Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/412 E. 2021/813 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/412 Esas – 2021/813
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/412
KARAR NO : 2021/813

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketi ile dava dışı konut sahibi … arasında 54746201
numaralı 13-04-2018/13-04-2019 vade tarihli Dahili Su Poliçesi bulunduğunu, Sigorta sözleşmesi, bir tarafta sigortacının sigorta himayesini üzerine aldığı, diğer tarafında ise sigorta ettirenin bir prim ödeme borcunu üzerine aldığı tam iki taraflı borç doğuran bir sözleşme olduğunu, 01/10/2019 tarihli Dahili Su Hasar Ekspertiz Raporu’nda meydana gelen hasarda sigortalı konutta bulunan Waterbox marka su arıtma cihazına gelen temiz su hortumunun sürekli olarak yerinden çıkması ve bu konuda çözüm bulunamaması sebebiyle Sigortalı konutta yapılan incelemeler sonucu rücu imkanının var olduğu tespit edildiğini, Somut olayda Davalı’nın kusuru nedeni ile müvekkili Sigorta Şirketi’nin sigortalısına ödemek zorunda kaldığı tazminatı, Davalı’dan rücuen tazmin etme hakkı bulunduğunu, somut olayda da Davalı’nın kusuru nedeni ile Müvekkili Sigorta Şirketi’nin sigortalısına ödemek zorunda kaldığı tazminatı, Davalı’dan rücuen tazmin etme hakkı bulunduğunu, müvekkili Şirket tarafından yasada belirtilen nedenlerle asıl alacak kalemi olan 1.700,00-TL tazminat alacağı, hak sahiplerine 07/10/2019 tarihinde ödendiğini, davalı’nın kusuruna isabet eden 1.700,00-TL için Müvekkil Şirket’in rücu hakkı doğduğunu, müvekkili Şirket tarafından sigortalısına ödenen meblağın takibe giriş miktarı olan 1.738,98-TL’nin tahsili amacıyla Ankara … İcra Müdürlüğü … E. sayılı takip dosyası ile Borçlu’ya ödeme emri gönderildiğini, ancak davalı tarafından borca itiraz edilerek takibin durmasına sebep olunduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalı’nın haksız itirazının İptaline, bu miktarın %20sinden aşağı olmamak üzere İnkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirket aleyhine açılmış olan işbu dava haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup aynı zamanda usul hataları içerdiğini, müvekkili şirkete sigorta şirketleri tarafından açılan rücu davalarında aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi görevli ve yetkili mahkemenin nazara alınması gerektiği hareket edilmesi gereği hukuki zorunluluk olduğunu, Davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan … tacir değil müvekkili şirket cihazını satın alan tüketici olduğunu, bu sebeple davacı yan tarafından açılan işbu davada iş bölümü hükümleri gereğince görevli ve yetkili mahkeme Ankara Tüketici Mahkemeleri olup Asliye Ticaret Mahkemeleri iş bölümü gereği görevsiz olduğunu, müvekkili şirkete yönelik olarak davacı yan tarafından …-Ankara İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçildiğini, müvekkili itirazı sebebiyle takip durduğunu, müvekkili şirket aleyhine Mahkeme nezdinde iame edilen işbu itirazın iptali davası davacı yan tarafından açıldığını, davacı yanın denetime elverişli olmayan hasar raporuna dayanarak müvekkili şirketten alacak tahsili yoluna gitmesi hukukilikten uzak olduğundan bahisle ilgili su idaresi olan… den olay tarihindeki su basıncının temin edilmeksizin yalnızca müvekkili şirkete kusur atfeden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız dava sebebiyle davacı yan aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen hasar bedelinin sorumlu olduğu belirtilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK nın 6335 sayılı Kanunla değişik 4.Maddesinde ticari davalar sayılmış, aynı kanunun 6335 sayılı kanunla değişik 5. Maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği, 5/3.Maddesinde ise Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu öngörülmüştür. Bu durumda eldeki uyuşmazlığın ticari dava olup olmadığının 6102 sayılı TTK nın 4.Maddesine göre belirlemek gerekir. Bu düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1. Maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması gerekir. TTK 4/2. Maddesine göre de tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava sayılmıştır .
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.3.1944 Tarih E.37, K.9, RG.3.7.1944 sayılı kararında; “…Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı, sigorta şirketi olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Somut olaya gelince; Davacı sigorta şirketi, tacir olan davalıdan, konut vasfındaki taşınmazda yapılan 54746201 numaralı 13/04/2018-13/04/2019 vade tarihli “Dahili Su Poliçesine” göre ödeme yaptığı sigortalısı yerine geçerek, sigortalısının davalıdan doğan tazminat alacağını istemektedir. Başka bir deyişle, zararını ödediği sigortalısının yerine geçerek, davalıya ait yapı eserinden doğan zararı istemekte, Tarafları tacir olsa da, Uyuşmazlık TTK nın 4/1 maddesine göre ticari dava olmadığı gibi, 2. maddenin “a-f” bentlerinde söz edilen uyuşmazlıklardan da olmadığı cihette, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp, Tüketici Mahkemesidir.
Görev hususu 6100 sayılı H.M.K. nun 114/1-c Maddesinde dava şartı olarak sayıldıktan sonra, Usul Kanunun 115/1 Maddesi gereğince, davanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi, Mahkemece de re sen gözetileceği bildirilmiş, 114/2 Maddede ise  Mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ettiğinde davanın usulden reddine karar vereceği öngörülmüştür.
Açıklanan hususlar gözetilerek, görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1- HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USÛLDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
4-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
5-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.29.11.2021