Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/286 E. 2022/683 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/286
KARAR NO : 2022/683

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 20/04/2022
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
K.YAZIM TARİHİ : 23/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili dava dışı takip borçlusu … Otomasyon Elektrik Enerji İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yetkilisi ve ortağı olduğunu, karşı yan tarafından dava dışı şirket aleyhine fatura alacağına dayalı olarak 18.01.2022 tarihinde Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış ve alacağın tahsili uğruna haciz işlemleri yapıldığını, ancak karşı yan tarafından şirketin borçlarından dolayı ortak sıfatıyla müvekkilin de sorumluluğuna gidilmeye çalışıldığını, bu kapsamda, İİK’nun 89. maddesi uyarınca müvekkile haciz ihbarnameleri gönderildiğini, müvekkilinin anılan ihbarnamelere itiraz etmesi elinde olmayan sebeplerle mümkün olmadığını, son olarak, İİK’nun 89/3 hükmü kapsamında, müvekkile haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin hiçbiri şekilde borçlu olmadığı bir borç ile karşı karşıya kaldığını, anılan haciz ihbarnamesi 05.04.2022 tarihinde müvekkile tebliğ edildiğini, süresi içerisinde işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, dava dışı borçlu şirket, bir limited şirket olup tüzel kişiliğe haiz olması sebebiyle ortaklık borçlarından sorumluluk önceliği tüzel kişiliği olduğunu, şirket ortaklarının şirket borçları nedeniyle doğrudan bir sorumlulukları olmadığını, Limited şirketlerde ortakların şirkete karşı sorumlulukları yalnızca koymayı taahhüt ettikleri sermaye payları ile sınırlı olup müvekkilinin dava dışı şirkete ortaklık dışı bir borcu olmadığı gibi sermaye borcu da bulunmadığını, kaldı ki bir şirketin alacaklısı tarafından alacağının temini için sermaye koyma borcunu henüz tamamen ifa etmemiş olan herhangi bir ortağa doğrudan gidebilme hakkı dahi bulunmadığını, neticeten müvekkilinin ortağı olduğu ortaklık, sermaye şirketi olup ortaklık borçlarından kendi malvarlığı ile sorumluluğu olmadığını, müvekkili, sermaye koyma borcunu yerine getirmiş olup kaldı ki getirmemiş olsa bile bu sorumluluğun muhatabı ortaklık olduğunu, mahkemece de bilindiği üzere limited ortaklıklarda ortağın şahsi malvarlığı ile sorumluluğunun doğduğu tek istisna AATUHK nun 35. maddesi kapsamında Amme alacaklarının tahsili olduğunu, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları ile de sabit olduğu üzere, limited şirket ortakları borçlu şirkete göre 3. kişi konumunda sayılamayacağını, bu nedenle kötüniyetli alacaklı tarafından müvekkile hukuka aykırı şekilde haciz ihbarnameleri gönderilmesi kabul edilebilir olmadığını, kötüniyetli alacaklı yan, müvekkilinin dava dışı borçlu şirketin tek ortağı olduğunun kolayca tespit edilebilecek konumda olduğunu, şirket ortağının şirket borçları yönünden 3. kişi sayılamayacağını bilmesine rağmen müvekkili takip borçlusu yapma gayesi içerisine girdiğini, alacaklının bu hukuka aykırı eylemleri nedeni ile de işbu davayı açma zarureti doğduğunu, alacaklının huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet vermesi ve kötüniyetli işlemleri nedeniyle kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin alacaklıya yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihi itibariyle davalıya borçlu olmadığı iddiasını dayandırdığı ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin incelenmesini, … Otomasyon Elektrik Enerji İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … arasındaki banka hesap hareketlerinin incelenmesini ve sermaye borcunun ödenip ödenmediğinin ve şirketin şirket ortağında alacağının bulunup bulunmadığının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, ayrıca gönderilen haciz ihbarnameleri bizzat davacı tarafa tebliğ olmuş olup davacı tarafından itirazda bulunulmadığını, dolayısıyla 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmesinde ilk iki haciz ihbarnamesine itiraz edilmediğinden hukuka aykırı yön bulunmadığını, davanın açılmasına taraflarınca sebebiyet verilmediğinden aleyhe vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin taraflarına yükletilmesi talebini de kabul etmediklerini, dava şartı arabuluculuk şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle usulden reddine; mahkemenin aksi kanaatte olması halinde haksız davanın reddine ve alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİVE GEREKÇE:
Dava, İİK m 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476)
Bu durumda İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 04/03/2022 gün ve 2022/366 E, 2022/343 K sayılı 27/05/2022 tarih, 2019/827 E.,2022/827 K. emsal kararları gereği Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına, (ihtarat yapıldı)
HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle ve HMK’nun 331/1 maddeleri gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve yargılama giderleri yönünden değerlendirme yapılması için dosyanın yeniden ele alınmasına,

Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/09/2022
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]