Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/650 E. 2021/601 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/650
KARAR NO : 2021/601

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2020
KARAR TARİHİ : 13/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29.09.2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı ile müvekkilinin hiçbir ticari ilişkisi, alış verişi olmadığını, müvekkili henüz 24 yaşında iken henüz ticaret ve hayat tecrübesi yokken kendisine yapılan ısrarlar nedeni ile davalıya borçlu olan tanıdığının üzerindeki hacizlerden iş yapamaz olmasından dolayı borçlu olan tanıdığının elini bir süreliğine rahatlatmak ve borçlarını ödeyebilmesi için elini rahatlatmak amacıyla davalıyla bu borçlarla alakalı sözleşme yaptığını, Sözleşmede ilgili maddeler olmasına rağmen asıl borçlu borcunu ödemeyince müvekkilide alacaklıya kendinin olmayan ve ödeyemeyeceği büyüklükte olan bu bonoları ödemediğini, davalıda icra takibi başlattığını, 2003 yılından beri takip yaptığını, ve belli zamanlarda haciz ve muhafaza yaptığını, müvekkilim alacaklının elinde bulunan bu çeklerin hapis cezalarına ve başlatılmış olan icra dosyalarında haczedilmiş menkul, gayrimenkul araç haczi ve diğer hacizlerine güvenerek bu sözleşmeyi yaptığını, çünkü eğer asıl borçlu ödemez ise alacaklı takibe kaldığı yerden devam ettiğinde nasıl olsa alacağını tahsil edebileceğinden ve cezai yaptırım uygulaya bileceğinden büyük bir sıkıntı yaşamayacağını düşündüğünü, ancak davalı kötü niyetli olduğunu, Elinde haczi yapılmış … dosyalar ve bu dosyalarda haciz konulmuş mallar olmasına ve yine elinde çok uzun yıllar karşı tarafın hapis cezası ve para cezasına maruz kalacağı çekler olmasına rağmen 18.03.2003 tarihli sözleşmeye uymadığını, davalı asıl borçla sözleşmeye konu edilen icra dosyalarını sözleşmede yazılı olduğu şekilde takip etmesi gerekirken takip etmediğini, ve dosyalar düştüğünü, çeklerle alakalı cezai işlem yapmadığını, haczedilen mallarla ilgili işlem yapmadığını, bu sözleşmede adı geçen diğer kişi ve şirketlere karşı hiçbir girişimde bulunmadığını, sadece müvekkilire haciz işlemlerini ısrarla hiç aksatmadan Türkiye’nin her tarafında 17 yıldır devam ettiğini, sözleşmenin çok açık olduğunu, eğer verilen sözleşmede yazılı bulunan ve müvekkilince verilen bonolar ödenmez ise tüm haciz işlemleri ve diğer işlemler kaldığı yerden sözleşmeye konu edilen icra takiplerine devam edeceğini, İlk bono sözleşme tarihinden 1 ay sonrasına verildiğini, ve ödenmediğini, davalı her hangi bir zaman kaybına uğramadığını, eğer sözleşmeye uyup kaldığı yerden önceki icra dosyalarına devam etseydi alacağını tahsil edebilirdi ama yapmadığını, ve tüm bu haklarından vazgeçip bir anlamda hepsinin düşmesine ve çek cezalarının ortadan kalkmasına neden olduğunu Bu nedenlerden dolayı da sözleşmeyi ihlal ettiğini, ve 17 yıldır müvekkilini hem maddi hem de manevi olarak büyük sıkıntılara soktuğunu, davalı sözleşmeye uymadığından dolayı, müvekkilinin bu sözleşmeden dolayı üstündeki ödevleri geçersiz kaldığını, ve sözleşme ve sözleşmeye bağlı verilen bonolar hükmünü yitirdiğini, yukarıda izah ve arz ettiğimiz hususlar ile ilgili olarak Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk için müracaat edilmiş Ankara Arabuluculuk Bürosu tarafından 16.12.2020 tarih ve …. arabuluculuk numarası ile tanzim olunan son tutunak düzenlediğini, … esas nolu icra dosyaları ile ilgili işlem yapılmamasını ve buna rağmen bu sözleşemeye bağlı verilen senetler ile müvekkilinin aleyhine icra takibi başlatarak borçlu olarak hakkında haksız ve hukuksuz işlemin ortadan kaldırılması için işbu davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve Ankara … İcra Müdürlüğünün … no.lu icra dosyasına konu sözleşme ve eki senetlerin ve iş bu icra takibinin iptaline, müvekkilinin icra tehdidi altında tahsil edilen para ve malların bedellerinin faizi ile davalıdan istirdadına, davalı haksız yere müvekkilimi icraya vererek müvekkilinin zarara uğratan işlem yapılması sebebiyle kötü niyetli davalı alacaklının %40 tazminata mahkûm edilmesine, Avukatlık ücreti dâhil yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle görev ilk itirazda bulunduklarını, taraflar tacir olmadığı için bu davaya bakma görevi Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, açılan davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini, ayrıca dava süresinde açılmadığını, takibin kesinleştiği, davacının esasa ilişkin iddialarının da yasal dayanağı bulunmadığını, davaya dayanak yapılan sözleşmede öncelikle bonoların ödenmesi kararlaştırıldığını, bonolar ödenmediği taktirde keşideciye karşı işlem yapılacağı açıkça belirtildiğini, bu bonoların takibe konulmasını engelleyen hiçbir hüküm bulunmadığını, nitekim dava dilekçesinin 3.maddesinde durumun böyle olduğu bizzat davacı vekili tarafından ikrar edildiğini, öte yandan kesinlikle müvekkilinin takip hakkını etkilememesine rağmen icra dosyalarındaki borçlu şirket iflas etmiş olduğundan zaten hukuki olarak alacağın tahsili mümkün olmadığını, ayrıca karşılıksız çekten dolayı şikâyet yapılıp ceza davaları açıldıktan sonra çıkartılan yasal düzenleme nedeniyle zaten tüm karşılıksız çeklere ilişkin ceza davaları düşürüldüğünü, devam eden hazırlık soruşturmaları “takipsizlik” kararı verilerek kapatıldığını, ceza verilen sanıkların hakkında kesinleşmiş olan ceza hükümleri dahi bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırıldığını, O nedenle bu konularda herhangi bir yasal mecburiyeti olmamakla birlikte müvekkilinin tahsilat için çaba gösterdiği ve buna rağmen alacağın tahsil olmadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın öncelikle görev yönünden reddedilerek talep halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, görevli mahkeme tarafından süreye ilişkin itirazlarının değerlendirilerek davanın süre yönünden reddedilmesini, süreye ilişkin itirazlarının kabul edilmeyip davanın esasına girilir ise dava dilekçesinde belirtilen sözleşmenin incelenerek davacının verdiği bonolardan dolayı takip yapılmasını engelleyen ve kısıtlayan hiçbir hüküm bulunmadığından dolayı açılan davanın reddine karar verilmesini, tüm yargılama giderleriyle birlikte yasal inkâr tazminatının da davacıdan alınmasını talep ve dava etmiştir
DELİLLER:Ankara… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları istenmiş ancak dosyaların takipsiz bırakıldığından imha edildiğinin bildirildiği görülmüş,
Ankara … İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; Alacaklının …, borçlularının, …. İnşaat Ltd Şti, … Yemek..LTD.ŞTİ ve davacı … olduğu, alacaklının 18/03/2003 tarihli sözleşme ve
20.04.2003 vade tarihli, 25.000,00 TL bedelli, 20.05.2003 vade tarihli, 25.000,00 TL bedelli,
20.06.2003 vade tarihli, 25.000,00 TL bedelli, 20.07.2003 vade tarihli, 30.000,00 TL bedelli,
20.08.2003 vade tarihli, 30.000,00 TL bedelli, 20.09.2003 vade tarihli, 35.000,00 TL bedelli,
20.10.2003 vade tarihli, 35.000,00 TL bedelli, 20.11.2003 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli,
20.12.2003 vade tarihli, 45.000,00 TL bedelli, bonolara dayalı alacağın tahsili yönünde ilamsız takip başlattığı, takibe borçlular tarafından itiraz edildiği Ankara ….İcra Hukuk Mahkemesinin 02/12/2003 tarih ve …K sayılı ilamında “…18/03/2003 tarihli ciro tarihli sözleşmeye göre, Sözleşmede söz edilen icra müdürlüğündeki borçlar davalılara tarafından düzenli olarak ödendiğine dair belge davalılar tarafından ibraz edilmediğinden, tahsilde tekerrür bulunmadığı, anlaşıldığından davanın kabulüne ve %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine …” dair karar verildiği, takibin devam ettiği ve halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava, bonoya istinaden yapılan icra takibinden sonra borçlu tarafından İ.İ.K.nun 72/3.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Dava, cevap dilekçesi, icra dosyaları, taraflar arasında imzalanan 18/03/2003 tarihli sözlşeme ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; Davalı alacaklı …’nun davaya ve icra takibine konunun 18/03/2003 tarihli sözleşme ve toplamda 290.000,00-TL bedelli 9 adet bonoya dayalı Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız adi takip başlattığı, borçluların 03/06/2003 tarihinde tahsilde tekerrür, derdest icra dosyasının bulunduğu ve ödeme iddialarını ileri sürerek takibe itiraz ettikleri, Ankara …İcra Hukuk Mahkemesinin 02/12/2003 tarih ve … K sayılı ilamında “…18/03/2003 tarihli ciro tarihli sözleşmeye göre, Sözleşmede söz edilen icra müdürlüğündeki borçlar davalılara tarafından düzenli olarak ödendiğine dair belge davalılar tarafından ibraz edilmediğinden, tahsilde tekerrür bulunmadığı, anlaşıldığından davanın kabulüne ve %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine …” takibin devamına karar verildiği, takibin devam ettiği ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı borçlunun icra takibinden sonra açmış olduğu eldeki Menfi Tespit davası ise; 18/03/2003 tarihli sözleşmeye göre verilen toplamda 290.000,00-TL bedelli 9 adet senedin, aslında dava dışı borçlu bir tanıdığının ısrarları ile, onun elini rahatlatmak ve borçlarını ödeye bilmesi için imkan sağlamak için imzaladığını, … Esas sayılı dosyalarındaki asıl borçluya karşı öncelikle işlem yapması gerektiğini, dava dışı borçlu olan tanıdığının, taraf olduğu dosyalarda davalı alacaklının işlem yapmayarak kendisinin verdiği senetler üzerinden takibe devam ettiğini, asıl borçluya karşı çek şikayetlerinin yapılmadığını, davacı alacaklının kötü niyetli olduğunu, sözleşmeye göre önce dava dışı borçluya gidilmesi gerektiğini, belirterek borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan 18/03/2003 tarihli sözleşme; Borcun dış üstlenilmesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bir sözleşmedir. Borcun dış üstlenilmesi TBK. 196 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre borcun üstlenilmesi, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılan bir sözleşme ile olur. Bunun için de borcun, borcu üstlenene geçmesi için alacaklı ve borcu üstlenenin birbirine uygun, karşılıklı irade beyanları bulunmalıdır. Tarafların iradelerinin yorumlanmasında, borcun üstlenildiği hususunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde açık olması gerekir.
Taraflar arasında imzalanan 18/03/2003 tarihli 5 maddelik sözleşme incelendiğinde; davacının bu sözleşme hükümlerine göre; …Esas sayılı dosyalarında alacaklı vekili ile davacı ve dava dışı kişiler arasında sözleşme imzalandığı, yukarıda belirtilen dosyalarda borçlu İdris Melih Turgut aleyhine yapılan takiplerde bugünkü tarih itibariyle tahakkuk eden alacağa karşılık olmak üzere keşidecisi … İnşaat Ltd Şti, olan lehtarı … Yemek .LTD.ŞTİ adına yazılan ve arkası bu şirket ile … tarafından ciro edilen aşağıda vade ve miktarları yazılı toplam 290.000,00-TL tutarındaki bononun alacaklı vekiline teslim edildiği, sözleşmenin 3.kişinin borcunun üstlenilmesi için verilmiş senetleri içerdiği, davacının senetleri ciro ettiği tarihte ergin ve tacir olduğu, tecrübesizliğinden söz edilemeyeceği, sözleşmede önce asıl borçlu için başlatılmış icra takiplerinin sonuçlandırılacağı, bu gerçekleşmez ise sözleşme gereği verilen bonoların icraya konulacağına dair bir hükmün sözleşmede bulunmadığı, benzer bir itirazın daha önce ilamsız icra takibine itiraz dilekçesi ile tüm borçlular tarafından yapıldığı ve Ankara …İcra Hukuk Mahkemesinin 02/12/2003 tarih ve …K sayılı dosyasında bu itirazların reddedildiği ve takibin devamına karar verildiği anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
DAVANIN REDDİNE,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 4.952,48 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 4.893,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalının yapmış olduğu yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 28.750,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili, davacı asilin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 13.09.2021

Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]