Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/307 E. 2021/735 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/309 Esas – 2021/692
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/309
KARAR NO : 2021/692

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; GSM şirketleriyle Kurumumuz arasında verici istasyonlarımızın alt yapılarının kullanımına yönelik GSM protokolü imzalanmakta ve Yönetim Kurulumuzca belirlenen ücret tarifesi uygulanmakta, söz konusu protokoller çerçevesinde altyapı kullanımı, enerji tahsisi bedeli, işletme bakım ücreti ve enerji katkı payı ödediklerini, bahse konu protokoller verici istasyonu bazında imzalanmakla birlikte, eki ücret tarifesi çerçevesinde belirlenen ve hesaplanan ücret aylık bazda tüm kullanım yapılan istasyonlar kapsamında total üzerinden hesaplandığını, bu kapsamda Kurumlarının Muhasebe ve Finansman Dairesi Başkanlığı tarafından her ay için kullanımlara karşılık protokol ve eki tarife çerçevesinde hesaplanarak düzenlenen faturalar GSM firmalarına gönderildiğini, kurumlarınca inşası yapılan TV verici istasyonlarının alt yapılarının protokoller kapsamında, bedelsiz ya da bedeli karşılığı üçüncü şahıslara kullandırılmasındaki amaç, ülke kaynaklarının maksimum seviyede kullanılmasını sağlamak, gereksiz yatırımlara izin vermemek telekomünikasyon cihazlarının tek merkezde toplanmasını sağlamak ve görüntü kirliliğine engel olduğunu, Protokollerde görüleceği üzere, davalı dahil diğer GSM Şirketleri, Kurum mülkiyetinde olmayan alanlarda kurulu verici istasyonlarımızdaki mevcut kule, direk, anten, konteyner, yol, bina, güvenlik, enerji kablosu, uzak radyo birimi ve bunların altyapı unsurlarını kullanıldığını, Protokoller uyarınca, GSM Şirketleri Kurum’a, altyapı ve enerji tahsisi bedeli, işletme bakım ücreti ve enerji katkı payı ödemekte; yıllık yer kullanım bedeli ödemediğini, Bu nedenle, konusu “yer kullanımı” olmayan ve “yıllık yer kullanım bedeli” alınmayan protokollerde, 3194 sayılı Kanun’un Ek Madde 9/7. Fıkrasının uygulanamayacağını, Neticede 3194 sayılı Kanun’un Ek Madde 9/7. fıkrası kapsamında düzenlenen yer kullandırılmasından bahsedilemeyeceğinden, bu nedenle de yer seçim belgesi alınması ve yer seçim belgesi ücreti ödenmesinin de söz konusu olmaması nedeniyle, davalı firmanın Kasım 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 154.313,27-TL (KDV Hariç) ve Aralık 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 322.572,29-TL (KDV Hariç) olmak üzere toplam 476.885,56-TL (KDV Hariç) miktarın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine huzurdaki işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak üzere; davalarının kabulüyle, davalı firmanın Kasım 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 154.313,27-TL (KDV Hariç) ve Aralık 2020 dönemine ilişkin ödemeyerek iade ettiği 322.572,29-TL (KDV Hariç) olmak üzere KDV Hariç toplam 476.885,56-TL’ nin vade tarihlerinden tahsil tarihlerine kadar işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı Kurum, müvekkili Şirketin söz konusu bedelleri iade ederken, 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 26 ncı maddesi ile, 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen “Elektronik Haberleşme altyapılarında yapı ruhsatı alınması” kenar başlıklı “Ek Madde 9” hükmüne dayandırdığını; ancak bu düzenlemenin somut olaya uygulanamayacağını iddia ettiğini, davacı Kurum dava dilekçesinde, mezkûr kanunî düzenlemenin yer kullanımına ilişkin olaylar için düzenlediğini, Kurumları ile Müvekkili Şirket arasında yer kullanımına ilişkin değil, altyapı kullanımına ilişkin sözleşme olduğunu iddia edildiğini, davacı Kurum taraflar arasında yer kullanımında bahsedilemeyeceği iddiasına ilişkin savunmalarını, davanın esasına ilişkin cevapları arasında değinmeye çalışacaklarını, müvekkili Şirket ile davacı Kurum arasında, bir kısım taşınmazın kullanılması için protokol/ sözleşmeler imzalandığını, Her bir taşınmaz için ayrı ayrı imzalanan bu sözleşmelerin içeriği ve niteliği aynı olduğunu, dava dosyasında davacı Kurum, dava konusu ettiği bu sözleşmelerin tamamını dava dosyasına sunmadığını ve yalnızca 1 (bir) adet sözleşmeyi ibraz ettiğini, söz konusu sözleşmelerin aynı amaca matuf olduğunun bir diğer göstergesi, tüm sözleşmelere ilişkin bedeller (Kira, enerji, bakım gibi.) tek fatura ile faturalandırıldığını, bu durumun davacı Kurum’un da kabulünde olduğunu, ayrıca davada yetki itirazlarının karara bağlanabilmesi açısından, tüm sözleşmelerin davacı Kurum tarafından dosyaya kazandırılmasının sağlanması gerektiğini, bu halde hangi sözleşmeler için hangi Mahkemelerin yetkili olduğu eksiksiz bir şekilde tespit edileceğini, davacı Kurum’un iddiası, tüm sözleşmelerin aynı içerik ve mahiyette olmadığı yönünde ise; her bir sözleşme için ayrı ayrı inceleme ve değerlendirme yapılması gerekeceğinden, davacı Kurum’un bu davaları birlikte açması hukuka aykırıdır ve bizce bu durumda, HMK m. 167 kapsamında sayısı belirtilmeyen sözleşmelerin davacı Kurum’ca sayılarının belirtilip onaylı örneklerinin dosyaya sunularak, her bir sözleşmeye konu ihtilaf için, birlikte açılmış davaların ayrılmasına karar verildiğini, tüm bu nedenlerle, öncelikle görev itirazımızın karara bağlanmasını, Mahkeme tarafından görev itirazımız reddedilirse, yetki itirazlarının değerlendirilmesini, Mahkeme yetkili olduğu yönünde bir karar verirse, dosyaların ayrılması taleplerinin karara bağlamasını, işin esasına girilmesi halinde ise davanın esastan reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili; Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile davalının, müvekkiline ait TV verici istasyonunun alt yapısının kullanılmasının kararlaştırıldığını, davalının alt yapı kullanım bedelini ödemediğini belirterek alacak isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; taraflar arasında bir kısımım taşınmazların kullanılması için imzalanan sözleşmelerin bir kira sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davacı kurumla bir çok sözleşme imzalandığını, her bir taşınmaz için imzalanan sözleşmelerin içeriklerinin aynı olduğunu, davacı kurumla 2000 yılından günümüze kadar imzalanan sizleşmelerde sözleşme konusu “yer tahsisi” olarak belirlenmişken dosyaya sunulan 2014 yılına ait sözleşmede sözleşeme konusu “alt yapı ve enerji tahsisisi” olarak belirtildiğini bu başlık değişikliğinin sözleşmenin konusunda ve kiralanan yerin niteliğinde bir değişiklik yapmadığını belirterek davanın öncelikle usulden, olmadığı takdirde esastan davanın reddini dilemiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı, TRT Genel Müdürlüğü Tesislerinde GSM Sistemleri İçin Yer Tahsisine İlişkin Protokoller kapsamında alt yapı kullanım bedelinin tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasında imzalanan ve dosyaya taraflarca sunulan örnek sözleşmelere göre, taraflar arasındaki kira ilişkisi olup, uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. (Emsal nitelikte Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 17/02/2016 tarih ve 2015/8306 E, 2016/1042 K sayılı ilamı).
Açıklanan nedenlerle, dava konusu uyuşmazlık kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesi’ni görevli kabul etmek mümkün değildir. Görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizce görev nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan ve usulden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USÛLDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-HMK’nun 20/1.maddesi gereğince istek halinde ve karar kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
4-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
5-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.04/10/2021