Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/324
KARAR NO : 2023/529
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2023
K.YAZIM TARİHİ : 14/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı / borçlu taraf aleyhine, müvekkilinin alacağının tahsili amacı ile … takip no.lu ilamsız icra takibi başlatıldığını, ve ödeme emri borçlu tarafa tebliğ edildiğini, davalı / borçlu tarafça iş bu takibe itiraz edilmesi sonucu takibin durduğunu, bu nedenle iş bu itirazın iptali davasının açılmasının taraflarınca zaruri olduğunu, davalı tarafa müvekkilince takibe konu faturadan da anlaşılacağı üzere “mutfak tezgahı” ve bir buçuk göz eviye” ye ilişkin mal verilmiş olup davalıya 7.080,00-TL’lik fatura gönderildiğini, davalı tarafça faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediği gibi ödeme de yapılmadığını, fatura alacağına ilişkin aleyhine ilamsız icra takibi başlatılan davalı şirket tarafından ödeme emrine itiraz edilerek takibin durmasına neden olunduğunu, davalı yan takibe yaptığı itirazında müvekkili ile arasında hiç bir ticari ilişkinin olmadığını bu nedenle de borcu da olmadığını iddia ederek borcu reddettiğini, ancak benzer bir ürün teslimi borçlu şirkete 19/04/2016 tarihinde de yapılmış ve davalı tarafça fatura bedeli kadar müvekkiline çek verilmek sureti ile bu faturalar kabul edildiğini, bu belgeler dahi müvekkili ile davalı şirket arasında benzer bir ilişkinin daha öce de olduğunu nitelikte olduğunu, davalı tarafın müvekkili ile aralarında ticari ilişki olmadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığını, davalı / borçlu taraf kendisine gönderilen faturaya itiraz edebileceği sekiz gün içerisinde itirazda bulunmamış ve bu hali ile faturayı kabul ettiğini, fatura miktarının borçlu tarafından ödeneceği inancında olan müvekkili ödeme beklemesine rağmen ödeme yapılmamış ve ardın borçlu aleyhine başlatılmak durumunda kalınan icra takibine de borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiş ve hatta aralarındaki ticari ilişkinin reddedildiğini, bu hali ile de alacaklı olan müvekkilinin maddi zarara uğramasına neden olduklarını, davalı tarafa takibe ve davaya konu fatura … Kargo vasıtası ile gönderilmiş olup fatura iade edilmediği gibi davalı tarafça faturaya itiraz süresi olan 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş ve bu hali ile de fatura kabul edildiğini, sattığı mal karşılığı fatura kesme zorunluluğu bulunan müvekkili kendi sorumluluğunu yerine getirmiş ve kestiği faturayı da davalı tarafa gönderdiğini, ticaretine ilişkin tüm faaliyetlerinde basiretli davranmak ve buna bağlı olarak üstleneceği yükümlülüklerin kapsam ve sonuçlarını tartarak hukuki ilişkiye girmesi gereken tacirler tüm ticari faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek sağduyu sahibi ve ileriyi düşünmek ve işlemlerini ona göre organize etmek zorunda olduğunu, fakat davalı taraf hem kendisine gönderilen faturaya itiraz etmemiş hem de müvekkili ile aralarındaki ticari ilişkiyi reddetmekte borcunu inkar ettiğini, böylelikle kendisinden beklenen basiretli iş adamı gibi hareket etmek yükümünü yerine getirmediği gibi borcunu inkar ederek de ticari etiğe uygun olmayan bir tavır içerisinde olduğunu, davalının borca itirazının kötü niyetli olduğu ve zaman kazanma kastı taşıdığının aşikar olduğunu, bu hali ile de takibin devamı ile birlikte icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu açıklanan sebeplerden dolayı haksız olarak borca itiraz edildiğinin kabulüyle birlikte, itirazın iptaline ve davalı aleyhine borcun %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, arz ve izah nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptaline hükmedilmesini, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak icra inkâr tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan itirazın iptali davasının haksız ve gerekçesiz olduğunu, bir malı satan ya da iş gören tacirden diğer taraf bu alışverişe istinaden bir fatura düzenlemesini isteyeceğini, tebliğden itibaren 8 gün içinde itiraz edilemeyen faturanın içeriğinin de kabul edilmiş sayılacağını, ancak … kararlarında da istikrarlı olarak vurgulandığı üzere tek başına faturanın düzenlenmesi ve faturaya yasal süre içerisinde itiraz edilmemesi aksi ilişkinin varlığına delil teşkil etmeyeceğini, sadece fatura düzenlenmesi fatura düzenleyenin alacaklı olduğunu göstermeyeceğini, davacı tarafça 13.02.2017 tarihli, … seri numaralı ve 7.080TL meblağlı fatura tanzim edildiğini, ancak fatura konusu ürünlerın müvekkiline teslim edilmediğini, bu konuda ne bir teslimat tutanağı ne de başkaca bir yazılı belgenin mevcut olmadığını, çünkü fiilen ürünler müvekkiline teslim edilmediğini, … …’nin istikrar kazanmış kararlarında da vurgulandığı üzere faturanın tebliğ edilmiş olması, faturada yer alan malların teslim edildiği anlamına gelmez. Satıcı malları teslim ettiğini kanıtlamalıdır.( …) davacı tarafın müvekkili firma ile önceye dayalı ticari bir ilişkisinin bulunması da davaya konu faturaya konu malları teslim ettiği anlamına gelmeyeceğini, davaya konu ürünlere dair fatura müvekkili firmaya tebliğ edilmediğini, bu konuda ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, anılan sebeplerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan iş bu itirazın iptali davasını reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi, yargılama harç ve giderleriyle vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER:
… takip sayılı dosyası
Davalı tarafa kesilmiş faturalar ve davalının verdiği çeklerin suretleri
13/02/2017 tarihli fatura
Ticari defterler
… takip sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı(alacaklı) tarafından, davalı (borçlu) şirket aleyhine 13.02.2017 tarih … seri no 7.080,00.-TL tutarlı fatura alacağı dayanak gösterilmek suretiyle 7.080,32.-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle tahsili amacıyla, 12.04.2017 tarihinde başlatılan ilamsız takipte ödeme emrinin davalı(borçlu) şirket daimi işçisine 17.04.2017 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı(borçlu) şirket vekilince 17.04.2017 tarihinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, mevcut davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişiden alınan 19/10/2018 tarihli raporda; Usulünce düzenlenmekle sahibi delil olma vasfına haiz olan; Davacıya ait ticari defter ve kayıtlara göre; 12.04.2017 olan takip tarihi itibariyle; davalı şirketten 7.080,00.-TL alacaklı olduğu, faturanın ilgili döneme ait … bildiriminde kayıtlı olduğunu, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlara göre; takibe konu faturaya ilişkin kayıt ve işlemin yer almadığı, 12.04.2017 olan takip tarihi itibariyle; davacıya borcunun bulunmadığını, takibe konu faturanın ilgili dönem BA bildiriminde kayıtlı olmadığını, takibe konu fatura ve içeriği ürünlerin davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin dosya kapsamında ve yerinde yapılan inceleme esnasında teslimi kabule ilişkin belge sunulamadığı bildirilmiştir.
Dosyanın mahkememizin … Esas sayılı dosyasında görülmekte iken mahkememizin …sayılı kararı ile “Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen sevk irsaliyesi ve çeklerin önceki akdi ilişkiye ilişkin olup, davaya konu ticari ilişki hususundaki delilin davacı yanca düzenlenen fatura olup, davalı yan fatura içeriğindeki malla ilgili akdi ilişkiyi kabul etmediklerini kendilerine malın teslim edilmediğini belirtmektedir. Taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı, davacı şirketin, faturasını düzenlediğini belirttiği “mutfak tezgahı ve bir buçuk göz eviye” davalı tarafa satıldığını iddia ettiği, faturanın … Kargo ile teslim ettiğini belirttiği, … kargodan teslim belgesinde “dosya” diye belirtildiği, içeriği ile ilgili bilgi olmadığı (fatura diye belirtilmediği), bu fatura içeriği ile ilgili malın sevk irsaliyesi (veya başka bir belge) ile teslim edildiğine dair imzalı belge olmadığı, tarafların ticari defterlerin incelenmesinde; faturanın davacı ticari defterinde kayıtlı olduğu, usulüne uygun kapanış tasdiki yapılmış davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı yan davaya konu satışa ilişkin/fatura içeriğindeki malla ilgili akdi ilişkiyi kabul etmediği, davacının dayandığı fatura içeriğindeki mal satışının/akdi ilişkinin ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine” şeklinde karar verildiği,
Kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine;…. sayılı kararı ile “davacı yüklenici, davalı iş sahibi olup, davalı tarafça akdi ilişki inkar edilmiş ise de, ikinci cevap dilekçesinde davacının faturaya konu ürünleri teslim etmemesi üzerine işin bir başka firmaya yaptırıldığı savunulmakla taraflar arasında faturada yazılı metrajlarda mutfak tezgahı ve bir buçuk göz eviye yapımına ilişkin sözlü eser sözleşmesi akdedildiği sabit olduğundan davacı tarafça dava dilekçesinde tanık deliline de dayanılmış olmakla davacı tarafa tanıklarını bildirmek üzere süre verilmek, tanıklar bildirildiği taktirde dinlenmek suretiyle sonucuna göre karar vermek gerekirken, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1.a.6 madde gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararı gereğince yeniden yargılama yapılmak üzere hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verildiği ve mahkememizin iş bu esasına kaydının yapılmıştır.
Tanık … “Ben …’ın firmasında dokuz yıldır çalışırım, benim işim imalat ve montajdır, … firmasıda akilik tezgah ve mutfak tezgahları ile uğraşmaktadır, bana …bey yapılacak işi söyler ben onu yaparım, ben davalı şirketin ismini biliyorum, biz L şeklinde altı metre tül… marka tezgahını taktık, işimizi bitirdik çıktık, yapılması bir iki saat sürer, perakende bir işti, göz mutfağın eviyesidir, mutfakta suyun aktığı eviye denir, davacı vekili sorusu olmadığını beyan etti. Davalı vekilinin ( faturada geçen mutfak tezgahı ve eviye satışı teslimatını davacı tarafın yapıp yapmadığı) sorusu üzerine: Ben davalı şirketin evi olduğunu biliyordum, Batıkent mevkiinde idi, … yakındır, davalı vekilinin (tahmini olarak hangi yılda bu iş yapıldı) sorusu üzerine: 2016 yılında bu iş yapılmıştı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … “Ben davacı …’ın firmasında çalışırım, … şeklinde … unvanlıdır, yaklaşık on yıldır çalışıyorum, zımpara ve montaj işi yaparım, davalının adresi … arkasında idi, tezgah taktık, mutfak tezgahı, 2016 yılında tezgahı takmıştık, 2017 yılında takmadık, hatırladığım kadarıyla bir kere taktık, ikinci bir mutfak tezgahı ya da başka bir işlem yapılmadı, bir kere evine gittik, altı metre civarında L şeklinde bir tezgah taktık, davacının gözeviye yeri vardı, ancak çelikeviye takıldıysa, bizden sonra takılmıştır, çelikeviye değilse biz takmışızdır, tam olarak hatırlayamıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Eser/satım (karma) sözleşmesi kapsamında fatura bedeli alacağına tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebidir.
Tarafların delilleri toplanmış icra dosyası ve davacının ticari defterleri incelenmiştir.
Türk Hukukunda kural olarak her dava, dava tarihindeki durum ve koşullara göre karara bağlanır. Ancak itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan tarafların alacak borç durumu ve haklılık durumu icra takip tarihi itibariyle tespit edilir (…).
Davaya konu alacak bakımından ispat yükü davacı tarafta olmakla birlikte ticari davalarda, ya da iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatlanmalıdır. Ticari defterler kesin delillerdendir. Davacıda dava dilekçesinde ticari defterlere dayanmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
… sayılı ilamına göre Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır….” … sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı HMK’nun 222. maddesinde ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (…. ) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1) (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” olarak ifade edilmiştir.
…. sayılı kararında eser sözleşmesine ilişkin olarak “Tam iki tarafa borç yükleyen “Eser sözleşmesi’’ ise; sözleşmenin imzalandığı ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 355. maddesinde “istisna akdi” olarak adlandırılmış olup, “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde ifade edilmiş; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde de, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Taraflara karşılıklı borç yükleyen eser sözleşmelerinde; “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında yükleniciye bedel ödemekle yükümlüdür. Eser sözleşmeleri açısından teslim; yüklenici tarafından, sözleşmenin amacına uygun olarak meydana getirilen ve nesnel ölçüler içerisinde kullanılabilir durumda bulunan sonucun (eserin), ifa zamanında (vâdede-süresinde) iş sahibinin zilyetliğine ve kullanımına sunulması veya varsa zilyetliğe ve kullanılmaya engel hâlin kaldırılmasıdır (….). Başka bir deyişle eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri, sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hâkimiyetine geçirmesi olarak da tanımlanabilir. TBK 471. maddesinde düzenlenen hüküm uyarınca yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, basiretli bir tacir, iş adamı ve işinin ehli bir teknik adam gibi davranıp, eser sözleşmesi ilişkisine girerek bir işi üstlenirken ekonomik gücünü, ekipmanını ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip, yeterli görmemesi durumunda o işi üstlenmekten kaçınmak zorundadır. Aksi hâlde, bunun sonuçlarına katlanır ve meydana gelen zarardan sorumlu tutulur.
Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda karine olarak akdî ilişkinin devam ettiği, yüklenicinin işi bırakmadığı, işyerini terk edip gitmediği sürece gerçekleştirilen iş ve imalatların yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Yüklenicinin işi teslim etmesi ya da eksik olarak bırakıp gitmesi veya sözleşmenin feshinden sonra bu tarihler itibariyle eksik ve kusurlu imalatlar belirlenmiş ise, bunları da karine olarak iş sahibinin giderdiği; teslim, fesih ya da terkten sonra yüklenicinin saptanan eksik ve ayıpları işe devam ederek giderdiği iddiasını yasal delillerle ispatlaması gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre teslim, terk ya da fesih tarihine kadar karine yüklenici lehine olup, aksinin ispatı iş sahibinin yükümlülüğündedir. Teslim, fesih ya da terkten sonra ise karine iş sahibi lehinedir ve bunun aksini ispat külfeti yükleniciye ait” olduğu belirtilmiştir.
Götürü bedelin kanunda tanımı yapılmamış olup, …yerleşik içtihatları ve uygulamaları ile doktrinde, götürü bedel, sözleşmede yapılacak işin tamamı için kararlaştırılan toplam bedel olarak ifade edilmektedir. Başka bir anlatımla önceden ve kesin olarak tayin edilmiş ücrete “götürü ücret” denilmektedir. İş bedeli TBK m. 480 uyarınca bedel götürü olarak belirlenmiş ise yüklenici işi kararlaştırılan bedel ile yapmak zorundadır. Götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin hakettiği imalat bedeli, “fizikî oran yöntemi” ile, sözleşme kapsamında gerçekleştirilen imalatın eksik ve ayıplar da dikkate alınarak işin tamamına göre fizikî oranı tespit edilerek bulunacak bu oran götürü iş bedeline uygulanmak suretiyle belirlenen rakamdan, yapıldığı tespit edilmiş olan ödemeler düşülüp hesaplanması gerekmektedir.
…. Karar sayılı ve 28/09/2021 tarih, … sayılı kararlarında belirtildiği üzere Geçerli şekilde kurulmuş bir özel hukuk sözleşmesinde, tarafların sözleşmeye uygun hareket etmeleri, edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmeleri, edimin ifasını imkânsız hâle getiren her türlü davranıştan kaçınmaları zorunludur. Tarafların sözleşmeyle üstlendiği borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hâlinde ifa etmeme sonucu meydana gelir.
TBK’daki 471 inci maddesinde düzenlenen hüküm uyarınca yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Yüklenici, basiretli bir tacir ve iş adamı ve işinin ehli bir teknik adam gibi davranıp, eser sözleşmesi ilişkisine girerek bir işi üstlenirken ekonomik gücünü, ekipmanını ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip, yeterli görmemesi durumunda o işi üstlenmekten kaçınmak zorundadır. Aksi hâlde, bunun sonuçlarına katlanır ve meydana gelen zarardan sorumlu tutulur.
Dava, cevap, mübrez deliller, tanıkların yeminli anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre; …. takip sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı(alacaklı) tarafından, davalı (borçlu) şirket aleyhine 13.02.2017 tarih … seri no 7.080,00.-TL tutarlı fatura alacağı dayanak gösterilmek suretiyle 7.080,32.-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle tahsili amacıyla, 12.04.2017 tarihinde başlatılan ilamsız takipte ödeme emrinin davalı(borçlu) şirket daimi işçisine 17.04.2017 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı(borçlu) şirket vekilince 17.04.2017 tarihinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, mevcut davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davaya konu ticari ilişki hususundaki delilin davacı yanca düzenlenen fatura olup, davalı yan fatura içeriğindeki malla ilgili akdi ilişkiyi kabul etmediklerini kendilerine malın teslim edilmediğini belirttiği Taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı, davacı şirketin, faturasını düzenlediğini belirttiği “mutfak tezgahı ve bir buçuk göz eviye” davalı tarafa satıldığını iddia ettiği, faturanın … Kargo ile teslim ettiğini belirttiği, … kargodan teslim belgesinde “dosya” diye belirtildiği, içeriği ile ilgili bilgi olmadığı (fatura diye belirtilmediği), bu fatura içeriği ile ilgili malın sevk irsaliyesi (veya başka bir belge) ile teslim edildiğine dair imzalı belge olmadığı, tarafların ticari defterlerin incelenmesinde; faturanın davacı ticari defterinde kayıtlı olduğu, usulüne uygun kapanış tasdiki yapıldığı, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, taraflar arasında faturada yazılı metrajlarda mutfak tezgahı ve bir buçuk göz eviye yapımına ilişkin sözlü eser sözleşmesi akdedildiğinin anlaşıldığı mahkememizce dinlenilen tanıklar yeminli anlatımlarında perakende bir iş olarak Batıkent mevkiinde … yakın yerdeki evin göz mutfağın eviyesi olarak altı metre… marka tezgahın takıldığı bu eserin tanıklarca 2016 yılında yapıldığının belirtildiği, 2017 yılında başkaca bir eserin yapılmadığı ve teslim edilmediğinin belirtildiği; davacının ise dilekçesinde benzer bir ürün tesliminin 19/04/0216 tarihinde yapıldığını ve bu faturaların kabul edildiğinin belirtmesi karşısında davacının davalı tarafa tek iş yaptırdığı, başkaca iş yada eser yaptırmadığı, t bunların faturalarının ise davacı tarafça kabul edildiği 2017 yılı taraf ticari defterinin bu hususta incelendiği, davacı defterinde bu tek işlemin yer aldığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 120,91 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 58,99TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa idaresine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Hesaplanan ve takdir olanan 7.080,00TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, Davacı vekili ile davalı vekilinin (e duruşma yoluyla) yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2023
Katip …
¸[e-imzalıdır]
Hakim …
¸[e-imzalıdır]