Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/594 E. 2023/378 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/594 Esas – 2023/378
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/594
KARAR NO : 2023/378

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2020
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
K.YAZIM TARİHİ : 05/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi … tarafından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti, talebiyle müvekkil şirkete karşı açılan davada yürütülen yargılama sonucunda … Sayılı karar tesis edildiğini ve kararın kesinleştiğini, söz konusu kararın tesis edilmesine sebep olanların davalı şirketler olduğunu, zira davalıların, müvekkili … ile akdettikleri hizmet alım sözleşmesine aykırı davranarak, dava dışı işçinin işçilik alacaklarını ödemeyerek dava açılmasına sebep olduklarını, nitekim bu hususlar yargılama esnasında alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, ve müvekkili şirket üst işveren kabul edilerek, dava dışı işçinin işçilik alacaklarından sorumlu tutulduğunu, sunulan davalılar ile akdedilmiş hizmet alım sözleşmelerinin 7 ve 8. maddelerinde çalıştırılan işçilerin tüm ücret, prim ve tazminatlarından yüklenicinin sorumlu olduğunun kararlaştırıldığını, mahkeme kararı, dava dışı işçi tarafından … sayılı dosyası üzerinden icra takibine konu edildiğini, icra dosyasına müvekkili … tarafından 18.06.2020 tarihinde 19.569,54 TL ödeme yapıldığını, davalılar, çalıştırdığı işçinin iş sözleşmesinden kaynaklanan haklarından sorumlu olmasına rağmen bu yükümlülüğünü yerine getirmemekle işçi tarafından müvekkiline dava açılmasına ve bu sebeple açılan dava neticesinde müvekkilinin işçi tarafından başlatılan takip dosyasına 19.569,54 TL ödeme yapmasına sebep olmakla müvekkili şirkete zarar verdiğini, davalılardan alacağın tahsili için Türk Ticaret Kanunu md. 5/A ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uyarınca dava şartı olan zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuşsa da davalılar toplantıya iştirak etmediği için anlaşma sağlanamadığını, bu sebeple işbu davanın ikame edildiğini, açıklanan sebeplerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL’nin davalıdan 18.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı süresinde cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLER:
… Esas sayılı dosyası
… Esas sayılı dosyası
Taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri
Taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, taraflar arasındaki sözleşmeler, yazışmalar, … Kayıtları
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
…. sayılı kararında; “Toplam brüt 4.873,03 TL kıdem tazminatının akdin fesih tarihi olan 30.09.2014 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine, koplam brüt 2.484,30 TLihbar tazminatının temerrüt tarihi olan 09.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine, toplam brüt 1.562,89 TL yıllık ücretli izin alacağının temerrüt tarihi olan 09.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, brüt alacaklar için yasal kesintinin infazda gözönüne alınmasına,alınması gereken 609,35 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça fazlaca yatırılan 18,45 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davalı tarafa iadesine, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre davacı yararına hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine, red edilen miktar üzerinden davalı yararına hesap edilen 226,75 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, davacı tarafça sarf edilen 157,16 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davacı tarafından sarf edilen 533,50 TL masraftan kabul ve red oranı gözönüne alınarak 520,25 TL masrafın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, diğer masrafların davacı üzerinde bırakılmasına” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
…. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde;Kıdem tazminatı: 4.836,04 TL, işletilen faiz: 30.09.2014 tarihinden itibaren 09.03.2020’ye kadar 4.692,97 TL, yıllık izin alacağı: 1.776,05 TL, işletilen faiz: 09.01.2015’ten itibaren 09.03.2020’ye kadar 825,94 TL, ilam vekalet ücreti: 3.400,00 TL, işletilen faiz: 12.02.2020’den 09.03.2020’ye kadar 21,80 TL Harç: 157,16 TL, işletilen faiz: 12.02.2020’den 09.03.2020’ye kadar 1,05 TL, yargılama gideri: 520,25 İşletilen faiz: 12.02.2020’den 09.03.2020’ye kadar 3,34 TL, takip çıkışı: 16.234,56 TL, tahsil harcı %4,55: 738,67 TL, başvurma harcı: 83,60 TL, icra vekalet ücreti: 2.435,18 TL, toplam faiz: 49,43 TL, masraf 28,10 olmak üzere Toplam 19.569,54TL’nin 18.06.2020’de alacaklıya ödendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişiden alınan 08/10/2021 tarihli ve 24/02/2023 tarihli ek raporlarda; … sayılı 11.02.2020 tarihli ilamında hükme esas alınan 15.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda işçinin 02.01.2012 ile 30.09.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı kabul edilerek bu iki tarih arasındaki toplam hizmet süresi 2 yıl 8 ay 29 gün olarak hesaplandığını, yine bilirkişi raporunda … … İşl. Ltd. Şti. davacının (02.01.2012 ile 27.01.2014 tarihleri arasında dava dışı alt işverenlerle birlikte asıl işveren olarak, 28.01.2014 ile 30.09.2014 tarihleri arasında ise tek başına olmak üzere) tüm hizmet süresinden kaynaklanan işçilik alacaklarından sorumlu olduğu kanaatine varıldığını, davacı, yalnızca asıl işveren pozisyonunda olduğu döneme isabet eden alacakları rücu edebileceğinden 28.01.2014-30.09.2014 dönemine isabet eden tazminat hesaplama dışı bırakıldığını, davalı 02.01.2012-31.01.2012 tarihleri arasında davacının alt işvereni olarak hizmet ifa ettiğini, …. e. sayılı dosyasına kayden görülen davada işçinin kıdem tazminatı alacağı iş akdinin sona erdiği tarihteki son ücrete göre ve tüm alt işverenlerin yanında çalıştıkları süreler de dikkate alınarak hesaplandığını, bu nedenle, davacının işçiye kıdem tazminatı olarak ödediği miktarı davalı alt işverenden kendi süresine isabet eden miktarla sınırlı olmak üzere talep etme hakkı bulunduğunu, bu durumda, davacının kıdem tazminatı ile kıdem tazminatına isabet eden faiz ve yargılama giderleri karşılığı yaptığı ödemelerin davalı alt işverenin işçiyi çalıştırdığı süreye isabet eden kısmının hesaplanmak suretiyle davalı alt işverenin kıdem tazminatına ilişkin sorumluluğunun tespit edilmesi gerektiğini, davalı, son işveren olmadığından yıllık ücretli izin alacağı yönünden hesap yapılmadığını, yıllık ücretli izin alacağı feshe bağlı alacaklardandır. yıllık ücretli izin alacağından yasa gereği son işveren sorumludur. …” kıdem tazminatından davalı kendi dönemiyle sınırlı olarak sorumlu tutulduğunu, davalı, bu alacağa takibe kadar işletilen faizden, yargılama giderleri ile ilam vekalet ücretinden de garameten sorumlu tutultuğunu, … sayılı dosyasında davalının takip çıkışındaki payı hesaplanmış; davalı, takip sonrası giderlerden de (faiz, icra giderleri ile icra vekalet ücretin) payına göre garameten sorumlu tutulduğunu, takdir mahkemede olmak kaydıyla sözleşmenin davacının ödediği işçilik alacağını yükleniciye rücu edebileceğine cevaz verdiğine karar verilmesi koşuluna göre, davalıya rücu edilebilecek tutarın 458,17 TL olduğunu, taraflar arasında sözleşme bulunmadığı ya da sözleşmenin davacının ödediği işçilik alacaklarını yükleniciye rücu edebileceğine yönelik bir düzenleme içermemesi nedeniyle davacı ve davalı arasında eşit oranda sorumluluk tesis edilmesine karar verilmesi koşuluna göre, davalıya rücu edilebilecek tutarın 229,09 TL olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRLİMESİ VE GEREKÇE;
Davadaki uyuşmazlık; Davacı şirket davalı şirketle yaptığı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalının alt yüklenici olarak sözleşmeyi ifa ederken çalıştırdığı dava dışı işçi …’ın … Mahkemesinde açtığı işçilik alacakları ile ilgili dava sonunda kendilerinin üst işveren olarak kabulü ile karar verilen işçilik alacaklarını tazmin ettiklerini, ödediklerini, bu alacaklardan alt yüklenici olan işçiyi çalıştıran davalının sorumlu olduğundan bahisle ödenen miktarın rücuen talep edildiği, davalı yanın cevap vermediği, tüm iddiaları inkar etmiş sayılmakla davacının iddia ettiği şekilde davalının işçilik alacaklarından sorumlu olup olmadığı, davacı alacağı var ise miktarına ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. ” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler.
Taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibarıyla (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşverenlerin sorumluluğuna ilişkin …. sayılı kararında da “…Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. … kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde, dava dışı işçi değişik alt işverenler nezdinde ve son olarak davalı alt işveren nezdinde çalıştığından kıdem tazminatı yönünden davalı yüklenicinin işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı sorumlu olduğu, yıllık izin ve ihbar tazminatından davalı son işverenin sorumlu olduğu…” belirtilmiştir. İşverenlerin sorumluluğuna ilişkin …. Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.
İşverenlerin sorumluluğuna ilişkin …. ‘nin 21/04/2022 tarih ve …. Karar sayılı kararında “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. … kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
31.12.2009 tarihli sözleşmenin işçilik alacaklarının rücusu ile ilgili hükümlerinin 7. Maddesinde;“Yüklenici bu işte çalıştırdığı işçilerin her türlü bildirim ve ödemelerini …’nın …’da açtırmış olduğu iş yeri numarasının altında aracı (taşeronluk) iş yeri numarası alarak, iş yeri tescili yaptıracak ve durumdan …’yı yazılı olarak haberdar edecektir.” “yüklenicinin çalıştıracağı işçilerin ücret, her türlü tazminat, vergi, …, işsizlik primi, işçilik noksanları, bunların gecikme faizi vs. tüm giderleri yüklenici tarafından karşılanacaktır. Yüklenici, çalıştırdığı/çalıştıracağı işçiler sebebiyle ödemekle yükümlü olduğu … primlerinin zamanında ödendiğine ilişkin … tahsilat makbuzunun aslını ödeme gününü takip eden gün içerisinde …’ya ibraz edecektir. Bunun gibi çalışanların imzalarını taşıyan ücret bordroları/aylık sigorta prim bildirge ve bordroları aslı bu belgelerin yasal verilme sürelerini takip eden 1 iş günü içerisinde …’ya ibraz edilecektir. …’ya asılları ibraz edilecek olan bu belgelerin birer fotokopisi … tarafından alındıktan sonra söz konusu belge asılları yükleniciye geri verilecektir.” “yüklenici firma çalıştırdığı kendi personelinin iş yasasından ve sair yasalardan kaynaklanan her türlü hak ve alacaklarından, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, ulusal ve genel tatil alacağı vs.den sorumludur. Bununla ilgili yüklenici firmanın alacağı ceza vb. uygulamalar …’ya rücu edilemez.” “yüklenici çalıştıracağı işçilerin ücret, yaptırmış ise fazla mesai, çalıştırmış ise bayram ve genel tatil çalışmalarına (mesailerine) karşılık ücretleri, şartların oluşması halinde; ihbar, kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı ücretleri ile iş güvencesi kapsamında Hakimin belirleyeceği (tespit edeceği) tazminat ve ücretlerin, yüklenicinin çalıştırdığı işçilerinin, …-sağlık giderleri-harcamalarına ilişkin, yüklenici hatasından kaynaklanan sebeplerle, kurumun (…) zarara uğraması halinde, kurumca (…) tespit olunan ücretler, vergi, …, işsizlik primi, işçilik noksanlıkları, eksik gün bildirimi hataları ve disiplinsizlik suçu olarak yüklenicinin işçi ücretlerinden kesilen (yevmiyeler, ücretler) ek 1 ve ek 2 bildirimi, iş kurumu …. bildirimi ile tüm bildirimler ve yukarıda belirtilen konulara ilişkin hususlar ile iş kazalarından kaynaklanan sorumluluk, her türlü cezai müeyyide, ilgili kuruluşlarca tespit olunan ücret miktarları yükleniciye aittir.” şeklinde düzenleme bulunduğu,
Sözleşmenin 8.maddesinde; “iş, 31.03.2010 tarihinde sona erecektir. … gerekli gördüğü takdirde, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Eşik Değerler ve Parasal Limitlerin Güncellenmesi” başlıklı 67 inci maddesinin 3/g bendini geçmeyecek şekilde süre uzatımı ve keşif artışı verebilecektir.” şeklinde düzenleme bulunduğu anlaşılmıştır.
Mübrez deliller ve tüm dosay kapsamına göre … sayılı 11.02.2020 tarihli ilamında hükme esas alınan 15.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda dava dışı işçi …’ın 02.01.2012 ile 30.09.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı kabul edilerek bu iki tarih arasındaki toplam hizmet süresi 2 yıl 8 ay 29 gün olarak hesaplandığı, ilirkişi raporunda … … İşl. Ltd. Şti. davacının (02.01.2012 ile 27.01.2014 tarihleri arasında dava dışı alt işverenlerle birlikte asıl işveren olarak, 28.01.2014 ile 30.09.2014 tarihleri arasında ise tek başına olmak üzere) tüm hizmet süresinden kaynaklanan işçilik alacaklarından sorumlu olduğu, İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığı, davacı, yalnızca asıl işveren pozisyonunda olduğu döneme isabet eden alacakları rücu edebileceğinden 28.01.2014-30.09.2014 dönemine isabet eden tazminat hesaplama dışı bırakıldığı, davalı 02.01.2012-31.01.2012 tarihleri arasında davacının alt işvereni olarak hizmet ifa ettiğini, … e. sayılı dosyasına kayden görülen davada işçinin kıdem tazminatı alacağı iş akdinin sona erdiği tarihteki son ücrete göre ve tüm alt işverenlerin yanında çalıştıkları süreler de dikkate alınarak hesaplandığı, bu nedenle, davacının işçiye kıdem tazminatı olarak ödediği miktarı davalı alt işverenden kendi süresine isabet eden miktarla sınırlı olmak üzere talep etme hakkı bulunduğu, … sayılı dosyasında davalının takip çıkışındaki payı hesaplanmış; davacının ödediği işçilik alacağını yükleniciye rücu edebileceğine göre davalıya rücu edilebilecek tutarın 458,17 TL olduğu anlaşılmakla talebe göre 100,00 TL alacağın dava tarihi olan 30/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-DAVANIN KABULÜ İLE; rücu edilebilecek tutar 458,17 TL olmakla, talebe göre 100,00 TL alacağın dava tarihi olan 30/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 54,40TL’nin düşümü ile eksik 125,50TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-6102 sayılı TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14. maddleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan …. bütçesinden ödenen 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 116,60TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti: 500,00 TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri 152,25TL olmak üzere toplam 652,25TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,

Dair, Tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/05/2023
Katip ….
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]