Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/294 E. 2023/430 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: …Esas – 2023/430
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/294
KARAR NO : 2023/430

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 1- ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALILAR : 2-….
3- ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI (MÜTEVEFFA) 4-…
DAHİLİ DAVALILAR : 5- …
: 6- …

İFLAS İDARE MEMURU/(LAR): 1-…
2-…

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2017
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
K.YAZIM TARİHİ : 26/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında … sözleşmesi imzalanarak, … ili, … İlçesi, … Mahallesi … ada …. parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmaz ile arsa üzerinde yapılan otel, eklentiler, malzeme, araçlar, şirket, marka ve müştemilatının davalılardan satın alındığını, ödeme şartlarında anlaşıldığını, ancak davalıların müvekkilini aldarak elde ettiklerini müvekkile iade etmediklerini, haklarında dolandırıcılık şikayetinde bulunulduğunu, müvekkilinin sözleşmede yazılı olan hotel nedeniyle tüm varlığını bu şahıslara kaptırdığını, mağdur durumda olduğunu belirterek şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesini, davalılardan …AŞ’nin sözleşmede belirtildiği üzere iflası verildiğinden iflas masasına müvekkili alacaklarının kaydının yapılmasını, davalıların haksız davranışları sonucu bugüne kadar tahsil edilemeyen her türlü alacaklarının davalılara gönderilen ihtarname tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek ticari faiz ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …A.Ş. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkilleri ve diğer davalılar hakkında ikame edilen davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin huzurdaki davaya bakmakta yetkili olmadığını, davacı tarafın adli yardım talebinin usul ve yasaya aykırı olup reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın tedrir talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın huzurdaki davaya dayanak yapmış olduğu sözleşme şekil şartı noksanlığı nedeni ile geçersiz olup işbu sözleşmeye dayanılarak gerek edimin ifası gerekse sözlüşmedeki cezai şart talep edilemeyecek olup bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, sözleşmenin geçersiz olmasının yanı sıra sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimleri ifa elmeyen ve işbu sözleşmeyi ihlal eden taraf davacı ve dava dışı …olduğunu, zira davacı söz konusu sözleşme ile yüklenmiş oldukları dava dışı varlık yönetimi şirketlerine olan hiçbir borcu ödemediklerini, işbu şirketlerle yapılan borç yapılandırma sözleşmelerinin geçersiz hale gelmesini sağladıklarını, öyle ki davacı tarafça sözleşmenin ikinci maddesinde yer alan yükümlülüklerinin hiçbir ifa edilmediğini ve müvekkillerinin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, arz ve izah edilen nedenlerle öncelikle yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilerek dosyanın davaya bakmakla görevli ve yetkili olan …Mahkemesine gönderilmesine; neticede müvekkillerinin davalılar hakkındaki usul ve yasaya aykırı davanın reddine; yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı süresinde cevap vermemiş, ancak 26/12/2018 tarihli beyan dilekçesinde; Yetkili mahkemenin davalı gerçek ve tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri olan …mahkemesi olduğunu, öte yandan HMK 7. maddesine göre de birden fazla davalı durumu da dikkate alındığında davalılardan hiçbirinin adresi, yerleşim yeri vb. … olmadığından yine … mahkemelerinin yetkili olmadığını, 12.12.2018 tarihli duruşmasında davacı, dava dilekçesi dışında iddialarda bulunarak HMK 141. maddesine aykırı olarak iddiasını genişletmiş olup duruşmada belirttikleri üzere iddianın/davanın genişletilmesine muvafakat etmediklerini, itiraz ettiklerini, husumet itirazlarını tekrar ettiklerini, mahkemenin re’sen dikkate alacağı sebeplerle; beyanlarının kabulüne, yasal dayanaktan yoksun ve haksız açılan işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı süresinde cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLER:
… E. Sayılı dosyası
… Sözleşmesi
… …. Noterliğine ait … Yevmiye Nolu ihtarname
Kira Sözleşmeleri, Dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler
… Sayılı kararında “Açılanın davanın niteliği, dava konusunun değeri, dava dilekçesi ekleri ve davacı tarafça adli yardım talebine dayanak olan sunulan belgeler nazara alınarak, davacı tarafın adli yardım talebinin HMK’nun 334 ve devamı maddeleri gereğince reddine karar verilmiş ve davacı tarafa, 29,20 TL başvurma ve 339.236 TL peşin harç eksikliğinin giderilmesi hususunda 1 hafta kesin süre verilmiş, aksi halde HMK.nun 120/1 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği, davacı taraf ayrıca bakiye gider avansı olarak 1.000,00TL miktarı, HMK.nun 114/g ve 115/2 maddeleri gereğince mahkemeler veznesine depo edilmesi bakımından 1 hafta kesin süre verilmiş, aksi halde davanın usulden reddedileceği hususunun belirtildiği, davacı tarafın adli yardım isteminin reddine ilişkin olarak verilen karara … Mahkemesi nezdinde yapılan itiraz, 02/11/2016 tarih ve … sayılı karar ile reddedildiği, mahkemece davacı tarafın adli yardım talebinin reddine karar verilmesi, adli yardım talebinin reddine ilişkin karara yapılan itirazın da reddedilmesine rağmen, davacı tarafça bakiye harç ve gider avansının yatırılmadığı dikkate alınarak, davanın HMK.nun 120/1 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın … Esas sayılı dosyasında görülmekte iken mahkemenin … sayılı kararı ile “Uyuşmazlık, … sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. …, 202 ve devamı maddelerinde malvarlığının veya işletmenin devralınmasına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. TTK’nun 4/c maddesinde “…’nun malvarlığının ya da işletmenin devralması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203. maddeleri…”ne ilişkin uyuşmazlıklar ticari dava sayılmıştır. Bu tür davalar mutlak ticari dava özelliğindedir. Ticari davalara ilişkin uyuşmazlıklar ticaret mahkemelerinde görülür. Görev, kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece resen gözetilme zorunluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın çözüm yeri ticaret mahkemesi olduğundan dolayı görevsizlik kararı verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, kararın 20.10.2017 tarihinde davacıya, 19.10.2017 tarihinde davalılar … ve …A.Ş.vekillerine, 24.10.2017 tarihinde davalı … vekiline ve 19.10.2017 tarihinde de davalı …’a tebliğ edildiği, taraflar yasal süresi içinde istinaf talebinde bulunmadıklarından, kararın 08.11.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
…Mahkemesinden İstinabe yoluyla alınan 02/11/2020 tarihli raporda; … sayılı iflas dosyasında bulunduğu bildirilmiş olduğunu, … gidildiğinde defterlerin kendilerinde değil iflas idaresi memuru Av. … ‘da bulunduğunu beyarı edilmiş olduğu Av. … ile yapılan görüşmede ise defterlerin kendilerinde değil şirketin Mali …’da bulunduğunu beyan etmiş olduğunu, … … ile yapılan görüşmede ise defterlerin firma ortaklarından … ‘te olduğunu beyan etmiş olduğunu, … ile yapılan görüşmede ise defterlerin depoda olduğunu fazla dosya olduğunu ilgili yıllara ait defterlerin bulunmasının zaman alacağını bu nedenle defteri bulduğunda mahkemeye ibraz edeceğini belirtmekle, izah edilen nedenlerle defter ve belgeler ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davadaki uyuşmazlığın; Davacının davaya dayanak yaptığı 29/09/2015 tarihli ”Gayrimenkul, işletme devir ve satış sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin davalı … İnş. Ve … vekilince sözleşmenin şeklen geçerli olmadığı bildirilmekle imza inkarı olmadığı, sözleşmenin imzası kabul edilmekle, şeklen geçerli olup olmadığı, hukuken davacının korunur hakkı olup olmadığı, alıcı olarak sözleşmede davacıdan başka …isimli şahıs olmakla adi ortaklık şeklinde oluşturulan sözleşmede davacının aktif husumet hakkı olup olmadığı, davalı … tarafından husumet itirazında bulunulmakla, doğru hasım olup olmadığı, mahkemenin yetkisine itiraz edilmekle, mahkemenin yetkili olup olmadığı, esasa ilişkin davacının hukuki yararı olmadığı belirtilmekle, hukuki yararı olup olmadığı, alacağı var ise tümüne ilişkin olduğu anlaşıldı.
… Mahkemeleri Tevzi Bürosunca mahkememizin … Esas numarasına kaydedildiği, mahkememizin … Esas … Karar sayılı kararında “Kayıt kabul davalarında İİY 154/son maddesi gereği iflasın açıldığı mahkemenin yetkisi kesin olmakla, … sayılı dosyası ile davalı …..A.Ş.’nin iflasına karar verildiği anlaşılmakla, diğer davalılarla ilgili davaların aynı sözleşme kapsamında aynı taşınmaz eklentileri için ve işin ticari iş olmasına göre TTK 7.maddesi gereği müteselsilen sorumluluk ilkesi de uygulanabileceğinden tüm davalılarla ilgili davaların birlikte görülmesi gerektiği kanaati ile … şirket hakkındaki davanın kesin yetki HMK 114 md gereği dava şartı olmakla, HMK 114/115 mdleri gereği kesin yetkili mahkeme nedeni ile dava şartı yokluğundan tüm davalılar yönünden davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin …Mahkemesi olduğunun tespitine karar vermek gerekmiş, Kesin yetki husususun 6100 sayılı H.M.K. nun 114/1-c Maddesinde dava şartı olarak sayıldıktan sonra, Usul Kanunun 115/1 Maddesi gereğince, davanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi, Mahkemece de re’sen gözetileceği bildirilmiş, HMK 138.maddesinde mahkeme öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir hükmü de dikkate alınarak HMK 114/2 Maddede ise  Mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ettiğinde davanın usulden reddine karar vereceği öngörülerek; Davalı … …A.Ş. ve tüm davalılarla ilgili davayı görmeye yetkili mahkemenin …Mahkemesinin olduğunun tespiti ile dava dilekçesinin tüm davalılar yönünden HMK 114-115 mdleri gereği kesin yetki dava şartı yokluğunda usulden reddine,” şeklinde karar verildiği,
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, … sayılı kararı ile.”HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, esası incelemeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine ve mahkememizin kararın kaldırılmasına karar verildiği ve iş bu mahkememizin …Esas sayılı dosyasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin iş bu dava dosyasının 21/09/2022 tarihli celsesinde davalı … …Tur. San. Ve Tic. AŞ. Hakkında açılan davanın işbu dava dosyasından tefriki ile, ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği, mahkememizin … Esasına kaydedilen dosyanın yine mahkememize … Esas … Karar sayılı kararı ile “Davalı … şirket hakkında iflas kararının, … sayılı dosyası ile verildiğinden iflastan sonra açılacak olan bu davaların ancak bir kayıt kabul davası olarak iflas kararını veren yerdeki Ticaret Mahkemesinde davanın görülmesi gerektiğinden mahkememizin yetkisiz olduğunu, kesin yetki husususun 6100 sayılı H.M.K. nun 114/1-c maddesinde dava şartı olarak sayıldıktan sonra, Usul Kanunun 115/1 maddesi gereğince, davanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi, Mahkemece de re’sen gözetileceği bildirilmiş, HMK 138.maddesinde mahkeme öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir hükmü de dikkate alınarak … sayılı kararına göre yetkiye ilişkin HMK 114/2 maddesi gereğince, dava şartı noksanlığı tespit edildiğinden davanın usulden reddine karar verilerek; davalı … …A.Ş ile ilgili davayı görmeye yetkili mahkemenin …Mahkemesinin olduğunun tespiti ile HMK 114-115 mdleri gereği kesin yetki dava şartı yokluğunda usulden reddine, ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK’nun harç ve avans ödenmesi başlıklı 120. maddesinde; (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl … çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde ise: “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir. Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl … ilân edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır.
Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır”ifadelerine yer verilmek suretiyle, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirildiği vurgulanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun delil ikamesi için avans başlıklı 324 maddesinde ise “ (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2)Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3)Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Anılan madde gerekçesinde de: “Harç ve avans ödenmesi” başlıklı 125 inci maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede ise daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir. Öte yandan davacının avansı yönünden “Dava şartları” başlıklı 119 uncu maddede hüküm getirilmiştir. Davacının avansı yatırmış olması dava şartlarındandır. Şu hâlde davacı avansının yargılamanın devamı sırasında yetersiz kalması hâlinde, uygulanacak hüküm, bu maddeden ziyade 125 inci madde hükmüdür…” ifadelerine yer verilmek suretiyle, gider avansının davacının dava masraflarının karşılanması amacıyla delil avansının ise daha çok davalının delillerinin toplanması amacıyla getirildiği vurgulanmıştır.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde: “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl … çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
(2)Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
(3)Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.
(4)Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmü getirilmiştir.
Yönetmeliğin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl … çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.
30.09.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 1. maddesinde tarifenin amacının; dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu açıklanmıştır. Tarifenin 4 maddesinde gider avansı olarak, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, dava dilekçesinde keşif deliline dayanılmış ise keşif harcı avansı ile birlikte 75 TL ulaşım gideri, dava dilekçesinde bilirkişi deliline dayanılmış ise Bilirkişi Ücret Tarifesinde davanın açıldığı mahkeme için öngörülen bilirkişi ücreti, diğer iş ve işlemler için 50 TL nin davacı tarafından ödeneceği belirtilmiştir. Tarifenin 6. maddesinde tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirileceği açıklanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (…); delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır(Yön. m. 45/3). Bu durumda; Yönetmeliğin 45. maddesinin 1. fıkrası ile 4 ve 5 fıkraları arasında uyum bulunmadığından, HMK.’nun 324. maddesi gözetilerek Yönetmeliğin 45. maddesinin 4. ve 5. fıkralarının öncelikle uygulanması gerekir. (… )
Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde, karara ulaşmak bakımından, mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzularına, inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.  
Mülga 1086 sayılı HUMK ile 6100 sayılı HMK’nda öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılır:  
Mahkemeler için öngörülen sürelerin, taraflar için öngörülen sürelerden farkı; sürenin geçirilmiş olmasının, o sürede yapılması öngörülen işlemin yapılma olanağını ortadan kaldırmamasıdır. Eş söyleyişle hakim, gecikmeli de olsa süreye bağlanmış olan işlemi yapabilir. Dolayısıyla, gecikmeli de olsa yapılan işlem, oluşturulan karar hukuken geçerlidir ve süresinde yapılmış gibi hukuki sonuç doğurur.
Sürelerin önemli bir kısmı, taraflar için konulmuş sürelerdir. Taraflar, bu süreler içinde belli işlemleri yapabilirler veya yapmaları gerekir. Bu süre içinde yapılamayan işlemler, tekrar yapılamaz ve süreyi kaçıran taraf aleyhine sonuç doğurur. Taraflar için konulmuş süreler; kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır:  
Kanunda belirtilen süreler; kanun tarafından öngörülmüş (cevap süresi, temyiz süresi gibi) süreler olup, bu süreler kesindir. Bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir.  
Hakimin tespit ettiği süreler ise, kural olarak kesin değildir (…).  
Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, HMK’nun 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir (…).      
Yukarıda da belirtildiği üzere, ilke olarak, hakimin verdiği süre kesin olmayıp, kesinlik için şu iki koşuldan birinin varlığı zorunludur:  
İlk koşul, hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kesin olması ve bu kesinliğin yasadan kaynaklanmasıdır (…); bu halde, ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş ve ihtar edilmemiş olsa dahi, sonuç değişmez.  
İkinci halde ise; yasaya göre hakimin, tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna da karar verebilmesidir (…). Ancak, böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir.  
… sayılı kararında belirtildiği üzere kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur. Kısaca; ister kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir. Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.  Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir. (…. sayılı kararlarında da değinilmiştir.) Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.
Bilirkişi Asgari Ücret Tarifesi 14.12.2022 tarihli ve 32043 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış, 2023 yılı bakımından Asliye Ticaret Mahkemesi için en az (asgari) 1.170,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Somut olay değerlendirildiğinde, davacı tarafın bilirkişi delilini dava dilekçesinde belirttiği, mahkememizin 21/09/2022 tarihli duruşmasında doyanın bilirkişi kuruluna tevdiine ve her bir bilirkişi yönünden 1.500,00 TL den 4.500,00 TL delil avansının ikmali için davacı tarafa iki hafta mehil verildiğ aksi halde bu delilden vazgeçmiş sayılacağı hususunun hatırlatıldığı, süresinde delil avansının tamamlanmadığı ve mahkememizin 12/04/2023 ile 07/06/2023 tarihli duruşmalarında da delil avansının tamamlanmadığının belirtildiği anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 170,78TL harcın mahsubu ile eksik alınan 9,12TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı …, … ve …A.Ş. vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, Davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/06/2023
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]