Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/820 E. 2022/509 K. 20.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/820
KARAR NO : 2022/509

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketinin dağıtım sistemine bağlantısı yapılmış olan ve bağlantı bilgisi (Tesisat ya da Abone No) yukarıda verilen lisanssız güneş enerjisi üretim tesisi, davacı tarafından kurulmuş ve işletildiğini, Söz konusu tesisle ilgili olarak, davacı ile davalı arasında “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” imzalandığını, aşağıda açıklanan sebeplerle, tesisin işletildiği dönem boyunca haksız yere fazladan tahsil edilen sistem kullanım/dağıtım bedellerinin davacı’ya iadesi gerektiğini, talepleri üzerine başlatılan dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma olmaması üzerine işbu dava ikame edildiğini, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin istikrar kazanmış kararlarına göre; elektrik dağıtım şirketlerinin taraf olduğu sözleşmelerden kaynaklı uyuşmazlıklarda; (a) dağıtım şirketinin özelleştirilmesi yanında (b) dağıtım şirketinin bu alacakları 6183 sayılı Kanun kapsamında tahsil etme yetkisinin olmaması gibi hususlara bakarak bu tür uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğuna karar verdiğini, nitekim işbu uyuşmazlık konusu olay da; Davalı şirketin mevzuattan aldığı yetkiyle tesis ettiği herhangi bir idari işlem değil aksine taraflar arasındaki özel hukuk sözleşmesinden kaynaklı alacak istemi olduğundan, işbu davanın görüm ve çözüm yeri adli yargı olduğunu, davacı gibi lisanssız elektrik üreticileri ile elektrik dağıtım şirketleri arasında çıkan uyuşmazlıklar özelinde yine Uyuşmazlık Mahkemesi, istikrarlı olarak adli yargının görevli olduğuna karar verdiğini, nitekim huzurdaki dava, lisanssız elektrik üreticisi olan Davacı ile dağıtım şirketi olan Davalı arasındaki özel hukuk uyuşmazlığından (alacak) kaynaklandığını, dolayısıyla tarafları tacir olan ve ticari bir alacak/verecek ilişkisinden kaynaklanan işbu davaya konu uyuşmazlık, TTK 4/1 hükmü gereğince dava açıldığını, elektrik piyasasında tarifeler yoluyla tahsil edilen bedellerin genel hukuk kurallarına göre yargılamaya tabi tutulmaları ve bu surette işbu uyuşmazlık konusu olayın; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu yanında özellikle Anayasanın 124 üncü maddesindeki (normlar hiyerarşisi), yine Anayasa’nın 13 üncü maddesindeki (mülkiyet hakkı), TBK 20 vd (genel işlem koşulları), TTK 55/f (haksız rekabet) ve TMK 2 (dürüstlük kuralı) yönlerinden yargılamaya konu yapılması adil yargılanmanın en doğal gereği olduğunu, dava konusu tahsilat, elektrik piyasası kanunu’na aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu lisanssız elektrik üretim tesislerinin hukuki altyapısı 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14 üncü maddesinde düzenlendiğini, anılan maddeye göre bu tesisler, yenilebilir enerji kaynaklarının ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla desteklenmiş ve bu kapsamda “lisans alma” ve “şirket kurma” yükümlülüklerinden de muaf tutulduğunu, Bunların dışında başkaca hiçbir konuda, lisanslı ve lisanssız elektrik üretim faaliyeti arasında ayrım yapılmadığını, davacı’dan fazla tahsilat yapılmasına gerekçe olacak herhangi bir sebep (ek maliyet/farklı hizmet) olmadığını, mülkiyet hakkına müdahale niteliğindeki uyuşmazlık konusu fazla bedel tahsilatı hukuken konulamayacağını, uyuşmazlık konusu tahsilat, normlar hiyerarşisine aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle Dilekçenin 135 ve devamı paragraflarında açıklandığı üzere davanın belirsiz alacak davası olarak kabulüne, davanın kabulüne, Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve yargılama sırasında ortaya çıkacak gerçek alacak tutarına taleplerini artırmak üzere Davacı’dan işbu dava tarihine kadar dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet oluşturduğu gerekçesiyle fazladan tahsil edilen sistem kullanım/dağıtım bedelleri yanında bunlara işletilen KDV’lerle birlikte oluşan toplam tutar için şimdilik 1.000,00- TL alacağın Davalı’dan tahsiline ve Davacı’ya verilmesine, alacağa konu bedellere, her bir faturada fazla ödenen tutarlara ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek bankalarca mevduata uygulanan azami faiz veya herhalükarda en yüksek ticari faiz / değişen oranda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin (dava ve arabuluculuk) Davalı’ya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu, davaya konu alacağın zaman aşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığını, davanın esasına ilişkin olarak huzurdaki davanın usulden reddine ilişkin açıklamaları ve talepleri baki kalmak kaydıyla davanın esastan da reddi gerektiğini, EPDK tarafından yayınlanan tarifeleri aynen uygulayan müvekkili şirketin eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiği iddiası kabul edilemeyeceğini, EPDK’nın lisanslı – lisanssız elektrik üreticilerinin farklı abone gruplarına dahil etmesinin nedeni lisanssız elektrik üreticilerinin YEKDEM kapsamında almış oldukları bedel ve şebekenin yükünü artırdığını, iptal davasına konu edilmeyen tarifeler, düzenleyici işlem olarak geçerliliklerini sürdürdüğü için bu tarifelere bağlı olarak belirlenen bedeller hukuka aykırı olamayacağını, lisanssız elektrik üreticileri için dağıtım sistem kullanım anlaşmasına dayalı olarak düzenlenen faturalara itiraz etmeyen davacı taraf fatura içeriğini kabul ettiğini, haksız ve fazla şekilde tahsil olunduğu iddia edilen dağıtım bedellerinin iadesini talep edemeyeceğini, tüm bu nedenlerle Huzurdaki davanın öncelikle, görevli olan idari yargı yoluna başvurulmadığından bahisle usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise belirsiz alacak davasına konu edilmesi mümkün olmayan davanın kısmi veya tam davaya dönüstürülerek oluşursa harç eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa 1 hafta kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde eksiklikler giderilmediğinde dava sartı yokluğu ve dava dilekçesinde netice-i talebin net olarak açıklanmaması sebebiyle davanın usulden red edileceginin ihtar edilmesini, eksiklikleri tamamlanmaması halinde davanın, usulden reddini, nihayetinde esasa ilişkin beyanları tekrarla, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava, dağıtım sistem kullanım anlaşmasına dayalı haksız tahsil edilen dağıtım bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davalının yargı yolu itirazının, uyuşmazlığın tacir olan taraflar arasında imzalanmış olan “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması”ndan kaynaklandığı, TTK’nun 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğu, aynı Yasa’nın 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, somut uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme olmadığı gözetilerek (Ankara BAM 23. HD 2021/1863 esas 2021/1723 karar sayılı ilamı) yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına itirazının, 2016 yılından bu yana satılan elektrik miktarı ile lisanslı üreticilerle arasındaki dağıtım bedeli farkının ve maliyet farkının hesaplanmasının dava tarihi itibari ile davacıdan beklenemeyecek olması karşısında yerinde olmadığına, zamanaşımına ilişin itirazın ise uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklanması ve davacının 2016 yılından sonraki döneme ilişkin fazla ödemenin iadesini talep etmesi karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı her ne kadar tarife hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu iddia etmiş ise de, tarafların tacir oldukları, TTK’nun 18/2. maddesi uyarınca basiretli davranma zorunlulukları bulunduğu, tacirler arasındaki genel işlem koşullarının daha sıkı kurallara bağlı olduğu, genel işlem koşulunun unsurları; sözleşmenin koşullarını oluşturması, sözleşme kurulmadan önce düzenlenmesi, birden fazla sözleşme ilişkisinde kullanılmak üzere düzenlenmesi ve genel işlem koşulları kullanan tarafından sözleşmeye dâhil edilmek niyetiyle karşı âkide sunulması olup genel işlem koşulu olduğu iddia edilen tarifenin ise sözleşme koşullarından olmayıp sözleşme devam ederken dava dışı EPDK tarafından belirlendiği gözetildiğinde davacının bu iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının lisanssız elektrik üreticisi olup davalı ile sistem kullanım anlaşması imzaladığı ve bu kapsamda davalıya dağıtım bedeli ödemesi yaptığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı eldeki davada dağıtım bedelinin 31/12/2016 tarihine dek lisanslı üreticilerle eşit olmasına rağmen, sonrasında tarife değişikliğine gidilerek lisanslı kullanıcılardan farklı olarak ve fazla tahsilat yapıldığı iddiası ile bu bedelin iadesini talep etmiştir. Davacının talebi esasen lisanslı üreticilerle arasındaki tarife farklılığının giderilmesi ve mevzuatta belirtilen maliyet farkının hesaplamada dikkate alınmasıdır.
Aynı mahiyette, lisanssız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyetler dikkate alınarak farklılaştırılabileceğine ve lisanslı üreticilerle arasındaki tarife farklılığına sebep olan mevzuat hükümlerinin iptali talebinin Danıştay tarafından reddine ilişkin verilen kararlar, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 2021/352 esas 2022/136 karar sayılı ilamı ve 2021/352 esas 2022/136 karar ve 2021/408 esas 2022/137 karar sayılı ilamları ile hükme bağlanmıştır. Kararlarda sonuç olarak; “Lisanssız üreticilerin gerçekleştirdikleri üretimi dağıtım sistemine vermek suretiyle sistemi yoğun bir şekilde kullanımının, sistemin teknik ve ekonomik işleyişini sekteye uğrattığı gibi, üretimlerinin ticarî faaliyete konu edilerek kendilerine tanınan muafiyet sınırının aşıldığı; kanun koyucunun yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimine yönelik lisanssız üreticileri birtakım yükümlülüklerden muaf tutması, söz konusu üreticilerin lisanslı üreticiler gibi doğrudan piyasa faaliyetine konu edilebilecek elektrik üretimi gerçekleştirecekleri anlamını taşımadığı, aksinin kabulü hâlinde, farklı koşullar ile yükümlülüklere tâbi kılınan lisanslı ve lisanssız üreticilerin aynı amaca matuf piyasa faaliyetinde bulunabileceklerinin öngörülmesinin bekleneceği; oysaki, lisanssız üreticilerin öncelikle tüketimlerini karşılamakla yükümlü kılındığının açık olduğu;
Bu itibarla, lisanssız üreticilerin gerçekleştirdiği üretimin ticarî faaliyete konu edilmesinin sonucu olarak ödeyecekleri dağıtım bedelinin farklılaştırılmasının, eşit taraflar arasında ayrım gözetilmemesi ilkesine aykırı olmadığı anlaşıldığından, dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.” Bu hali ile dava dışı EPDK tarafından 31/12/2015 tarihli ve 29579 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5999-3 sayılı kurul kararı uyarınca belirlenen tarifeye göre, dağıtım sistemi kullanım bedellerinin farklılaştırılabilmesinin hukuka uygun olduğuna karar verilmiştir. Eldeki dosyada faturalandırmanın tarifeye uygun olmadığına ilişkin bir iddia ve delil yoktur. Bu hali ile, her ne kadar fatura bedeli davalı tarafça tahsil edilmiş ise de itirazın faturalandırmaya esas tarifeden kaynaklanması nedeni ile davalının husumetinin bulunmadığı dahi değerlendirilebilir. Ancak talep istirdada ilişkin olduğundan davalının husumeti bulunduğu değerlendirilmiştir.
Ek maliyetler belirlenerek tarifenin bu yönden denetlenmesine ilişkin talep yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalı tarafça emsal olarak sunulan …. esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ve yukarıda atıf yapılan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere lisanssız üreticilerin plansız üretimlerinin dağıtım sistemine ek maliyet getirebileceğinin kabul edilebilecek olmasına karşın bu maliyetin uzun süreli araştırma, veri toplama ve tahminler ile diğer üreticilerin üretim miktarı, arz miktarı, arıza ve kesintilerin önceden belirlenemeyecek olması ve diğer değişkenler dikkate alındığında fatura tarihinde ve hatta sonrasında belirlenmesinin mümkün olmayacağının açık olduğu, dağıtım bedellerinin de davalı tarafından değil dava dışı EPDK tarafından belirlenen tarife uyarınca belirlendiği ve davalının yalnız tarife gereği dağıtım bedellerinin tahsilini yaptığı dikkate alındığında talebin sübut bulmadığı değerlendirilmiştir.
Aksinin düşünülmesi halinde dahi davacının talebi, idarece düzenlenen tarifenin denetlenmesi, bir anlamda 2016 yılından önce düzenlenen sözleşmenin, değişen tarife gereği uyarlanmasıdır. Taraflar tacirdir ve taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. TBK’nun 138. maddesi uyarınca sözleşmenin uyarlanmasının talep edilebilmesi için de davacının “borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş” olması halinde bu yönde talepte bulunabileceği, tarifenin yürürlüğe girdiği tarih de dikkate alındığında, davacının bu yönde bir iddia ve delil sunmadığı, davalının ise faturalara itiraz edilmediğine ilişkin savunmada bulunduğu anlaşılmıştır. Tarifenin tüm lisanssız üreticiler yönünden bağlayıcı ve halen yürürlükte olduğu da düşünüldüğünde, tarife geçerli olduğu halde yalnız eldeki davacı yönünden denetlenmesinin de diğer lisanssız üreticiler yönünden eşitlik ilkesine aykırı olacağı dikkate alındığında, talebin sözleşmenin uyarlanması kapsamında değerlendirilmemesi halinde taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesinin bozulacağı kanaatine varılmıştır. Davacı yan da, dağıtım şirketinin eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin hizmet görmesi gerektiğini belirtmiştir.
Açıklanan gerekçelerle sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın reddine,
Harçlar Kanununa göre alınması 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince hesap ve takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

Dair; Davacı vekilleri ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20.06.2022

Katip … Hakim …
¸[e-imzalıdır] ¸[e-imzalıdır]