Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/38 E. 2022/11 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/38
KARAR NO : 2022/11

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
K.YAZIM TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketle ticari ilişkisinin bulunduğunu, taraflar arasındaki ticari teammül gereği düzenlenmiş olan; 07/08/2018 tarihli A 115019 nolu 20.615,04 TL, 20/03/2019 tarihli A 115506 nolu 24.027,08 TL ve 12/04/2019tarihli A 115580 nolu 4.042,44 TL tutarlı kur farkı faturalarından doğan alacağın tahsili amacıyla; Ankara … Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu, taraflar arasındas sözleşme bulunmamakla birlikte malların döviz karşılığında satıldığını ve TL karşılığının da gösterildiğini belirterek, vekalet ücreti, faiz ve masraflar hariç 48684,56 TL olarak icra takibine itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı şirket aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hüküm olunmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili şirkete düzenlemiş olduğu tüm faturalar incelendiğinde fiyat ve tutarın döviz cinsinden gösterilmediğini, döviz ile satış işlemi yapılmadığını, taraflar arasında dövizli satış anlaşması bulunmadığını, belirtilen nedenlerle davacı yanın döviz cinsinde ticaretini kabul etmediklerini belirterek, davacı şirket aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hüküm olunmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Ankara … Müdürlüğünün … E, sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun … olduğu; 52.933,60 TL alacak için 29/05/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 13/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun icra takibine, borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itirazı sonucu icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
İstinabe yoluyla alınan bilirkişi raporunda; davacının 2016-2017-2018-2019 yılı ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede taraflar aralarında ticari bir ilişkinin olduğunu, davacının defter kayıtlarından tespit edildiğini, davalı şirketin 2016-2017-2018-2019 yılları ticari defterlerinin açılış kapanış tasdikleri ve defter beratları incelendiğinde 213 sayılı VUK’nun 220 maddedeki tasdik sürelerine ve TTK 6102 kapanış tasdik süreleri bakımından yasa ile uyumlu olduğunu, elektronik defter beratlarının Gelir İdaresi Başkanlığının tebliğinde yayınlanan süreler içinde yapıldığını, ticari defterlerin bu haliyle delil teşkil eder nitelikte olduğunu, davacı şirketin BS Formları üzerinde yapılan incelemede ; VUK.396 Sıra nolu Genel Tebliği gereği 2016-2017-2018 yılı için aylık 5.000,00-TL(KDV Hariç)i aşan mal ve hizmet satışlarına ilişkin Mart/2017 Aralık/2017 Şubat-Mart-Mayıs-Ağustos/2018 dönemi Bs formlarının yasal süresi içerisinde Gelir İdaresi Başkanlığına bildirildiği, fakat Mart /2019 döneminde düzenlenen 24 027.08 satış faturalarının yevmiye kayıtlarında olmasına rağmen Bs formunda tespit edilemediğini, iade faturasını da Nisan/2018 döneminde Ba Formu ile yasal sürede bildirdiği tespit edildiğini, 33 adet fatura düzenlediğini, davacının yerinde incelemesinde davacı ve davalı arasında bir kur sözleşmesi olmadığının tespit edildiğini, davacının davalıya toplam 36 adet satış faturası düzenlediği toplamlarının 183 854,55 TL toplam kdv dahil tutarı olduğu ve defter kayıtlarına davalıyı borçlu olarak işlediğini, davalının davacıya 3 adet toplam 13 886,97 TL iade faturası düzenlediğini, davacının defter kayıtlarında bunu davalının alacağına kayıt ettiğini, davacının davalıya 10.06.2017 tarihinde 2 adet çek ile toplam 30.000,00 TL ödeme yaptığını, 14.09.2018 tarihinde 1 adet çek ile toplam 12.200,00 TL ödeme yaptığını, 06.03.2018 tarihinde 6 adet çek ile 72.000 TL ödeme yaptığı toplam ödeme tutarının 104.400,00 TL olduğu davacının düzenlediği 3 adet çek giriş bordrolarından davacını defter kayıtlarında çeklerden dolayı ödemenin davalının alacağına kayıt ettiğinin tespit edildiğini, defter kayıtlarımdan tespit edildiği üzere dava konusu olan kur farkı faturalarının da satış faturası olarak kayıtlara alındığını, kur farkı faturalarının kabul edilip edilmemesi hususunda takdirin mahkemeye ait olmakla beraber kabul edilmesi halinde davacının davalıdan 55.767,58 TL alacağı bulunduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; davalı şirkete ait ticari defterlerin usulünce düzenlenmekle sahibi delil olma vasfına haiz olduğu 15.08.2019 olan İcra takip tarihi itibariyle; davacı şirkete 7.083,03.-TL borçlu olduğunu, davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde hazırlanmış bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle davalı şirketten alacak miktarının 55.767,58.-TL olarak tespit edildiği görülmüş ise de; tarafların ticari defterlerindeki 48.684,55.-TL bakiye borç – alacak farkının icra takibine konu kur farkı %8 içerikli 3 adet faturanın davalı şirkete ait ticari defterlerde yer almamasından kaynaklandığını, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı tüm faturaların Türk Lirası TL üzerinden düzenlenmiş olduğunu bildirmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun görülmüştür..
Türk Hukukunda kural olarak her dava, dava tarihindeki durum ve koşullara göre karara bağlanır. Ancak itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan tarafların alacak borç durumu ve haklılık durumu icra takip tarihi itibariyle tespit edilir (Yargıtay 19. HD.11/11/2015 tarih, 2015/5365 Esas, 2015/14528 K.; 14.11.2019 tarih, 2017/4726 E, 2019/5144 K,).
Davaya konu alacak bakımından ispat yükü davacı tarafta olmakla birlikte ticari davalarda, ya da iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatlanmalıdır. Ticari defterler kesin delillerdendir. Davacıda dava dilekçesinde ticari defterlere dayanmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26.09.2018 tarih, 2018/2696 Esas ve 2018/3431 karar sayılı ilamına göre Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır….” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27.06.2016 tarih, 2015/6424 Esas ve 2016/3931 Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Dosya içerisinde toplanan deliller, icra dosyası, fatura örnekleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; Ankara … Müdürlüğünün … E, sayılı icra dosyasında takip alacaklısının davacı …, takip borçlusunun davalı … olduğu; 52.933,60 TL alacak için 29/05/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 13/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun icra takibine, borcun tamamına, faize ve tüm ferilere 19/06/2019 tarihinde itirazı sonucu icra takibinin durduğu, yetki itirazı üzerine 19/07/2019 tarihinde Ankara İcra Müdürlüğüne dosyanın gönderildiği, 16/10/2019 tarihinde davalının borca işlemiş faize itirazda bulunduğu, davanın süresinde açıldığı tarafların ticari defterlerindeki 48.684,55.-TL bakiye borç – alacak farkının icra takibine konu kur farkı %8 içerikli 3 adet faturanın davalı şirkete ait ticari defterlerde yer almamasından kaynaklandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/11/2021 tarih, 2020/4207 Esas, 2021/6235 Karar sayılı, 16.03.2021 tarih, 2020/3819 Esas, 2021/2489 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, kur farkı alacağının istenebilmesi için borcun yabancı para cinsinden ödeneceği ve kur farkı yansıtılacağı hususunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya uygulama bulunması gerektiği, davalı tarafın alacağın yabancı para ile ödeneceği veya kur farkı yansıtılacağını kabul etmediği, dava dosyası kapsamında taraflar arasında akdedilmiş kur sözleşmesi örneği bulunmadığı, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı tüm faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş olduğu kur farkı yansıtılacağı hususunun davacı tarafça ispatlanması gerektiği ancak bu hususun usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı anlaşılmakla; icra inkar tazminat istemini kapsayan davanın reddine, davacının takipte haksız olsa da kötüniyeti tespit edilemediğinden yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle;
HÜKÜM:
DAVANIN REDDİNE,
Kötü niyet tazminatın yasal koşullar oluşmadığından bu hususa yönelik talebin reddine,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 565,89 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 485,19 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa idaresine,
6102 sayılı TTK 5/A mdsi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14.md ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Hesaplanan ve takdir olanan 7.128,99 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/01/2022
Katip …
¸[e-imzalıdır]

Hakim …
¸[e-imzalıdır]