Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/782 E. 2022/303 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/782 Esas – 2022/303
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/782
KARAR NO : 2022/303

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/12/2021
KARAR TARİHİ : 18/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.09.2021 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekicisiyle Kastamonu istikametinden Ankara istikametine seyir halinde iken Org. İsmail Hakkı Karadayı Bulvarı Çankırı Karatekin Üniversitesi Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı önüne geldiğinde kırmızı ışıkta beklemek için yaya geçidi üzerinde durakladığı esnada yolun sağ tarafında kaldırımda bulunan ve yolun karşısına geçmek isteyen … isimli yaya araçlar için yeşil ışık yandığında taşıt yoluna girerek çekicinin önünden geçerken çekicinin hareket ederek yayaya çarpması sonucu tek taraflı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Meydana gelen bu kaza sonucunda yaya konumunda olan, müvekkili …’ın eşi … (TC: 34240228320) vefat ettiğini, desteğinin ölümü nedeni ile müvekkili maddi açıdan mağdur olduğunu, Kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile; söz konusu kazanın oluşumunda trafik kazası tespit tutanağında; Sürücü …’un 2918 sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 137/b-2 d fıkrası” Görüş alanları dışında kalan yerler varsa veya araçları kamyon, çekici, otobüs veya römork takılı bir araç ise, tehlikesizce hareket edebilmeleri ve uyarılmaları için bir gözcü bulundurmaları” maddesini ihlal ettiği; Yaya …’ın ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 138/a-3 ” Yayaların yürümesine ayrılmış kısımların kullanılmasının mümkün olmaması veya mevcut bulunmaması halinde, bisiklet yolu varsa bisiklet trafiğine engel olmamak şartıyla bisiklet yolunda, bisiklet yolu yoksa imkan oranında taşıt yolu kenarına yakın olmak şartıyla taşıt yolu Üzerinde yürüyebilirler.” maddesini ihlal ettiği kanaatine varıldığını, Yaya konumunda olan …’ın ve desteğinden yoksun kalan üçüncü kişi konumunda olan müvekkilin ise bu kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla ve maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere; müvekkilin eşi …’ın desteğinden yoksun kalmış olması sebebiyle ŞİMDİLİK 1.000,00- TL destekten yoksun kalma tazminatının diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere temerrüt tarihi olan(12.11.2021) tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte limit sınırları içerisinde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61, 2918 sayılı KTK’nın 88. Ve Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş,
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Motorlu araç kazalarından doğan maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak zamanaşımı konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan madde de; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmek suretiyle bu durum açıklığa kavuşturulduğunu, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırılmış; dava öncesinde sigorta kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirildiğini, haliye başvurunun tam yapılması gerektiğini, başvuran taraf, genel şartlarda belirtilen belgeler ile müvekkili şirkete resmi bir başvuru yapmadığını, eksik evrak ile başvuru yapıldığı için dava şartı yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak da davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkilimiz şirket’in sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olacağını, mahkemeniz nezdinde görülen işbu davada ispat külfeti davacılarda bulunduğunu, bu kapsamda müteveffanın, davacılara “destek” olduğu hususunun ispatlanması zaruri olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, zararın tespiti için; davacı tarafından elde edilen kazanımların belirlenmesi ve aleyhe hüküm kurulacak olması halinde bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle, zamanaşımı def’imiz ve usuli itirazlarımız dikkate alınarak, nezdinde ikame edilmiş olan haksız ve hukuka aykırı davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, taraflarınca huzurda görülen davanın ikame edilmesine sebep olunmadığından harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebidir.
Tarafların gösterdiği delilleri toplanılmış, Arabuluculuk son tutanağı, tarafların ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmasına ilişkin kolluk tutanağı, davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tedaviye ilişkin tüm evraklar, davacıya kaza nedeni ile ödeme yapılmasına ilişkin SGK yazı cevabı, davalıya ait aracın mülkiyet durumuna ilişkin Emniyet Müdürlüğü yazı cevabı, Trafik Tespit Tutanağı örneği, Hasar dosyası örneği, Sigorta Poliçe örneği, Çankırı C. Başsavcılığının …. Soruşturma dosyası, Nüfus Kayıt Örneği dosya içerisine kazandırılmıştır.
Bilindiği üzere, bir davada taraf ehliyeti medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m.50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m.28). Bu nedenle HMK’da taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m.55; HUMK m.41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir.
Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının, davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nın 124’üncü maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
Tüm dosya kapsamından; davacı …’ın dava açılmadan önce 14/12/2021 tarihinde öldüğü dosya arasında bulunan nüfus kayıt belgesinden anlaşılmaktadır. Pasif ve aktif husumet dava şartlarından olup mahkemece istek olmaksızın resen gözetilmelidir. Hal böyle olunca davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu yönünden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle HMK 114/1 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18.04.2022