Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/813 E. 2022/312 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/813 Esas – 2022/312
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/813 Esas
KARAR NO : 2022/312

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında dağıtım sistem kullanım sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin lisanssız güneş enerjisi üreticisi olduğunu, 31/12/2016 tarihinden sonra tesisin işletildiği süre boyunca müvekkilinden lisanslı üreticilere göre 10 kat fazla dağıtım ücreti tahsil edildiğini, bunun yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemelerin yetkisinin EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandırılmasına ilişkin kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, fazla tahsilatın Elektrik Piyasası Kanunu’nun eşitler arasında eşit hizmet kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin üretiminin ek maliyet getirmediğini, bu yöndeki düzenlemenin genel işlem koşulu oluşturduğunu, dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ve haksız rekabete yol açtığını, mülkiyet hakkına müdahale niteliğinde olduğunu, tahsilatın normlar hiyerarşisine aykırı olduğunu iddia ederek fazladan tahsil edilen sistem kullanım dağıtım bedelleri yanında bunlara işletilen KDV’lerle birlikte oluşan toplam tutar için şimdilik 1.000,00 TL alacağın, alacağa konu bedelleri her bir faturada fazla ödenen tutarlara ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek bankalarca mevduata uygulanan azami faiz veya en yüksek ticari faiz değişen oranda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu, zamanışımı itirazında bulunduklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, EPDK tarafından yayınlanan tarifeleri aynen uygulayan müvekkilinin şirketin eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiği iddiasını kabul etmediklerini, lisanssız üreticilerin kendi aralarındaki tarife uyarınca ücretlendirildiklerini, EPDK’nın lisanslı-lisanssız elektrik üreticilerinin farklı abone gruplarına dahil etmesinin nedeninin lisanssız elektrik üreticilerinin YEKDEM kapsamında almış oldukları bedel ve şebekenin yükünü arttırmaları olduğunu ve davacı tarafın iddialarına bakıldığında davacı tarafın lisanssız elektrik üretimi olanağını suiistimal ettiklerini, kendi ihtiyaçları için enerji üretiminden ziyade kanunun etrafından dolaşmak suretiyle işi ticari bir faaliyet olarak tasarladıklarını ikrar ettiğini, iptal davasına konu edilmeyen tarifelerin düzenleyici işlem olarak geçerliliklerini sürdürdüğü için bu tarifelere bağlı olarak belirlenen bedellerin hukuka aykırı olmadığını, davacının faturalara itiraz etmediğini savunarak davanın öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dağıtım sistem kullanım anlaşmasına dayalı haksız tahsil edilen dağıtım bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davalının yargı yolu itirazının, uyuşmazlığın tacir olan taraflar arasında imzalanmış olan “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması”ndan kaynaklandığı, TTK’nun 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğu, aynı Yasa’nın 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, somut uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme olmadığı gözetilerek (Ankara BAM 23. HD 2021/1863 esas 2021/1723 karar sayılı ilamı) yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına itirazının, 2016 yılından bu yana satılan elektrik miktarı ile lisanslı üreticilerle arasındaki dağıtım bedeli farkının ve maliyet farkının hesaplanmasının dava tarihi itibari ile davacıdan beklenemeyecek olması karşısında yerinde olmadığına, zamanaşımına ilişin itirazın ise uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklanması ve davacının 2016 yılından sonraki döneme ilişkin fazla ödemenin iadesini talep etmesi karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı her ne kadar tarife hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu iddia etmiş ise de, tarafların tacir oldukları, TTK’nun 18/2. maddesi uyarınca basiretli davranma zorunlulukları bulunduğu, tacirler arasındaki genel işlem koşullarının daha sıkı kurallara bağlı olduğu, genel işlem koşulunun unsurları; sözleşmenin koşullarını oluşturması, sözleşme kurulmadan önce düzenlenmesi, birden fazla sözleşme ilişkisinde kullanılmak üzere düzenlenmesi ve genel işlem koşulları kullanan tarafından sözleşmeye dâhil edilmek niyetiyle karşı âkide sunulması olup genel işlem koşulu olduğu iddia edilen tarifenin ise sözleşme koşullarından olmayıp sözleşme devam ederken dava dışı EPDK tarafından belirlendiği gözetildiğinde davacının bu iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının lisanssız elektrik üreticisi olup davalı ile sistem kullanım anlaşması imzaladığı ve bu kapsamda davalıya dağıtım bedeli ödemesi yaptığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı eldeki davada dağıtım bedelinin 31/12/2016 tarihine dek lisanslı üreticilerle eşit olmasına rağmen, sonrasında tarife değişikliğine gidilerek lisanslı kullanıcılardan farklı olarak ve fazla tahsilat yapıldığı iddiası ile bu bedelin iadesini talep etmiştir. Davacının talebi esasen lisanslı üreticilerle arasındaki tarife farklılığının giderilmesi ve mevzuatta belirtilen maliyet farkının hesaplamada dikkate alınmasıdır.
Aynı mahiyette, lisanssız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyetler dikkate alınarak farklılaştırılabileceğine ve lisanslı üreticilerle arasındaki tarife farklılığına sebep olan mevzuat hükümlerinin iptali talebinin Danıştay tarafından reddine ilişkin verilen kararlar, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 2021/352 esas 2022/136 karar sayılı ilamı ve 2021/352 esas 2022/136 karar ve 2021/408 esas 2022/137 karar sayılı ilamları ile hükme bağlanmıştır. Kararlarda sonuç olarak; “Lisanssız üreticilerin gerçekleştirdikleri üretimi dağıtım sistemine vermek suretiyle sistemi yoğun bir şekilde kullanımının, sistemin teknik ve ekonomik işleyişini sekteye uğrattığı gibi, üretimlerinin ticarî faaliyete konu edilerek kendilerine tanınan muafiyet sınırının aşıldığı; kanun koyucunun yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimine yönelik lisanssız üreticileri birtakım yükümlülüklerden muaf tutması, söz konusu üreticilerin lisanslı üreticiler gibi doğrudan piyasa faaliyetine konu edilebilecek elektrik üretimi gerçekleştirecekleri anlamını taşımadığı, aksinin kabulü hâlinde, farklı koşullar ile yükümlülüklere tâbi kılınan lisanslı ve lisanssız üreticilerin aynı amaca matuf piyasa faaliyetinde bulunabileceklerinin öngörülmesinin bekleneceği; oysaki, lisanssız üreticilerin öncelikle tüketimlerini karşılamakla yükümlü kılındığının açık olduğu;
Bu itibarla, lisanssız üreticilerin gerçekleştirdiği üretimin ticarî faaliyete konu edilmesinin sonucu olarak ödeyecekleri dağıtım bedelinin farklılaştırılmasının, eşit taraflar arasında ayrım gözetilmemesi ilkesine aykırı olmadığı anlaşıldığından, dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.” Bu hali ile dava dışı EPDK tarafından 31/12/2015 tarihli ve 29579 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5999-3 sayılı kurul kararı uyarınca belirlenen tarifeye göre, dağıtım sistemi kullanım bedellerinin farklılaştırılabilmesinin hukuka uygun olduğuna karar verilmiştir. Eldeki dosyada faturalandırmanın tarifeye uygun olmadığına ilişkin bir iddia ve delil yoktur. Bu hali ile, her ne kadar fatura bedeli davalı tarafça tahsil edilmiş ise de itirazın faturalandırmaya esas tarifeden kaynaklanması nedeni ile davalının husumetinin bulunmadığı dahi değerlendirilebilir. Ancak talep istirdada ilişkin olduğundan davalının husumeti bulunduğu değerlendirilmiştir.
Ek maliyetler belirlenerek tarifenin bu yönden denetlenmesine ilişkin talep yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalı tarafça emsal olarak sunulan Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/207 esas ve 2022/120 sayılı kararı, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/203 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ve yukarıda atıf yapılan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere lisanssız üreticilerin plansız üretimlerinin dağıtım sistemine ek maliyet getirebileceğinin kabul edilebilecek olmasına karşın bu maliyetin uzun süreli araştırma, veri toplama ve tahminler ile diğer üreticilerin üretim miktarı, arz miktarı, arıza ve kesintilerin önceden belirlenemeyecek olması ve diğer değişkenler dikkate alındığında fatura tarihinde ve hatta sonrasında belirlenmesinin mümkün olmayacağının açık olduğu, dağıtım bedellerinin de davalı tarafından değil dava dışı EPDK tarafından belirlenen tarife uyarınca belirlendiği ve davalının yalnız tarife gereği dağıtım bedellerinin tahsilini yaptığı dikkate alındığında talebin sübut bulmadığı değerlendirilmiştir.
Aksinin düşünülmesi halinde dahi davacının talebi, idarece düzenlenen tarifenin denetlenmesi, bir anlamda 2016 yılından önce düzenlenen sözleşmenin, değişen tarife gereği uyarlanmasıdır. Taraflar tacirdir ve taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. TBK’nun 138. maddesi uyarınca sözleşmenin uyarlanmasının talep edilebilmesi için de davacının “borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş” olması halinde bu yönde talepte bulunabileceği, tarifenin yürürlüğe girdiği tarih de dikkate alındığında, davacının bu yönde bir iddia ve delil sunmadığı, davalının ise faturalara itiraz edilmediğine ilişkin savunmada bulunduğu anlaşılmıştır. Tarifenin tüm lisanssız üreticiler yönünden bağlayıcı ve halen yürürlükte olduğu da düşünüldüğünde, tarife geçerli olduğu halde yalnız eldeki davacı yönünden denetlenmesinin de diğer lisanssız üreticiler yönünden eşitlik ilkesine aykırı olacağı dikkate alındığında, talebin sözleşmenin uyarlanması kapsamında değerlendirilmemesi halinde taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesinin bozulacağı kanaatine varılmıştır. Davacı yan da, dağıtım şirketinin eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin hizmet görmesi gerektiğini belirtmiştir.
Açıklanan gerekçelerle sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2022