Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/341 E. 2022/667 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/341
KARAR NO : 2022/667

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
K. YAZIM TARİHİ : 19/09/2022

Mahkememizde görülen Koop. Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin, … parsellere kayıtlı 3 katlı prefabrik sanayi yapısı ve arsa niteliği taşıyan taşınmazların maliki ve kooperatif üyesi olduğunu, üyesi olduğu kooperatifin olağan genel kurul toplantısının 17.04.2022 tarihinde yapıldığını, müvekkili şirket temsilcisi …’nın toplantıya katıldığını, genel kurul toplantısında alınan kararlar birçok yönden usul ve yasaya aykırı olduğunu, şöyle ki; Toplantıda divan heyetine, tutanakları imzalaması için yetki verilmediğini, buna rağmen tutanakların üyelere imzalatılmamış sadece divan heyeti tarafından imzalanmış olduğunu, müvekkili şirket temsilcisi …’nın, gündem maddelerinden bazılarına karşı hem yazılı hem de sözlü olarak muhalefet şerhi düştüğünü, ancak divan heyeti bu şerhleri tutanağa eksik ve hiç yazmamışlar, birinde ise (müvekkil muhalefet etmesine rağmen etmedi şeklinde) tamamen gerçeğe aykırı aykırı şekilde geçirmiş olduklarını, genel kurul toplantılarında geçerli olan en önemli ilkelerden biri ‘gündeme bağlılık ilkesi olup toplantıda gündem maddeleri görüşülmediğini, oylamaların usulsüz olduğunu, toplantının ardından tutanağın bir örneği taraflarınca istenmişse de bu hakkın kullanılmasına da engel olunduğunu, toplantı tutanağı divan heyeti tarafından yazılmamış ve temsilciler divana karşı uyarıda bulunmamış olduğunu, ek yükümlülük ve ek ödeme ihdası kararı kanunda öngörülen karar nisabı sağlanmadan alınmış olduğundan yasaya ve usule aykırı olduğunu belirterek; Kooperatif Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca davalı kooperatifin 17.04.2022 tarihli genel kurul toplantısında yasaya ve usule aykırı olarak toplantı tutanağının düzenlendiğinin, divan heyetine yetki verilmediğinin, üyelere toplantı tutanağının imzalatılmadığının, tutanağa gerçeğe aykırı beyan ve oylama sonuçları yazıldığının, oylamalarda usulsüzlükler yapıldığının, alınan kararların kimisinin yok hükmünde kimisinin butlanla sakat olduğunun, temsilcilerin görevine aykırı hareket ettiğinin, tutanağın gerçeğe aykırı ve usulsüz olduğunun, tespiti ile genel kurul kararlarının tümünün iptaline; İlk sırada yazılı sebeplerle genel kurul ve alınan kararların iptaline karar verilmemesi halinde, alınan kararların yasaya, kooperatifin ana sözleşmesine, üyelerin hak ve menfaatlerine, iyiniyete aykırı olduğunu kabulü ile müvekkilin muhalefet ettiği, gündemin 4., 7., 8., 9., 10 ve 11. Maddelerinin iptaline; Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin seçiminin usul ve yasaya, ana sözleşmeye aykırı şekilde seçilmesi nedeniyle kooperatifin organsız kalması, yönetimim kurulunun yasa ve kooperatifin yüklediği görevlere uygun hareket etmemesi, kişisel kazanç temin etmeye yönelik irade ile hareket etmeleri, alınan kararların önemli hukuki tasarruflara konu işlemlere konu olması, bunların uygulanması halinde yelerin ve kooperatifin büyük zarar görecek olması sebebiyle TTK md. 235 gereği kooperatife ihtiyati tedbir niteliğinde kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil no.sunda kayıtlı müvekkili koop.in adresi Kahramankazan olup davanın Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi yerine Ankara Ticaret Mahkemesinde açılmasına yetki yönünden itiraz ettiklerini, 87 üyeye sahip müvekkili kooperatife ait 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 17.04.2022 tarihinde 81 üyenin asaleten/vekaleten katılımı ve bakanlık temsilcisinin nezaretinde yapılmış olup divan seçiminde divan heyetine yetki verilmediği yönündeki iddianın gerçek dışı olup bu yetki zaten yasadan kaynaklı olan bir yetki olduğundan ayrıca bu seçime toplantı esnasında bir itiraz gelmediğinden yapılan itirazlar yersiz olduğunu, toplantı esnasında gerek davacı firma temsilcisinin ve gerekse diğer tüm katılımcıların beyan ve şerhleri tutanaklara eksiksiz yazıldığını, yazılı şerh ve itirazlar da divan heyeti tarafından tutanağa aynen yansıtıldığını, tutanaklarda usulsüzlük olduğu ve tutanağın sonradan yazıldığı beyanının asılsız olduğunu, toplantıda önceden belirlenmiş gündeme harfiyen uyulduğunu, ancak gündem maddeleri görüşülmeden verilen ekleme veya değişiklik önergeleri de mevzuat ve ana sözleşme kapsamında müzakere edilerek karara bağlandığından davacının bu yöndeki itirazlarının da yerinde olmadığını, toplantı gündemi maddeleri ile ilgili yapılan oylamalarda yalnızca red oylarının sayılmasının usulsüzlük olarak değerlendirilemeyeceğini, toplantıda söz alan müzakerelere katılan üyelerin beyanlarının tutanağa yazıldığını, ayrıca bakanlık temsilcisi nezaretinde yapılan bir toplantıda düzenlenen tutanağın sonradan tanzim edildiği iddiası ile hükümet komiserinin yanlı olduğunu iddia etmek gerçek dışı olduğu gibi resmi evrak mahiyetindeki tutanağın sahte olduğunu iddia etmek davacının salt toplantıyı sabote etmek amaçlı davranışlarda bulunduğunun açık göstergesi olduğunu, tek nüsha olarak tutulan toplantı tutanağının toplantı anında istenmesi fiziken mümkün olamayacağından bu toplantıyı takip eden günlerde tüm üyelere gönderildiğini, genel kurulda ortaklara yükümlülük getiren kararlarda gerekli nisabın olmadığı, bunun için nitelikli çoğunluk gerektiği yönündeki iddiaların da gerçek dışı olduğunu, şöyle ki kooperatif ana sözleşmesinde hangi kararlarda nitelikli çoğunluk aranacağı açıkça yazılı olup mali konulardaki kararlarda salt çoğunluğun yeterli olacağı yasa ve ana sözleşme gereği olduğunu, davacının olağanüstü genel kurul yapılması yönündeki talebinin de ana sözleşmeye aykırı olması ve olağanüstü çağrıyı gerektirir bir durumun olmaması nedeniyle reddi gerektiğini, genel kurulda alınan kararların butlanını veya iptalini gerektirir hukuki veya fiili bir olay,olgu,usulsüzlük olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, davalı kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı kooperatifin üyesidir. Davalı kooperatifin adresi ise dava tarihi itibariyle Kahramankazan’dır.
HMK’nun 14/2.maddesine göre; “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”
Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin ve re’sen dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda davacı taraf üyesi olduğu davalı kooperatif genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep etmiş olup, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları incelendiğinde, kooperatifin 09/10/2020 tarihli kararına göre adresinin “…ANKARA” olduğu ve adresin Ankara Batı Mahkemeleri yetki sınırları içinde kaldığı anlaşılmakla uyuşmazlığın yetkili Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle; HMK’nun 114/ç ve 115/2.maddeleri gereğince yetkiye yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın yetkili mahkeme olan Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/13188 Esas, 2015/593 Karar sayılı ilamı; Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2015/165 Esas, 2015/56100 Karar sayılı ilamı Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2012/116 Esas, 2012/2268 Karar sayılı ilamı aynı yöndedir).
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan gerekçelerle,
HMK’nun 114/ç ve 115/2.maddeleri gereğince yetkiye yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
Yetkili mahkemenin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2022

Başkan …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Üye …
¸[e-imza]
Katip …
¸[e-imza]