Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/195 E. 2023/510 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/195 Esas – 2023/510
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/195 Esas
KARAR NO : 2023/510

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/03/2022
KARAR TARİHİ : 04/07/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 05/07/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; taraflar arasında …İnşaatı Yapım işi sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirket işçilerinden …’ın işçilik alacaklarının tahsili amacıyla davacı aleyhine açtığı … Mahkemesi’nin … esas sayılı davasının kabulüne karar verildiğini ve kararın infazına ilişkin başlatılan …’nin… esas sayılı dosyasında dava dışı işçiye ve dava dosyasında yargılama giderleri kapsamında ödeme yapıldığını, ihale evrakı ve sözleşmeler gereğince davalının işçi alacaklarından sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 12.338,66 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17/05/2023 tarihli ıslah dilekçesinde, 20.513,31 TL’nin 20.347,61 TL’lik kısmına 18/03/2020 ödeme tarihinden, bakiye 165,70 TL’lik kısma 16/09/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işçilik alacaklarının davacı tarafından ödendiğine ilişkin ihtilaf bulunmadığını, müvekkilinin de davacıdan alacaklı olması nedeni ile takas mahsup defi’nde bulunduklarını, dava dışı işçilerin açmış oldukları davalarda arabuluculuk ücretinin de müvekkili tarafından yatırıldığını savunarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve şartnameler, … Mahkemesi’nin … esas ve …’nin… esas sayılı dosyaları, ödemelere ilişkin evrak dosya arasına konulmuştur.
Taraflara HMK’nun 222. maddesi uyarınca ihtarat yapılarak defterlerinin yerini bildirmek üzere kesin süre verilmiş, davacı taraftan defterlerin yeri bildirilmiş ve defterler inceleme için ibraz edilmiş, davalı tarafça defterlerin yeri bildirilmiş ancak inceleme esnasında ibraz edilmemiştir. Bilirkişi raporlarının düzenlenmesinden sonra davalı defterlerinin bulunamadıkları beyan edilmiş, HMK’nun 220/2 maddesinin uygulanması talep edilmiştir. Davalının ihtarat üzerine defterlerin bulunduğu yeri kesin süre içinde bildirdiği, Mahkememizce alınan ve seri dosyalarda düzenlenen raporlara yansıdığı üzere defterlerin incelenebilmesi için bir çok kez bildirilen adrese ulaşılmasına rağmen bu hususta Mahkememize herhangi bir bildirim yapılmayarak, bilirkişi incelemesinden sonra bu yönde iddiada bulunulduğu, HMK’nun 220/2 ve 222. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, davalının süresi içinde defterlerin elinde bulunduğunu inkar ettiğinden söz edilemeyeceği değerlendirilerek ihtara rağmen defterleri ibraz etmediği değerlendirilmiştir.
Nitelikli hesap uzmanı ve mali müşavir bilirkişi tarafından verilen 01/12/2022 tarihli raporda; davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve davacı lehine delil teşkil ettiği, …formlarının birbirini doğruladığı ve davalının davacıdan alacağının tespit edilemediğini, davacı şirketin dava dışı işçinin alacakları kapsamında toplam 19.882,26 TL ödeme yaptığını ve tamamını rücu edebileceği bildirilmiştir. Taraf itirazları ile emsal dosyalara ilişkin raporlar arasındaki çelişkinin giderilebilmesi için bilirkişi heyetinden alınan 26/04/2013 tarihli ek raporda, dosya kapsamında mevcut ticari kayıtların incelenmesinden, davalı şirketin, davacı şirketten takasa konu edebileceği alacağının bulunmadığı, davacının dava dışı işçi için yaptığı ödeme ve harcamadan 20.513,31 TL’sini davalı şirkete rücu edebileceği, davacı tarafından yapılan 150,00 TL gider avansı harcaması ilave edildiğinde 20.663,31 TL’sini davalı şirkete rücu edebileceği, davacının yapmış olduğu tüm ödemeyi rücu edebileceği kanaatine varılması halinde, 16.990,61 TL + 3.577,26 TL + 165,70 TL+ 150,00 TL = 20.883,57 TL, %50’sini rücu edebileceği kanaatine varılması halinde 10.441,79 TL’sini rücu edebileceği bildirilmiştir. Ek rapor emsal dosyalardaki raporlar arasındaki çelişkiyi gerekçelendirerek giderdiğinden gerçek zararın belirlenmesine ilişkin görüşe itibar edilerek hüküm kurmaya elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır. İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında, rapor dosyada mevcut deliller itibari ile düzenlendiğinden taraf itirazlarına itibar edilmeyerek yeniden rapor alınmamıştır. Temerrüt tarihlerinde bilirkişi değerlendirmeleri dikkate alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarının rucuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında eser sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereği çalıştırılan dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsili amacıyla açtığı davanın davacı aleyhine sonuçlanması neticesinde davacının ödeme yaptığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ödemenin rücu edilip edilemeyeceği, miktarı ve davalının takas savunmasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde belirtildiği şekilde, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, ancak bu sorumluluğun dış ilişki itibariyle (…) müseselsilen sorumluk niteliğinde olduğu, asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukukunun değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukukunun esas alınacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır,” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları ve ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceğinin açıkça belirtildiği, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği anlaşılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından, dava dışı işçi için işe iadeden kaynaklı işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, faizler, vekalet ücreti, yargılama giderleri, harç ve ferilerine dayalı olarak toplamda 20.883,57 TL ödeme yapıldığı, ancak 20.513,31 TL’nin rücu edilebileceği belirlenmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerçek zarar kapsamında bilirkişinin hesaplamalarına itibar edilmiştir.
Dava dosyasına sunulan sözleşme metinlerinin incelenmesinden, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10. maddesinde “….Sözleşme ifası süresince, işbu sözleşmenin imzalanmasını müteakiben yürürlükteki mevzuatın tanımlandığı çerçevede yapılacak yer teslimi prosedürleri neticesinde İşverence …’da açılmış olan dosyanın altında Taşeronca bir alt iş yeri numarası alınacak … dosyası tanzim edilecektir. Taşeron tarafından çalıştırılacak her türlü personel bu iş yeri numarası altında işlem görecektir. Taşeron çalıştırdığı personelin yürürlükteki mevzuata göre vergi, … primleri, işçilik ücretleri, tazminat ve masraflarını ve sözleşmenin ifası ile ilgili tüm vergi ve fonlarını ödemekle mükelleftir,” hükmü bulunmaktadır. Hüküm uyarınca işçilik ücretlerinden davalının sorumluluğu bulunduğu açıkça belirtildiğinden davacının yapmış olduğu ödemenin tamamını davalıdan rücuen talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
İşe başlatmama tazminatına ilişkin olarak, davalının işçilerin başvuruda bulunmadığına ilişkin bir savunması bulunmadığından, bilirkişi tarafından hesap edilen oranda rücu edilebileceği değerlendirilmiştir.
Yine davacının tahsilini talep ettiği alacaklar arasında arabuluculuk ücreti bulunmadığından ve açıklanan sözleşme hükmü gereği zaten davalının sorumluluğunda olduğundan davalı tarafından ödendiği iddia edilen arabuluculuk ücretinin ve yine harç ve yargılama giderlerinin takas kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davalının takas savunması kapsamında, yukarıda açıklandığı üzere davalı defterlerinin süresinde ibraz edilmediği, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, …formlarının birbirini doğruladığı ve arabuluculuk ücretine ilişkin yapılan açıklama dikkate alınarak takas savunmasının elverişli delillerle ispat edilemediği kanaatine varılmıştır.
Davalı zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de, dava dilekçesinde dayanmadığı bu savunmayı bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri süremeyeceğinden savunmaya itibar edilememiştir.
Yine her ne kadar davalı, seri dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında defter incelemeleri arasında farklılık olması nedeni ile raporlara itibar edilemeyeceğini savunmuş ise de, diğer dosyalarda da davalının defterlerini ibraz etmediği, davacı defterlerinde inceleme yapıldığı ve kimi raporda yalnız taraflar arasındaki fatura alacağı hususu değerlendirilmiş iken, kimi raporda davacının dava konusu olan ödemelerini davalı borç kayıtlarına eklemiş olması nedeni ile hesaplamalarda farklılık bulunduğu değerlendirilmiştir. Raporların hiç birinde davalının alacaklı olduğuna dair bir tespit bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde, davacının rücuen tazminat talebinin yerinde olduğu ve davacının ıslah dilekçesi de gözetilerek rücuen alacak isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği, İş Mahkemesi dosyalarında davalının da taraf olması nedeni ile davalının ödeme tarihi itibari ile temerrüte düştüğü (… sayılı ilamı), bilirkişi tarafından belirlenen ödemelerin ödeme tarihleri ve davacının talebi gözetilerek ödeme tarihinden veya talep tarihinden işleyecek, işin ticari olması nedeni ile avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulüne dair takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KABULÜ İLE,
20.513,31 TL’nin 20.347,61 TL’sinin 18/03/2020, bakiye kısmın 16/09/2019 ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 1.401,26 TL harçtan peşin alınan 390,62 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.010,64 TL harcın ve 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 1.598,00 TL yargılama gideri ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 300,08 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/07/2023

Katip …. Hakim ….
¸¸ ¸¸