Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/747 E. 2022/285 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/747 Esas – 2022/285
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/747
KARAR NO : 2022/285

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 02/12/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2022
K.YAZIM TARİHİ : 15/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerin miras bırakanı … 13.06.2016 tarihinde davalılardan … Bankası A.Ş.’den 120 ay vadeli 97.500 TL bireysel kredi ve 20.11.2017 tarihinde yine davalılardan … Bankası A.Ş.’den 48 ay vadeli 10.000 TL bireysel kredi kullandığını, bireysel kredilerle bağlantılı olarak bireysel kredileri veren … Bankası A.Ş’nin zorunlu tutmasından kaynaklı olarak; … ile bireysel kredileri veren bankayla aynı grup çatısı altında faaliyet gösteren … … … Emeklilik A.Ş. ile … Sigorta A.Ş. arasında 13.06.2016 sigorta başlangıç tarihli ve 20.11.2017 sigorta başlangıç tarihli ve iki adet Uzun Süreli Kredi Koruma Grup Sigortası Sözleşmesi akdedildiğini, her iki poliçede de … Sigorta A.Ş, yalnızca kaza sonucu meydana gelen vefattan kaynaklı olarak teminat sağladığından iş bu dava kapsamı dışında tutulduğunu, müvekkillerin miras bırakanı …’nin 18.05.2021 tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin vefat sonrasında davalılara müracaat ederek bireysel kredilerin kalan borçlarının, bahse konu sigorta poliçeleri kapsamında poliçelere taraf sigorta şirketleri tarafından ödenmesine yönelik talepte bulunulduğunu, davalılardan … … … Emeklilik’in müvekkillere gönderdiği 08.06.2021 tarih ve 268 Ref numaralı yazı ile sigortalı …’nin 2010 yılından itibaren şeker hastalığı bulunduğunu, vefatının şeker hastalığı ile bağlantılı bulunduğunu, kendisine açıkça sorulmasına rağmen bu hastalığını beyan etmediği gerekçesi ile tazminat ödemesi yapmayacağını beyan ettiğini, dava konusu her iki sigorta poliçesinin B- Teminatlar Kısmının 1.1 maddesinde “Kaza Sayılmayan Vefat Teminatlarının” Hayat Sigortaları Genel Şartlarında belirlenen şartlara tabi olarak sağlanacağı düzenlendiğini, davalıların tazminat ödemi talebininin ret gerekçelerinin haksız olduğunu, bu gerekçeleri kabul anlamına gelmemek üzere, davalıların gerekçesi haklı olsa idi dahi, Hayat Sigortaları Genel Şartlarının C.2.4 maddesi uyarınca, sözleşmenin imzalanması sonrasında 2 yıllık süre geçmiş olduğundan sigorta şirketinin sözleşmeden cayma hakkı ortadan kalktığını, davalı sigorta şirketinin haksız şekilde teminat bedelini ödemekten kaçınması nedeni ile dava açma zorunluğu hasıl olduğunu, haklı davalarının kabulünü, müvekkillerin miras bırakanı müteveffa …’nin vefatı sonrasında kredi sözleşmesinden kaynaklı bakiye borçların müvekkillerin sorumluluğunda bulunmadığının ve … … … Emeklilik A.Ş.’nin sorumlu olduğunun tespitine ve fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak üzere vefattan sonra müvekkiller tarafından ödenen kısımlar için şimdilik 5.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … Bankası A.Ş. den tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Bankası vekili cevap dilekçesinde özetle; … Müvekkil … Bankası A.Ş. Nato Yolu Şubesinden 10.06.2016 tarihinde 120 ay vadeli, 97.500,00TL bedelli konut finanasman kredisi kullandığını, Kredi sözleşmesi kapsamında müşterinin kendi el yazılı ve imzalı talebi üzerine 22432811 poliçe numaralı Uzun Süreli Kredi Koruma Sigortası yapıldığını, İlgili sigorta poliçesinde sigorta teminatını sağlayan sigortacılar … … … Emeklilik A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. olduğunu, kredi kapama bakiyesi 20.12.2021 tarihi itibariyle 61.000,00TL olduğunu, …’nin ölümünden sonra 13.600,00TL ödeme yapııldığını, ödemelerin Müteveffanın Eşi … tarafından yapıldığının tespit edildiğini, Yine, … Müvekkil Banka’dan dijital yolla onaylanmak suretiyle 08.12.2017 tarihinde 10.000,00TL ihtiyaç kredisi kullandığını, bu kredi, 19.11.2021 tarihinde de kredi kapanmış olup kredi taksitleri adı geçenin yatan SGK maaşı üzerinden otomatik olarak ödendiğini, müvekkil Banka kullanılan kredilere ilişkin olarak yapılan sigortalarda yalnızca sigortanın yapılmasına aracılık etmiş olup acente sıfatı taşımadığını, davanın öncelikle tüketici mahkemeleri görevli olduğundan görev yönünden reddini, davacıların sigorta bedelinin tazminine ilişkin olarak aktif dava ehliyeti bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, müvekkili bankanın acente sıfatıyla sigorta sözleşmesini düzenlediğinden müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, diğer usule ilişkin itirazları dikkate alınarak davanın usul yönünden reddini, her halükarda haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın esas yönünde reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Cardıf Emeklilik Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların murisi … (Sigortalı”), … Bankası A.Ş.’den (“…”) aldığı kredilerle birlikte, Müvekkil Şirket’in acentesi sıfatıyla hareket eden … Bankası A.Ş. (“…”)’den farklı tarihlerde Uzun Süreli Kredi Koruma Grup Sigorta Poliçeleri (“Poliçeler”) satın aldığını, müteveffanın 13.06.2016 tarihli Katılım Sertifikası ile 22432811 numaralı Uzun Süreli Kredi Koruma Grup Sigorta Poliçesine ve 20.11.2017 tarihli Katılım Sertifikası ile de 23014283 numaralı Uzun Süreli Kredi Koruma Grup Sigorta Poliçesine dahil edildiğini, müteveffa …’nin vefatının ardından ölüm belgesinde kalp krizi olarak gösterildiğini, kanuni mirasçıları olan davacıların müvekkili şirketten poliçeler kapsamında vefat teminat bedellerinin kendilerin ödenmesini talep ettiklerini hasar değerlendirmesinde müteveffanın şeker hastalığını beyan etmediğinden beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davadaki taleplerin menfi tespit davası kapsamında karara bağlanmasının mümkün olmadığını ve davanın usulden reddini, usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddini, mahkeme aksi kanaatte ise hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının haklı görülmesi durumunda, TTK 1439/2 maddesi uyarınca tespit edilecek tutar üzerinden kusur oranında indirim yapılmasını, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
13.06.2016 ve 20.11.2017 tarihli Kredi Sözleşmeleri
Taksitli Krediler Ödeme Planı
22432811 poliçe numaralı ve 23014283 poliçe numaralı Sigorta Poliçeleri
Ölüm Belgesi
Mirasçılık Belgesi
Sigorta Şirketi Cevap Yazısı
Nüfus Kaydı
DELLİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
5411 sayılı Bankacılık Kanununun 142. maddesinde; Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesince bakılacağı, o yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davaların (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği düzenlemesi vardır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun Tanımlar başlıklı 3/k. maddesine göre; Tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği,
Kanunun m. 3/l. bendine göre tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı,
Kanunun 83/2. maddesine göre; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği,
Kanunun 73/1. maddesinde ise; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu,
6102 Sayılı TTK’nın Ticari Davaların Görüleceği Mahkemeler başlıklı 5/1 maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev konusu dava şartı olup, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında, talep halinde veya resen incelenebilir. Mahkememizde açılan bu davada öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olup olmadığı ve ticaret mahkemesinin bu davada görevli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Tüketici işlemi ile ticari iş kesişmesinin meydana geldiği hallerde, emredici şekilde tüketicinin korunması amaçlanmaktadır. Böylece tüketicinin bulunduğu işlemlerin, ticari iş sayılmasının yanında ayrıca tüketici işlemi olarak kabul edilmesi gerektiği, kanunların çatışma içerisinde bulunduğu hâllerde; 6502 sayılı TKHK’nın gerek özel, gerekse sonraki kanun olması nedeniyle tüketici mevzuatının önceliğinin kabulü, isabetli bir çözüm yöntemidir (Ayhan, Rıza/Çağlar, Hayrettin: Ticari İşletme Hukuku -Genel Esaslar-, Ankara 2018, s. 24).
Somut olayda uyuşmazlık, 18.05.2021 tarihinde vefat ettiğinden bahisle miras bırakan …’nin davalı bankadan çektiği ileri sürülen bireysel kredilerden kaynaklı olarak, ölümden sonra kalan bakiye borcu ödeme yükümlülüğü 22432811 ve 23014283 Poliçe Numaralı Uzun Süreli Kredi Koruma Grup Sigorta Poliçeleri kapsamında davalı sigorta şirketine geçtiğinden bahisle kalan bakiye borç için mirasçı davacıların borçlu olup olmadığı, … … … Emeklilik A.Ş.’nin sorumlu olup olmadığı, vefattan sonra mirasçılar tarafından ödenen kısımlar olduğundan bahisle varsa ödemelerin … Bankası A.Ş.den iade istemine yönelik olarak mahkememizin görevli olup olmadığı, davacıların dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı, borç olup olmadığı varsa miktarı, Muacceliyet ve temerrüdün gerçekleşip gerçekleşmediği, hangi tarihlerde gerçekleştiği, akdi ve temerrüt faiz oranlarının sözleşmeye uygun olup olmadığına ilişkindir.
Uyuşmazlıkta görevli mahkemenin tespiti bakımından emsal Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 10.12.2021 2018/2267 Esas, 2021/1891 Karar ve 24/02/2022 tarih, 2018/2728 Esas, 2022/299 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere Güvenli Hayat Kredi Koruma Grup Poliçesi nedeniyle davalı sigorta şirketlerinin ödeme yapmamasından dolayı kredi borcunun mirasçılar tarafından ödenmesine dayalı olarak alacak istemine ilişkin dava ile krediye bağlı hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin dava, somut olayda da murisin davalı bankadan çektiği ileri sürülen (ticari olmayan) bireysel kredilerden kaynaklanan Uzun Süreli Kredi Koruma Grup Sigorta Poliçesi nedeniyle davalı sigorta şirketinden ve bankadan alacak istemine ilişkin dava bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığından görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olduğundan Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan gerekçelerle,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu karar taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına (bu kararın tebliği ile birlikte taraflara ihtarat yapılmış sayılmasına)
Dair, davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2022