Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
…. … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/514 Esas – 2023/355
….
…
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/514
KARAR NO : 2023/355
HAKİM :….
KATİP : ….
DAVACILAR : 1- ….
2- …
3- ….
4- …
5- ….
6- …
VEKİLİ : Av. ….
MÜTEVEFFA : ….
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Sigorta (… Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/09/2021
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
K.YAZIM TARİHİ : 05/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (… Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın vefatı ile geriye mirasçıları olarak müvekkillerini bıraktığını, müteveffanın, … Bankası A.Ş. … Şubesi’nden (….) Temmuz 2016 yılında Konut Kredisi; 03.03.2017 tarihinde ise Tüketici Kredisi kullandığını, bankanın, müteveffaya kullandırmış olduğu krediler için, bağlı bulunduğu gruba ait davalı sigorta şirketinden… sigortası yaptırma şartını dayattığını, müteveffa da işbu dava konusu… sigortası poliçelerini imzaladığını, müvekkillerinin murisininin 27.08.2019 tarihinde vefat etmesi üzerine, müvekkillerinin, sigorta teminatının ödenmesi talebiyle, davalı şirkete, kredi kullanılan banka üzerinden (davacı şirketin talebi üzerine gerekli evrakları mail yoluyla göndermek suretiyle) başvurduğunu, fakat yapılan bu başvurunun, “müteveffanın, poliçe tanzimi esnasında, kendisine geçmişte konulan kanser hastalığı tanısını kredi kullandıran bankadan ve dolayısıyla sigorta şirketinden gizleyerek “doğru bilgi verme yükümlülüğüne” aykırı davrandığı” gerekçesiyle “şifahi” olarak reddedildiğini, bu konuda, müvekkillerine gerek ilgili bankadan gerekse de davalı şirketten herhangi bir yazılı belge verilmediğini, her ne kadar, sigorta şirketinin poliçe tazminatını ödememe yönündeki savunması bu yönde olsa da; kredi kullanımı esnasında, ilgili banka personelinin müteveffaya, başvuru formunda yer alan “geçmişte kanser hastalığına ilişkin tanı konuldu mu?” şeklindeki soruya “Hayır” seçeneğini işaretlemesini salık verdiğini, aksi halde kredisinin onaylanmayacağını söylemiş olduğunun maddi bir vakıa olduğunu, .davalı tarafın sözleşmeden cayması için 15 günlük hak düşürücü sürenin de geçtiğini, öte yandan, her ne kadar, davacı şirket tarafından müteveffanın, poliçe tanzimi esnasında doğru bilgi verme yükümlülüğüne aykırı davrandığı ileri sürülse de, müteveffanın, çoklu organ yetmezliğine bağlı olarak doğal … şeklindeki … nedeni ile kendisine geçmişte konulan… kanseri tanısı arasında herhangi bir illiyet bağı (nedensellik ilişkisi) bulunmadığını, müvekkillerinin murisi, ilk olarak 2011 yılının sonlarında gelişen birtakım şikayetleri üzerine … … Hastanesi’ne müracaat ettiğini, yapılan tahliller ve tetkikler sonucunda, kendisine… kanseri teşhisi konulduğunu, 2012 yılının Şubat ayında … (…) geçirdiğini, devamında, hastalığın biyokimyasal nüksü (…) üzerine, 2013 yılında Radyoterapi (…) uygulandığını, bu tedaviden sonra, müteveffanın hastalığının yeniden aktifleştiğine yada nüks ettiğine dair herhangi bir bulguya rastlanmadığını, müteveffanın … nedeni ile geçmişte tanısı konulan kanser hastalığı arasındaki illiyet bağının … Kurumunca değerlendirilmesini talep ettiklerini, müteveffaya ait epikriz raporlarının da bu iaddialarını teyit ettiğini, müteveffanın … nedeni ile geçmişte kendisine konulan kanser hastalığı arasındaki illiyet bağının bulunmadığı hususu vuzuha kavuştuktan sonra, TTK’nın 1437 ve 1439/2 madde hükümleri uyarınca sigortacı şirketin sigorta bedelini veya tazminatını ödeme borcu doğacağının izahtan vareste olacağını, müvekkillerinin murisi …’ın 27.08.2019 tarihinde vefat etmesi nedeniyle, … Bankası A.Ş. … Şubesi’nden 2016 Temmuz ayında kullanmış olduğu konut kredisi ile 2017 Mart ayında kullanmış olduğu ihtiyaç kredisi kapsamında, dava dışı bankaca kredi kullandırma şartı olarak müteveffaya dayatılan … ve …Poliçe No’lu… Sigortası Poliçeleri uyarınca, rizikonun (… hadisesinin) gerçekleşmesi, sigorta primlerinin sigortalı tarafından düzenli olarak ödenmesi ve ilgili diğer şartların da gerçekleşmesine rağmen, sigorta teminat bedelinin davalı şirketçe ödenmemesi nedeniyle, sigorta teminatlarının dava dışı bankaya ödetilerek kredi riskinin kapatılmasını ve varsa sigorta teminatından arta kalan meblağın, davalı şirketin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte müvekkillerime miras payları oranında ödetilmesini; aksi halde murisin vefat tarihindeki sigorta teminat bedelinin tamamının müvekkillerine davalı yanın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte miras payları oranında ödetilmesini talep etmek zaruretinin hasıl olduğunu, arz ve izah edilen nedenler ve res’en gözetilecek diğer nedenlerle, davalarının kabulü ile, müvekkillerinin murisi …’ın dava dışı … Bankası A.Ş.’den 2016 Temmuz ayında kullanmış olduğu Konut Kredisi ile, 03.03.2017 tarihinde kullanmış olduğu İhtiyaç Kredisine ilişkin, davalı şirketçe tanzim edilen… Sigortası Poliçeleri kapsamında, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava … saklı kalmak kaydıyla şimdilik, Konut Kredisi için yaptırılan… Sigortası Poliçesi için 1.000-TL’lik kısmının; İhtiyaç Kredisi için yaptırılan… Sigortası Poliçesi kapsamında ise 100-TL’lik kısmının davalıdan alınarak, dava dışı Bankaya ödetilerek müvekkilleri üzerindeki kredi riskinin (borcunun) kapatılmasına ve varsa sigorta teminatından arta kalan tutarın müvekkillerine, davalı şirketin temerrüde düştüğü tarihten itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte miras payları oranında ödetilmesine; aksi halde murisin vefat tarihindeki sigorta teminat bedelinin tamamının müvekkillerine, temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte miras payları oranında ödetilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı murisleri arasındaki davanın, …. … Bankası A.Ş ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş bulunan …. Sigortası kapsamında yapılmış bulunan Konut ve Tüketici Kredilerine ilişkin …. Sigortası kapsamında sigortalanan davacılar murisinin vefatı sonrası talep edilen sigorta bedelinin tahsiline yönelik olarak açıldığını; ihtilafın ticari iş niteliğinde ticari bir dava olduğunu, Sigorta Hukuku ve bu bağlamda … Türk Ticaret Kanununda düzenlendiğini, mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu, davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olmakla ‘Görev İtirazı’ kamu düzenine ilişkin olup re’sen gözetilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesinin gerektiğini, sigorta şirketi …. Sigorta Sözleşmesi ve …. Sigorta Sertifikası kapsamında sadece sigorta bedeli ile sorumlu olduğunu, … Sigortası meblağ sigortası olup, meblağ sigortalarında, sigortacının ödeyeceği tazminat miktarı, zarar miktarına bakılmaksızın poliçede gösterilen tutardan ibaret olduğunu, kredi sözleşmesi müvekkili şirket ile davacı sigortalı arasında değil, sigortalı ile …. … Bankası A.Ş. arasında akdedildiğini, müvekkili şirket kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını, müvekkili şirketin taraf olmadığı bir sözleşmeden dolayı borç altına sokulabilmesi söz konusu olamayacağı gibi, kredi ödemelerinin kredi sözleşmesinden kaynaklı olduğu gözetildiğinde, müvekkili şirketten rücuen tahsil edilebilmesinin de olanaklı olmadığını, davalı sigortacı rizikonun gerçekleşmesinden sonra yaptığı araştırmalar sonrasında hastaneden gelen belgeler ile sigortalı murisin doğru bilgi verme yükümlülüğüne kasten aykırı davrandığını öğrenebildiğini, nitekim kredi kullanımı sırasında sigortalı kanser hastalığının teminat kapsamı dışında olduğunu bilmesine rağmen, kredi kullanımı dönemi öncesinde kendisinde var olan kanser hastalığını kasten gizleyerek beyan etmediğini, dosyaya arz edilen deliller incelendiğinde, şirketlerince verilen red kararının süresinde olduğunu, ilgili banka şubesi tarafından bildirim yapıldıktan sonra ret işleminin süresinde olduğunun olduğunu, bu nedenle sözleşme ile teminat dışı bırakılan bir hususla ilgili ayrıca bir cayma işlemi yapılması gereğinin olmadığını kişinin sigorta sözleşmesi yapılmadan önceki dönemde kanser tanısını aldığının tespit edildiğini yasal düzenlemeler ve teminat kapsamı dışında bulunan bu hastalık nedeni ile sigorta bedeli ödenmediğini, davacı yan dava dilekçesinde avans faiz talebinde bulunmakta olup, bu talebin herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığını, mahkemece ödeme yapılması yönünde karar verilmesi durumunda ödenebilecek olan ancak yasal faiz olabileceğini, sonuç itibariyle, kanser hastalığının sigorta teminat kapsamı dışında olması, sigortalının kanser tanısı aldığını beyanı halinde sigorta yapılmayacak olması ve sigortaya ilişkin beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeni ile sigorta bedeli isteminin reddi yasal düzenlemelere ve sözleşme şartlarına uygun olup davanın reddi gerektiğini, arz ve izah edilen nedenlerle; davanın görev yönünden reddine, davanın husumetten reddine, alacak isteminin esastan reddine, tahkikat aşamasına geçilmesine karar verilmesi halinde delillerin toplanmasına ve bilirkişi incelemesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Müteveffa ile; davalı şirket arasında akdedilen… Sigortası Sözleşmeleri
Dava dışı Banka ile akdedilen Kredi Sözleşmeleri
…’a ait Rapor ile Hastane Epikriz Raporları
Davacı tanığı … 01/06/2022 tarihli yeminli anlatımında “Ben … …tanırım, diğer davacıları tanımam, …’ın babası 2011 yılından 2019 yılına kadar benim takip ve tedavi ettiğim hastamdı, Ben … … … klinik şefiyim, doktorum, davacı vekilinin 2011 yılından 2019 yılına kadar ölen …’ın hastanın takibi hastanenizde mi yapılmıştır sorusu üzerinde: 2011 Aralık ayından 2019 Ağustos’a kadar takip ve tedavisi … hastanesinde yapılmıştır, davacı vekilinin 27/10/2021 tarihli raporda 2013 yılında hastada kanserin devam ettiğine ilişkin belirtiler bulunmamıştır, 2013 yılından itibaren bugüne kadar bahsi geçen hastalığın aktifleştiği veya nüksettiğine dair herhangi bir bulgu saptanmamıştır diye yazılmıştır, doğru mudur sorusu üzerine: Ben hastayı 2012 Şubat ayında yılında… kanseri diye ameliyat ettim, 2013 yılında da bizim biyokimyasal nüks olarak ifade ettiğimiz durumdan dolayı hastaya 37 gün ışın tedavisi ve 1 yılda hormon tedavisi uyguladım, 2013 yılından sonra da kanserin nüksüne dair takiplerimde bir bulgu yoktu, yıllık takiplerine giriyordu, davacı vekilinin hastanın … sebebi nedir sorusu üzerine: Hasta … 2018 yılında idrar kanalı üretra darlığı nedeniyle hastaya bir ameliyat uygulamıştık, ayını tam olarak hatırlayamıyorum, bu tarihten yaklaşık sekiz on ay sonra hasta bana acil sepsis (kanda mikroplanma) bulgularıyla hastaneye geldi, hastanede yattı, bu süre içiresinde kan değerleri yüksekti, diyalize almak zorunda kaldım, antibiyotik tedavisi uygulanıyordu, ama hasta ikinci veya üçüncü hemodiyaliz esnasında kalp durması gelişti, müdahale edildi, entübe edildi, yoğun bakımda takibe alındı, ancak yoğun bakımda da iki üç gün daha yaşatabildik, hasta kalp durması ve akciğer iflası nedenleriyle öldü, davacı vekilinin … sebebi nedeniyle bahsettiğiniz şeylerin kanserle ilgili varmıydı sorusu üzerine: … nedeniyle kanser arasında bir illiyet bağı kurmak mümkün değildir, … nedeni sepsis ve ona bağlı gelişen böbrek yetmezliği kalp ve solunum durması hadisesidir, tanıklık ücreti istemem dedi. Bu esnada davacı asilin 2013 sonrasındaki müteveffanın hastaneye müracaatının sebebinin kanserden olup olmadığı sorusu üzerine: 2014’ten sonrasında ben kanserle ilişkili herhangi bir tedavi uygulamayı gerekli görmedim, 2014 ve sonrasındaki takip bulgularım hastada kanserin bittiğine dairdi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… ‘nın 26/12/2022 tarihli raporunda;Yukarıda muayene ve rapor tetkik bulguları bildirilen … …. kimlik numaralı …’ın 12.2.2012 radikal prostatektomi yapılan hastanın patolojisi gleason 4+4 adenokarsinom geldiğini, sağ tarafta tümör kapsüle invaze fakat kapsül dışına çıkmadığının tespit edildiği ve 14.5.2012 tarihinde üretra darlığı nedeniyle internal üretrotomi yapıldığını, 2013 yılında biyokimyasal nüks kabul edilip… lojuna yönelik radyoterapi aldığını, 29.04.2013’de postprostatektomi inkontinans olması üzerine üretral enjeksiyon yapıldığını, 2013 yılında RT tedavisi aldığını, daha sonrasında 3-4 kez internal üretrotomi yapıldığını, 2014 yılı Temmuz ayında skrotal şişliği ve ağrısı olması üzerine skrotal eksplorasyon yapıldığını, 2016 yılı Kasım ayınca sistofiks takıldığını, 2017 yılı Mayıs ayında sistofiksinin çıkması üzerine başvurduğu ve yeniden takılan sistofiksinden sızıntı olması üzerine ileri tetkik ve tedavi için yatırıldığını, karın ağrısı, bulantı, kusma ve ateş şikayetleri ile başvurduğu hastanede durumunun kötüleşmesi üzerine olması üzerine “sepsis” tanısı ile 24.08.2019 tarihinde …’ne yatırıldığını, medikal tedavisine başlanan hastanın 3 kez diyalize girdiği ve 26.08.2019 tarihinde diyaliz esnasında “…” geliştiği ve şahsın ölümünün gerçekleştiğinin anlaşıldığını, zamanında otopsisi yapılarak dokularda makroskopik, histopatolojik, toksikolojik araştırmalar yapılmamakla birlikte adli dosyada mevcut belgelere göre; kişinin ölümü ile… Kanseri araşmada illiyet bağı olduğu bildirilmiştir.
…’nun 20/03/2023 tarihli raporunda; Kişinin … Bankası A.Ş. … Şubesinden 22.7.2016 yılı Temmuz ayında kullandırılan konut kredisi ile 03.03.2017 tarihinde kullandırılan ihtiyaç kredilerine ilişkin; kişi ile … A.Ş arasında … sigortası sertifikaları düzenlenildiği, 27.8.2019 tarihinde hastanede öldüğü bildirilen … oğlu, … doğumlu …hakkında düzenlenmiş olan dava dosyasının tetkikinde; Adli dosyada kayıtlı bilgilerde; kişinin … Bankası A.Ş. … Şubesinden 22.7.2016 yılı Temmuz ayında kullandırılan konut kredisi ile 03.03.2017 tarihinde kullandırılan ihtiyaç kredilerine ilişkin; kişi ile … A.Ş arasında … sigortası sertifikaları düzenlenildiğinin kayıtlı olduğunu, tıbbi belgelerden ; ilk sözleşme tarihi olan 22.7.2016 tarihi öncesinde kişinin Aralık 2011 de alt üriner sistem semptomları ve … olması üzerine… biyopsisi yapıldığını, patolojisinde sekiz (8) kadran biyopsinin üç (3) parçasında … tanısı konulduğunu, 12.2.2012 tarihinde “…” ameliyatı yapıldığını, patoloji sonucu … gelgiğini, lenf nodu metastazı gorümediğini, takip eden dönemde idrar yapmada zorluk şikayetleri olduğunu, 14.5.2012 tarihinde üretra darlığı nedeniyle internal üretrotomi yapıldığı, 29.4.2013 tarihinde … olması üzerine üretral enjeksiyon yapıldığını, takiplerinde postoperatif Nisan 2012 de psa: 0.07 , 0,19, 0,36 ve son olarak Ağustos 2013 de 0,51 olarak gelmesi üzerine biyokimyasal nüks kabul edildiğini, 18/9/2013 ile 31/10/2013 tarihleri arasında… lojuna yönelik radyoterapi uygulanıldığını, hormonterapi başlanıldığını, 5.12.2013 tarihinde t-psa: 0,14 , 15.04.2014 tarihinde t-psa: 0,01 tespit edildiği, sistometride ilk idrar hissi: 80 cc mesane kapasitesi: 140 cc tespit edildiğini, “…” planlanıldığını, takibinde 3-4 kez int. üretrotomi yapıldığını, 2.7.2014 tarihinde hastaneye 2 ay önce penil protez ve artifisiyel sfınkter takılması yapılan hastanın skrotal şişliği, ağrısı olması üzerine skrotal eksplorasyon planlanlanarak yatırıldığını, 18.11.2016 tarihinde hastaneye yatırılarak sistofıks takıldığını, 3.5.2017 tarihinde Kasım ayından beri sistofiks ile takip edilen hastanın sistofiksinin çıkması üzerine yeniden hastaneye yatırıldığını,… 8.5.2017 tarihinde sistofiks kenarından akıntısı olması nedenli tedavi amaçlı yatırıldığını, 5.6.2018 tarihinde sistofiks değişimi için yatırıldığını, 29.6.2018 tarihinde …. ileal kondüit uygulanıldığını, 23.8.2019 tarihinde hastane acil servisine; ileal koduitli hastanın …. üroloji servisine yatırıldığını, hastada ön planda sepsis düşünüldüğü…. acil cerrahi patoloji düşünülmediğini,….6.8.2019 tarihinde hemodiyalize alındığını, dializ sonrası solunum sıkıntısı geliştiğini, anestezi yoğun bakıma alındığını, kardiyak arrest olduğunu, yapılan yeniden canlandırma işlemlerine cevap alınmayarak 27.8.2019 tarihinde öldüğü” kayıtlı olduğu dikkate alındığında; Kişinin ölümünün; prostat kanseri ve sonrasında gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğunu, kişinin ölümüne neden olan… kanserinin sözleşme tarihi öncesinde tanısının konulmuş olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, banka kredisi kapsamında düzenlenen… sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminatın tahsiline ilişkindir.
Uyuşmazlık ihbar yükümlülüğüne aykırı davranılıp davranılmadığı ve … ile bildirilmeyen hastalık arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır öncelikle poliçe düzenlenirken sigortalı tarafından sağlığı ile ilgili bir form doldurmamasının doğru beyan yükümlülüğü açısından bir etkisinin olup olmadığı, form doldurulamamasının sonucu olarak sigortalının doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket edip etmediği, ikincisi ise sigortalının kanser hastası olup olmadığı ve bu hastalığı kasten gizleyip gizlemediği, dolayısıyla ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı hususlarına ilişkindir.
Sigorta sözleşmesinin kurulması aşamasında sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü ise, TTK’nın 1435 inci maddesi ile düzenlenmiş olup genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm ve hükmün sonuçlarını düzenleyen maddeler, … Hukuk Genel Kurulu’nun 08/02/2023 tarih, … sayılı kararında da belirtildiği üzere … yerleşik kararları uyarınca… sigortalarına da uygulanmaktadır. Hatta 1435 inci maddede yer alan düzenleme… Sigortası Genel Şartlarının C-2.2 nci maddesi ile sözleşme hükmü hâlini de almıştır. Anılan maddede; “Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır” denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir. Madde içeriği ve buna paralel hükümler içeren … Sigortası Genel Şartlarının C-2.2 nci maddesinde yer alan düzenlemelere göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün hâlleri sigortacıya bildirmekle yükümlü kılınmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1436 ncı maddesinde yer alan “Yazılı sorular” başlıklı düzenlemeye göre; “(1) Sigortacı sigorta ettirene, cevaplaması için sorular içeren bir liste vermişse, sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez; meğerki, sigorta ettiren önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olsun. (2) Sigortacı, liste dışında öğrenmek istediği hususlar varsa bunlar hakkında da soru sorabilir. Söz konusu soruların da yazılı ve açık olması gerekir. Sigorta ettiren bu soruları cevaplamakla yükümlüdür.” Tazminat ve bedel ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439 uncu maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınacaktır. Bildirim yükümlülüğüne aykırı davranmanın hüküm ve sonuçları ise kusur ve kast unsurları çerçevesinde TTK’nın 1439 ilâ 1441 inci maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş, 1439 uncu maddede; “(1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2)Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.” şeklinde açıklanmıştır.
Sigortacılık Kanunu’nun 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından gerek sözleşmenin kurulması, gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehtar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususların yönetmelikte düzenleneceği” belirtilmiş ve bu maddeye dayanılarak 14.02.2020 tarihli … Gazete’de yayımlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik’in 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 28.10.2007 tarihinde …Gazete’de yayımlanan mülga “Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik” çıkarılmıştır. Bu Yönetmelikte yer alan bilgilendirme yükümlülüğüne ilişkin genel ilkeler ve bilgilenmenin içeriği ile ilgili hükümlerden; 5 inci maddede “Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirileceği, bilgilendirmenin yazılı yapılmasının esas olduğu, sigortacının asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlü bulunduğu, bilgilendirme yükümlülüğünün sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlayacağı ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam edeceği, sigortacının dürüstlük ilkeleri çerçevesinde davranmak, sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hal ve davranıştan kaçınmak zorunda bulunduğu”, 7 nci maddede; “bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş, bilgilendirme formu gereği gibi teslim edilmemiş veya bilgiler gerçeğe aykırı düzenlenmiş ise bu hallerden her hangi birinin sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini feshedebileceği ve uğradığı zararının tazminini de talep edebileceği”, 8 inci maddede; “bilgilendirme formu içeriğinden akdedilecek sözleşmeye ilişkin genel uyarılar, sözleşme ile verilen teminatlar, sözleşmeye eklenebilecek özel hükümler…vs. bulunacağı”, 9 uncu madde de ise; “bilgilendirme formunun en az iki nüsha düzenlenerek sigortacı tarafından kaşelenip imzalandıktan sonra bir nüshasının sözleşmeye taraf olmak isteyen kişiye imza karşılığı verileceği, imzanın sigorta ettirenin sigorta sözleşmesi ve işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda aksi ispat edilebilir karine teşkil edeceği” düzenlenmiştir.
Sigorta sözleşmeleri her iki tarafa hak ve yükümlülükler yükleyen iyiniyet ve güven esasına dayalı olarak kurulan sözleşmelerdir. Bir sigorta sözleşmesinin kurulmasında taraflar dürüstlük kuralına uygun olarak hareket etmekle yükümlüdür. Bu sözleşmenin kurulmasıyla sigortacı ve sigorta ettiren birbirlerine karşı birtakım haklar elde ederken aynı zamanda borç ve yükümlülük altına da girerler. Tarafların sözleşmenin kurulmasından önce sözleşme ile ne gibi haklardan yararlanıp hangi borç ve yükümlülükler altına gireceklerinin belirlenmesi için sözleşmenin tarafları karşılıklı olarak birbirlerinin bilgisine ihtiyaç duyarlar. Bu kapsamda sigorta sözleşmelerinde sigortacının aydınlatma yükümlülüğü söz konusu iken bunun karşılığında sigorta ettirenin de beyan yükümlülüğü bulunmaktadır ve önemi nedeniyle bu hâller Kanun’da özel olarak düzenlenmiştir.
TTTK’nun 1423 üncü maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri ve gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmekle yükümlü tutulmuştur. Sigortacı bu yükümlülüğü getirmese dahi (yani aydınlatma açıklamasının verilmediği hâllerde) sigortalı, Kanun’da öngörülen süre içerisinde sözleşmenin yapılmasına itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur. Anılan maddenin birinci fıkrasına paralel düzenlemeye… Sigortası Genel Şartlarının C-2.2 nci maddesinde de yer verilerek sözleşme hükmü hâlini almıştır.
Sigorta ettirenin beyan/bildirim yükümlülüğü ise sözleşmenin yapılması sırasında, sözleşme süresi içinde ve rizikonun gerçekleşmesi durumunda olmak üzere üç bölümde düzenlenmiştir. Beyan yükümlülüğünün ihlâlinin rizikonun gerçekleşmesinden önce öğrenilmesi durumunda sigorta ettirenin kusurunun ve illiyet bağının bir rolü bulunmaz iken; beyan yükümlülüğünün ihlâlinin rizikonun gerçekleşmesinden sonra öğrenilmesi durumunda ise sigorta ettirenin kusuruna ve illiyet bağına göre bir belirleme yapılması gerekmektedir. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra bildirim yükümlülüğüne aykırı davranıldığının sigorta ettireninin kusurlu davranmasının sonucu öğrenilmesi hâlinde, bu aykırılığın tazminatın veya sigorta bedelinin miktarına veya rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, kusurun derecesine göre sigorta tazminatından indirim yapılmaktadır. Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının 6102 sayılı Kanun’un 1435 ve 1439 uncu maddedeki hükümlerin uygulanabilmesi için de sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (…) arasında illiyet bağının bulunduğuna ya da bulunmadığına ilişkin tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iş olup bilirkişi incelemesini gerektirmektedir.
… Sigorta poliçesinin incelenmesinde, sigortalının, sigorta başlangıç tarihinin 22/07/2016, bitiş tarihinin 03/07/2017 olduğu,vefat halinde teminat limitinin 96.500,00 TL olarak belirlendiği görülmüştür.
Dava dışı … Bankasının 09/11/2021 tarihli cevabi yazısında 96.500,00 TL konut kredisini 22/07/2016 tarihinde kullandırıldığı ve davaya muvafakatlarının bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Muris …’ın … belgesi incelenmiş 27/08/2019 tarihinde ölümün gerçekleşmiş olduğu ve … şeklinin doğal … olarak belirtildiği görülmüştür.
22/07/2016 tarihli Sigorta/Sağlık beyan ve sertifika talep formunda sigorta ettirenin imzası bulunmaktadır. 6102 sayılı Kanunu’nun 1423 üncü maddesi ile… Sigortası Genel Şartlarının C-2.2 nci maddesindeki düzenlemelerdeki yükümlülüklerin Kanun’dan kaynaklandığı, murise poliçenin tanziminden önce kanseri ön tanısı konulduğu, sigorta bilgilendirme formunda murisin kanser hastalığının bulunmadığına ilişkin el yazısı ile “Hayır” şeklinde bilgi verdiği, bu hali ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamında alınan … raporlarında, kişinin ölümünün; prostat kanseri ve sonrasında gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğunu, kişinin ölümüne neden olan… kanserinin sözleşme tarihi öncesinde tanısının konulmuş olduğu bildirilmiştir.
Dosyaya mübrez tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde. dava konusu olan sigorta poliçesinin muris ile … Bankası A.Ş arasında düzenlenen konut kredisi ve tüketici kredisi sözleşmeleri uyarınca yaptırıldığı, bankanın davaya muvafakatının bulunmadıği, bir kısım primin ödendiği ileri sürülmekle davaya devamla murisin sigortalılık süresinin 22.07.2016 – 03/07/2017 tarihi arası olduğu, yıllık yenilemeli… sigortası olarak kredi süresince yenilerenerek devam ettiği, 2019 yılında gerçekleşen ölümün… kanseri ve sonrasında gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, ölüme neden olan… kanserinin sözleşme tarihi öncesinde tanısının konulmuş olduğu kişinin ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmakla davaya konu talebin sigorta teminat dışı olduğu anlaşılmakla, davacıların davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacıların davasının REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile eksik alınan 120,60TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
6102 sayılı TTK 5/A mdsi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14.md ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan …. bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Hesaplanan ve takdir olanan 1.100,00TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin davacıların üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, Davacı asil ve davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/05/2023
Katip ….
¸[e-imzalıdır]
Hakim ….
¸[e-imzalıdır]