ilam harcının (3.754,34 TL’sinden davalı … bakiye kısmından davalı … sorumlu olmak kaydı ile) davalılardan alınarak Hazineye irat KAYDINA (daha önce harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise dikkate alınmasına),
Birleşen davada alınması gereken 1.044,57 TL karar ve ilam harcının (602,79 TL’sinden davalı … bakiye kısmından davalı … sorumlu olmak kaydı ile) davalılardan alınarak Hazineye irat KAYDINA (daha önce harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise dikkate alınmasına),
Asıl davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 7.944,85 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den, 6.036,40 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Birleşen davada davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den, 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafça asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan UYAP sisteminde bulunan bozmadan önce yapılmış 2.832,30 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan 54,50 TL yargılama giderinin toplamı 2.886,80 TL’nin davalılardan (1.665,89 TL’sinden davalı … bakiye kısmından davalı … sorumlu olmak kaydı ile) alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davalıların yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde istek halinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a başvurmak suretiyle temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2022

Katip … Hakim … ¸¸ ¸¸