Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/816 E. 2022/265 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/816 Esas – 2022/265
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/816
KARAR NO : 2022/265

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
K.YAZIM TARİHİ : 08/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı elektrik dağıtım şirketinin dağıtım sistemine bağlantısı yapılmış olan ve 401…300 tesisat nolu lisanssız güneş enerjisi üretim tesisinin, davacı tarafından kurulup işletildiğini, söz konusu tesisle ilgili olarak, davacı ile davalı arasında “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” imzalandığını, tesisin işletildiği dönem boyunca haksız yere fazladan tahsil edilen sistem kullanım/dağıtım bedellerinin davacı’ya iadesi gerektiğini, talepleri üzerine başlatılan dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma olmaması üzerine işbu dava ikame edildiğini, lisanssız elektrik üreticisi olan davacı ile dağıtım şirketi olan davalı arasındaki özel hukuk uyuşmazlığından (alacak) kaynaklandığını, Yargıtay’ın sistem Kullanım Anlaşmasından kaynaklanan alacak uyuşmazlıklarını istisnasız esastan karara bağladığını, husumetin davalıya yöneltilmesi gerektiğinin belirtildiğini, 01 Ocak 2017 tarihi itibarıyla üreticiler arasında ayrıma gidilerek lisanssız üreticilerden daha fazla sistem kullanım bedeli alınmaya başlandığını, taraflar arasında dağıtım sistemi kullanım anlaşması imzalandığını, dağıtım hizmeti alan elektrik üreticileri arasında sistem kullanım/dağıtım bedelleri bakımından “üretici” ve “lisanssız üretici” şeklinde bir ayrım yapıldığını, 2016 yılı sonuna kadar üreticiler arasında bir ayrım yapılmamasına rağmen 1 Ocak 2017 tarihi itibari ile üreticiler arasında ayrıma gidilerek lisanssız üreticilerden daha fazla sistem kullanım/dağıtım bedeli alınmaya başlandığını, mahkemelerin yetkisini sınırlandıran 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesine 6719 sayılı Kanunla eklenen 10. fıkrasının Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih ve E. 2016/150, K. 2017/179 sayılı kararı ile iptal edildiğini, dava konusu tahsilatın Elektrik Piyasası Kanunu’na aykırı olduğunu, dağıtım bedellerinin nasıl belirleneceğinin 6446 sayılı Elektrik Piyasaları Kanunu’nun 17/6-ç maddesinde lisanslı ve lisanssız ayrımı yapılmaksızın düzenlendiğini, sistem kullanım/dağıtım bedelinin belirleme yönteminin ve uygulanmasının 31/12/2015 tarihli ve 29579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe gire Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’da düzenlendiğini, Söz konusu Usul ve Esaslar’ın 16/2. maddesine göre, sistem kullanım/dağıtım bedelinin farklılaştırılabilmesinin ön koşulunun davacının üretim tesisinin dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet oluşturması gerektiğini, davalı şirketin ek maliyet sebebinin ortaya koymadan sanki ek maliyet varmış gibi davacıdan fazla fahiş miktarda tahsilat yaptığını, bunun taraflar arasında Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının 4/A/1/7 maddesi gereğince de izin verilmediğini, ortaya çıkan tüm maliyetin davalıya ait olduğunu, davalı dağıtım şirketi tekel olup, taraflar arasındaki sözleşme genel işlem koşularının içerdiğini, dava konusu olayın sözleşmeye doğduğunu ve sözleşmenin tek taraflı hazırlandığını, sisteme bağlantı yapılması öncesi davacıya dayatıldığını, genel işlem koşulu bulunduğunu, dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, uyuşmazlık konusu bedelin genel tarife üzerinde tahsil edilmesi gerektiğini, tahsilatın normlar hiyerarşisine aykırı olduğunu ve dava konusu alacağın belirsiz alacak olduğunu, davacıdan dava tarihine kadar dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet oluşturduğu gerekçesi ile şimdilik fazladan tahsil edilen sistem kullanım/dağıtım bedelleri yanında bunlara işletilen KDV’lerle birlikte oluşan toplam tutar için şimdilik 1.000,00 TL alacağın davalı’dan tahsiline ve alacağa konu bedellere, her bir faturada fazla ödenen tutarlara ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek bankalarca mevduata uygulanan azami faiz veya herhalükarda en yüksek ticari faiz/değişen oranda avans faizi uygulanmasına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin (dava ve arabuluculuk) davalı’ya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına yer vermek suretiyle lisanssız elektrik üreticisi ile dağıtım şirketi arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini belirttiğini, Elektrik Piyasası Kanunu’nun geçici 20. maddesine göre, kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanacağını, dağıtım şirketlerinin lisanslı ve lisanssız elektrik üreticilerine uyguladığı tarifeler Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlendiğini, EPDK’nun düzenleyici nitelikteki bu tarifelerinin dağıtım şirketleri tarafından değiştirilmesi veya uygulanmamasının mümkün olmadığını, davacı tarafın alacak talebinin EPDK’nın düzenleyici işlemi olan kararları ve bu kararların eki tarifeler olduğunu, bu alacak talebinin temelinin düzenleyici bir işlem olarak uygulanması zorunlu tarifeler olduğu dikkate alındığında açılan davanın görülme yerinin idari yargı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, huzurdaki davanın öncelikle, görevli olan idari yargı yoluna başvurulmadığından bahisle usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise belirsiz alacak davasına konu edilmesi mümkün olmayan davanın kısmi veya tam davaya dönüştürülerek oluşursa harç eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa 1 hafta kesin süre verilmesini, kesin süre içerisinde eksiklikler giderilmediğinde dava sartı yokluğu ve dava dilekçesinde netice-i talebin net olarak açıklanmaması sebebiyle davanın usulden red edileceğinin ihtar edilmesini, eksiklikleri tamamlanmaması halinde davanın, usulden reddini, Esas yönünden EPDK tarafından yayınlanan Tarifeleri aynen uygulayan müvekkili şirketin eşitlik ilkesine aykırı hareket etmediğini, Lisanssız elektrik üretimin esas itibari ile ve temel olarak ticari bir faaliyet olmayıp amacın kişilerin kendi elektriklerini üreterek sadece ihtiyaç fazlasını sisteme geri vermelerini sağlamak olduğunu, kendi ihtiyacı için elektrik üreten bir kişinin fazlasını siteme sunduğu zaman dağıtım sistemine getireceği yükün dikkate alınarak mevzuat düzenleyici tarafından farklı sistem kullanım bedeli düzenlendiğini, davacı tarafın lisanssız elektrik üretiminden ziyade kanunun etrafın dolaşmak suretiyle adeta bu işi ticari bir faaliyet olarak tasarladıklarını ve hakkın kötüye kullanımını da ikrar ettiklerini, iptal davasına konu edilmeyen Tarife’lerin düzenleyici işlem olarak geçerliliklerini sürdürdüğü için bu Tarifelere bağlı olarak belirlenen bedellerin hukuka aykırı olmadığını, Kurum’un onay işlemine karşı dava açılmamış veya açılıp reddedilmiş olması durumunda Tarife kanuna uygun olmakla buna dayanılarak sözleşmede yer verilen sabit ücrete ilişkin miktarın haksız şart olarak kabul edilemeyeceğini, Lisanssız Elektrik Üreticileri için Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasına dayalı olarak düzenlenen faturalara itiraz etmeyen davacı tarafın fatura içeriğini kabul etmiş olup haksız ve fazla şekilde tahsil olunduğu iddia edilen dağıtım bedellerinin iadesini talep edemeyeceğini, dava konusu tesisatla ilgili geçici kabulün yapılmasından sonra Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem kullanım anlaşması imzalandığını, bu sözleşme uyarınca sistem kullanım için öngörülen sürenin geçici kabulün yapıldığı tarih olup, sistem kullanım/dağıtım bedellerinin tahakkuk ettirildiğini, geçmişten beri uygulanmakta olan sözleşmeye dayalı olarak düzenlenen faturalara karşı itiraz edilmemişken açılan davanın reddi gerektiğini talep etmiştir.
DELLİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” imzalandığı ve taraflar arasındaki anlaşmadaki sistem/kullanım bedelinin genel tarife üzerinde tahsil edilmesi gerektiği, tahsilatın normlar hiyerarşisine aykırı olduğu, dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet oluşturduğu ileri sürülerek dava konusu tesisin işletildiği dönem boyunca haksız yere fazladan tahsil edildiğinden bahisle sistem kullanım/dağıtım bedellerinin bunlara işletilen KDV ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nın Tarifeler Dairesi Başkanlığı Hukuk Dairesi Başkanlığının ekli 31/03/2022 tarih ve 411667 sayılı yazısında, 01.01.2017 tarihine kadar olan süreçte üreticiler için lisanslı ve veya lisanssız ayrımına gidilmediğini, tarife tablolarındaki “üreticiler için veriş yönünde çift terimli dağıtım tarifesi” ve “üreticiler için veriş yönünde tek terimli dağıtım tarifesi” kısmında belirtilen fiyatlar üzerinden faturalandırılma yapıldığını, bu tarihe kadar olan süreçte lisanssız üreticilerin, geleneksel olarak üretim yapan lisanslı üreticilerden olan farklılıkları bu farklılıkların dağıtım sistemi üzerindeki etkilerinin takip edildiğini, lisanssız üreticileri, lisanslı üreticilerden ayırmakta olan birçok farklı unsurun etkisiyle dağıtım şebekesinde neden oldukları ve kendileri tarafından karşılanmayan etkiler gözetilerek lisanssız üreticiler dağıtım bedeli farklılaştırılmasına gidildiğini, lisanslı üretim santralleri ile lisanssız üretim santrallerinin birbirlerinden farklı olduğunu, lisanslı üretim santrallerinin elektrik üreterek elektrik ticareti yaparken lisansız üretim santrallerinin şirket kurma ve lisans alma yükümlülüklerinde muaf olarak faaliyet gösterdiğini, 02/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülga Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik’in 1 ve 17. maddelerinde ve 12/05/2109 tarihli ve 30772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nin 1. ve 23. maddelerinde lisanssız elektrik üretiminin öncelikli olarak tüketicilerin kendi ihtiyaçlarına yönelik olması ve fazla enerjinin ise belirlenen şartlarda sisteme satılabileceğinin belirlendiğini, Kanun’un 9. maddesinde dağıtım faaliyetinin 17. maddesinde ise dağıtım Tarifelerinin tanımlandığını, 22/08/2015 tarihli ve 29453 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülga Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. ve 23. maddelerinde ve 19/06/2020 tarih, 31160 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. Ve 19. maddelerinde dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin bağlantı durumu, tüketim miktarı ve kullanım amacı gibi ölçütler esas alınarak farklılaştırılabileceğini veya farklı seviyelerde belirlenebileceğini, Dağıtım sisteminin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar dağıtım şirketlerinin önerileri de dikkate alınarak Kurul tarafından belirlendiğini, Tarife önerilerinde yer alan tüketici gruplarının temel olarak mesken, sanayi, ticarethane, tarımsal sulama ve aydınlatma gruplarından veya farklı kullanıcı gruplarından oluştuğunu, Lisanssız üreticilerin üretim ve tüketim özelliklerinin 12/05/2019 tarihli ve 30772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nin 4, 5, 23 ve 28. Maddelerinde açıklandığını ve bir tüketicinin öncelikli olarak kendi tüketimini karşılamak amacıyla lisanssız elektrik üretimi yapabildiğini, Lisanssız üreticilerin yoğun üretim yaptığı (üretim profili) gündüz döneminde ise daha yüksek olduğunu, Lisanslı üreticilerin bu maliyetlere kendileri katlanmak durumunda iken lisanssız üreticilerin üretimlerinde oluşan dengesizliklere lisanssız üreticilerin katlanmadığını, bu maliyetlerin sistemin maliyeti olduğunu, Usul ve Esaslar’da 29/12/2016 tarih ve 29933 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 26/12/2016 ve 6808 sayılı Kurul kararı ile yapılan değişiklikle lisanslı üreticilerin katlandığı bu tür maliyetlerin lisanssız üreticiler için sistem üzerinde yük olarak kalmaması sayıları fazlalaşan ve kullanıcı grubu olarak tanımlanabilecek duruma gelen lisanssız üreticilerin de sebep oldukları maliyetlere katlanmasının amaçlandığını, aksi takdirde lisanssız üreticilerin sebep oldukları maliyetlerin dağıtım bedeli aracılığı ile lisanssız üretici dışında kalan kullanıcılardan alınması sonucunu ortaya çıkaracağını, Kurulca onaylanan dağıtım tarifelerinde usul ve hukuka aykırı bir durumun olmadığını, Usul ve Esasların genel düzenleyici işlem niteliğinde olduğunu ve bu işlemlerin hukuki incelemesinin Danıştay tarafından yapıldığını, Usul ve Esasların 16. Maddesinin 2. Fıkrasının iptali ve lisanssız üreticilere uygulanması gereken dağıtım tarifeleri özelindeki bazı Kurul kararlarının iptali için kurum aleyhine dava açıldığını, lisanssız üreticilere yönelik dağıtım tarifesi bakımından Danıştay 13. Dairesi’nin 26/10/2021 tarihli ve 2020/3582 E. 2021/3539 K. sayılı kararında davanın reddedildiğini, bazı dosyaları için davanın reddine yönelik verilen kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 04/11/2021 tarih ve 2021/2543 Esas, 2021/2224 Karar sayılı kararı ile Danıştay 13. Dairesinin 16/03/2021 tarih ve 2019/1883 Esas, 2021/951 Karar sayılı kararın onanmasına karar verildiği , Lisanssız üreticiler için 01/01/2022 itibari ile yürürlüğe giren 31/12/2021 tarih ve 31706 6. Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 30/12/2021 tarihli ve 10699 sayılı Kurul Kararı ile Usul ve Esaslar’ın 16ıncı maddesinin değiştirildiğini ve 29/12/2016 tarihli ve 6838 sayılı Kurul Kararının c maddesinin 01/01/2022 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırıldığını, 01/01/2022 tarihi itibariyle tüm lisanssız üretim tesisleri için veriş yönünde tek bir sistem kullanım bedelinin uygulanmaya başlandığını belirtmiştir.
HMK’nın 114/1-b maddesine göre, yargı yolunun caiz olması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından resen göz önüne alınabileceğinden, öncelikle yargı yolu yönünden değerlendirme yapılmıştır.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2/1 maddesinde, ” İdari dava türleri belirtilmiştir.
İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
İdare, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak resen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırmakta ve kural olarak bu işlemler özel yasal düzenlemeler dışında idari yargı denetimine tabi bulunmaktadır.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 27/04/2020 tarih, 2019/906 Esas , K.2020/190 Karar ve 2019/907 Esas, 2020/192 Karar sayılı kararlarında ‘Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, elektrik dağıtımıyla, elektriğin tüketicilere perakende satışı ve tüketicilere perakende hizmeti verilmesiyle iştigal eden bir iktisadi devlet teşekkülüdür.,, Dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesinde “İşletme Hakkı Devri”ne dayalı “Hisse Satış Modeli” uygulanmakta olup bu modele göre yatırımcı, özelleştirilen dağıtım şirketinin bulunduğu bölgedeki elektrik dağıtım lisansına sahip tek şirket olmaktadır. Ancak, yatırımcının işletme hakkını devraldığı dağıtım tesisleri ve bu tesislerin işletilmesinde varlığı zorunlu unsurların mülkiyeti TEDAŞ’ın uhdesinde kalmaya devam etmektedir. Yatırımcı, dağıtım şirketinin hisselerinin sahibi olarak, TEDAŞ ile imzalanmış olan işletme hakkı devir sözleşmesi çerçevesinde dağıtım varlıklarının işletme hakkını elde etmektedir. Başka bir anlatımla, “hisse satış modeli”nde, mevcut varlıklar ile özelleştirme sonrası yatırımcı tarafından gerçekleştirilecek yatırımlar sonucu oluşacak yeni varlıkların mülkiyeti TEDAŞ’ta kalırken, yatırımcı, dağıtım tesislerinin ve bu tesislerin işletilmesinde varlığı zorunlu diğer unsurların işletme hakkı ile birlikte tüm yeni yatırımları gerçekleştirme yükümlülüğünü üstlenmektedir. Ayrıca yatırımcı, işletme hakkı çerçevesinde vereceği hizmeti ve üstlendiği yükümlülükleri, 4628 sayılı Kanun ve ilgili alt düzenlemeler uyarınca ve EPDK’nın denetimi altında gerçekleştirmektedir…..bu konuda mevzuat hükümleri uyarınca yetkilendirilen TEDAŞ Genel Müdürlüğünce, kamu hukuku alanında, kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olarak tesis edilen proje onay bedelinin ödenmesinden sonra, ödenen bedelin iadesi için açılan davada uyuşmazlığın, idari yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varıldığı” belirtilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi konuyla ilgili kararlarında “elektrik dağıtım faaliyetinin kamu hizmeti niteliği” belirtilmiştir.
Danıştay 13. Dairesinin 06/02/2013 tarih, 2012/1871 Esas, 2013/276 Karar sayılı kararı ile elektrik dağıtım hizmeti yürüten özel hukuk kişisine karşı hizmetten yararlanan sıfatıyla dava açılabilmesi kabul edilmiştir. “Bu durumda, özel faaliyetler için söz konusu olmayacak üstün ayrıcalıklara sahip olan ve yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davalı …Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından, kamu hizmetinin yürütülmesini teminen tek yanlı olarak tesis edilen, ilgilinin hukukunda değişiklik yapan ve idarî işlem niteliğinde bulunduğu” belirtilmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 24/02/2022 tarih ve 2022/621 Esas, 2022/1042 Karar sayılı kararı ile 02/12/2020 tarihli 02/12/2020 tarihli kararı ile “Resmi Gazetede yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8’inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” TEİAŞ’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile “8′ inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin yaptırım uyuşmazlıklarının idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “Yargı Yolunun Caiz Olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilmesi doğru olmadığından davalının karar düzeltme itirazlarının kabülü ile Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 08.12.2020 tarihli onama kararının kaldırılarak mahkememiz hükmünün bozulduğu” belirtilmiştir.
28/01/2014 tarih ve 28896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Bağlantı Ve Sistem Kullanım Yönetmeliği’nin Anlaşmazlıkların Çözümü başlıklı 35. maddesinde, Anlaşmazlıkların çözümü dağıtım şirketi ve lisans sahibi kullanıcılar; bağlantı, sistem kullanım ve enterkonneksiyon kullanım anlaşmalarının hükümleri veya anlaşma hükümlerinde yapılacak değişiklikler üzerinde mutabakata varamamaları halinde, oluşan ihtilafların çözümü için öncelikle Kuruma başvuruda bulunabilirler. Söz konusu başvuru, Kurul tarafından ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda ve başvuru tarihinden itibaren altmış gün içerisinde sonuçlandırılır. (2) Birinci fıkra kapsamında, bağlantı, sistem kullanım ve enterkonneksiyon kullanım anlaşmalarının uygulamasından doğan anlaşmazlıklar görevli ve yetkili mahkemelerde çözülür.
02/09/2019 tarihli taraflar arasında akdedilen Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının 3. maddesinde “Bu anlaşmanın öncelikle Yönetmelik ve Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasında Dair Tebliğ’e uygun olarak yorumlanır ve uygulanır.”
12/05/2019 tarih ve 30772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmelik’in 5/7. maddesinde Bu Yönetmelik kapsamında; şebekeye bağlanacak üreticilerle yapılacak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında yer alacak genel hükümler, ilgili şebeke işletmecisinin görüşü alınarak Kurul tarafından belirlenir. Belirlenen genel hükümler ilgili şebeke işletmecisinin ve Kurumun internet sayfalarında yayımlanır.” Hükümlerini haiz olduğu belritilmiş ve sistem anlaşmasındaki genel hükümlerin Enerji Piyasasını Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirleneceği ifade edilmiştir.
Somut olayda taraflar arasında akdolunan 02/09/2019 tarihli Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının Kurum tarafından belirlenen genel hükümler içeren birinci bölümünün 15. maddesinde “Dağıtım Şirketi ile kullanıcının bu anlaşmanın hükümleri üzerinde mutabakata varamamaları halinde taraflar, anlaşmazlığın çözümü konusunda Kuruma yazılı olarak başvuruda bulunabilir. Anlaşmazlıklar Kurum tarafından çözüme kavuşturulur”. hükmünü içermektedir. Madde hükmüne göre taraflar arasında bu maddenin yorumu veya çözümü de Kuruma aittir.
Taraflarca akdolunan Sistem Kullanım Anlaşmasının 15. maddesine göre öncelikle başvuru koşulunun yerine getirilmediği, şayet başvuruda bulunulmuş olsa da bu kez Kurumun idari bir işlemi sözkonusu olacağından idari yargının görev alanında olacağı anlaşılmaktadır.
Keza somut olayda, yukarıda belirtilen Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay 13. Dairesi’nin kararları ile taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca hat kayıp bedelinin iade edilmesi istemine ilişkin davada tarafları (davacı ve davalı) TEİAŞ dışında şirketler olduğu olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2021 tarih ve 2021/613 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde “02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” TEİAŞ’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir Bu bağlamda, 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin yaptırım uyuşmazlıklarının idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu bağlamda tarafları TEİAŞ dışında şirketler hakkında ve konusu sistem kullanım bedeli olan davada yargı yolunun idari yargı olduğu anlaşılmıştır.
Kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davalı ile davacı şirketler arasında mevzuat çerçevesinde verilen yetkinin kullanımı sırasında kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olarak tesis edilen özel hukuk kişilerinin yerine getirdiği idari faaliyetler bakımından ortaya çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümünde “kamu hizmeti olduğunu belirttiği faaliyet kapsamında yapılan hukuki tasarrufun niteliğinin ve sözleşme konusu bedele ilişkin hükmün taraflar dışında, idarenin iradesini yansıtan bir idari işlem niteliğinde olması ve bu işlemin ise idari yargı denetimine tabi olması karşısında sistem kullanım bedelinin belirlenmesine ilişkin tasarrufa yönelik davanın görüm ve çözümünde uyuşmazlık için davacı Sistem Kullanım Anlaşmasının 15. maddesi gereğince Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na başvuru koşulunun yerine getirilmediği, 15. madde hükmüne göre taraflar arasında bu maddenin yorumu veya çözümünün de Kuruma ait olduğu, şayet Kurum’a başvuruda bulunulmuş olması halinde bu kez Kurumun idari bir işlemi sözkonusu olacağından işlemin denetimi idari yargının görev alanında olacağı gibi mülga Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. ve 23. maddelerinde ve 19/06/2020 tarih, 31160 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. ve 19. maddeleri hükümlerinin ve bu hükümlere dayanılarak yapılan işlemin niteliği ile TEİAŞ dışında şirketler hakkında ve konusu sistem kullanım bedeli olan davada Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2021 tarih ve 2021/613 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere yargı yolunun caiz olmamasından dolayı davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan gerekçelerle,
HMK’nun 114/1-b ve 115/1-2.maddeleri gereğince başvuruya ve yargı yoluna ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14. maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2022