Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/397 E. 2022/679 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/397 Esas – 2022/679
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/397
KARAR NO : 2022/679

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 12/09/2022
YAZILDIĞI TARİH : 21/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil işletmenin davalı şirkete sipariş avansı olarak 500.000.00 TL ödeme va tığını ve bu ödemeye karşılık 47.403 59 TL tutarındaki demir cevheri alımı yapıldığını, bakiye 252.596,41 TL’lik demir cevheri teslimatının yapılmadığını ve işbu tutarın geri de ödenmediğini, müvekkili işletme tarafından davalı şirkete yazı yazılarak borcunun 7 gün içerisinde ödenmesi belirtilip davalının …. yevmiye nolu ihtarnamesiyle borcunu kabul etmediğini, bu sebeple alacağın tahsili amacıyla müvekkili işletme tarafından davalı şirket aleyhine Ankara …İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek itirazın iptali ile en az %20 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Bingöl ili, Genç ilçesinde bulunan demir madeninin ruhsat sahibi ve işletmecisi olduğunu, taraflar arasında yazılı olmayan bir sözleşmeyle 5.000 ton Y60 Fe, tane boyutu 75 mikron ve üzeri özellikli demir cevheri satın alınması hususunda anlaştıklarını, bu çerçevede davacı işletmenin 2017 yılında müvekkil şirketten parçalar halinde demir cevheri almaya başladığını, sözleşmenin devamı sırasında davacının toplam almak istediği demir cevherinin 5.000 ton olduğunu beyan ettiğini, müvekkili şirketin bu 5.000 ton cevherin stokta hazır olduğunu davacı işletmeye 23.05.2018 tarihinde bildirdiğini, ancak davacı işletme tarafından müvekkili şirketten bir kısım demir cevheri satın alınarak stokta hazır olmasına rağmen tamamının alınmadığını ve sonra tek taraflı olarak mal alımını durdurduğunu, dava dilekçesinde belirtilen 500.000.00 TL ödeme yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını ve davacı işletme tarafından yaklaşık 424.000,00 TL ödendiğini, takip tarihi itibariyle stokta davacının talep ettiği miktarda ürün mevcut olduğunu ve müvekkil şirketin davacıya ürün vermek yerine para İadesi yapmak zorunda olmadığını, üstelik davacı tarafından bedelini ödedikleri ürünü neden almaktan vazgeçtiklerine dair herhangi bir bildirim, ihbar vs gönderilmediğini ve haklı veya haksız herhangi bir gerekçe göstermediklerini, müvekkili şirketin davacı işletmeye satması öngörülen demir cevherin %60 tenör cevheri olması gerekirken daha kaliteli çıkması sonucunda davacıya teslim edilen demir cevherin %64,7 tenör cevher olduğunu, %60 tenör cevherin fiyatının ton başına 79,00 TL + KDV iken %64,7 tenör cevherin ton başına fiyatının 121,00 TL + KDV olduğunu ve bu teamüle göre aradaki farkın müvekkili şirkete prim olarak ödenmesi gerektiğini, bu durumda müvekkili şirketin zaten davacıya ürün teslim borcunun dahi kalmamış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-Arabuluculuk son tutanağı,
-Karşılıklı İhtarnameler,
-Davacı ve davalı ticari defter ve bağlı kâğıtları,
-Vergi Dairesi kayıtları, Ankara Ticaret Odasına yazılan müzekkere cevabı,
-…İşletmeleri A.Ş. ye yazılan müzekkere cevapları ve sevk irsaliyeleri,
-21/05/2021günlü kök ve 04/04/2022 tarihli ek bilirkişi raporları,
MAHKEMENİN GEREKÇESİ:
Dava; avans olarak yapılan ödeme karşılığında bir kısım malın teslim edilmediği, bu nedenle fazladan yapılan ödemelerin iadesine ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin, davalıdan olan alacağı nedeniyle, davalı aleyhine 252.596,41-TL asıl alacağın tahsili için Ankara ….İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında ilamsız haciz yolu ile icra takibine geçildiği, takip borçlusunun borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu, sonrasında eldeki davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, takip talebine itiraz edilen alacaklının alacağının varlığını genel hükümlere dayanarak ispat suretiyle itirazın iptali istemine ilişkindir. (İİK m.67)
Davalı vekili, müvekkili aleyhine yürütülen icra takibine süresinde verdiği dilekçe ile “ müvekkil şirketin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bu şekilde para talep etmenin koşullarının da oluşmadığını borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiklerini” bildirmiştir.
Mevcut ticari ilişkiden dolayı davacının davalıdan olan alacağının tayin ve tespiti bakımından taraflara ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak 21/05/2021günlü kök ve 04/04/2022 tarihli ek bilirkişi heyet raporları alınmıştır.
Taraf ticari defter ve bağlı kâğıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi heyet raporunda; “…dosyada mevcut bilgi, belgeler ile tarafların ticari defter muhasebe kayıtları üzerinde yapılan incelemeler doğrultusunda nihai takdiri mahkemeye ait olmak üzere; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ilgili madde hükümleri gereği; Tüm defterlerde noter açılış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırıldığı, tüm yevmiye defterlerinde noter kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırıldığı, Kebir ve Envanter defterlerinde – zorunlu olmadığından aranmayacağı, defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği, davalı tarafça toplam 239.966,66 TL bedelli 35 adet fatura düzenlendiği, Davacı tarafça banka kanalıyla toplam 492.363,07 TL ödeme yapıldığı, 04. 10.2019 takip tarihinde davacının fazla ödemeden kaynaklanan bakiye 252.396,41-TL alacak/borç kaydının her iki taraf defterinde kayıtlı olduğunun tespit edildiği…” bildirilmiştir. Taraf itirazları üzerine alınan ek raporda da kök rapordaki görüşün korunduğu bildirilmiştir.
Toplanan delillere göre; taraflar arasında “sözlü demir cevheri satışı” konusunda anlaşıldığı, davacı alıcının davalı satıcıya sipariş avansı olarak 424.000,00-TL ödediği, -davacı 500.000,00-TL ödediğini iddia etmekte- ödemeye karşılık 247.403, 59-TL tutarındaki demir cevheri alımı yapıldığını, bakiye 252.596,41-TL’lik demir cevheri teslimatının yapılmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.
Davacı alıcı teslim edilmeyen demir cevheri bedelinin iadesini talep ederken, davalı satıcı takip tarihi itibariyle stokta davacının talep ettiği miktarda ürün mevcut olduğunu ve müvekkil şirketin davacıya ürün vermek yerine para iadesi yapmak zorunda olmadığını, davacıya yapılan satışın “ocakta nakliye araçlarına yüklenmiş şekilde” koşulu ile satıldığını, satışa konu madenin davacı tarafından gelinip alınmadığını davacının sipariş ettiği ürünün sahada hazır olduğu ve mal yerine para iadesi yapma yükümlülüklerinin bulunmadığından davanın reddine talep ettiği somut uyuşmazlıkta; taraf ticari defleri bilirkişi heyetince incelenmiş ve defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği, davalı tarafça toplam 239.966,66-TL bedelli 35 adet fatura düzenlendiği, davacı tarafça banka kanalıyla toplam 492.363,07 TL ödeme yapıldığı, 04.10.2019 takip tarihinde davacının fazla ödemeden kaynaklanan bakiye 252.396,41-TL alacak/borç kaydının her iki taraf defterinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenmiş yazılı satım sözleşmesi yoktur. Davacı alıcı ifa yerinin kendisinin bulunduğu yerde, davalı satıcı ise ocakta teslim koşulu olduğunu iddia etmektedir.
6098 Sayılı kanunun İfa yeri başlıklı 89. maddesinde; Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1.Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2.Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3.Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
İfa yeri konusunda tarafların açık veya örtülü iradeleri tespit edilememiştir. Dosyaya davalı tarafından düzenlenen sevk irsaliyeleri getirtilmiş ise de bu irsaliyelerden malın nerede teslim edildiği anlaşılamamaktadır. Malın teslim alındığı yerin ise davacının şubesinin bulunduğu Yerköy- Yozgat olduğu anlaşılmaktadır. Sevk irsaliyelerinin davalı satıcı tarafından düzenlenmiş olması karşısında malın davalı satıcının maden ocağının bulunduğu (Bingöl – Genç ) ocakta teslim edildiği kanaati mahkememizde oluşmuştur. Davacı alıcı bunun aksini ispat edememiştir. Kaldı ki; TBK 89/3 maddesinde belirtildiği üzere “Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.” hükmü bulunduğu, davalı borçlunun şube adresinin “Bingöl Demir Madeni İşletmeleri, Döşekkaya Köyü, Güllüce Mevki, GENÇ, Bingöl olduğu, eksik teslim edilen demir cevherinin davalı satıcının şube adresinden davacı alıcı tarafından teslim alınması gerektiği, davalı satıcının eksik teslim edilen devir cevherini teslime hazır olduklarını bildirmesi karşısında davalının mal yerine para iadesine zorlanamayacağı kanaatine varılmakla, davalının takip tarihi itibari ile davacıya borçlu olmadığı, davalının takibe itirazında haklı olduğu anlaşılmış davanın reddi cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Davanın reddine,
Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 3.050,74 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.970,04 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 38.363,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
HMK 333. Maddesi uyarınca Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12.09.2022
Katip 120334