Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/542 E. 2022/457 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/542
KARAR NO : 2022/457

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2020
KARAR TARİHİ : 06/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten olan 40.736,74 TL cari hesap ekstresine dayanan alacağı ve 2.039,74 TL asıl alacağa işlenmiş faiz ile birlikte toplam 42.776,48 TL’lik alacağı nedeniyle Ankara …İcra Dairesi’nin … Esas dosyası kapsamında ilamsız icra yoluyla başlatılan icra takibine davalı tarafından 02.01.2020 tarihinde alacı alacağın faizine ve tüm ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, söz konusu itirazın hukuka aykırı ve kötü niyetli olduğunu, yasal dayanaktan yoksun olarak sırf icra takibini uzatmak maksadıyla itiraz edildiğinden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında 14.03.2018 tarihinden 24.09.2019 tarihine kadar cari hesaba dayalı süregelen bir ticari ilişkinin bulunduğunu, müvekkilinin tarafından satılan fren balatalarının davalı tarafından ayıplı olduğu, ticari itibarının zedelendiği ve malların iade edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, bu bahanelerle ödemelerini yapmadığı gibi tüm ticari ilişki boyunca müvekkilinden satın aldığı ve halen elinde bulunan malların tür Müvekkilinden herhangi bir onay almaksızın kargolayarak iade etmek istediğini, davalının bir takım malların ayıplı olduğunu öne sürdüğünü ancak bu durumun gerçeği yansıtmadığını, fren balatalarının ayıplı olduğunu iddia ederek müvekkilinden satın almış olduğu ve halen elinde bulunan tüm malları, cam sileceklerini dahi iade etmeye çalıştığını, davalının müvekkilinden toplamda 185.428.29 TL değerinde çeşitli adet ve kalemlerde otomotiv yedek parça ürünü satın aldığını, davalının satın almış olduğu ürünler içerisinden 12.661,35 TL değerindeki çeşitli adet ve kalemlerdeki ürünlerin eksik ya da yanlış ürünlerin gönderilmiş olması veyahut da ürünlerin arızalı olması nedeniyle, davalının iade faturası karşılığında koşulsuz şartsız olarak iki senelik ithalatçı garantisi kapsamında iade almış ve bu malların yerine davalıya sağlamlarını verdiğini, Davalı tarafından ….yevmiye numaralı ihtarname ile özetle; iade edilen ürünlerin yerine verilmiş olan ürünlerin de bozuk olduğunu, ürünlerde ayıp bulunduğunu, müvekkili tarafından alınmış ve stokta tutulan tüm ürünlerin müvekkilinin iade alması gerektiğini, iade alınan ürünlerin bedelinin kendilerine ödenmesini ve eğer satışı müşteriye yapılmış olan ürünler ileride müşteri tarafından kendilerine iade edilirse o ürünlerin dahi müvekkili tarafından iade alınıp bedelinin kendilerine ödenmesi gerektiğini ihtar ettiğini, depoda bulunmayan, müşteriye satılmış olan ürünü bile iade etmek istemesi ve bunu gizli ayıp kapsamında ileri sürmesinin davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, söz konusu malların tümü gizli ya da açık herhangi bir ayıp bulunmaksızın davalıya teslim edildiğini ve davalı tarafından süresi içerisinde herhangi bir ayıp bildiriminde de bulunulmadığını, ürünlerin sağlam bir şekilde davalıya tesliminden sonra ürünlerin taşınması ve depolanması esnasında meydana gelmiş herhangi bir zarar var ise bu durumun davalının kendi kusurundan kaynaklandığını davalının ihtarnamesinde her ne kadar TBK ve TTK gereği müvekkilinin sorumluluğunun devam ettiğini belirtmiş olsa da, TBK ve TTK’ nın hiçbir maddesinde satışı müşteriye gerçekleşen ancak iade talebi gelmemiş olan ürünlerin iade edilebileceğine ilişkin herhangi bir düzenlemenin yer almadığını, taraflar arasında bu şekilde bir anlaşma yapılmasının da söz konusu olmadığından davalının bu isteminin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili tarafından davalının ilgili ihtarnamesine cevaben … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini beyanla borçlu tarafından Ankara …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve hukuka aykırı takibin iptali ile takibin devamına, borçlu aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 14.03.2018 tarihinde davacı şirketle ticarete başladığını, çeşitli ürünlerin alındığını, davacı tarafından müvekkiline Çin’den … AC Fren Balatası ithalatını gerçekleştirileceğini, mezkur malın 2 yılı garantili, standartlara uygun bir mal olduğu belirtilerek müvekkiline pazarladığını, davacı tarafından verilen güvene istinaden mezkur malların alındığını ve mezkur ürünlerin satışına başlanıldığını, uyuşmazlığın ve borca itiraz nedeninin davacının müvekkiline ayıplı mal satılmasından kaynaklandığını, ürünler satılmaya ve tüketicilerce kullanılmaya başlanıldıktan sonra, müvekkilinin defaatle şikayetler ve geri iade talepleri almaya başladığını, mezkur malların devamlı sıkıntı çıkardığını, özellikle kullanılan aracın güvenliği açısından elzem bir cüz olduğu, hayati risk de taşıyabileceği göz önüne alındığında müvekkilince hali hazır durumdan davacı tarafın hemen haberdar edildiğini, iadeleri alınan malların yerine davacı tarafından yine aynı mezkur malların verildiğini fakat iş bu sıkıntının tek seferlik olmadığını, yapısal bir bozukluk olduğunu, emniyetsizlik içerdiğini, bunun müvekkilince gözlemlendiğini, müvekkili tarafından alınan ürünlerin çoğunun ayıplı olduğunu, piyasada kimsenin bu ürünleri almak istemediğini, iş bu ürünlerin ayıbı-arızası kullanılmadan tespit edilemez olduğunu ve kullanıldığı takdirde çok vahim sonuçlara yol açabileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin stokunda bulunan hali hazırda ayıbı tespit edilmiş yani tüketicilerden geri iade alınmış ürünler ile satışı henüz yapılmamış mezkur malların davacıya kargo ile iadesi yapıldığını, fakat davacı tarafından mezkur ürünlerin ambardan alınmadığından malların taraflarına geri iade edildiğini, davacı malına güvendiğini beyan ederken gönderilen malları alıp gerekli incelemesini dahi yapmadığını, davacı taraf ile birçok kez uzlaşmaya çalıştıklarını ancak davacının uzlaşmayı kabul etmediğini, mezkür malların satışı sebebiyle ticari itibarlarının zedelendiğini, sürekli devam eden iş ilişkilerinin de bozulduğunu, davacı tarafın, davalı tarafça tekrar edilen iadeleri kötü niyetle piyasadan daha ucuza mal alma niyeti olarak değerlendirdiğini, hayatın olağan akışına uygun olarak davalı tarafın kur sebebiyle satın aldığı ürünleri kendi zararına satmak istemediğini, etmediğini söylese de davalı vekilinin iddiasına göre gerekli araştırma yapılmış ve piyasadaki diğer şirketlerin de aynı sıkıntı nedeniyle ellerindeki malları satamadıklarının tespit edildiğini, açıklanan nedenlerle borca itiraz dilekçesini tekrarlayarak aleyhe olan hususlara, asıl alacağa, tüm ferilerine, faiz hesabına, faiz oranına ve faize de itiraz ederek davanın reddini, icra takibinin iptalini, davalı lehine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesinini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-Davacı faturaları, davalının iade faturaları,
-Davacı ve davalıya ait ticari defter ve bağlı kâğıtları,
-Ankara 10.İcra Müd. … E, sayılı takip dosyası,
-19/08/2021 ve 09/05/2022 günlü bilirkişi raporları,
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili, müvekkilinin, davalıdan olan alacağı nedeniyle, davalı aleyhine 40.736,74-TL asıl alacak, 2.039,74-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.776,48-TL’nin tahsili için Ankara ….İcra Müd. … E sayılı dosyasında ilamsız haciz yolu ile icra takibine geçildiğini, takip borçlusunun borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu, sonrasında eldeki davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, takip talebine itiraz edilen alacaklının alacağının varlığını genel hükümlere dayanarak ispat suretiyle itirazın iptali istemine ilişkindir. (İİK m.67)
Davalı vekili, müvekkili aleyhine yürütülen icra takibine süresinde verdiği dilekçe ile “icra takibine itiraz ettiklerini müvekkilinin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek, takip konusu alacağa, faizine ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini” bildirmiştir.
Mevcut ticari ilişkiden dolayı davacının davalıdan olan alacağının tayin ve tespiti bakımından taraflara ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak İstanbul Bakırköy talimat mahkemesinden 19/08/2021 tarihli ve mahkememizce 09/05/2022 tarihli bilirkişi raporları alınmıştır.
Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimatı ile 19/08/2021 tarihinde Mali Müşavir …’dan alınan bilirkişi raporunda özetle;”… Davaya ve icra dosyasına konu edilen faturaların ticari defter kayıtlarında bulunduğu, taraflar arasında 14.03.2018 tarihinde başlayan ve 24.09.2019 tarihine kadar devam eden bir ticari ilişki olduğu, davaya konu fren balatalarına ilişkin davalının ayıp ihbarının ve iade faturaların davacının ticari defter kayıtlarında bulunduğu, davacının incelenen kendi ticari defterlerine göre; takip tarihi (20/12/2019) itibariyle davalı yandan 40.736,74TL cari hesap alacağı olduğu, İcra takip tarihinde, davalının ödeme vadesi geçmiş faturası olmadığı için faiz hesaplaması yapılamayacağının tespit edildiği..” bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından görevlendirilen ve davalı ticari defter ve bağlı kâğıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/05/2022 tarihinde bir SMMM, bir Nitelikli Hesap Uzmanı, bir Makine Mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; “…İcra takibinde, takip dayanağının “cari hesap ekstresine dayanan alacak 40.736,74TL” olarak gösterildiği, 2.039,74-TL asıl alacağa işlemiş faiz talebinin mevcut olduğu, faiz başlangıç tarihinin icra takibinde ve ödeme emrinde mevcut olmadığı, davacının dava konusu edilen mal satışına ilişkin ürünleri davalıya eksiksiz teslim ettiğine dair taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, Davalının 30.09.2019 tarihi itibariyle davacıya 40.736,74 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı, buraya kadar olan tarafların alışverişlerinde ödeme/tahsilat konusunda birbirleriyle tam bir mutabakat halinde oldukları, fakat davalının ticari defterlerinde 09.12.2019 tarihinde davacı şirket adına tanzim edilmiş 37.437,04 TL tutarlı dört adet iade faturasının karşılığı olarak yapılan belgeye dayalı olmayan tek taraflı virman kayıtlarıyla davacıya olan borç miktarının 3.250,13 TL olarak kayıtlandığının tespit edildiği, Davacının teslimini gerçekleştirdiği ürünlerin ayıplı olup olmadığının laboratuvar ortamında yapılacak testler uyarınca tespit edilebileceği, dosyada buna yönelik bir laboratuvar testinin ve sair bilgi ve belgenin mevcut olmadığı, ürünlerin yerinde incelenmesiyle ayıp tespitinin dava konusu ürünlerin fren balatası olması nedeniyle mümkün olmadığı,
Davalının kestiği iade faturalarının tarihleri ve davalının keşide ettiği Ankara 63. Noterliğinin 17.12.2019 tarihli ve 41395 yevmiye numaralı ihtarnamesinin (ayıp ihbarı olduğu kabulü halinde) birlikte değerlendirilmesi neticesinde; tarafların iddialarının hukuki sonuçları kapsamında, davalının iade faturaları tarihinde ayıptan haberdar olduğunun kabulünün gerekeceği, bu takdirde TTK” da öngörülen sürelere riayet edilip edilmediğinin, derhal bildirim şartının yerine getirilip getirilmediğinin mahkeme’nin takdirinde olduğu,..” bildirilmiştir. Raporlar karar vermeye yeterli bulunmakla mahkememizce itibar edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 23/c fıkrasında; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir.
Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fikrası uygulanır.
6098 sayılı TBK’nun 219 Maddesinde; Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
6098 sayılı TBK’nun 222 Maddesinde; Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir.
Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur.

6098 sayılı TBK’nun 223 Maddesinde; ” Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır”. Hükmü bulunmaktadır.
Toplanan delillere göre; Dava, taraflar arasında satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı davaya konu aşağıda yazılı 6 adet faturadan kaynaklı alacağının tahsili için icra takibi başlatmıştır.
24.09.2019 TPA2019000000690 14.422,99 21.02.2020 20.12.2019
13.09.2019 TPA2019000000658 1.891,00 10.02.2020 20.12.2019
13.09.2019 TPA2019000000655 14.631,61 10.02.2020 20.12.2019
26.08.2019 TPA2019000000624 666,00 23.01.2020 20.12.2019
20.08.2019 TPA2019000000604 1.849,50 17.01.2020 20.12.2019
01.08.2019 TPA2019000000564 1.061,56 29.12.2019 20.12.2019

Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişkisi kapsamında davalıya adına düzenlenen 6 adet fatura bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı; satılan fren balatalarının ayıplı olduğunu ve davanın reddini talep etmiştir.
Davacı satıcı davalı alıcıdır, taraflar tacirdir.
Taraflar arasında 14.03.2018 tarihinde başlayan ve 24.09.2019 tarihine kadar devam eden bir ticari ilişki olduğu, davaya ve icra dosyasına konu edilen faturaların tarafların ticari defter kayıtlarında bulunduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık öncesinde davalının düzenlediği iade faturaların, davacının ticari defter kayıtlarında bulunduğu taraf beyanlarından anlaşıldığı üzere arızalı ürünlerin arızalı olmayan ürünlerle değiştirildiği görülmüş olup ilgili faturaların dökümü aşağıdaki gibidir.
Tarih Yevmiye No Fatura No Açıklama Tutar
25.12.2018 5763 A347810 Toptan Satış İade Faturası 966,42
15.05.2019 2599 A349107 Toptan Satış İade Faturası 8.387,05
2.09.2019 4612 A349992 Toptan Satış İade Faturası 3.180,44
Toplam 12.533,91

Yukarıda bahsi geçen 3 adet iade faturasından kaynaklı taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Davacı bu iade faturalarını almış ve defterlerine işlemiştir. Uyuşmazlık 09/12/2019 tarih ve 350644 yevmiye no.lu 1.772,42-TL’lık iade faturası ve sonrasına ilişkindir. (Davalının Ankara 63.Noterliğinin 17/12/2019 tarih ve 41395 yevmiye no.lu ihtarnamesi, ve davacının Bakırköy 33.Noterliğinin 25/12/2019 tarih ve 59042 yevmiye no.lu cevabi ihtarnamesi) Dava konusu iade faturasının sadece ayıplı olduğu iddia edilen fren balatalarına ilişkin olmadığı, ( sis farı, aks taşıyıcı, silecek mekanizması vb.) diğer araç yedek parçalarına ilişkin olduğu, davalının ise ayıp ihbarı kabul edilen ihtarnamesinde ve cevap dilekçesinde sadece fren balatalarının ayıp olduğu iddiasında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, davalının davacıya göndermiş olduğu ihtarname dışında herhangi bir ayıp ihbarına rastlanmamıştır. Söz konusu ihtarnamede, ayıplı arızalı olduğu bildirilen ürünlerin davacı tarafından değiştirildiği kabul edilmektedir. Uyuşmazlık konusu olan husus davalının stokta tuttuğu arızalı/ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerin davacıya iade edilip edilemeyeceği; bu kapsamda ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Satıcının ayıba karşı tekeffül borcundan söz edebilmek için diğer şartların dışında malın ayıplı olması ve bu haliyle alıcıya teslim edilmesi, maldaki ayıbın satıcıdan kaynaklanması, alıcının da malı muayene ederek varsa ayıpları satıcıya ihbar etmiş olması gerekir. Ayıp ihbarı yazılı yapılabileceği gibi, sözlü de yapılabilir. Sözlü yapılan ayıp ihbarının ise tanık ifadeleriyle ispat edilmesi olanaklıdır. Önemli olan ihbarın herhangi bir şekilde yapıldığının kanıtlanmasıdır.
Somut olay kapsamında değerlendirildiğinde, davalının müşterileri tarafından iadesi gerçekleştirilen ürünlerden bahsedilmekle birlikte; henüz hiç piyasaya sürülmemiş ayıp/arıza tespiti yapılmamış ürünlerle ilgili de ayıbın varlığı ihtimalinden bahisle ürün iadesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda ayıplı ürünlerdeki ayıbın açık ya da gizli ayıp olarak değerlendirilmesinin yanı sıra, davalının söz konusu talebinde haklı olup olmadığı ve bu talebinin hukuki bir dayanağının olup olmadığının da değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Nitekim, TTK’nın 23. maddesinin son fıkrası uyarınca, alıcı, ürünün ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 (iki) gün içinde satıcıya bildirmelidir. Ayıp açıkça belli değilse; (i) alıcının, ürün teslim alındıktan sonra 8 (sekiz) gün içinde ürünü incelemesi veya incelettirmesi ve (ii) bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmesi gerekmektedir. Alıcı, belirtilen süreler içinde ayıplı ürüne ilişkin bildirimde bulunmadı ise satılanı kabul etmiş sayılacaktır.
Bununla birlikte, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıbın (gizli sonradan anlaşılırsa, alıcı ayıbı derhal satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Aksi takdirde, ürün yine ayıbıyla kabul edilmiş sayılacaktır.
Somut olay kapsamında davalının daha önce ayıplı/arızalı ürünlerle ilgili müşterilerinden gelen şikâyetler ile iade taleplerinin davacıya iletildiği ve bu ürünlere ilişkin olarak davacının ayıplı arızalı ürünleri değiştirdiği ya da karşılığında aşağıdaki iade faturalarının düzenlendiği görülmüştür.
Tarih Yevmiye No | Fatura No Açıklama Tutar
25.12.2018-5763 A347810 Toptan Satış İade Faturası 966,42
15.05.2019-2599 A349107 Toptan Satış İade Faturası 8.387,05
02.09.2019-4612 A349992 Toptan Satış İade Faturası 3.180,44
Toplam 12.533,91
Taraflar arasında uyuşmazlık 01/08/2019-24/09/2019 tarihleri arasına düzenlenen 6 adet faturadan kaynaklıdır. 01/08/2019 ile 24/09/2019 tarihleri arasında kesilen bu 6 adet faturadan kaynaklı ayıp ihbarının davalının keşide ettiği Ankara 63. Noterliğinin 17.12.2019 tarihli ve 41395 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı satıcıya ulaştığı kabul edildiğinde davalının 3- 4 ay gibi bir süre sonra ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı alıcının TTK’nın 23. maddesinin son fıkrası uyarınca, “alıcı, ürünün ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 (iki) gün içinde satıcıya bildirmelidir. Ayıp açıkça belli değilse; (i) alıcının, ürün teslim alındıktan sonra 8 (sekiz) gün içinde ürünü incelemesi veya incelettirmesi ve (ii) bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmesi gerekmektedir. Alıcı, belirtilen süreler içinde ayıplı ürüne ilişkin bildirimde bulunmadı ise satılanı kabul etmiş sayılacaktır.” hükmünü içerdiği düşünüldüğünde, yapılan bu ayıp ihbarının davaya konu faturalar yönünden dahi süresinde olmadığı, TTK” da öngörülen sürelere riayet edilmediği derhal bildirim şartının yerine getirilmediği davalının 30.09.2019 tarihi itibariyle davacıya 40.736,74 TL borçlu olduğunun anlaşıldığından bilirkişilerce hesaplanan tutar kadar, davacının davalıdan alacaklı olduğu açıklığa kavuşmakla, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı, alacaklı olduğu kısım için icra takibinden önce davalıyı BK. 101 maddesi anlamında usulüne uygun temerrüde düşürmediğine göre davacı tarafın icra takibinde istediği işlemiş faiz nazara alınmamıştır.
Asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren taraflar arasındaki ilişkinin TTK’ dan kaynaklanması nedeniyle avans oranında temerrüt faizi uygulanması gerekmiştir.
Alacak baştan beri likit olmakla davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Davanın Kısmen Kabulü ile; Davalı borçlunun Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 40.736,74-TL asıl alacak ile ilgili borçlu itirazının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
İİK’nun 67/2.maddesi gereğince alacağın %20’si oranında 8.147,34-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 2.782,72 TL harçtan peşin alınan 516,64 TL harcın mahsubu ile eksik 2.266,08 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 6.095,78 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 2.039,74 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yatırılan 571,04 TL harçlar ile aşağıda dökümü yapılan ve UYAP sisteminde de görüleceği üzere toplam 3.267,30 TL yargılama giderinin kabul ve redde göre yapılan oranlamada takdiren 3.103,93 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) kabul ve redde göre yapılan oranlamada takdiren 1.254,00 TL sinin davalıdan kalan bakiye 66,00 TL sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06.06.2022

Katip … Hakim …
¸[e-imzalıdır] ¸[e-imzalıdır]

DAVACI YARGILAMA GİDERLERİ
Vekalet Harcı 7,80 TL
Posta masrafları 259,50 TL
Talimat bilirkişi ücreti 750,00 TL
Bilirkişi ücretleri 2.250 TL
TOPLAM 3.267,30 TL