Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/440 E. 2022/60 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/440 Esas – 2022/60
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/440
KARAR NO : 2022/60

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2020
KARAR TARİHİ : 07/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 23.09.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 10.10.2013-18.06.2020 tarihleri arasında gerçekleştiğini, müvekkil şirket tarafından davalı şirkete bilumum mal satıldığını ve işbu satılan malların usulüne uygun olarak faturalandırıldığını, buna karşılık davalı tarafça satın alınan malların karşılığı olan birtakım ücretlerin ödenmediğini, davaya konu faturalara davalı tarafın herhangi bir itirazı olmadığını ve kanuni karine gereği davalının fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığını, her iki tarafın ticari defterleri incelendiğinde müvekkil şirketin takip talebinde bildirdiği 18.400,00 USD (126.509,20 TL) tutarında alacaklı olduğunun görüleceğini, bu sebeple müvekkil şirket tarafından davalı şirket aleyhine Ankara …İcra Müd’nün …. E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu…” belirterek itirazın iptaline ve davalının en az 9420 oranında İcra inkâr tazminatına mahkümiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 22.10.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ‘kur farkı” talebiyle 27.06.2020 tarihinde 118.485,36 TL bedelli e-faturayı müvekkil şirkete göndermişse de müvekkil şirketçe bu faturaya yasal süre içerisinde itiraz edilerek reddedildiğini, faturanın niteliği ve içeriği itibariyle herhangi bir mal alımı veya hizmete dayanmadığından hiçbir hukuki değeri bulunmadığını, dolayısıyla müvekkil şirketçe kabul edilen ya da ticari defterlere kaydedilen bir işlem olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen tarafların 10.10.2013-18.06.2020 tarihleri arasındaki ticari ilişkiye dayanarak talepte bulunulmuşsa da taraflar arasında imzalanmış bir cari hesap sözleşmesi veya başka bir yazılı sözleşme bulunmadığını, bu sebeple taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap ilişkisi olarak kabulünün mümkün olmadığını, takip dayanağı yapılan borca ilişkin olarak müvekkil şirket tarafından davacı şirkete 10.07.2020 tarihinde 330.755,79 TL banka kanalıyla ödenerek davacı tarafın hiçbir alacağının kalmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süre devam ettiğini ve satış ile ödeme koşullarına ilişkin bir sözleşme imzalanmadığını, uzun süren sözleşme dönemindeki ödemelerin ödeme tarihlerinin ve muhasebe uygulamalarının taraflarca karşılıklı kabul edilerek devam ettiğini ve taraflarca kabul gören bir uygulama haline geldiğini, davacı tarafın bu dönemde hiçbir şekilde talep ve itirazda bulunmadığını ve bu nedenle yıllarca devam eden ticari ilişkinin aksine davacı tarafın birden bire kur farkı talebiyle dava açmasının samimi olmadığının açık göstergesi olduğunu…” belirterek davanın reddine ve davacının takip miktarının %100’ü oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-Faturaları,
-Tarafların BA-BS Formları
-Davacı ve davalı ticari defter ve bağlı kâğıtları,
-Ankara ….İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyası,
-24/06/2021 ve 18/11/2021 günlü bilirkişi raporları,
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davalı tarafça zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de; davacının 18/06/2020 ve 17/04/2020 tarihli faturalardan kaynaklı alacağının tahsili için 16/07/2020 tarihinde takip başlattığı, somut uyuşmazlıkta; bir alacağın zamanaşımına uğraması için aranan şartları iki grupta toplamak mümkündür. Şöyle ki; alacak zamanaşımına tabi olmalıdır ve zamanaşımı süresi geçmelidir (Oğuzman, M. K./ Öz, M. T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. I, İstanbul 2015, s.583). eBK’nın 125. maddesine göre “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir.” yTBK’nın 146. maddesinde de benzer bir düzenleme ile, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir” hükmüne yer verilmiştir. Kanun koyucu hem eBK’nın 125. maddesi hem de yTBK’nın 146. maddesi ile alacak haklarının tabi olacağı genel zamanaşımı süresini düzenlemiş olup, aksine yasal düzenleme olmayan hâllerde on yıllık sürenin uygulanması gerektiği açıktır. Takip ve dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalının zamanaşımı def’inin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin, davalıdan olan alacağı nedeniyle, davalı aleyhine 18.400,00-USD ( harca esas değer 126.509,20-TL) asıl alacağın tahsili için Ankara ….İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasında ilamsız haciz yolu ile icra takibine geçildiğini, takip borçlusunun borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu, sonrasında eldeki davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, takip talebine itiraz edilen alacaklının alacağının varlığını genel hükümlere dayanarak ispat suretiyle itirazın iptali istemine ilişkindir. (İİK m.67)
Davalı vekili, müvekkili aleyhine yürütülen icra takibine süresinde verdiği dilekçe ile “ müvekkilin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, takibe konu borcu ve ferilerini kabul etmediklerini.” bildirmiştir.
Mevcut ticari ilişkiden dolayı davacının davalıdan olan alacağının tayin ve tespiti bakımından taraflara ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak 24/06/2021 ve 18/11/2021 tarihli bilirkişi raporları alınmıştır.
Gaziantep 2.Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan bilirkişi talimatı ile 24/06/2021 tarihinde alınan raporda özetle; “…2020/6013 Esas Nolu İcra Dosyasının fatura alacağı olarak açıldığı tespit edilmiştir. Yapılan inceleme sonucunda davacı taraf ve davalı taraf arasındaki cari işlemlerin aşağıdaki şekilde olduğu görülmüştür. Davacı ve davalı taraf arasındaki anlaşmazlığın kur farkından kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Fakat taraflar arasında davaya konu fatura işleminden öncesi dönemde düzenlenen kur farkı faturasının olmadığı, kur farkı faturasının davacı tarafça tek taraflı düzenlendiği, davalının kur farkı faturasını red ettiği dava dosyasında yer alan belge ve bilgilerden anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenmiş kur farkı sözleşmesinin de dava dosyasında yer almadığı tespit edilmiştir…” bildirilmiş.
Mahkememiz tarafından görevlendirilen ve davalı ticari defter ve bağlı kâğıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/11/2021 tarihinde SMMM bilirkişisi Melek Bolat tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı tarafça düzenlenen ve davalı tarafça itiraz edilen 27.06.2020 tarih AGM2020/369 nolu 118.485,36 TL bedelli “Kur Farkı” faturası her iki taraf defterinde kayıtlı olmadığından bu noktada uyuşmazlık bulunmadığı, dolayısıyla; davacının 2020 yılı dönem başından devreden 110.779,51 TL alacak bakiyesi ile 2020 döneminde düzenlediği takip konusu faturalarla birlikte 660.976,28 TL bedelli faturalardan toplam alacağı (110.779,51 + 660.976,28)= 771.755,79 TL olup, davalı tarafça tamamı 10.07.2020 tarihine kadar ödenmiş olmakla davacının 13.07.2020 takip tarihinde bakiye alacağı bulunmadığı değerlendirilmiştir. Yukarıda tafsilen açıklanan nedenlerle, nihai takdiri mahkemeye ait olmak üzere; takip tarihi itbariyle davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı…” bildirilmiştir. Rapor karar vermeye yeterli bulunmakla mahkememizce itibar edilmiştir.
Toplanan delillere göre; Davacı 15.746,22 USD bedelli 18.06.2020 tarihli AGM2020…353 nolu e- fatura, 19.067,74 USD bedelli 17.04.2020 tarihli AGM2020…246 nolu e-fatura (bu fatura için kısmi ödeme mevcut olup bakiye 2.653,78 USD)’ya dayanarak 18.400,00 USD = 126.509,20 TL asıl alacağın tahsili talebiyle 13.07.2020 tarihinde başlattığı ilamsız icra takibinde davalının itirazına yönelik itirazın iptali ile tazminat talep etmektedir.
Davalı ise, davacı şirkete 10.07.2020 tarihinde banka kanalıyla 330.755,79 TL ödeme yapıldığından davacının hiçbir alacağının kalmadığını savunmaktadır.
Taraflar arasında imzalanmış herhangi bir yazılı sözleşme ve/veya taraflarca keşide edilmiş ihtarname örneği dosyada bulunmamaktadır.
Dosyaya celp edilen tarafların BA-BS Formlarında; davacının; 2020 dönem BS (Mal Satış) Formu’nda KDV hariç/matrah=560.148,00 TL (KDV Dahil tutar 660.976,28 TL) bedelli 5 adet fatura bildiriminde bulunulduğu,
Davalının; 2020 dönem BA (Mal Alış) Formu’nda KDV hariç/matrah = 560.148,00 TL (KDV Dahil tutar 660.976,28 TL) – bedelli 5 adet fatura bildiriminde bulunulduğu görülmüştür.
İlgili formlarda faturaların detayları bulunmadığından takip konusu faturaları içerip içermediği görülememiş olmasına rağmen; her iki tarafça beyan edilen faturalar toplamının adet ve tutar bakımından birebir örtüştüğü görülmüştür.
Davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve takip konusu yapılan toplam 239.73,36 TL (34.813,96 USD) bedelli 2 adet e-fatura, davacı tarafça takipte bakiye (18.400,00 USD) = 126.509,20 TL asıl alacak talep edilmiştir.
Davacı tarafça davalı adına 27.06.2020 tarih AGM2020…369 nolu 118.485,36 TL bedelli “Kur Farkı” faturası düzenlendiği, işbu faturaya davalı tarafça 27.06.2020 tarih /A5332989-128B-47FA-5FO1-3945481B7F9A referans nolu 1DEB79A7-3D13- 4127-9997-3CA26211FBEA belge nosuyla “RED” (itiraz) edildiği ve her iki taraf defterlerinde kayıtlı bulunmadığı görülmüştür.
Davalı tarafından davacı şirkete 10.07.2020 tarihinde Halk Bankası aracılığıyla “şirketimizdeki cari hesap bakiyesi olarak alacağınızın ödenmesi” açıklamasıyla 330.755,79 TL ödeme yapılmıştır.
Uyuşmazlık; taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunup bulunmadığı, Ankara ….İcra Müd.’nün …. E. sayılı icra takibine konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı. alacağın miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Merkez adresi Gaziantep olan davacı şirket defterleri istinâbe yoluyla inceletilmiş olup, merkez adresi Ankara davalı defterleri de mahkememizce atanan bilirkişice incelenmiş olup; İgili beratları usulüne uygun olarak yaptırılmış olan tarafların 2020 dönem ticari defter kayıtları birebir örtüşmektedir. Taraf kayıtlarında;
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin geçmiş yıllardan süregeldiği ve 2020 dönem başında davacının devreden 110.779,51 TL alacak kaydı her iki taraf defterinde kayıtlı olup bu noktada uyuşmazlık bulunmadığı,
Dönem içinde davacı tarafça düzenlenen ve takip konusu yapılan 2 adet fatura ile birlikte toplam 660.976,26 TL bedelli 5 adet fatura her iki taraf defterinde kayıtlı olup bu noktada uyuşmazlık bulunmadığı, işbu 5 adet faturadan takipte 2 adet faturaya dayanarak bakiye 18.400,00 USD = 126.509,20 TL alacağın tahsili talep edildiği,
Davalı tarafça yapılan toplam 771.755,79 TL ödeme her iki taraf defterinde kayıtlı olup bu noktada uyuşmazlık bulunmadığı,
Davacı tarafça düzenlenen ve davalı tarafça itiraz edilen 27.06.2020 tarih AGM2020/369 nolu 118.485,36 TL bedelli “Kur Farkı” faturası her iki taraf defterinde kayıtlı olmadığından bu noktada uyuşmazlık bulunmadığı,
Dolayısıyla; davacının 2020 yılı dönem başından devreden 110.779,51 TL alacak bakiyesi ile 2020 döneminde düzenlediği takip konusu faturalarla birlikte 660.976,28 TL bedelli faturalardan toplam alacağı (110.779,51 +660.976,28) =771.755,79 TL olup, davalı tarafça tamamı 10.07.2020 tarihine kadar ödenmiş olmakla davacının 13.07.2020 takip tarihinde bakiye alacağı bulunmadığı, taraflar arasında düzenlenmiş kur farkı sözleşmesinin de dava dosyasında yer almadığı, davacı davasını ispatla yükümlüdür.(MK.m.6.) Davacı davasını ispatlayamamıştır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın reddine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 1.527,96 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.447,26 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafın yapmış olduğu 18,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 15.968,37-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07.02.2022