Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/311 E. 2022/758 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/311 Esas – 2022/758
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/311 Esas
KARAR NO : 2022/758

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/05/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 14/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; hizmet alım işini ihale yasalarının ilgili maddeleri gereğince davalı şirketlerin üstlendiğini, davalı şirketler bünyesinde çalışan işçilerden …’in işten ayrıldığını, dava dışı işçiye 627,84 TL izin ücreti ile 33.945,94 TL kıdem tazminatı olmak üzere toplam 34.573,78 TL ödeme yapıldığını, ihale evrakı ve sözleşmeler gereğince davalı şirketlerin çalıştırdıkları dönemlere ilişkin işçi alacaklarından sorumlu oldukları iddiası ile kurum alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketlerden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, …, … ve … şirketler vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, taraflar arasındaki sözleşmede iş akitlerinden doğan alacaklardan kimin sorumlu olacağına ilişkin açık hüküm bulunmadığını, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik nedeni ile kendilerinden talepte bulunulamayacağını, faiz talebinin yerinde olmadığını, yıllık izinlerini kullandırma konusunda yetkinin asıl işveren olan davacıda olduğunu savunarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, alacağın zamanaşımına uğradığını, görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, işçinin müvekkili nezdinde çalışmadığının tespiti halinde husumet itirazında bulunduklarını, iş yeri devrinde kesintinin makul süreyi aşması halide iş yeri devri olmadığı kabul edilmesi gerektiğini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik nedeni ile kendilerinden talepte bulunulamayacağını, sorumluluğun asıl işveren konumunda olan davacıda olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede iş akitlerinden doğan alacaklardan kimin sorumlu olacağına ilişkin açık hüküm bulunmadığını, ihale bedeli içinde kıdem tazminatı ödenmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile alacaklardan anca davacı ile yarı yarıya sorumlu tutulabileceklerini savunarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı şirketlere dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya karşı herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı gibi duruşmalara da katılmadıkları görülmüştür.
DELİLLER:
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve şartnameler, dava dışı işçiye ait SGK kayıtları ve işçiye yapılan ödemelere ilişkin evrak dosya arasına konulmuştur.
Hesap uzmanı bilirkişi tarafından verilen 03/06/2022 tarihli raporda; dava dışı işçinin davalılar nezdide alıştığı dönemlerle sınırlı olmak kaydı ile hesaplama yapılarak davalıların sorumluluklarını belirlemiş, taraf itirazları üzerine alınan 06/09/2022 tarihli ek raporda özetle, davalı … ve … şirketleri ortaklığının 3.480,53 TL, … şirketinin 2.578,17 TL, … ve … şirketler ortaklığının 10.455,92 TL, … ve … şirket ortaklığının 750,78 TL, … ve … şirketler oraklığının 5.091,89 TL, … şirketinin 787,77 TL, … ve … şirketler ortaklığının 2.399,13 TL sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ek rapor, yıllık izin ücretine ilişkin hesaplamanın yüksek mahkeme kararlarına uygun olarak hesaplandığı da gözetilerek oluşa ve dosya içeriğine uygun olup hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME:
Dava; işçilik alacaklarının rucuen tahsili istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı kurum ile davalı şirketler arasında hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, sözleşme gereğince davalı şirketlerin belirlenen süre içerisinde işe başlayıp işçi çalıştırdıkları, dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, davacı kurumun da davalı şirketlerle yapmış olduğu sözleşme gereğince davalı şirket çalışanına ödeme yaptığı, eldeki dava ile ödemenin rücuen tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davacı idare ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde belirtildiği şekilde, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, ancak bu sorumluluğun dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumluk niteliğinde olduğu, asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukukunun değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukukunun esas alınacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır,” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları ve ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceğinin açıkça belirtildiği, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği anlaşılmıştır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından da son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır (Yargıtay 6. HD 2021/1763 esas 2021/2455 karar sayılı ilamı).
Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eklerinin incelenmesinde, … ve … şirketler ortaklığı, On-İş ve … şirketler ortaklığı, … şirketleri ile davacı arasında imzalanan sözleşme ve şartnamelerde işçilik alacaklarından yüklenicinin sorumlu olacağına dair açık hüküm bulunduğu, bu sözleşmeler gereği hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hesaplanan rücuen ödemenin tamamından davalıların sorumlu oldukları, diğer dönemlerde diğer davalılar ile davacı arasındaki sözleşme ve şartnamelerde işçilik alacaklarından kimin sorumlu tutulacağına dair açık bir hükmün bulunmadığı, bu dönemler itibari ile hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hesaplanan rücuen ödemelerden asıl işveren ve alt işverenin işçiye karşı birlikte yarı yarıya sorumlu olduğu değerlendirilmiştir (Ankara BAM 4. HD 2020/286 esas 2022/1801 karar, Ankara BAM 23. HD 2018/1819 esas 2021/2008 karar sayılı ilamları, Yargıtay 6. HD 2021/779 esas 2021/1761 karar sayılı ilamı).
Yukarıda açıklandığı üzere hükme esas alınan hesap uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor uyarınca dava dışı işçinin davalılar nezdinde çalıştığı dönem itibari ile taraflar arasındaki sözleşme ve şartnameler uyarınca hesaplanan bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, davalıların daha önce temerrüte daşaraldakları ispat edilemediğinden dava tarihi itibari ile (Ankara BAM 23. HD 2018/2070 esas 2019/1481 karar sayılı, Ankara BAM 4. HD 2019/132 esas 2021/334 karar sayılı ilamı) avans faizi ile davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
3.480,53 TL rücuen tazminatın davalı … ve … şirketleri ortaklığından (bu davalıların sorumlu oldukları miktar bakımından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarına), 2.578,17 TL’nin … şirketinden, 10.455,92 TL’nin … ve … şirketler ortaklığından (bu davalıların sorumlu oldukları miktar bakımından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarına), 750,78 TL’nin … ve … şirket ortaklığından (bu davalıların sorumlu oldukları miktar bakımından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarına), 5.091,89 TL’nin … ve … şirketler ortaklığından (bu davalıların sorumlu oldukları miktar bakımından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarına), 787,77 TL’nin … şirketinden, 2.399,13 TL’nin … ve … şirketler ortaklığından (bu davalıların sorumlu oldukları miktar bakımından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarına) alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya verilmesine,
Alınması gerekli olan 1.744,92 TL harçtan peşin alınan 590,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.154,48 TL harcın 157,30 TL’sinin davalı … ve … şirketlerinden, 116,52 TL’sinin … şirketinden, 472,56 TL’sinin … ve … şirketlerden, 33,93 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 230,13 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 35,60 TL’sinin … şirketinden, 108,43 TL’sinin … ve … şirketlerinden tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 975,26 TL’nin 132,88 TL’sinin davalı … ve … şirketlerinden, 98,43 TL’sinin … şirketinden, 399,20 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 28,66 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 194,40 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 30,10 TL’sinin … şirketinden, 91,60 TL’sinin … ve … şirketlerinden, bakiye kısmın davacıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Ücret Tarifesine göre hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinden 1.253,55 TL’sinin davalı … ve … şirketlerinden, 928,55 TL’sinin … şirketinden, 3.765,80 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 270,40 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 1.833,90 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 283,72 TL’sinin … şirketinden, 864,07 TL’sinin … ve … şirketlerinden tahsil edilerek davacıya verilmesine,
Davalılar … ve … şirketi kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 750,78 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Davalılar … ve … şirketi kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 5.091,89 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yargılama aşamasında yapılan ve UYAP sisteminde kayıtlı toplam 1.882,10 TL’den kabul red oranına göre hesaplanan 1.390,55 TL ile 590,44 TL peşin harcın 269,92 TL’sinin davalı … ve … şirketlerinden, 199,94 TL’sinin … şirketinden, 810,87 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 58,22 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 394,88 TL’sinin … ve … şirketlerinden, 61,09 TL’sinin … şirketinden, 186,06 TL’sinin … ve … şirketlerinden tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazla yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2022