Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/724 E. 2022/364 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/724 Esas – 2022/364
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/724
KARAR NO : 2022/364

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2022
K.YAZIM TARİHİ : 13/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili 21.12.2015 tarihinde davalıdan ivazlı olarak dava dışı … İnş. Nakl. Harf. San ve Tic. Ltd. Şti’nin borçlarından kaynaklı davalı … Bankası A.Ş.’nin alacaklarını temlik aldığını, Ankara …İcra Müdürlüğünün …. Sayılı dosyaları ile birlikte temlik alınan dosyalar borçlusu … İnş. Nakl. Harf. San ve Tic. Ltd. Şti’nin davalı alacaklarına teminat olarak …No.lu bağımsız bölüm üzerine tesis edilen 05.7.2013 tarih 34837 yevmiye nolu ipoteği de temlik aldığını, temlik alınan Ankara …İcra Müdürlüğü …Sayılı dosya ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi olduğunu, temlikten önce davalı tarafından takip başlatıldığını, temlikten sonra taraflarınca takip edildiğini, bu takibin dayanağının da banka tarafından müvekkile temlik edilen ipotek olduğunu, ipotekli taşınmazın satışı için gün alınmış ancak dava dışı ipotek borçlusu …’in eşi … tarafından Ankara …Aile Mahkemesi …Sayılı dosya üzerinden taşınmazın aile konutu olduğunu, eş muvafakatı olmadığı gerekçesi ile 05.07.2013 tarih 34837 yevmiye nolu ipoteğin fekki için dava açıldığını, Ankara …Aile Mahkemesi …Ve 2018/468K. Sayılı kararı davayı kabul ettiğini, davalı tarafından müvekkile temlik edilen ipoteğin fekkine verilen kararın Ankara BAM 2. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiğini, bu davada işbu davanın davalısı … Bankası da davalı olarak gösterildiğini, yerel mahkeme kararı ile davacı lehine 95.200,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini ve yargılama gideri ile birlikte toplam 146.780,38 TL ipoteğin fek edilmesi nedeni ile müvekkil tarafından ödendiğini, davalı 21.12.2015 tarihli temlik sözleşmesinde yukarıda bahsedilen icra dosyaları dışında …..No.lu bağımsız bölüm üzerine tesis edilen 05.7.2013 tarih 34837 yevmiye nolu ipoteği de temlik ettiğini, müvekkilinin temlik tarihi itibari ile ipotek tesis edilen tarihte ipotekli taşınmazın aile konutu olduğunu bilmesi mümkün olmadığı gibi müvekkili basiretli tacir olarak işlem tesis eden bankaya güvendiğini, geçerli bir ipoteğin temlik edildiği öngörüsü ile hareket ettiğini, davalı banka ipotek tesis ederken gerekli özen ve yükümlülüğü yerine getirmediğini, her ne kadar temlik sözleşmesinde temlik eden borcun tahsiline ilişkin olarak sorumlu olmayacağı yönünde düzenleme bulunmamaktaysa da işbu dava konusu, temlik edilen alacağın tahsiline ilişkin değil, davalı bankanın temlik edilen ipoteğin tesisinde basiretli tacir olarak sorumluluklarını yerine getirmemesi, ağır kusurlu olarak ipoteği tesis etmesi sonrasında hatalı olarak tesis edilen ipoteğin müvekkiline temlik edilmesi nedeni ile müvekkilinin uğradığı zarar olduğunu, mahkemenin resen gözeteceği nedenlerle 21.12.2015 tarihli temlik sözleşmesi ile müvekkile temlik edilen …. yevmiye nolu ipoteğin fekki nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL müvekkilin uğradığı zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taleplerinin dayanağı olarak ileri sürdüğü hususlar hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kabul edilebilir nitelikte olmadığından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup davanın reddi gerektiğini, davacının talep ettiği alacak kalemi 2 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, buna göre davacının ipoteğin fekkine ilişkin Ankara …Aile Mahkemesi’nin 2016/615 Esas sayılı dosyasının karar tarihi olan 14.03.2018 tarihi itibariyle iş bu davayı açması gerekeceğini, oysa ki dava yasal 2 yıllık süresinden sonra 25.11.2021 tarihinde açıldığını, iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını istinaf merci olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. hukuk dairesi 2018/1871 esas – 2020/1674 karar sayılı ve 29.12.2020 tarihli ilamı ile temyiz yolu açık olmak üzere, istinaf talebinin reddine karar verdiğini, bu kararın davacıya 17.01.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, İstinaf merci tarafından verilen karara karşı davacı …’ın temyiz yoluna gitmediğini, karara karşı başvuru yollarını tüketmediğini, davacının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2018/1871 Esas – 2020/1674 Karar sayılı kararına karşı Temyiz yoluna gitmemesi nedeniyle kesinleşen karardan kaynaklı zararını davalı müvekkilden talep etmesi “Hakkın Kötüye Kullanımıdır.” olduğunun, temlik sözleşmesine göre davalının zarardan sorumlu olamayacağını, taraflar arasında imzalanan temlik sözleşmesine göre, davacı Ankara …İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı takip dosyalarını incelediğini ve dosyalarının içeriğine, hali hazır durumuna muttali olduğunu dosya içeriklerini öğrendiğini kabul ettiğini, yine davacının bu dosyalardan dolayı temlik edenin yaptığı işlemlerden dolayı geçmişe dönük ve sonrası için herhangi bir sorumluluğuna başvurmayacağını da kabul ve taahhüt ettiğini, buna göre davacının sözleşmeye göre içeriğini inceleyip haberdar olduğu icra dosyalarından ötürü müvekkili bankanın sorumlu olduğunu iddia etmek Dürüstlük Kuralı ile bağdaşmadığını, davalı müvekkili bankanın sözleşme ile sorumlu tutulamayacağı açık bir şekilde belirlendiğini, davacı tarafından da kabul edilmişken iş bu davayı açmanın iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, mahkemece resen araştırılacak hususlar ile; davacı yanın müvekkili bankanın kusurlu olduğu ileri sürmek suretiyle zararının müvekkil tarafından tahsil ve tazmini suretiyle açmış olduğu huzurdaki davanın haksız ve dayanaksız olduğu çekişmesiz olduğunu, haksız ve kötüniyetli davanın reddini, yargılama gideri vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Ankara …İcra Müdürlüğü …E. Sayılı dosyası
Ankara 11 Aile Mahkemesi …Ve 2018/468K. Sayılı dosyası
Ödeme dekontları
21.12.2015 tarihli ….yevmiye no ile onaylı alacağın temliki sözleşmesi
Ankara …İcra Müdürlüğü’nün 2015/5832 E. sayılı icra dosyasının incelenmesinde; takip alacaklısının davacı T.C. … Bankası A.Ş. olduğu takip borçlularının … ile … İnşaat Nakliyak Hafr. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğu; 329.800,89 TL asıl alacak için icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Ankara 11 Aile Mahkemesi …Ve 2018/468K. Sayılı dosyasında … tarafından ipoteğin dayanağı borç bankaya ödendiğinden ipoteğin ve alacağın 21.12.2015 tarihinde …’a davadan önce temliki sebebiyle davalı … Bankasının davada pasif husumet (taraf sıfatı) bulunmadığından aleyhine açılan davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerektiğini, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesine göre eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devir edemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmamış olsa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiili ehliyetlerinin sınırlandırılmadığını, Aile konutunun maliki olan eş aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde aile konutunun ipotek edilmesi gibi tek başına bir ayni hakla sınırlandıramayacağını, bu sınırlandırmanın ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabileceğini, TMK’nun 194. maddesi eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiş olduğundan sözlü olarak dahi verilebileceğini, ancak iznin açık olması gerektiğini, somut olayda takip borçlusu şirketin borcu sebebiyle şirket ortağı olan diğer davalı olan davacının eşi … dosyadaki delillerle fiilen aile konutu olduğu sabit olan adına kayıtlı taşınmaza davacı eşin açık rızasını almadan dava konusu ipotek konulmuş olmakla davacı eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçersiz olduğunu ve Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/2-2056 esas-2015/1201 karar ve 15.04.2015 günlü kararı ile TMK’nun 194. maddesindeki yasal düzenleme gözetilerek davalı … Bankası haricindeki diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
DELLİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun Tanımlar başlıklı 3/k. maddesine göre; Tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği,
Kanunun m. 3/l. bendine göre tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı,
Kanunun 83/2. maddesine göre; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, Kanunun 73/1. maddesinde ise; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu,
6102 Sayılı TTK’nın Ticari Davaların Görüleceği Mahkemeler başlıklı 5/1 maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, davalı bankanın dava dışı şirketten alacağını davacı gerçek kişinin temlik aldığı ve davalı alacaklarına teminat olarak ipoteği de temlik aldığını, temlik alınan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi olduğunu keza temlikten önce davalı banka tarafından takip başlatıldığını, temlikten sonra davacının takip ettiğinin ve ipotekli taşınmazın ise aile konutu olduğunun ve bunu davacının bilmediğinin ileri sürüldüğü ve davanın temlik edilen alacağın tahsiline ilişkin değil, davalı bankanın temlik edilen ipoteğin tesisinde basiretli tacir olarak sorumluluklarını yerine getirmemesi, ağır kusurlu olarak ipoteği tesis etmesi sonrasında hatalı olarak tesis edilen ipoteğin müvekkiline temlik edildiğinden bahisle davacının uğradığı zararın tazminine ilişkin olarak davanın açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlükte bulunduğu ve temlik sözleşmesinin tarafı olan davacının tacir olmadığı, gibi davada davacı gerçek kişinin davalı banka tarafından zarara uğratıldığının ileri sürülmesi nedeniyle;
6502 Sayılı Kanunun 3/1-k.maddesi uyarınca tüketici konumunda olmasından ötürü somut uyuşmazlığa 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 142.maddesinin değil, 6502 Sayılı Kanunun 73/1 ve 83/2.maddesi hükümleri dikkate alınması gerektiğinden açılan davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olması karşısında mahkememizce HMK’nın 114/1-c ve 115.maddesi gereğince dava şartı nedeniyle verilen görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan gerekçelerle,
HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğuna,
HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle ve HMK’nun 331/1 maddeleri gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve yargılama giderleri yönünden değerlendirme yapılması için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.13/05/2022