Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/420 Esas – 2022/59
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/420
KARAR NO : 2022/59
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taksitle ev almak için kooperatife yatırmış olduğu 17.225,00-TL parayı alamadığını, mağdur edildiğini, 24/09/2019 tarihli duruşmada ” ben 5 sene kooperatife toplamda 17.225,00-TL ödediğini, parasını alamadığı için bu davayı açtığını, 17.225,00-TL’nin davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı kooperatif müflis olduğundan davacının öncelikle alacağını iflas masasına yazdırması, iflas idaresinin bu başvuru üzerine yapacağı işleme göre dava açması gerekirken doğrudan dava açmasının usule aykırı olduğunu, dava müflis kooperatife karşı açıldığından dava niteliği gereği kayıt kabul davası olduğunu, kayıt kabul davalarında ispat külfeti davacının kendisinde olduğunu, davacı öncelikle müflis kooperatiften iflas tarihi öncesinde istifa ettiğini ispat etmesi gerektiğini, davacı müflis kooperatifinde zamanında istifa etmemiş ise aktif üye olarak masaya alacak yazdırıp alacağı kabul edilen alacaklılara karşı sorumluluğu devam ettiğinden dava açma hak ve yetkisine sahip olmadığından açılan haksız davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının talep ettiği rakama da itiraz ettiklerini, davacının kooperatife ödediğini iddia ettiği ödeme miktarını da kanıtlaması gerektiğini, ancak dilekçede kanıtlar ve ödeme belgeleri sunulmadığından bu aşamadan sonra sunulacak olan kanıtları kabul etmediklerini, davacının dava dilekçesi usul ve esas bakımından yasaya aykırı hazırlandığını beyanla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava, müflis kooperatife ödenen bedelin iadesi istemi ile açılmış kayıt kabul davasıdır.
Tarafların bildirdiği deliler toplanmış; davacı ile müflis Kooperatif şirket arasında 12/05/2010 tarihinde imzalanan istifa kabulü ve geri ödeme planı ,… Bankası ödeme dekontları, Ankara Vergi Dairelerine, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yazılan müzekkere cevapları, eksik peşin harç makbuzu, Ankara …İflas Dairesine yazılan müzekkere cevapları, Ankara …ATM’nin iflası kararı, dosyamız içerisine alınmıştır.
Eldeki davada, müflis … Konut Yapı Kooperatifi’nin Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Karar sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği, iflas kararının 24/10/2011 tarihinde kesinleştiği, davacının ile müflis KOOPERATİF üyesi olduğu ve 12/05/2010 tarihinde imzalanan istifa kabulü ve geri ödeme planı çerçevesinde kooperatife ödediği, 17.225,00-TL’nin tahsili istemli Ankara … Tüketici Mahkemesinde (2018/468 E, 2019/437 K) alacak davası açtığı, tüketici mahkemesince görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsilik kararı verildiği, taraflarca istinaf yoluna gidilmeden kararın 01/07/2020 tarihinde kesinleştiği, davacının 19/02/2020 tarihindeki talebiyle dosyanın Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği, ( 2020/287 E, 2020/335 K) Ankara …ATM tarafından, İİK geçici 14.mad ve HSK’nun 03/04/2018 tarih ve 538 saytılı kararı uyarınca davalı müflis aleyhine açılan iş bu davanın kayıt kabul davası olması sebebiyle Ankara 1,2,3, Ticaret Mahkemelerinin görevli bulunması sebebiyle görevsilik kararı verildiği ve dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşıldı,
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı, gayrimenkul (konut) satış vaadi sözleşmelerinin de kanun kapsamına alındığı, bu suretle eldeki davada davacıların tüketici sıfatına haiz olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Davacının tüketici sıfatına haiz olması karşısında öncelikle mahkememizin yargılamada görevli olup olmadığını değerlendirilmesi, bu değerlendirmeyi yapar iken İİK. 235. ve 6502 sayılı yasanın 3., 73. ve 83. maddelerinin gözönünde bulundurulması zorunludur.
Kural olarak sıra cetveline itiraz davalarında dava açma süresi, görev ve yetki İİK’nun 235. maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nun 235. Maddesinde yer alan “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki Ticaret Mahkemesinde dava açmaya mecburdur.” amir düzenleme karşısında 28.05.2014 tarihine kadar açılan tüm sıra cetveli itiraz davalarında tarafların sıfatına (işçi, tüketici vb.) bakılmaksızın görevli mahkemelerin Ticaret Mahkemeleri olduğu açıktır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Anılı yasal düzenlemeler çerçevesinde, İcra İflas Kanununa göre sonraki kanun ve özel kanun statüsüne haiz olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 83/2. maddesinin açık hükmü karşısında diğer kanunlardaki görev kuralları (somut olayda olduğu gibi İcra İflas Kanunu 235. maddesinde yer alan) bu Kanun kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı için, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra (28.05.2014 tarihinden sonra açılan davalarda) tüketici sıfatına haiz davacı tarafından açılan ve kökeninde bir eda davası (alacak) olan işbu sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkeme aynı yasanın 73. maddesi uyarınca Tüketici Mahkemeleri olacaktır. Nitekim, 6502 sayılı yasanın 83/2. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklarda diğer kanunlarda yer alan görev ve yetkiye ilişkin düzenlemelerin gözönünde bulundurulmamasını, anılı tüm uyuşmazlıklarda 73/1. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerinin görevli olacağını emredici şekilde düzenlemiştir.
6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının HMK’nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır. (Emsal Ankara BAM 23.HD 21.10.2021 tarih ve 2020/1437 E, 2021/1439 K sayılı ilamı )
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USÛLDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Ankara 10.Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz ile Ankara 10.Tüketici Mahkemesi arasında OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI oluştuğundan, kararın istinaf edilmemesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli ve mercii tayini için HMK 21/c maddesi gereğince dava dosyasının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi İLGİLİ HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA GÖNDERİLMESİNE,
4-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderleri ve harçların görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı asilin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvurmak suretiyle istinaf yolu yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 07.02.2022