Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/444 E. 2022/869 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/444 Esas – 2022/869
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/444
KARAR NO : 2022/869
DAVA : İtirazın İptali, Alacak
DAVA TARİHİ : 22/09/2013
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
K. YAZIM TARİHİ : 09/12/2022

Mahkememizde görülen İtirazın İptali, Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasında …. yevmiye numarası ile onayladığı Acentelik Sözleşmesi uyarınca, davalının, davacı acentesi olarak çalışmaya başladığı, taraflar arasındaki sözleşmeye dayanılarak, …. yevmiye numaralı vekaletname uyarınca, davalının davacı şirket adına sigorta sözleşmesi yapıp, sigorta primlerini tahsil ederek, davacı şirkete intikal ettirmeye yetkili olduğu, davalı acentenin sözleşme hükümlerine aykırı olarak sigortalılardan değişik tarih ve miktarlarda tahsilat yaptığı, tahsil ettiği toplam 601.453,83 TL sigorta primini davacı şirkete intikal ettirmeyerek üzerinde tuttuğu, davacının primlerin kendilerine ödenmesi için davacı tarafından çekilen ihtarlara uyulmadığı, bunun üzerine davacı şirketin, çektiği ihtarla davalının acenteliğine son verip, birikmiş sigorta primlerinin talep edildiği, davalının borcunu ödemediği, davalı acentenin davacı şirkete 18.10.2007 tarihi itibariyle 601.453,83 TL pirim asıl alacak ve 37.306,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 638.760,67 TL borcu bulunduğu, borcun tahsili için Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıkları, borçlunun takibe itiraz ettiği, itirazın haksız olduğu iddiasıyla, itirazın iptaline, borçlunun % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA:Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile; Müvekkili ile davacı … Sigorta A.Ş. arasında yapılan sözleşme ve aynı tarihli vekaletname ile acentelik yetkisinin davalıya tevdi edildiği, davalının kısa sürede portföyünü genişlettiği, … Sigorta ile davalı arasında imzalanan yazılı acentelik sözleşmesinin 16.Maddesinde, sigorta ücretlerinin şirkete ödenmesiyle ilgili olarak “acente bir hafta süresince tahsil ettiği sigorta primlerinden komisyon ve vergiler düştükten sonra kalan kısmını en geç ertesi haftanın iş gününün bitimine kadar şirkete ödeyecek veya … ve bu süre içinde bir bordro ile şirkete bildirecek” şeklinde belirtildiği, ancak taraflar arasındaki şifahi anlaşmalar ve süre gelen uygulamalarda, davalının kestiği poliçe bedellerinin ödemesini, poliçeyi düzenlediği günden itibaren 60 gün sonra yaptığı, bu süre uygulamasının sözleşmenin başından, fesih tarihine kadar bir ihtilaf olmaksızın uygulandığı, buna karşılık tahsil edilen primlerin hiçbir kesinti olmadan doğrudan şirket hesabına geçirildiği, davalının alması gereken komisyonun sonradan ödenmediği, 24.Maddede sözleşmenin 3 ay önceden haber vermek suretiyle feshedilebileceğinin belirtildiği, sigorta şirketinin bu şarta uymadığı savunmasıyla, öncelikle davanın reddini, takibin iptalini, müvekkilinin davacıdan olan şimdilik 3.000,00TL komisyon alacağının ticari faiziyle birlikte tahsilini , fazlaşa ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL tazminat talebinin kabulünü, Ankara Gayrimenkul İcra Müdürlüğünün …. numaralı dosyası ile devam eden ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takibin iptalini, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:Tarafların delilleri toplanmış, bilirkişi raporları alınmıştır.
Getirtilen Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası incelendiğinde; borçlu … ün borcu için, …’e ait … sayılı parselde bulunan 9. blok zemin 5 nolu bağımsız bölümün değeri 35.000,00TL olarak belirtilmek suretiyle lehtarı … Sigorta A.Ş. olarak gösterilmek suretiyle 24.012006 tarihinde ipotek tesis edildiği, … Sigorta A.Ş. nin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 80.000,00 TL asıl alacak ve 162.542,46 TL nin tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, … ve … yararına takip başlatığı, yapılan satış sonunda 12.06.2008 tarihinde alacaklı vekiline veriler ve harçlar çıktıktan sonra 51.089,91 TL reddiyat yapıldığı görülmüştür.
Getirtilen Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası incelendiğinde; … Sigorta A.Ş. tarafından alacaklı sıfatıyla … aleyhine 24.10.2007 tarihinde 601.453,83 TL asıl alacak ve 37.306,84 TL nin tahsili için icra takibi başlattığı, ödeme emrinin …’e 09.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği, borçlununu borcun aslına ve ferilerine 13.11.2007 tarihinde itiraz ettiği, alacaklı vekilinin Mahkememizin 17.03.2011 gün ve 2008/57-122 sayılı kararından bir suret sunarak takibe devam edilmesini istediği dosyanın bu aşamada kaldığı görülmüştür.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Asıl dava, ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karşı davada ise davalı-karşı davacı; 3.000,00 TL acentalık komisyonu ile, acentalık sözleşmenin haksız feshi sebebiyle uğradığını iddia ettiği 3.000,00 TL zararın tahsilini talep etmiş, ayrıca yine acentalık sözleşmenin feshi sebebiyle aleyhinde başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin iptalini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda ilk olarak; 2008/57-122 E.K sayılı ilamı ile; “ … Davanın, asıl davada, acentelik sözleşmesine dayalı olarak sigorta şirketine intikal ettirilmediği iddia edilen prim alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve tazminat, karşı davanın da, aynı sözleşmeden kaynaklanan komisyon alacağı ve tazminat istemine ilişkin olduğu, Ankara …İcra Müdürlüğünün … numaralı dosyasında, alacaklı … Sigorta A.Ş.’nin, borçlu … aleyhine 601.453,83 TL asıl alacak, 37.306,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 638,760,67 TL nin tahsili için başlattığı icra takibinin, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunun anlaşıldığı, taraflar arasında 26-27.01.2006 tarih ve 982-3367 yevmiye numaralı Acentelik Sözleşmesi akdedildiğinin tarafların kabulünde olduğu, sözleşmenin fesih nedenlerini düzenleyen 24.maddesinin ( a ) bendi ve ( b ) bendinde yer alan kurallara aykırı davranılması halinde, şirketin evvelce ihbarda bulunmaksızın ve hiçbir kanuni merasim icrasına gerek kalmaksızın derhal ve tek taraflı olarak sözleşmeyi iptal edebileceği, böylece, sigortacının gerek sözleşmenin 24/a ve gerekse 24/b maddelerine uygun olarak önceden ihtarname keşide etmesine gerek olmadan gerçekleştirdiği feshin haklı olduğu kanaatine varıldığı, davacı ve karşı davacının alacak taleplerine ilişkin olarak davacı sigorta şirketinin ticari defterleri üzerinde bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırıldığı, bilirkişi kurulunun vermiş olduğu denetime açık ve hüküm kurmaya yeterli raporla davacı şirketin TTK.nun 80.maddesi hükmü gereğince, lehine delil vasfında bulunan ticari defterler kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 599.660,86 TL alacaklı olduğu, davacının talep edebileceği işlemiş faiz miktarının da 36.305,54 TL olduğunun belirlendiği, karşı davacının alacağının bulunmadığının talebin yerinde olmadığının belirlendiği” gerekçesiyle “… asıl davanın kısmen kabulüne, Ankara …İcra Müdürlüğünün … numaralı dosyalarındaki takibe itirazın kısmen iptaliyle 599.660,86 TL asıl, 36.305,54 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 635.966,40 TL’nin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 29 oranını geçmeyecek şekilde ve değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaliyle icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmedilen alacak üzerinden % 40 oranında hesaplanan 254.386,56 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karşı dava yönünden davanın reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığının … E.K sayılı ilamıyla “… Asıl dava, davalı acentenin tahsil ettiği primleri davacı şirkete intikal ettirmeyip zimmetinde tutmasından kaynaklanan davacı alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine, karşı dava ise acentelik sözleşmesinin fesih tarihine kadar oluşan komisyon alacağı ile acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshi nedeniyle tazminat istemlerine ilişkin olduğu, Bilirkişi raporunda, davalının takip tarihi itibariyle 599.660,86 TL asıl, 36.305,54 TL işlemiş faiz borcu olduğunun belirtildiği, mahkemece bu rapor esas alınarak yazılı şekilde asıl davanın kısmen kabulüne, yerinde görülmeyen karşı davanın ise reddine karar verildiği, Davacı şirket tarafından işbu davaya konu olan davalının tahsil ettiği primleri sözleşmede öngörülen süreçte sigorta şirketinin hesabına intikal ettirmeyip, paraları uhdesinde tutarak mal edindiği iddiasına dayalı olarak şikayette bulunması üzerine davalı hakkında Sigorta Murakabe Kanunu 48 ve TCK 75. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan davada ceza mahkemesi tarafından yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen ve temyiz tarihinden sonra işbu dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, sanık (davalı) …’ün uhdesinde kalan herhangi bir sigorta priminin bulunmadığı, sigortalılarla ilgili tüm primlerin şirketin kayıtlarına intikal ettirilmiş olduğu, eylemlerinin Türk Ceza Kanunu açısından herhangi bir suç teşkil etmediğinin belirtildiği, bu durumda, davalı acentenin sigortalılardan tahsil ettiği primleri davacı şirkete intikal ettirme yükümlülüğünü yerine getirmediği iddiasına dayalı olarak açılan işbu alacak davasında davalı acentenin söz konusu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek davacı şirkete karşı borçlu olduğu saptanmış iken aynı maddi vakıaya dayalı olarak açılan ceza davasında alınan bilirkişi raporunda ise davacı şirketin tahsil edemediğini iddia ettiği 599.660,86 TL tutarındaki prim alacağının tamamını tahsil ettiğinin belirlenmiş olması karşısında aynı maddi vakıaya dayalı olarak açılan davalarda yaptırılan incelemeler sonucu varılan sonuçlar arasındaki bu farklılık çelişki yaratıldığı, aynı maddi vakıa konusunda farklı mahkemelerin birbirinin aksi yönünde kararlar tesis etmesi halinde bu durum mahkeme kararlarına karşı duyulan güveni zedeleyeceği gibi adalete uygun olmayan haksız sonuçlara da yol açacağı, bu itibarla, mahkemece ceza yargılaması sırasında alınan raporda ulaşılan tespitlerin değerlendirilmesine yönelik olarak inceleme yaptırılması, gerekirse ceza mahkemesi tarafından verilecek karar beklenerek ortaya çıkacak hukuki duruma göre asıl dava ve karşı davadaki iddia ve istemlerin takdir ve tayini gerektiğinden asıl ve karşı davalarda verilen kararın davalı yararına bozulması gerektiği, öte yandan kabul şekline göre de davalı açtığı karşı davasında devam eden ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takibin iptali ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istediği, temyizinde ise ipotekli taşınmazın usul ve yasa hükümlerine aykırı olarak satılarak nakde dönüştürüldüğü, elde edilen bedelin hesaplamalarda dikkate alınmadığı, bu konuda noksan inceleme ile karar verildiğini ileri sürdüğü, davalı-karşı davacının ipotekli taşınmaz hakkında yapılan takibe yönelik itirazları ve bu takip sonucu elde edilen bedele ilişkin olarak da bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığının anlaşıldığı, davalı-karşı davacının bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu yönden de bozulması gerektiği, açıklanan bozma neden ve şekline göre, davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda; Bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda ikinci olarak 2014/732 Esas, 2019/348 Karar sayılı ilamı ile; “ … Gerek bozma öncesi gerek bozma sonrası bilirkişi raporlarında, tarafların poliçe pirim bedelleri nedeniyle birbirlerinden alacaklı Ya da borçlu olup olmadıklarının ancak pirim teslimine dair bordro Ya da belgeler incelenerek sonuca varılabileceği, bu konuda davacı şirketin yeterli delil sunmadığı sunulan kayıtlara ve özelikle kredi kartı hesap ekstreleri ve çek teslimine ilişkin belgeler incelendiğinde, takip tarihinden sonra da, davacı sigorta şirketinin, davalı tarafından düzenlenen poliçelere dayalı olarak tahsilatlara devam ettiği hatta en son elde edilen bilirkişi kurulu raporuna göre tahsilat toplamı ile çek toplamı incelendiğinde, davacı şirketin toplam tahsilatının 608.733,97 TL olduğu, bu halde davacı şirketin davalı aleyhine icra takibi başlatmasının haklı kabul edilemeyeceği, / Diğer taraftan, davalı acentenin primleri tahsil ettiği halde, bu primleri davacı sigorta şirketine iletmediği kabul edilecek olursa, bu işlem nedeniyle davacı sigorta şirketinin değil davalı acentenin sorumlu olacağı, davacı sigorta şirketinin bu poliçeleri hemen iptal ederek sigortalılara bilgi vermesi gerektiği, ancak sigorta şirketinin böyle bir ihtar Ya da iptal işlemine rastlanmadığı, sonradan yatırılan tahsilatlarda dikkate alındığında, tarafların uyguladıkları aralarındaki sistem gereği, taksitli ödeme gerektiren poliçeler veya çekle Ya da kredi kartı ile ödenen poliçeler nedeniyle düzenlenen poliçe pirim bedellerinin tamamının davacı şirket alacağı olarak değerlendirilmek ve davacı şirketin ticari defter ve muhasebe kayıtlarına bu şekilde aktarılmak suretiyle aslında borç bulunmadığı halde acentenin borcu bulunduğuna dair cari hesap farkının doğduğu, taksitli ödemeler ve kredi kartı ile ile taksitli ödemeler ve çekle ödemeler dikkate alındığında davalı acentenin davacı şirkete borcunun bulunmadığı, geç ödeme nedeniyle davacı şirket tarafından her hangi bir işlem başlatılmayıp, takip yapılmadığından, geç ödemeyi kabul ettiği ve dolayısıyla geçe ödeme nedeniyle sözleşmeyi fesih etmesinin haklı neden olarak kabul edilemeyeceği, / Kaldı ki, Ankara …Asliye Ceza mahkemesinde davalı acente … hakkında, düzenlediği poliçeler nedeniyle elde ettiği primleri sigorta şirketine aktarmadığından, Sigorta Murakabe Kanununa muhalefet suçundan cezalandırılması için açılan kamu davasında, bilirkişi raporuyla adı geçenin prim borcu bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle …’ün beraatına dair Ankara …Asliye Ceza Mahkemesinin 03.06.2015 gün ve …sayılı kararının Yargıtay onamasından sonra 22.02.2017 tarihinde kesinleştiği, bu şekilde adı geçenin birim borcu bulunmadığına ilişkin kesinleşmiş bir Ceza Mahkemesi kararı bulunduğu bu kararın 6098 sayılı Borçlar Kanunu 74. Maddesi HMK 303. Maddesi ve 114/1-i maddesi gereğince Hukuk Mahkemesini bağlayacağı anlaşılmış, asıl davada davacı tarafın itiraz ve talepleri haklı görülmemiş, asıl davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. / Karşı dava açısından Karşı davacı … ve vekili 20.09.2018 günlü celsede sözleşmenin feshi nedeniyle alamadıkları TTK 134. maddeden kaynaklanan komisyon alacağı talepli davalarından feragat ettiklerini, teminat olarak gösterdikleri taşınmazın paraya çevrilmesi nedeniyle uğradıkları zararın tazmini, itirazın iptali davasının reddi ve %40 dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istemlerini devam ettirdiklerini bildirmişler, 13.12.2018 tarihli celsede alınan beyanlarında da; haksız fesih nedeniyle karış dava dilekçesinin 3 numaralı bendinde dile getirdikleri davalarından da feragat ettiklerini bildirmişler, sadecece teminat olarak gösterdikleri gayrimenkulün satışı suretiyle uğradıkları zararın tazminini istediklerini bildirmişlerdir. Bu nedenle davalı ve karşı davacının haksız fesih nedeniyle komisyon alacağı ve uğranılan zararın tazminine ilişkin davaların feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, / Davalı ve karşı davalı sözleşme hükümlerine göre teminat olarak ipotek tesis edilen gayrimenkulün satışı nedeniyle uğranılan zararın tazmini istenmişse de, ipotek tesis edilen gayrimenkulün, karşı davalı …’ün akrabası olduğu anlaşılan Abdullah Başkök’e ait olduğu, bu gayrimenkulün haksız satışı nedeniyle davalı ve karşı davacı Galip’in zarara uğramayacağı, bir zarar oluşacak ise zararın gayrimenkul malikinin Ya da gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi hak sahibi olanların zararı olabileceği, davalının zararı oluşmadığından, bu gayrimenkulün satışı nedeniyle dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmış, bu istemi ve davası da ret edilmiş, bu kabulün aksine, itiraz ve taleplere değer verilmemiş, / Karşı davacının kötü niyet tazminatı istemi, davacı şirketin sırf davalıyı zarara uğratmak için hareket ederek takip yaptığı konusunda somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.” gerekçesiyle “… 1-… Sigorta Anonim Şirketi, unvanı değişmekle … Sigorta Anonim Şirketi tarafından Mahkememizin 2008-57 Esasına kayıtlı iken bozma sonrasında 2014/732 Esas numarasını alan dava dosyasında davalı … aleyhine açtığı itirazın iptali davasının REDDİNE, bu dava ile ilgili davalı … tarafından ileri sürülen kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE, 2-Karşı davanın REDDİNE,” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığının … Karar sayılı ilamıyla “… 1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. / 2-) Asıl dava, ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı acentanın bir kısım poliçe primlerini müşterilerin kredi kartından taksitle tahsil ettiği, bir kısım poliçe primleri karşılığında ise müşterilerden ileri vadeli çek alıp, davacıya verdiği, davacı sigorta şirketinin takipten ve işbu itirazın iptali davasından sonra davaya konu poliçe primlerini müşterilerin kredi kartından ve ileri tarihli çeklerle tahsil etmeye devam ettiği, bu yöntemle yapılan tahsilat toplamının 608.733,97 TL olduğu, takibin 601.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla yapıldığı gözetildiğinde halihazırda acentanın uhdesinde bulunup da davacıya aktarılmayan prim bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak HGK’nın 30.03.2005 gün, 2005/19-200 Esas- 2005/210 Karar sayılı ilamında da ifade edildiği üzere, itirazın iptali davasına konu alacağın takipten sonra ancak henüz itirazın iptali davasının açılmadığı dönemde ödendiği durumlarda ödenen kısım bakımından davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmelidir. İtirazın iptali davasına konu alacağın itirazın iptali davasının açılmasından sonra ödendiği durumlarda ise ödenen kısım bakımından davanın konusuz kaldığı gözetilmeli ve alacağın ödenen kısmı bakımından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesis edilmelidir. Bu durumda, mahkemece, iş bu itirazın iptali davasından önce ve dava açıldıktan sonra yapılan ödemeler tespit edilerek, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl davada verilen hükmün davacı karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir. / 3-) Davalı karşı davacı vekilinin karşı davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, davacı, karşı davada, 3.000,00 TL acentalık komisyonu ile, acentalık sözleşmenin haksız feshi sebebiyle uğradığını iddia ettiği 3.000,00 TL zararın tahsilini talep etmiş, ayrıca yine acentalık sözleşmenin feshi sebebiyle aleyhinde başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin iptalini talep etmiştir. İptali istenilen takibin 30.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, karşı davanın reddi sebebiyle, davacı aleyhine 9.150,00 TL vekalet ücretine hükmedilmişse de, yukarıda zikredilen ve dava değerini oluşturan istemlerin tutarı gözetildiğinde mahkemece hangi tutar baz alınarak 9.150,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılamadığından karşı davada verilen hükmün karşı davacı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.cHükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Mahkememizce ilk olarak hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmış, düzenlenen 30/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Yargıtay bozma kararı ve Mahkemeniz ara kararı doğrultusunda yapılan incelemede, davalı tarafından davacı şirkete ileri vadeli olarak verilen çeklerin veriliş tarihi ve keşide/ciro tarihleri yönünden bir tespit yapılamadığından, ileri tarihli olarak verilen çeklerin ne kadarının dava tarihi olan 29.01.2008 tarihinden öncesine, ne kadarının bu tarihten sonrasına ait olduğu yönünde bir tespit yapılamadığı, cari hesap yönünden yapılan incelemede, dava tarihi olan 29.01.2008 tarihinden önce yapılan ödeme miktarının 155.122,41-TL, dava tarihinden sonra yapılan ödeme miktarının ise 132.718,62-TL olduğu, davalı tarafından davacı şirkete verilen çeklerin ticari kayıtlar üzerinde tespitinin bilirkişi olarak uzmanlık alınanda kalmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce ikinci olarak SMMM bilirkişiden rapor alınmış, düzenlenen 22/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davacı defterlerinin de incelenmesi sonucunda, sigorta şirketinin davalı acenta borcuna cari hesabına mahsuben doğrudan dava dışı 3.kişi sigortalılardan yapılan 246.831,73 TL tutarındaki tahsilatın mevcut olmakla, bu tahsilatın 146.768,44 TL’sinin takipten sonra itirazın iptali davası olduğu, 100.045,29 TL’sinin ise itirazın iptali davasının açılmasından sonra yapıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce üçüncü olarak SMMM bilirkişiden rapor alınmış, düzenlenen 08/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davacı sigorta şirketinin, davalı acenta borcuna/cari hesabına mahsuben, doğrudan davalı acenteden ya da davalı adına, dava dışı 3. kişi sigortalılardan yapılan 608.733,97 TL tutarındaki tahsilatın a. 320.892,94 TL sinin çek tahsilatı olduğu, bilirkişi rapor içeriklerinden çek teslimatlarının/tahsilatlarının takip tarihinden önce yapıldığı kanaatine varılmış olsa da çeklerin hangi tarihte davacı tarafından teslim alındığına dair bilirkişi raporlarında detay tespite rastlanmadığı, davacı şirket merkezinin İstanbul’da olması nedeniyle tarafımca yerinde tespit de yapılamadığı, tarafların iddiaları karşısında, davacı sigorta şirketinin ticari defterlerinin “çek girişleri” yönünden incelenmesi gerektiği, bu konudaki takdir ve değerlendirmenin Sayın Mahkemede olduğu; b. 287.481,03 TL sinin 45.900 TL lik kısmının gayrimenkul ipoteğinin nakde çevrilmesi, 241.941,03 TL lik kısmının nakit, banka, kredi kartı vb ödeme araçlarıyla tahsil edildiği ve tahsil tarihlerinin takip tarihinden sonra olduğu, Sayın Mahkemece gerek görüldüğü takdirde, tahsilatların doğrudan davalıdan mı yoksa davalı adına dava dışı 3. Kişi sigortalılardan mı yapıldığı hususunda davacı şirket defterlerinin incelenmesinin yerinde olacağı, davacı şirket merkezinin İstanbul’da olması nedeniyle tarafımca yerinde tespit yapılamadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce son olarak hesap uzmanı bilirkişiden Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda hesaplama yapılması hususunda ek rapor alınmış, düzenlenen 17/08/2022 tarihli ek raporunda; Yapılan incelemede icra takip tarihi olan 24/10/2007 tarihinden sonra, dava tarihinden önce yapılan ödemelerin 146.786,44 TL olduğu, dava tarihi olan 29/01/2008 tarihinden sonra yapılan ödemelerin 100.045,29 TL olduğu belirtilmiştir.
Böylece 601.000,00 TL’nin takip miktarı olduğu, takip-dava tarihi arası yapılan ödemelerin 146.786,44 TL olduğu ve 454.213,56 TL’nin ise dava tarihinden sonra fiilen ve ileri tarihli çeklerle yapılan ödeme miktarı olduğu anlaşılmıştır.
Asıl davada; Mahkememizce bozmadan sonra alınan bilirkişi raporları ve özellikle son olarak Yargıtay bozma ilamına uygun 17/08/2022 tarihli hesap uzmanı bilirkişinin düzenlediği ek rapor da dikkate alındığında; Asıl davada; icra takip tarihinden sonra-dava tarihinden önce ödenen 146.786,44 TL yönünden davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine; Bakiye 454.213,56 TL yönünden dava tarihinden sonra yapılan ödemeler de dikkate alınarak konusuz kalan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına; bozma konusu olmadığından ve önceki kararda belirtilen gerekçelerle davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
(asıl davada; davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği görülmekle, fiilen ödenen 100.045,29 TL üzerinden davacı tarafa vekalet ücreti-146.786,44 TL üzerinden davalı tarafa vekalet ücreti verilmiştir.)
Karşı davada; Davanın esası yönünden bozma olmadığından önceki karada belirtilen gerekçelerle karşı davanın reddine dair hüküm kurulmuştur.
Bozma ilamına göre, karşı davaya konu değer 36.000,00 TL üzerinden karşı davalıya tarafa vekalet ücreti verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Asıl davada; icra takip tarihinden sonra-dava tarihinden önce ödenen 146.786,44 TL yönünden davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine; Bakiye 454.213,56 TL yönünden dava tarihinden sonra yapılan ödemeler de dikkate alınarak konusuz kalan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına; davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 5.429,50 TL harçtan mahsubu ile fazla 5.348,80 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 5.445,80 TL harç, yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen 10.160,00 TL yargılama giderinin, 3.251,20 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 16.006,79 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince …017,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Karşı davanın REDDİNE,
Karşı dava yönünden alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 81,00 TL harcın mahsubu ile fazla 0,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davalı(karşı davacıya) iadesine,
Karşı dava yönünden kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı(karşı davacıya) iadesine,
Karşı dava yönünden davalı(karşı davacı) tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı(karşı davalı) kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan(karşı davacıdan) alınarak davacı(karşı davalıya) verilmesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a başvurmak suretiyle temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2022