Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/118 E. 2023/154 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/118 Esas – 2023/154
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/118
KARAR NO : 2023/154

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
K.YAZIM TARİHİ : 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … Türk A.Ş.nin bayisi olan davalı şirket arasında 07.10.2020 tarihinde sipariş formunda markası cinsi ve diğer özellikleri belirtilen iki adet aracın sipariş edildiğini, sipariş sonrası davalı şirkete her iki araç için ayrı ayrı olmak üzere 43.750,00 TL den toplamda 87.500,00 TL sipariş bağlanma parası olarak ödendiğini, sipariş formunda sipariş edilen araçların teslim tarihinin kesin olarak belirtilmediğini/ aralık-ocak ayları gösterildiğini, bunun yanında araçların satış fiyatlarının da tespit edilmediğini, araçların fiyatları ve teslim tarihleri bildirilemediğinden taraflar arasında araç alım satımına ilişkin yasanın aradığı şartlarda araç alım satımına ilişkin bir sözleşmenin olmadığını, müvekkilinin 24.12.2020 tarihinde yazılı olarak sipariş edilen araçları satın alamayacağını belirtmek sureti ile siparişi iptal ettiğini, sipariş bağlama bedeli olarak yatırılan 87.500.00 TL nin iadesinin talep edildiğini, davalının yazılı talebe cevap vermediğini, araçların satış bedeli ve hazır olduğuna ilişkin de hiçbir beyanda bulunmadığını, davalının 87.500,00 TL lik bağlama bedelini iade etmediğini, anılan bedelin iade edilmesi için Aksaray 5.Noterliğinden tanzimli 13.01.2021 tarih ve 165 yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, davalı şirketçe Ankara 36. noterliğinden tanzimli 25. Ocak 2021 tarih ve 02809 yevmiye numaralı cevabi ihtarnamede 87.500.00 lira davacı şirket tarafından bağlama parası ile ilgili olarak 57.500,00 TL’ iade edildiğini bakiye 30.000,00 TL’nin ise ödenmeyeceğinin beyan edildiğini, davalı şirketin ödenmeyen 30.000,00 TL için 20.01.2021 tarihli ……… numaralı e-faturayı müvekkiline gönderdiğini, bu faturaya yasal süresi içinde Aksaray 2.Noterliğinden tanzimli 21.01.2021tarih ve 00537 yevmiye numaralı ihtarname ile yasal hükümler doğrultusunda itiraz edilip fatura iade faturası ile davalıya iade edildiğini, ancak davalının anılan bu iade faturasını Ankara 69.noterliğinden tanzimli 25.01.2021 tarih ve 02809 yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verdiğini ve aynı ihtarname ekinde iade ettiğini, davalı vekilince belirtilen ihtarnamede ödenmeyen 30.000.00 TL’nin “haksız sipariş iptalinden doğan zararların tazminine ilişkin e-fatura düzenlenerek kesinti yapıldığı” şeklinde açıklandığını, davalının iade ettiğini faturanın ise Aksaray 5.noterliğinden tanzimli 27.01.2020 tarih 362 yevmiye numaralı ihtar ile cevap verilmiş e faturaya itiraz edilerek iade edildiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında bu tür iadeleşmeye ısrar ile devam edildiğini, düzenlenen sipariş formunda siparişten vaz geçilmesi halinde ödenmiş olan bağlama bedelinin sipariş verene iade edileceğinin açıkça ifade edildiğini, müvekkilinin davalı şirkete ödemiş bulunduğu bedelin Türk Borçlar Kanunu Madde 177 kapsamında parasının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin gerekeceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 1963/751 Esas, 1964/388 Karar numaralı kararında emsal hükümlerin olduğunu, müvekkili adına haksız olarak kesilen e faturalara karşı itirazlar noter aracılığı ile yapılmış olup çekilen ihtarnameler için 2.679,29TL’lik noter masrafının yapıldığını, davalı şirkete sipariş talep formu gereği bağlama bedeli olarak ödemeden bakiye kalan 30.000,00TL ile toplam 2.679,29TL lik noter masrafının 13.01.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile ödenmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olayın 11161 ve 11159 komisyon numaralı, 07.10.2020 tarihinde 2 adet, 2020 imal E 200 D FL EDITION 1 AMG, renk kodu 197, döşeme renk kodu 601, ilave key-less go donanımlı(13.100 TL donanım farkı), 5 kapılı, hususi, üst sınıf, lüks ve son teknoloji bir otomobilin Aralık-Ocak ayında 875.000,00 TL konusunda taşınır ön satış sözleşmesi gerçekleştiğini, bu sözleşme gereğince de davacının müvekkili şirkete her bir araç için 43.500 TL toplamda 87.500 TL kapora (güvence bedeli) ödediğini, davacı tarafından sipariş verilen araç ithal bir ürün olmasından dolayı ve sipariş tarihinde stokta bulunmamasından dolayı taşınır satış sözleşmesi çerçevesinde aracın temin edilmesi için çalışma başlatıldığını, aracın en yakın teslim tarihi ülkeye gelecek sevkiyatlar kontrol edildikten sonra Aralık-Ocak ayı olarak ön görüldüğünü, siparişin davacı tarafından aracın belirlenen tarihte sorunsuz bir şekilde teslimata hazır hale getirilmesine rağmen hiçbir geçerli nedene dayanmadan iptal edildiğini, müvekkili işbu sipariş iptali nedeniyle meydana gelen zararlarını güvence bedelinden tenzil ederek kalan meblağı iade ettiğini, davacı tarafından sipariş verilen aracın Almanya menşeli bir ürün ve aracın temin edilmesi aşamasında döviz ile işlemler yapıldığını, döviz kurunda meydana gelen artışlar neticesinde ithalat ürünü olan bir otomobilin maliyetinin doğal olarak değişmesinin hayatın olağan akışı içerisinde doğal karşılanması gereken bir durum olduğunun herkesçe malum olduğunu, araç bedelinde meydana gelen artışlar müvekkil şirketin almış olduğu bir karar değil aracın tedarikçi şirketi …Türk A.Ş tarafından şirkete yansıtılan artış, araç siparişi veren davacıya doğal olarak yansıtıldığını, dava konusu aracın satış görüşmeleri esnasında, sipariş teyit formunun hazırlanması aşamasında ve aracın şirket stoklarına giriş süreçlerinde davacıya sözlü ve yazılı olarak bilgilendirmeler herhangi bir değişiklik arz eden bir gelişme anında şirket yetkilileri tarafından anında yapıldığını, sipariş teyit formunda belirlenen fiyat yine …Ticaret Türk A.Ş (ithal eden) 07.10.2020 tarihi için tavsiye edilen anahtar teslim satış fiyatı kapsamında verildiğini, müvekkili şirketin sipariş teyit formunda da teslim tarihinde ki satış fiyatında da karının sabit olduğunu, kar oranında herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını, sipariş verilen araç için kesin bir satış bedeli vaad edilmemiş üretici tarafından meydana gelecek artışın, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yapılacak vergi oranlarında ki değişikliklerin ve yeni ihdas edilecek vergilendirmelerin satış bedeline yansıtılacağı açıkça alıcıya sözlü ve yazılı olarak sunulduğunu ve alıcı tarafından onaylandığını, müvekkili şirket basiretli bir tacir olmanın gerektirdiği tüm sorumlulukları alanında uzman kişiler tarafından davacıya açıkça bilgilendirme yapılıp satış konusu aracın Almanya menşeli bir ürün olduğu ve aracın ithal edildiği tedarik aşamasında döviz ile işlemlerin yürütüldüğü aracın tedarik edilene kadar geçecek süre zarfında döviz kurunda meydana gelebilecek artışların davacıya yansıtılacağı açıkça ifade edildiğini ve pandemi sürecinden dolayı azalan araç üretimi göz önüne alındığında davacı özgür iradesi ile bu riski göze alıp aracın tedarik edilmesi için talepte bulunduğunu, davacının talebinin müvekkili şirket tarafından anlaşmaya uygun bir şekilde zamanında tedarik edildiğini, aracın ifaya hazır hale getirildiğini, ancak davacı hiçbir geçerli nedene dayanmaksızın işbu satış işleminden vazgeçtiğini, müvekkili şirketi zarara uğrattığını, açıklanan nedenler ve yasal dayanaklar ışığında davanın reddini talep etme zarureti hasıl olduğunu, izah edilen ve kurulun re’sen gözeteceği hususlar kapsamında, davaya konu olan bağlanma(kaparo) bedelinde irat kaydı yapılan kısım mevzuata ve yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda yapılmış olup hukuksuz ve haksız bir işlem niteliği taşımadığını, davanın reddini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Sipariş belgeleri
Ödemelere ilişkin banka dekontları, banka kayıtları
Faturalar ve iade faturaları
İhtarnameler

Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişiden alınan 04/07/2022 tarihli raporda: Taraflar arasında 07.10.2020 tarihinde imzalanan sipariş formu çerçevesinde satışın gerçekleşmesi durumunda; davalı şirketin 875.000,00 TL + 875.000,00 TL = 1.750.000,00 TL lik satış geliri elde edeceğini, davacı şirketin 24.12.2020 tarihli dilekçeleri ile araç alımından vazgemiş olduğunu, aynı araçların dava dışı kişilere satışı sonrası 29.12.2020 tarihli e-faturdan 978.634,19 TL ve 15.01.2021 tarihli e-faturadan 973.617,41 TL olmak üzere davalı şirketin toplamda 1.952.251,60 TL lik gelir elde etmiş olduğunun sabit olduğunu, taraflar arasında anlaşmaya varılan araçların satış-teslim tarihlerinin Aralık-Ocak ayı olarak belirlendiği göz önüne alındığında ise satışı yapılan araçların satışın-tesliminin 29.12.2020 ve 15.01.2021 tarihlerinde e-fatura ile gerçekleşmiş olduğu, bir başka ifadeyle davacı şirketin almayı kabul ettiği Aralık-Ocak aylarında söz konusu araçların dava dışı kişilere satışının yapılmış olduğunu, davacı şirketin araç alımından vazgeçmesi neticesinde, davalı şirketin; araçları dava dışı kişileri satışı sonrasında (875.000,00 TL + 875.000,00 TL = 1.750.000,00 TL – 978.634,19 TL + 973.617,41 TL = 1.952.251,60 TL =) 202.251,60 TL kadar daha fazla gelir elde etmiş olduğunu, taraflarınca tespit ve teyidinin yapılamadığını, davalı şirketin davaya konu 30.000,00 TL lik bedelin ödenmemesine gerekçe olarak göstermiş olduğu ve sipariş formundaki; “…2- Alıcı iş bu sipariş teyit formunun imzalanmasına takiben her türlü zarar, ziyan ve tazminat hakdan satıcı lehine saklı kalmak kaydı şartı ile 7(yedi) iş günü içerisinde siparişten vazgeçebilir. Bu sürenin hitamından sonra iş bu sipariş kesinleşmiş kabul edilir. Ancak bu sürenin sona ermesinden sonra siparişten vazgeçilmesi halinde ödenmiş olan peşinat, sipariş edilen araç bir üçüncü şahısa/şirkete satılana kadar tutulur. … Ticaret Türk A.Ş. Ankara Şubesi Ankara Motorlu’nun her türlü zarar, ziyan ve tazminat talep etme hakkı saklı kalmak üzere olası bedel kaydı zarar, ziyan ve masraflar tenzil edilerek peşinat alıcıya iade edilir…” yönünde hüküm bulunduğunu bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulundan alınan 18/01/2023 tarihli raporda: Davalı yan, satış gerçekleşmediği için zarara uğradığını, bu sebeple 30.000,00 TL kesintiyle bağlanma parasını iade etmiş olması nedeniyle, davalının bu zararı kanıtlanması gerektiği ihtiyacını doğurduğunu, bu bağlamda davalının son olarak sunduğu dekontun zararı kanıtlayıcı bir delil olmadığı düşünüldüğünü, davalı yan bu dekont dışında zararını kanıtlayıcı deliller sunamadığından hukuku konudaki takdirin hakime ait olmak üzere zararın kanıtlanamadığı kanaatine varıldığını, davacı tarafın “Sipariş Formu”nun bir taşınır sözleşmesi yada taşınır ön sözleşmesi olmadığı, bu sebeple aralarında bir sözleşmesel ilişki bulunmadığını, kalan miktarın da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenmesi gerektiği konusundaki iddialarının değerlendirilmesi gerektiğini, somut durumda davalının zararını tam olarak ispatlayamadığı görüldüğünü, davalı tarafından bağlanma parasından zararın mahsubu nedeniyle yapılan 30.000,00 TL’lik kesintinin hukuki bir dayanağı olmadığı ve davacı tarafa iade edilmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde 2.679,29 TL noter masrafının 13/01/2021 tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile ödenmesi yönündeki talebinin ise, anılan giderin yargılama giderleri arasında olduğunu, mahkemece kabul red oranında tahsil edilebileceği bildirilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlık davacı şirketin davalı şirkete araç satın almak için araç siparişi ve 87.000,00 TL verdiği, daha sonra davacının sipariş verdiği araçları satın almayacağını ödenen bedelin iadesinin talebi üzerine davalı şirketin ödenen bedeli kısmen iade ettiği bakiye 30.000,00 TL bedeli ödemediği hususlarının tarafların kabulünde olup, davacı yan sözleşme kurulmadan sipariş üzerine kendilerince ödenen bedelin TBK 177. maddsinde düzenlenen “bağlama bedeli olduğunu, sözleşme kurulmadığından iade edilmesi gerektiğini ididia ettiği, davalı yan ise siparişe konu aracın yurt dışından ithal edildiğini, davacı yanın aracı satın almayınca 3.şahısa daha düşük bedelle satıldığını, aşamalarda başkaca zararları da olduğu, bakiye bedelin iade şartlarının olmadığı iddiası ile davanın reddini talep etmekle, davacının araç siparişi ile birlikte ödediği bedelin talep hakkı olup olmadığı varsa alacağın miktarına ilişkindir.
TBK’nın 177. maddesinde bağlanma parasına yer verilirken, 178. maddesinde ise cayma parası açıklanmıştır. Somut olaya uygulanması gereken TBK’nın “Bağlanma parası” başlıklı 177. maddesi;
“Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” şeklinde olup;
Türk Borçlar Kanunu’nun “Cayma parası” başlıklı 178. maddesi; “Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.” hükmünü içermektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/09/2022 tarih, 2020/3-551 Esas, 2022/1147 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi Bağlanma parası (pey akçesi), sözleşme yapılırken bir kişinin vermiş olduğu paradır. Kaparo olarak da adlandırılan bu para cayma parası değildir. Sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bu para, alacaktan düşülür (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 119, 120).
Bağlanma parasının (pey akçesi) amacı, hem sözleşmenin yapıldığına delil oluşturmak hem de kısmi ifadır (Akman, Sermet/Burcuoğlu Halûk/Altop Atillâ: Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 338). Bağlanma parası, sözleşmenin geçerli olması için gerekli bir şekil şartı olmayıp sözleşmenin kurulduğu yönünde ispat aracıdır.
Sözleşme yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa verilenin bağlanma parası (pey akçesi) olduğu karine olarak kabul edilir (Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 339). Verilen paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf bunu ispatlamak durumundadır. Borçlar Kanunu’nda, aksi sözleşmede belirtilmedikçe veya yerel âdet aksini göstermedikçe, bu paranın esas alacaktan düşülmeksizin alacaklıya bırakılacağı düzenlenmiş olmasına karşın TBK’da, BK’daki bu düzenlemeden vazgeçilerek bağlanma parasının asıl alacaktan mahsup edileceği belirtilmiştir [(BK m. 156/2), Yavuz, Nihat: Borçlar Hukuku, Ankara 2018, s. 525)].
Sözleşmenin butlan veya iptal gibi nedenlerle geçersiz hâle gelmesi durumlarında ise verilmiş olan bağlanma parasının akıbetini ortaya koymak gerekir. Bu durumda, bağlanma parası olarak parayı alan kişinin, aldığı parayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre (TBK m. 77-82) iade etmesi gerekecektir. Çünkü bağlanma parası tahakkuk etmeyen bir sebep dolayısıyla verilmiş olacaktır. Bağlanma parası fer’î (yan) bir hak olması nedeniyle bağlı olduğu asıl sözleşme geçerli değilse, yan hak olan bağlanma parası da geçerli olmayacaktır (Yavuz, s. 525; Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 340). Cayma parası ise; kişiye sözleşmenin yapılması sırasında verdiği şeyi (parayı) yitirme pahasına dilediği zaman sözleşmeden dönme hakkını sağlayan bir paradır, şeklinde tanımlanmaktadır (Türk Hukuk Lûgatı, s. 206). Sözleşmenin yapılması sırasında taraflardan biri diğerine bir miktar para verir ve aralarındaki açık ya da örtülü anlaşmaya göre parayı veren verdiği parayı karşı tarafta bırakması karşılığında sözleşmeden cayma yetkisine sahip olursa, burada cayma parası söz konusu olur. Cayma parası taraflara sözleşmeden dönme yetkisi verir. Cayma parasını veren taraf, verdiğini karşı tarafa bırakmak suretiyle, karşı taraf ise aldığının iki katını, cayma parasını verene vermek suretiyle sözleşmeden dönebilir. Görüldüğü üzere, cayma parası taraflardan her ikisine de sözleşmeden cayma hakkı vermektedir. Asli edim ifa edildikten sonra, sözleşmeden dönmek mümkün değildir. Taraflar sözleşmeden dönmezlerse, cayma parası onu alanın alacağına mahsup edilir (Nomer, Haluk: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2021, s. 527).
Bu noktada cayma parasının taraflara seçimlik bir yetki vermesi özelliği karşımıza çıkmaktadır. Bu seçimlik yetki şu şekildedir: Taraflar isterlerse sözleşmeyi ifa ederler, isterlerse cayma parasını ödeyerek sözleşmeden cayabilirler.
Bağlanma parasında olduğu gibi cayma parasının istenebilmesi için de sözleşmenin geçerli olması gerekmektedir. Çünkü cayma parası da bir fer’î (yan) bir borçtur. Bu sebeple, sözleşme herhangi bir nedenle geçersiz ise, artık cayma parasından da söz edilemeyecektir. Sözleşme geçersiz olmasına rağmen, cayma parasının verilmesi durumunda, alınmış cayma parasının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilmesi gerekecektir.
Somut olayda; Sipariş formundaki; 2-. maddesi Alıcı iş bu sipariş teyit formunun imzalanmasına takiben her türlü zarar, ziyan ve tazminat hakdan satıcı lehine saklı kalmak kaydı şartı ile 7(yedi) iş günü içerisinde siparişten vazgeçebilir. Bu sürenin hitamından sonra iş bu sipariş kesinleşmiş kabul edilir. Ancak bu sürenin sona ermesinden sonra siparişten vazgeçilmesi halinde ödenmiş olan peşinat, sipariş edilen araç bir üçüncü şahısa/şirkete satılana kadar tutulur. … Ticaret Türk A.Ş. Ankara Şubesi Ankara Motorlu’nun her türlü zarar, ziyan ve tazminat talep etme hakkı saklı kalmak üzere olası bedel kaydı zarar, ziyan ve masraflar tenzil edilerek peşinat alıcıya iade edilir…” hükmünü içermektedir.
Sipariş Formu hazırlanırken verilen paranın açıkça bağlanma parası olarak kararlaştırılmamış olma ihtimalinde, paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf bunu ispat etmekle yükümlü olduğunu, bağlanma parası olarak verilen paranın, sözleşme ifa edilmediği takdirde kural olarak parayı verene iade edileceğini, bu nedenle somut durumda “Sipariş Formu” sırasında davalıya yapılan, davalının da itiraz etmediği ödemenin bağlanma parası olarak sözleşmenin yapıldığına ispat sağlaması adına yapıldığ, bağlanma parası olarak yapılan bu ödemenin davacının kusuru ve davalının zararı tam olarak belirlenmiş şekilde hukuki delillerle ispatlandığında iadesinde kesinti yapılabileceği ancak somut durumda davalının zararını delillerle ispatlayamadığı araçları dava dışı kişileri satışı sonrasında 202.251,60 TL kadar daha fazla gelir elde etmiş olduğu, davalı tarafından bağlanma parasından zararın mahsubu nedeniyle yapılan 30.000,00 TL’lik kesintinin hukuki bir dayanağının olmadığı ve davacı tarafa iade edilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın Kısmen Kabulü ile 30.000,00 TL bakiye alacağın temerrüt tarihi olan 28/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ,HMK m. 328/1- ç maddesi gereğince dava konusuna dahil edilemeyen ve yargılama gideri sayılan 2.679,29 TL noter masrafının kısmen kabul oranına göre 2.438,15 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar vermek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Davanın Kısmen Kabulü ile 30.000,00 TL bakiye alacağın temerrüt tarihi olan 28/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-HMK m. 328/1- ç maddesi gereğince dava konusuna dahil edilemeyen ve yargılama gideri sayılan 2.679,29 TL noter masrafının kısmen kabul oranına göre 2.438,15 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Alınması gereken 2.049,30TL harçtan peşin alınan 558,09TL’nin düşümü ile eksik alınan 1.491,21TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-6102 sayılı TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14. maddleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davanın kısmen kabul oranına göre hesaplanan 1.201,20TL’nin davalıdan, reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 118,80TL’nin ise davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan toplam 625,89TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 9.200,00TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 2.679,29TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti:3.000,00 TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri: 255,00TL olmak üzere toplam 3.255,00TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 2.962,05TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/03/2023