Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/572 E. 2022/864 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/572 Esas – 2022/864
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/572
KARAR NO : 2022/864

DAVA : Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/09/2021
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
K. YAZIM TARİHİ : 22/11/2022

Mahkememize açılan Rücuen Tazminat davasının davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin evli ve iki çocuk babası olduğunu, kendisinin asgari ücret gibi çok düşük bir ücret ile çalıştığını, almış olduğu maaşın kendisi ve ailesini geçindiremediğini, eşinin ev hanımı olduğunu, davalı sigorta şirketinin başlatmış olduğu haksız ve kötü niyetli icra takipleri sebebi ile müvekkilin eşinin bu süreçte iki kez sıkıntı ve stresten düşük yaptığını, eşinin bu süreçten ötürü bunalıma girdiğini ve halen psikolojik tedavi gördüğünü, müvekkilinin yaşanan bu sorun ve sıkıntılardan ötürü eşi ile boşanma durumuna geldiğini, sürekli tartışmalar yaşanmakta olduğunu ve her ikisinin de intihar etme eşiğine geldiklerini, müvekkili adına görünen her iki aracın da kendisine ait olmadığını, araçlardan … plakalı aracın kayınçosu ……’a ait olduğunu, … plakalı arcın ise … isimli arkadaşına ait olduğunu, dolayısıyla müvekkilin bu aşamada dava masraflarını karşılayacak durumu bulunmadığından adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesini, davalı yan tarafından başlatılan ilamsız icra takiplerinin tamamen haksız ve kötü niyetli olarak başlatıldığını, müvekkili adına kayıtlı olan … plakalı aracı dava dışı olan ……isimli şahsa kendi aralarında ve tanıkların huzurunda yapmış oldukları satış sözleşmesi ile sattığını, söz konusu aracın satışı için ……’ün müvekkiline ödemenin bir kısmını peşin yapmış geriye kalan ödemeleri de T…. Bankası A.Ş. kanalı ile kısım kısım yaptığını, nitekim banka dekontlarına bakıldığında da ödemelerin müvekkili adına kayıtıl … plakalı aracın satışına ilişkin olduğunun açık olduğunu, dolayısıyla ……’ün aracın şoförü değil kendisinin aracın sahibi olduğunu, bu sebeple meydana gelen kaza sebebi ile sigorta şirketinin dava dışı olan ……’e rücu etmesi gerektiğini, her ne kadar ……tarafından Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/586 Esas, 2020/92 Karar sayılı dosyasında kendisinin menfi tespit davası açtığını, meydana gelen kazada aracın şoförü olduğunu, aracın gerçek sahibinin müvekkili … olduğunu iddia etmiş de olsa aracın gerçek sahibinin kendisi olduğunu, sözleşmenin kefili olan … …ve ……’un dinlenmesini talep ettiklerini belirterek taleplerinin kabulü ile davalı … Sigorta Şirketi ile müvekkili arasında mevcut ve geçerli bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığının tespitine, icra dosyaları için takibin durdurulup ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafın dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında her ne kadar borçlu olmadığının tespitini talep etmişse de icra takiplerine ilişkin talebini açık bir şekilde belirtmediğini, davanın tüketici mahkemelerinde açılması gerektiğinden görevsiz mahkemede açıldığını, bu bahisle davanın görev yönünden reddini talep ettiklerini, huzurdaki davada arabuluculuğa başvurulmadığından reddi gerektiğini, davacı tarafından icra takiplerine itiraz edilmediğinden icra takiplerinin kesinleştiğinin bilgisinin verildiği ancak … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin borçlunun itirazı sonucunda durduğunu, devam eden bir icra takibi bulunmadığından davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, araç satış sözleşmesinin resmi şekle tabi olduğunu, ancak noter huzurunda yapıldığı takdirde geçerli olabileceğini dolayısıyla kendi aralarında yaptıkları sözleşmenin geçersiz olduğunu ve hukuk aleminde bir sonuç doğurmayacağını, kazaya karışan aracın maliki ve sigorta sözleşmesinin tarafı davacı olduğundan müvekkili sigorta şirketinin rücu hakkını davacıya karşı kullanabileceğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddi ile davanın görevsiz mahkemede açılmış olması ve dava şartı sebebiyle usulden reddine, davanın esastan reddine, müvekkili şirketin dava açılmasıyla kusuruyla sebebiyet vermediğinden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, meydana gelen trafik kazası davacı sonucu, davalı sigorta şirketi tarafından zarar gören üçüncü kişilere yapılan ödeme nedeniyle, davacı sigortalısından trafik sigorta (ZMSS) poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine dayalı icra takibine yönelik, menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye Yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde ise, “Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi ise; Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflar arasında yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bir sözleşme veya bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı taraf, sigortalısı olan davacının kullanım amacı hususi olan aracının karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsilini icra takibiyle talep etmiş, davacı da yapılan icra takibine ilişkin eldeki dava ile menfi tespit isteminde bulunmuştur.
Davacının sorumluluğunun kaynağı davalıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılık olup, taraflar arasında 6502 sayılı yasa kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu öngörmüştür.
Bu durumda, 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, davacı tüketici konumunda olup davalı sigorta şirketiyle aralarında aktedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olması nedeniyle tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/4680 E. 2016/4005 K.- 2016/13944 E. 2016/10249 K.- 2016/4912E. 2016/4315 K. – 2016/11414 E. 2019/4762 K.- 2018/6382 E. 2019/2235 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.)
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu nedenlerle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin Ankara Tüketici Mahkemesi olduğuna,
HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli Nöbetçi Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2022