Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/373 E. 2023/305 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/373 Esas
KARAR NO : 2023/305

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … -….
Av. … -….
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 2- … – …
VEKİLLERİ : Av. … -…
Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2020
KARAR TARİHİ : 25/04/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 29/04/2023
Mahkememizde görülen davanın açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel ve … ada … parselde bulunan taşınmaz üzerinde davalı … tarafından …/09/2012 tarihli ihale sonucunda … ve … A.Ş adi ortaklığı ile, 16/11/2012 tarihinde arsa satış kat karşılığı gelir paylaşım sözleşmesi imzalandığını, … …. Noterliği’nin19/03/2013 tarihli … yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile, …’nin yazılı onayı ile … A.Ş.’den müvekkilinin sözleşmedeki hak ve yükümlülüklerin temlik alındığını, müvekkili ile davalı … arasında, … …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı 08/03/2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin imzalandığını, davalı … şirketinin pilot ortak olarak %51 hisseye sahip olmasının kararlaştırıldığını, … … sayılı kararı ile ihalenin iptaline karar verdiğini, …’nin 17/06/2016 tarihli ve … karar sayılı kararı ile davayı esastan bozarak davanın reddine karar verdiğini, ancak davalı …’nin kararı beklemeden, … …’nin kararını gerekçe göstererek 02/09/2015 tarihinde ihale sözleşmesinin tasfiyesine karar verdiğini ve işi tasfiye işlemini gerçekleştirdiğini, …’nin kararının tebliği üzerine tasfiye kararından dönerek Kasım 2016 tarihinde sözleşmeyi eski haline getirdiğini, sözleşmeye konu taşınmaza ilişkin… … sayılı dosyasında imar planının iptaline karar verildiğini, yeni imar planının da… …. … sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğini, adi ortaklık tarafından hazırlanan yeni imar planının askı süresi içinde bir çok kurum ve şahsın itiraz başvurusunda bulunduğunu, ancak itiraz edilse dahi planların… … sayılı ilamı uyarınca hazırlanmış olması nedeni ile iptal edilmeyeceğini, işe başlama koşullarının oluştuğunu, bu hali ile geçici bir hukuki imkansızlık oluşturmuş gibi görünmesine rağmen, söz konusu işlemlerin devam etmesinin idare aleyhine bir duruma yol açmayacağını, adi ortaklığın kurulma aşamasından sonra … şirketinin 03/03/2017 tarihinde hisse oranlarını değiştirmek için… … sayılı davasını açtığını, yine … şirketi tarafından 14/11/2018 tarihli ihtarname ile bir miktar paranın ortaklık hesabına ödenmesini ve ödeme yapılmazsa yasal her türlü hak ve alacak talep etme hakkı saklı kalmak kaydıyla adi ortaklığın kuruluş amacı olan iş/projenin ifasının imkansız hale geleceği, bu haliyle adi ortaklığın mümkün olamayacağını dikkate alınarak gerekli her türlü girişimde bulunacağının ihtar edildiğini, … şirketi tarafından, müvekkilin onayı alınmadan, 23/11/2018 tarihinde …’den “Öncelikle fiili imkansızlık halinin ortadan kaldırılarak, ihale duyurusu ve sözleşmede belirtildiği şekilde; (…) imar planının düzeltilmesi, imar planının düzeltilmesi,imar planının bu şekilde düzeltilmemesi ve imkansızlığın devam etmesi halinde, sözleşme tarihinden itibaren 6 yılı aşkın sürenin de geçtiği hususu göz önünde bulundurularak fiili imkansızlık nedeniyle işin tasfiyesine karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğmuştur,” denilerek işin tasfiyesinin talep edildiğini, müvekkilinin ise 27/11/2018 tarihinde …’ye “TBK’nun 637. maddesinde hüküm altına alındığı üzere, temsil yetkisine sahip pilot ortağın yapacağı önemli tasarruf işlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oy birliği ile verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olmasının şart olduğunu, ortaklığın %49 hissesine sahip olan … A.Ş olarak söz konusu yazı ve içeriği onay vermediklerini,” belirtiklerini, … tarafından ise 04/02/2019 tarihli yazı ile, “…Son planlara göre idarenin toplam hasılat tutarında azalma olacağı, sözleşmenin akdedildiği tarihten bu yana geçen 6 yılı aşkın sürede hukuki ve fiili imkansızlık halinin devam ediyor olması ve imar sürecindeki belirsizlik nedeniyle hala inşaata başlanamadığından idarelerince sözleşmenin tasfiye edileceği,” belirtilerek tarafların tasfiye işlemleri için ivedilikle idareye başvurmalarının istendiğini, ancak müvekkil şirketin söz konusu tasfiye toplantısına katılmadığını, …’nin 20/02/2019 tarihli yazısı ile “…./… ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel ve … ada … parsel arsa satış karşılığı gelir paylaşım işi idaremizin …/02/2019 tarihli kararı ile tasfiye edilmiştir,” denilerek sözleşmenin haksız olarak tasfiye edildiğini, müvekkili tarafından …’e gönderilen… …. Noterliği’nin 01/03/2019 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesiyle “Müvekkil firmanın sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifaya hazır olduğundan ihtarnamede ileri sürdüğünüz hususları kabul etmiyor, … ile imzalanan sözleşme aynı zamanda tapuda pay devrini de içerdiğinden, sözleşmeden tek taraflı irade beyanı ile dönülmesi mümkün olmayıp fesih için mahkemeden karar alınmasının zorunlu olduğu, pilot ortak sıfatıyla sözleşmenin sona erdirilmesini doğuracak şekilde tasfiye talebinde bulunmaya yasal olarak yetkinizin olmayıp, bunun sorumluluğu tamamen şirketinize ait olduğunun” bildirildiğini, …’in… …. Noterliği’nin 24/06/2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile adi ortaklığın tasfiyesi için yetkililerin hazır bulunmalarını ve ayrıca … tarafından adi ortaklığa fazladan konulmak zorunda kalınan ….299.536,64TL’nin ödenmesini ihtar ettiğini, … tarafından 10/08/2019 tarihinde sözleşmeye konu taşınmaza ilişkin açık artırma ile arsa satışı ilanı yayınlandığını, müvekkili tarafından bu işlemin iptali için… … sayılı dosyasının, ihalenin 05/09/2019 tarihinde iptal edilmesi üzerine konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karara çıktığını iddia ederek … / … ortaklığının üstlendiği … işinin usulsüz ve yasaya aykırı bir surette tasfiye hükümlerine tabi kılınmasına dair davalı … tarafından tesis edilen işlemin tedbiren durdurulmasına, sözleşme konusu taşınmaz üzerine tedbir konulmasına, kabul edilmediği takdirde davalıdır şerhi konulmasına, dava konusu tasfiye işleminin sözleşmede yol açtığı muarazanın giderilerek tasfiye kararının iptaline, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerliliği ve devam ettiği hususunun tespiti ile hüküm altına alınması taleplerinin kabul edilmediği takdirde davalıların haksız tasfiye işlemine sebep olmaları nedeniyle uğranılan tüm menfi veya müspet zararlara karşılık fazlaya dair her türlü ve faizden doğan artış haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin tasfiye tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekiline dava değerini açıklamak üzere verilen süre üzerine davacı vekilince 01/10/2022 tarihli dilekçe ile ekinde uzman görüşü sunduğu, 25/04/2023 tarihli duruşmada 10.000,00 TL menfi zarar. 40.000,00 TL müspet zarar talep ettiklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduklarını, idari yargı olduğunu, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, sözleşme konusu işin yapılması imkansız hale geldiğini, davacının adi ortaklık sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getiremediğini, … tarafından sözleşmenin tasfiye edildiğini, taraflar arası sözleşmenin 28. maddesi ile sözleşmenin 3/1-e bendine göre sözleşmenin tasfiyesinin istenebileceğini, müvekkilinin pilot ortak olarak edimlerini hukuka uygun ifa ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunduklarını, yaklaşık 7 yıl boyunca hazırlanan ve onaylanan her plan ve plan tadilatlarına yönelik iptal talebiyle idari yargıda dava açıldığını, her seferinde öncelikle yürütmeyi durdurma, akabinde iptal kararları verildiğini, yeni durumun kamu açısından kabul edilecek bir aralıkta olmayan idare gelirini düşürdüğünü, tüm bu davalar neticesinde verilen iptal kararlarının borcun ifası bakımından TBK 112 ve TBK 136 anlamında hukuki imkansızlık yarattığını, hukuken geçerli bir imar planının bulunmaması nedeniyle inşaat ruhsatının alınamadığı ve inşaata başlanamadığını, yüklenicinin ediminin ifasının TBK 112. madde ve 136. madde anlamında imkansız hale geldiğini, sözleşmenin 3-e maddesi hükmüne dayanarak …/02/2019 tarih ve 20846 sayılı … Kararı alındığını ve … şirketi ile tasfiye mutabakat metni imzalandığını ve sözleşmenin müvekkili tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, tam iki tarafa borç yükleyen eser sözleşmelerinde borçlunun (yüklenicinin) ediminin, onun tazminat sorumluluğunu gerektirmeyen ona atfı kabil olmayan bir kusur sebebiyle imkansızlaşması halinde, karşı tarafın edim yükümü de kanun gereği sona ereceğinden, bu nedenle ifası imkansızlaşan borcun borçlusu karşı edime ilişkin talep hakkını kaybettiği gibi, önceden aldıklarını da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre (TBK 77-82) iade etmek zorunda olduğundan sözleşmenin feshine karar verildiği, yapılan işlem kamu yararı amaç ve ilkeleri ile hukuka uygun olduğunu, davacının haksız ,hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak iş bu davayı açtığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, … … sayılı dosyası, sözleşmeler, ihtarnameler, taraflar arasındaki yazışmalar, … … sayılı, … … sayılı, … … sayılı, … …. … sayılı, … …. … sayılı, … … sayılı ilamları dosya arasına alınmış, taraflara ticari defterlerini sunmak üzere HMK’nun 222. ve devamı maddeleri uyarınca ihtarat yapılarak süre verilmiş, sunulan defterler incelenmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Mali müşavir, inşaat bilirkişisi, nitelikli hesap bilirkişisi 09/02/2022 tarihli raporunda özetle, adi ortaklığın 2013-2014-2015-2017-2018 yıllarına ait yevmiye defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil teşkil ettiği, davacı şirketin 2015-2016-2017-2018 yıllarına ait yevmiye defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil teşkil ettiği, ancak 2014 defterlerinin kapanış tasdikinin olmadığı bu nedenle lehine delil teşkil etmeyeceği, sözleşmenin … tarafından, ihale tarihinden sonra inşaata esas emsal değerinde azalma olması nedeni ile sözleşmenin 3-e maddesi gereğince toplam hasılat (….) tutarında herhangi bir nedenle azalma olduğu takdirde idare işin devamına karar vermeye veya sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh etmeye yetkilidir, hükmü doğrultusunda sözleşmenin tasfiyesine karar verdiği görülmekle sözleşme feshinin geçerli olup olmadığı hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalı … ile davacı arasında adi ortaklık kurulduğu, bu davanın adi ortaklık ile … arasında imzalanmış olan “Arsa satış kat karşılığı Gelir Paylaşım Sözleşmesi”nin haksız feshi nedeni ile uğranılan zararın tazminine ilişkin olduğu, adi ortaklığın tasfiyesine dair talep ya da belge bulunmadığı, adi ortaklığın feshine dair dosyada belge bulunmadığı, adi ortaklığın henüz tasfiye edilmemiş olduğu, sözleşmenin tasfiyesinde taraf iddiaları ve savunmaları kapsamında hukuki ifa imkansızlığı olup olmadığı ve ifa imkansızlığı noktasında ve yaşanan imar değişikliği süreci nedeni ile taraflara kusur yüklenip yüklenemeyeceği hususlarında nihai takdirin mahkemede olduğu, Mahkemenin talep edilebileceği kanaatine varması halinde davalının talep edebileceği menfi zarara ilişkin, davacının dilekçelerinde talep ettiği zarara ilişkin somut ifadesi olmadığı gibi somutlaştırmaya yönelik her hangi bir belge bulunmadığı, davacının şirket kayıtlarının tümünü sunamadığı ve sunulan kayıtlarda menfi zarar talebi kapsamındaki harcamalara yönelik kayıt bulunmadığı, adi ortaklığın kayıtlarında harcama kayıtları bulunsa dahi, adi ortalık hesabının adi ortaklık tasfiyesinde değerlendirileceği, bu nedenle ayrıca menfi zarar hesabına katılamayacağı, 01/10/2022 tarihli dilekçesi ile dilekçe ekinde sunduğu uzman raporu doğrultusunda menfi zarar kalemlerini rakamsal olarak somutlaştırdığı görülmüş ise de zararın dayanaklarını somutlaştırmadığı, bu hali ile hesaplama yapmanın mümkün olmadığı, Mahkemenin talep edilebileceği kanaatine varması halinde davalının talep edebileceği müspet zarar kapsamındaki kar kaybının hesaplanması içinse, sözleşme konusu olan inşaatların yapı sınıflarının anlaşılması için, yapılacak binalara ait vaziyet planlarının, mimari projelerin ve mahal listelerinin dosyaya kazandırılması, konut alanlarının olduğu bölgenin arazisinin değerlerinin tespiti için konut ve arazi emlak değer tespitleri konusunda uzman, piyasayı iyi bilen, kurumlarca yetkilendirilmiş tecrübeli bir gayrimenkul uzmanının da dosyaya bilirkişi olarak atanması gerektiği görüş ve kanaati bildirilmiştir. Rapor oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunarak hükme esas alınmıştır. Uzman görüşüne konu edilen alacak kalemlerinin yazılı dayanağı bulunmadığından uzman görüşüne itibar etmek mümkün olmamıştır.

DEĞERLENDİRME:
Dava, eser sözleşmesinin feshedilmediğinin tespiti, olmadığı takdirde menfi ve müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.
… sayısı ilamı ile eldeki dosyanın yetkili… Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği, … …sayılı ilamı ile dosyanın görevli… Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği, kararın davalı … tarafından idari yargının görevli olduğundan bahisle istinafı üzerine… … sayılı ilamı ile istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği ve dosyanın Mahkememiz esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından yapılan … ihalesinin dava dışı şirket ile davalı şirket arasında kurulan adi ortaklık tarafından 16/11/2012 tarihinde üstlenildiğini, davacının bu ihaleye 19/03/2013 tarihli temlikname ile idarenin yazılı onayı ile dahil olduğu ve davacı ile davalı şirket arasında bu işin yapımı amacıyla 08/03/2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığı, imar planlarının birden fazla kez idare mahkemesi kararları ile iptal edildiği, davalı şirketin 23/11/2018 tarihli dilekçesi ile davalı …’ye başvurarak, ifada hukuki imkansızlık olduğu ve… kararı doğrultusunda başlatılan yeni plan çalışması sonucunda planların … (…) …. şeklinde onaya sunulması/onaylanması halinin ihale şartlarını değiştirecek olması sözleşme eki imar planında … serbest olarak belirlendiği, emsalin 0.30 azaltılması halinde bu hususun işin devamı açısından fiili imkansızlık durumu oluşturacağı bu nedenlerle imar planlarının sözleşmede belirtilen şekilde düzeltilmesi, düzeltilememesi halinde fiili imkansızlık nedeni ile işin tasfiyesine karar verilmesini talep ettiği, bunun üzerine davalı …’nin …/02/2019 tarihli … Kararı ile, iş bu dilekçe dikkate alınarak ihale tarihinden sonra inşaata esas emsal değerinde azalma olması nedeni ile sözleşmenin 3-e maddesi gereğince Toplam Hasılat (….) tutarında herhangi bir nedenle azalma olduğu takdirde; idare işin devamına karar vermeye veya sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmeye yetkilidir hükmü doğrultusunda sözleşmenin tasfiyesine karar verdiği, davacının sözleşmenin feshinin usulsüz olduğu, davalı şirketin adi ortaklık adına bu yönde başvuru yapmasının mümkün olmadığı ve adi ortaklığın zararına bu yönde talepte bulunduğu iddiası ile öncelikle tasfiye kararının iptali ile sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti, olmadığı takdirde menfi ve müspet zararının tazmini istemi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davalı yan görev, yetki ve yargı yoluna ilişkin itirazlarda bulunmuş, dosyanın geçirdiği safahat ile istinaf ilamı gözetildiğinde bu itirazlara ilişkin değerlendirme yapılmasına yer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı … şirketi husumet itirazında bulunmuş ise de, davacının talebinin davalının haksız eyleminden kaynaklı sözleşmenin tasfiyesi nedeni ile zararın tazmini istemine dayanması nedeni ile yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Davacının talep sonucu ile davacı ile davalı şirket arasındaki adi ortaklığın henüz feshedilmemiş olması gözetilerek adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin hükümlerin uygulanmasına yer olmadığı değerlendirilmiştir.
Uyuşmazlığın temeli, ifa imkansızlığının oluşup oluşmadığı, oluşmamış ise davalı şirketin … sözleşmesinin tasfiyesine ilişkin idareden talepte bulunmasının adi ortaklık sözleşmesi gereği mümkün olup olmadığı, mümkün değilse davalı şirketin bu eylemi ile ve davalı …’nin ifa imkansızlığı bulunmamasına rağmen sözleşmeyi fesih ve tasfiyesinin geçerli olup olmadığı, bu nedenle davacının zararının doğup doğmadığı ve miktarı hususlarındadır.
Bu hale göre öncelikle ifa imkansızlığı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. İfa imkansızlığı, sadece sözleşmenin tarafların bakımından değil herkes için söz konusu ise objektif imkansızlık, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuş ise sübjektif imkansızlık denir. İmkansızlık sözleşmeden sonra ve taraflardan birinin (…) kusurundan kaynaklanmakta ise buna kusurlu imkansızlık fakat, tarafların kusuru olmadan meydana gelmiş ise kusursuz imkansızlık denilir.
Sözleşme konusundaki ifa imkânsızlığı sözleşmenin kurulması sırasında da mevcut bulunması halinde, objektif yönden imkânsızlık bulunduğundan BK’nın 20. maddesi uyarınca borç ilişkisi esasen meydana gelmeyecektir. Bu itibarla, taraflarca düzenlenen bu eser sözleşmesi batıl olduğundan, taraflar için hüküm ifade etmeyecek ve nedensiz zenginleşme kuralları içinde taraflar, birbirlerine verdikleri şeyleri istirdat etmek hakkını haiz olacaklardır.
Sözleşme kurulurken mevcut olan imkânsızlığın, geçici imkânsızlık niteliğinde olması yani imkânsızlığın ortadan kalkabilecek nitelikte olması halinde, tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorunu ortaya çıkar. Bu konudaki kural “ahde vefa, söze sadakat” ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşmeyle bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir başkası ile sözleşme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleşmeyle bağlı tutulma süresine “akde tahammül süresi” denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Davalı … tarafından yapılan …/09/2012 tarihli ihale sonucunda … ve … A.Ş adi ortaklığı ile, 16/11/2012 tarihinde arsa satış kat karşılığı gelir paylaşım sözleşmesi imzalandığı, davacı ile davalı şirketin 08/03/2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin önce 02/09/2015 tarihli … Kararı ile iptal edilip sonra eski hale getirildiği, yine …/02/2019 tarihli … Kararı ile, ihale tarihinden sonra inşaata esas emsal değerinde azalma olması nedeni ile sözleşmenin 3-e maddesi gereğince feshine karar verildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin tasfiye gerekçesi ile sözleşmede belirlenen imar planlarının birden fazla kez iptali hususu göz önüne alındığında, sözleşme gelirinin istenen düzeyde olmayacağı ve davalının da kabulünde olduğu gibi bu hususun baştan geçici objektif bir imkansızlık doğurduğu anlaşılmaktadır.
Davacı yan her ne kadar davadan önce son düzenlenen onaylı imar planının itiraza uğrasa dahi idare mahkemesi kararı gözetilerek düzenlenmiş olması nedeni ile iptal edilemeyeceğini ve sözleşmenin ifa edilebilir olduğunu iddia etmiş ise de, imar müdürlüğü’nün 12/07/2021 tarihli yazısından anlaşıldığı üzere 2019 yılında düzenlenen imar planının da… … sayılı dosyası ile imar planının iptaline karar verildiği ve kararın istinaf incelemesinden geçtiği anlaşılmıştır.
İhalenin 2012 yılında yapılmış olması, sözleşmenin süre uzatım da gözetilerek süresi, sözleşmenin taraflarının basiretli tacir olup bu hususun gizlendiğine dair bir iddia ve delilllerinin bulunmadığı, sözleşmenin tasfiye edildiği 2019 yılı itibari ile imar planının istenilen şekilde düzenlenememiş olması, sözleşmede belirlenen inşaat emsal oranının sağlanamamış olması, iptal edilen imar planları da gözetildiğinde bu emsalin sağlanma ihtimalinin düşük olması, bu tarih itibari ile ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alındığında halen inşaata başlanamamış olması, yaşanan süreçte davalı idarenin adi ortaklık aleyhine yaptığı teminat kesintileri ve uyguladığı gecikme cezaları karşısında akde tahammül süresinin fesih tarihi itibari ile dolduğu değerlendirilmiştir.
TBK’nun 637. maddesinde “Ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortaklar ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olurlar. Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır. Ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır,” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin 6.1 maddesinde “Ortaklığın yönetimi ve üçüncü kişilere karşı temsili Yönetim kuruluna aittir,” sözleşmenin 6.4 maddesinde “Yönetim kurulunun oy birliği ile karar alamadığı konularda pilot firma olan …’in aldığı karar geçerli olacak ve uygulanacaktır,” hükmünün, 14. maddesinde “Bu ortaklığın işverene karşı temsil edilmesi için ortaklardan … pilot firma olarak seçilmiştir,” hükümleri yer almaktadır. Sözleşmenin 14. maddesi ile davalı şirketin 23/11/2018 tarihli yazısı ile yalnız tasfiye talebinde bulunmadığı, sözleşmeye aykırılığın giderilerek yer teslimi yapılmasını, aksi takdirde tasfiye talebinde bulunduğu, ayrıca 6.4 maddesinde sonuç olarak pilot ortaklığa yetki verildiği gözetildiğinde temsil yetkisinin bulunmadığı ya da kötüye kullanıldığı iddiasının sübut bulmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı her ne kadar sözleşmenin tek taraflı feshedilemeyeceğini bildirmiş ise de, karşılıklı iki tarafa borç yükleyen eser sözleşmesinin feshi hususunda davalı …’nin sözleşmenin taraflarını fesih hususunda davet ettiği, davacının pilot ortağın başvurusunun usulüne uygun olmadığından bahisle çağrıya cevap vererek toplantıya katılmadığı, ancak adi ortaklığı temsilen davalı şirketin katılarak mutabakat metnini imzaladığı, bu hali ile sözleşmenin tek taraflı feshinden söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle, davacının feshin geçersiz olduğuna ilişkin iddiasının sübut bulmadığı, bu hali ile davalı şirketin fesihte kusuru bulunduğuna ilişkin iddiası sübut bulmadığından bu davalı yönünden davanın reddine, davalı … yönünden ise haksız feshe dayalı olarak sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenebileceğine ilişkin sözleşmede hüküm bulunmaması nedeni ile müspet zarar talebinde bulunamayacağı, menfi zararına ilişkin olarak ise ispata elverişli delil ibraz etmediğinden sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla yatırılan 673,98 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde iadesine,
Davalı … şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinini davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinini davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde… Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/04/2023

Katip … Hakim …
¸¸ ¸¸