Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/376 E. 2023/80 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/376 Esas – 2023/80
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/376
KARAR NO : 2023/80

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
K.YAZIM TARİHİ : 09/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili … Genel Müdürlüğü 08.06.1984 tarih ve 233 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak kurulmuş tüzel kişiliğe sahip Kamu İktisadi Kuruluşu olduğunu, … Genel Müdürlüğü’nün işletmekte olduğu havalimanlarında ihtiyaç duyulan sağlık hizmetlerinin Sayıştay kararı ile iptal edilinceye kadar ihale yoluyla piyasadan temin edildiğini, bu kapsamda açılan ihale neticesinde sağlık hizmetlerinin davalı … Medikal Sağlık Hizmetleri A.Ş. ‘den temin edildiğini, davalı ile imzalanan sözleşmede Ankara Mahkemelerinin yetkili kılındığını, davalı bünyesinde Elazığ Havalimanında çalışmakta iken iş akdine son verildiği iddiası ile kıdem ve ihbar tazminatı talebi ile Ankara 30. İş Mahkemesinin 2016/1220 E, 2017/525 K sayılı kararı ile dava sonucunda 19.08.2011 tarihinde işe başlayıp 26.11.2014 tarihinde işten çıkan dava dışı işçi …..’a yargılama süreci sonucu, 04.01.2019 tarihinde 11.785,88 TL ödendiğini, davalı ile imzalanan sözleşme ve eklerinde yer alan teknik şartnamenin ilgili maddelerinde, “Yüklenicinin istihdam ettiği işçilerin; İş Kanunu, SSK Mevzuatı ve diğer kanun ve mevzuatlarla belirlenen uygulamalar, hak ve alacaklar bakımından muhatabı da sorumlusu da Yüklenicidir. Yüklenici tarafından istihdam edilen işçilere ilişkin herhangi bir sorumluluk …’ne yüklenemez. Yüklenicinin istihdam ettiği işçilerin İş Kanunu, SSK mevzuatı ve diğer kanun ve mevzuatlarda belirlenen tüm hak ve alacakları, Yüklenici tarafından karşılanır. … bu gibi konularda sorumlu sayılmayacaktır.”şeklinde düzenleme bulunduğunu, öte yandan Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin E.2017/23144 sayılı kararında 4857 sayılı Kanunun 112. Maddesindeki yeni düzenlemenin asıl işveren ve alt işverenin işçiye karşı birlikte sorumlu olduklarına ilişkin hükmü ortadan kaldırmadığını belirtilerek bu hususa ilişkin olarak alt işverenlerin sorumlu olduğunun açıkça ortaya konulduğunu, diğer taraftan aynı davalıya karşı benzer konuda açtıkları davanın kabul edildiğini, Ankara 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/71 E., 2019/699 K. sayılı kararının da emsal teşkil edeceği için dilekçe ekinde sunulduğunu, müvekkili kuruluş tarafından ödenmek durumunda kalınan 11.785,88.TL’nin davalı şirketten rücuen tahsili için başvurulan arabuluculuk sürecinde düzenlenen, dilekçeleri ekinde sunulu 19.03.2020 tarihli tutanaktan da görüleceği üzere taraflar arasında anlaşma sağlanamadığından belirtilen miktarın davalı şirketten tahsiline karar verilmesi için huzurdaki davanın açıldığı hususlarını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 11.785,88.TL’nin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili adresinin Yeşilköy, İstanbul olduğunu, bu nedenle açılan davada yetkinin Bakıtköy Ticaret Mahkemeleri olup davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı kurumun Alt İşverene veremeyeceği bir işi müvekkili şirkete gördürdüğü, bu bağlamda davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmenin de davacının açık kusuru nedeniyle hukuken geçersiz hale geldiğine, davacının, 233 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin 2. maddesine göre kurulan Kamu İktisadi Teşebbüsü olup, Atatürk, Esenboğa, Milas Bodrum, Antalya, Kayseri, Uşak , Van, Samsun, Adana, Diyarbakır gibi tüm havaalanlarına ilişkin 90 sağlık personeli, 2 psikolog ve 22 back-up ile sağlık hizmetleri ihalesi açıldığını, ihalenin, en uygun teklifi veren müvekkili üzerinde kaldığını, hizmete 01.10.2009 itibarı ile başlandığını, devamında ise taraflar arasında 01.10.2009-31.12.2011, 01.01.2012- 30.06.2012, 01.07.2012-31.12.2013, 01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arasında sözleşmeler aktedildiği ve 5 yıl boyunca …’nin ülke genelindeki havaalanlarına kesintisiz sağlık hizmeti verdiğini, …’nin yasaya aykırı olarak ihale açıp, asıl işveren alt işveren ilişkisi kurmak yerine işçi temini amaçladığını, düzenlediği hizmet alım sözleşmelerinin İş Kanunu ve Alt işverenlik yönetmeliği hükümleri uyarınca muvazaa içerdiği nedeniyle çalıştırılan işçilerin başından beri asıl işverenin (idarenin) işçileri olarak işlem görmelerini gerektirdiğini, huzurdaki dava ile idarenin, kusurundan yararlanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin, idarenin işlemlerine güvenilirlik ilkesi gereği açtığı ihalelere katılarak 2009 yılından itibaren hizmeti kesintisiz ifa ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuka aykırılığını 5 yıl sonunda sona erdirmek istediğinde daha önceden bildiği Ankara 5.İdare Mahkemesinin 2014/1659 esas sayılı dosyasındaki kararı gerekçe gösteren davacı …, müvekkil şirkete verdiği ihaleye ilişkin sözleşmeyi de aylar sonra feshettiğini, kararın müvekkilinin, 26.11.2014 tarihli fesih bildirimi ile öğrendiğini, son sözleşmenin bitimine 13 ay kala tüm ülke genelindeki hizmetini herhangi bir ihbar önelinde bulunmadan aniden sonlandırdığını, müvekkilinin dava konusu sağlık işi kadar başka bir işi olmadığı nedeniyle projede çalışan tüm işçilerin iş akitlerini feshetmek zorunda kaldığı, idarenin açık kusuruna dayalı durum nedeniyle açtığı tazminat davalarından davacı idarenin sorumlu olması gerektiğini, ihale ve sözleşmelerin muvazaalı olduğunun öğrenilmesi ile birlikte işçilerin ,başından itibaren davacı işçileri oldukları nedeniyle müvekkiline ithaf edilen işçilik alacaklarından doğan sorumluluğun davacı kuruma ait olduğu hususlarını beyanla davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Sağlık hizmetleri sözleşmesi ve eki şartnameler
Ödeme belgeleri ve dayanak evrakı
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Ankara 30. İş Mahkemesinin 2016/1220 Esas, 2017/525 K sayılı kararında; Davacının davalı kuruma ait iş yerinde ihale alan taşeron şirket bünyesinde 19/08/2011-26/11/2014 tarihleri arasında çalıştığı, en son aylık 2.666,25 TL ücret aldığı, tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarından davacının iş akdinin işveren tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiği kanaatine varıldığı, bu kapsamda davacının kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazandığı, davacının kıdem tazminatı alacağının banka kanalıyla tamamının ödendiği, davacının da bunu ihtirazi kayıtsız olarak tahsil ettiği, ancak gecikmeden meydana gelen işlemiş kıdem tazminatı faizinin ödenmediği, davacının çalıştığı işin yeri ve mahiyeti ile dinlenen tanık beyanlarından davalı Kurum ile yüklenici firma arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacının sübut bulan alacaklarından davalının sorumlu olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile; Toplam net 1.467,93 TL kıdem tazminatı faiz alacağının davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, Toplam brüt 5.377,68 TL ihbar tazminatından 3.900,00 TL’nin dava tarihi olan 14/04/2016 tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihi olan 12/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, brüt alacak için yapılacak kesintinin infazda göz önüne alınmasına şeklinde hüküm kurulduğu, kararın davacı vekiline 06/11/2017, davalı vekiline de 06/11/2017 tarihinde tebliğ olunduğu, tarafların kararı istinaf etmesi üzerine dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi 06/12/2018 tarih ve 2017/4540-2018/2985 E.K. Sayılı kararı ile “Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verildiği, hükmün 06/12/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2017/35603 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü olduğu; Ankara 30.İş Mahkemesi’nin 26/09/2017 tarih 2016/1220 Esas, 2017/525 K sayılı ilamıyla 11.124,59 TL miktarında borç bulunduğu, icra emrinin borçluya 16/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borcun teminat mektubu ile yatırıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiden alınan rapor ve ek raporlarda: Kıdem Tazminatı için hesaplanan; 9.354.04 TL Ankara 30.İş Mahkemesinin gerekçeli kararı ile ödenen kıdem tazminatını geç ödeme faizi; 1.467,93 TL kıdem tazminatı faiz alacağı ile birlikte 9.354,04TL + 1.467,93TL = 10.821.97TL Kurumun Kıdem Tazminatı olarak Rücu edebileceği toplam bedel; 10.821.97TL./2 = 5.410,99 TL Bu bedelin; 9.354,04TL/2 = 4677.02TL’si için 09.02.2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, Ankara 30.İş Mahkemesi kararı ile ödenen 1.467,93 TL/2 = 733,97 TL’si için 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, İhbar Tazminatı ve fer’ileri için ödenen ancak dosyada dökümü bulunmayan 11.785,88 TL’den kıdem tazminatı faizi olarak hesaplanan 1.467,93 TL’nin tenzili ile; 11.785,88 TL-1.467,93 TL = 10317,95 TL olup, rücuya esas miktarın; 10.317,95 TL/2 = 5.158,98 TL olduğunu, ödeme tarihi olan 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğini, davacı …’nin rücu edebileceği bedelin; kıdem tazminatı yönünden; 5.410,99 TL’nin olup, 4.677,02 TL’si için ödeme tarihi olan 09.02.2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, 733,97 TL’si için, ödeme tarihi olan 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, ihbar Tazminatı Yönünden; 5.158,98 TL için ödeme tarihi olan 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya ödenebileceği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık dava dışı işçi …’ın bir kısım işçilik alacakları ile yargılama giderlerinin davacı Kurum’un ödediği ve ödemeden davalı şirketin sorumlu olduğundan bahisle rücuan alacak istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. ” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler.
Taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibarıyla (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşverenlerin sorumluluğuna ilişkin Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 25/06/2020 tarih ve 2019/1035 Esas, 2020/2289 Karar sayılı kararında ”… İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekirHizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir. ….Davalı işçisinin sosyal hakları davalı tarafından ödenmemesi sebebiyle iş mevzuatı uyarınca sorumlu olan davacı aleyhine dava açılmış olması ve ödemenin davacı tarafından yapılması halinde işveren davalı sözleşme hükümleri çerçevesinde malvarlığında meydana gelen azalmanın tamamını davalılardan talep edebilecektir bu gerekçeyle icra masraflarının da davalılardan sorumlu oldukları dönemle sınırlı olarak tamamının hüküm altına alınması gerekir…”. şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 26/04/2021 tarih, 2021/892 Esas, 2021/1923 Karar sayılı kararında da “…Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde, dava dışı işçi değişik alt işverenler nezdinde ve son olarak davalı alt işveren nezdinde çalıştığından kıdem tazminatı yönünden davalı yüklenicinin işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı sorumlu olduğu, yıllık izin ve ihbar tazminatından davalı son işverenin sorumlu olduğu…” belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 37 Havaalanı için 01.10.2009.-31.12.2011 tarihleri arasında olmak üzere toplam 2 yıl 3 Aylık Sağlık Hizmeti Alımına Ait Sözleşme Tasarısının İhale Nosunun 2009/76998 olduğu, İdarenin … olduğu Yüklenicinin de … Medikal Sağlık Turizm A. Ş. Olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Sözleşmenin 22.1 maddesinde; “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” şeklindedir.
…’nin, Yüklenici … Medikal Sağlık Turizm A. Ş.ile yapmış olduğu 01.01.2012-30.06.2012 arasında olmak üzere 6 ay, 01.07.2012-31.08.2012 arasında olmak üzere 2 ay, 01.09.2012-31.12.2013 olmak üzere 1 yıl 4 ay, 01.01.2014- 31.03.2014 arasında olmak üzere 3 ay, 01.04.2014-31.12.2015 tarihleri arasında olmak üzere 1 yıl 9 ay için sözleşmeler yaptığı, ancak 26.11.2014 tarihli fesih bildirimi ile kesintisiz olmak üzere sözleşmeler toplam süresinin 5 yıl 1 ay 26 gün olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmenin 22.1 maddesinde; “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” şeklinde hüküm altına alındığı, maddede sözü edilen Hizmet Alımı Genel Şartnamesinin Altıncı Bölümünde “Yüklenicinin Çalıştırdığı Personel, Çalışanların Hakları ve Çalışma Şartları ile Çalışanların özlük haklarının şartnamenin 38,39,40 ve 41.maddelerinde özetle, yüklenicinin, işçi haklarını düzenlemesinin idare tarafından denetlenmesinin hüküm altına alındığı, yine özetle, sözleşmenin 22.1 maddesinde, yüklenicinin, personele ilişkin sorumluluklarının mevzuatın emredici hükümleri doğrultusunda yerine getirmesine ilave bir husustan söz edilmediği görülmektedir.
Sözleşmede, kurumun, yüklenici personeline yapacağı kıdem tazminatına ilişkin işçi haklarını işçinin işvereni yükleniciye rücu edebileceğine ilişkin herhangi özel bir hükmün bulunmadığı görülmekte olup, 4857 sayılı İş Kanununun 2/6 maddesi; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmünde de herhangi bir rücudan söz edilmemekle, Asıl işveren idarenin, alt işverenin personeline karşı birlikte sorumluluğunun olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dışı işçi …’a ait, … Genel Müdürlüğü Elazığ Havalimanı Genel Müdürlüğü onaylı Hizmet Cetvelinde özetle; işçinin, 19.08.2011 tarihinde işe başladığı, 26.11.2014 tarihinde, işverenin kurum ile sözleşmesinin feshi nedeniyle işten ayrıldığının belirtildiği, kıdem tazminatının ödenmediği, işçinin son aylık Brüt giydirilmiş ücretinin 26 günlük olmak üzere 2496,65 TL olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Dava ve iddia, cevap ve savunma, Sözleşmeler, yazışmalar, SGK kayıtları, bilirkişi raporu Ankara 30. İş Mahkemesinin 2016/1220 E, 2017/525 K sayılı dosyası, stanbul 3.İcra Müd. 2017/35603 sayılı dosyası, ödeme dekont örnekleri ve tüm dosya kapsamına göre, dava dışı işçi …”a ait kıdem tazminatı hesabı sonucunda, şahsın brüt giydirilmiş aylık ücretinin 2.880,75 TL olduğu,3 yıl, 3 ay, 8 günlük çalışmasına isabet eden kıdem tazminatı toplamının 9.425,58 TL olduğu, yapılan 71,54 TL lik Damga Vergisi kesintisi ile birlikte ödenecek tutarın 9354,04 olduğu hesaplandığı, Türk Ekonomi Bankası Kanalı ile 09.02.2016 tarihinde …’a 19.08.2011-26.11.2014 arası kıdem tazminatı notu ile ödendiği, dava dışı …’ın davacı olarak ihbar ve kıdem tazminatı talebi ile davalı …’ne karşı açmış olduğu ve Ankara 30.İş Mahkemesinin 2016/1220 E dosyasında görülen davada verilen 2017/525 K sayılı, 26.09.2017 tarihli kararı ile, dava sonucunda 19.08.2011 tarihinde işe başlayıp 26.11.2014 tarihinde işten çıkan …’a yargılama süreci sonucunda davalı kurum ile yüklenici firma arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davacının sübut bulan alacaklarından davalının sorumlu olduğu kanaatine varılarak davacının davasının kabulü ile; toplam net 1.467,93 TL kıdem tazminatı faiz alacağının davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesine, toplam brüt 5.377,68 TL ihbar tazminatından 3.900TL’nin dava tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 12.06.2017 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği, davacı … vekili, 04.01.2019 tarihinde dava dışı …’a 11.785,88 TL ödediği aralarında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulduğuna dair mahkeme kararı bulunduğu nedeniyle tarafların 4857 sayılı iş kanununun 2/6 maddesi kapsamında birlikte sorumlulukları söz konusu olduğunun hüküm altına alınmış olduğu,Kıdem Tazminatı için hesaplanan; 9.354.04 TLKıdem Tazminatı için hesaplanan; 9.354.04 TL Ankara 30.İş Mahkemesinin gerekçeli kararı ile ödenen kıdem tazminatını geç ödeme faizi; 1.467,93 TL kıdem tazminatı faiz alacağı ile birlikte 9.354,04TL + 1.467,93TL = 10.821.97TL Kurumun Kıdem Tazminatı olarak Rücu edebileceği toplam bedel; 10.821.97TL./2 = 5.410,99 TL Bu bedelin; 9.354,04TL/2 = 4677.02TL’si için 09.02.2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, Ankara 30.İş Mahkemesi kararı ile ödenen 1.467,93 TL/2 = 733,97 TL’si için 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, İhbar Tazminatı ve fer’ileri için ödenen 11.785,88 TL’den kıdem tazminatı faizi olarak hesaplanan 1.467,93 TL’nin tenzili ile 11.785,88 TL-1.467,93 TL = 10317,95 TL olup, rücuya esas miktarın; 10.317,95 TL/2 = 5.158,98 TL olduğu, ödeme tarihi olan 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği, davacı …’nin rücu edebileceği bedelin; kıdem tazminatı yönünden; 5.410,99 TL’nin olup, 4.677,02 TL’si için ödeme tarihi olan 09.02.2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, 733,97 TL’si için, ödeme tarihi olan 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, ihbar Tazminatı Yönünden; 5.158,98 TL için ödeme tarihi olan 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili gerekmekle toplamı olan 5.892,95 TL’nin 04.01.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar vermek ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Davanın kısmen kabulü ile 10.569,97 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu alacağın 4.677,02 TL’sine ödeme tarihi olan 09/02/2016 tarihinden itibaren geriye kalan 5.892,95 TL kısmına ise ödeme tarihi olan 04/01/2019 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 722,03TL harçtan peşin alınan 201,28TL’nin düşümü ile eksik alınan 520,75TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-6102 sayılı TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11, 13, 14. maddleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri Uyarınca Hesaplanan Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davanın kısmen kabul oranına göre hesaplanan 1.174,80TL’nin davalıdan, reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 145,20TL’nin ise davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan toplam 263,48TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 9.200,00TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olanan 1.215,91TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 800,00 TL, davetiye ve müzekkere tebligat gideri 33,00TL olmak üzere toplam 833,00TL yargılama giderinin, kabul oranına göre hesaplanan 741,37TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan davetiye ve müzekkere tebligat gideri 36,00TL yargılama giderinin red oranına göre hesaplanan 3,96TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin e duruşma yoluyla yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/02/2023

Katip
¸[e-imzalıdır]

Hakim