Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/373 E. 2021/213 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/373 Esas – 2021/213
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/373 Esas
KARAR NO : 2021/213

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı tarafından üretilen dizel makine ve jeneratörlerinVan Gölü’nde kullanılması amacıyla … hizmetine sunulmak üzere inşa ettirilen tren feribotlarında kullanılacak niteliklere sahip hale getirilmesi, bu tren feribotlarında kullanılabilmesi için pazarlanması, tanıtımı ve satışı için görevlendirildiğini, bu faaliyetlerin yürütülmesi için müvekkiline 09/11/2010 tarihinde Van Gölü’nde işletilmek üzere inşa edilen 2 adet tren feribotunda kullanılması için ana sevk sistemi satışları için yetki verildiğini, akabinde davacının faaliyetleri ile … yetkilileri ile yürüttüğü koordinasyon ile dizel makinelerinin deniz araçlarında kullanıma uygun hale getirilip …’ndan Tip Onay Sertifikası aldığını, davacının alacağı komisyonun oranı konusunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, piyasa şartlarına göre belirlenmesi amacıyla tutanak altına alınmadığını, müvekkilinin çalışmaları ile 2 adet tren feribotunun inşası için … İnşaat AŞ’nin ikna edildiğini, 8 adet ana sevk sistemi alınması kararlaştırılmış ise de müvekkilinin kademeli olarak süreçten dışlandığını, müvekkilinin sözleşme metni düzenleyerek elektronik posta yolu ile davalıya gönderdiğini ancak imzadan imtina edildiğini, satıştan bilgi verilmediğini, davalı yana … Noterliği’nin 03/10/2019 tarihli ….yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, ancak alacağının inkar edildiğini iddia ederek şimdilik 1.000,00 EURO’nun muacceliyet tarihinden itibaren alacağa devlet bankalarının EURO cinsi bir yıl vadeli banka hesaplarına uyguladığı en yüksek faiz oranından uygulanacak faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 28/10/2010 tarihli bir sayfalık dilekçe ve eki sözleşme taslağı ile 8 adet dizel jeneratörün satımı için yetki istediğini, kendi nam ve hesabına teklif vermek üzere 09/11/2010 tarihli yetki belgesi ile 05/11/2010 tarihli teklif mektubu verildiğini, yine kendi nam ve hesabına teklif vermek üzere 22/10/2011 tarihli yetki belgesinin verildiğini, bu arada müvekkilinin … İnşaat AŞ adına danışmanlık yapan bir firmadan 28/12/2011 tarihli yazı ile 8 adet dizel jenaratör seti teklifi aldığını ve taraflar arasında 27/01/2012 tarihinde satış sözleşmesinin imzalandığını, davacının zamanaşımı süresinden sonra ihtarname gönderdiğini, davacının yetki belgelerine rağmen sözleşmeye katkısı olmadığından bahisle ihtara cevap verildiğini, yetki belgelerinin kendi nam ve hesabına satış için yetkilendirildiğini, sözleşmeleri bulunmadığı gibi satışa katkısı da bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tacirler arası karma sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacının dayandığı hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenebilmesi için davacı tarafa süre verilmiş, davacı vekili 05/01/2021 tarihli dilekçesinde özetle, taraflar arasındaki ilişkinin eser, komisyon ve ticari simsarlık sözleşmelerini kapsayan karma bir sözleşme olduğunu bildirmiştir.
Davalı süresinde zamanaşımı savunmasında bulunmuş, davacının dayandığı hukuki ilişkiler bazında zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesi gerekmiştir. TBK’nun 147 maddesinde eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar 5 yıllık zamanaşımına bağlanmış, davacı aldığı yetki belgelerine istinaden jenaratörlerin imal edildiğini ve 20/10/2010 tarihi itibari ile …’ndan onay sertifikasını aldığını bildirmiştir. Eser sözleşmesinin bu tarih itibari ile tamamlandığı ve arabuluculuk faaliyeti de dahil olmak üzere davanın açıldığı tarih itibari ile 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu değerlendirilmiştir.
TBK’nun 520. maddesinde simsarlık sözleşmesi tanımlanmıştır. “Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir.”
TBK’nun 532. maddesinde ise komisyonculuk sözleşmesi tanımlanmıştır. “Alım veya satım komisyonculuğu, komisyoncunun ücret karşılığında, kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım veya satımını üstlendiği sözleşmedir.”
Yine bu sözleşmeler bakımından da TBK’nun 147 maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 5 yıldır. Maddede ticari simsarlık bakımından bir ayrıma gidilmiştir, ancak kanun kapsamında zamanaşımı yönünde açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı, taraflar arasında ticari simsarlık sözleşmesi bulunduğunu bildirmiş ise de; ancak simsarlık faaliyetinin sürekli olarak yapılması halinde ticari simsarlıktan söz edilebileceği (İstanbul BAM 12. HD 2017/23 esas 2017/110 karar sayılı ilamı) gözetildiğinde, davacı tarafa bu hususta açıklamada bulunması için süre verilmesi üzerine davacı şirkete ait faaliyet konularını içerir ticaret sicil kaydının sunulduğu, sicil kaydında simsarlık faaliyetinin bulunmadığı, bu hali ile dosyadaki mevcut delillerden davacının sürekli simsarlık faaliyetinde bulunduğundan ve dolayısı ile taraflar arasındaki ilişkinin ticari simsarlık olduğundan söz edilemeyeceği değerlendirilmiştir. Bu nedenle komisyon ve simsarlık sözleşmesi uyarınca da dava beş yıllık zamanaşımına tabii olacaktır.
TBK’nun 149 maddesinde “Zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hâllerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar,” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı, yan davalı ile dava dışı şirket arasındaki satım sözleşmesinin tarihinin kendilerine bildirilmediğini, bu nedenle zamanaşımının başlamayacağını iddia etmiştir. TBK’nun 521 ve 539. maddeleri uyarınca ücret alacağı, “işin yapılması” halinde ve “yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa,” muaccel hale gelmektedir. Ayrıca bir bildirime ihtiyaç bulunmamaktadır. Kanunda öğrenme tarihinden de bahsedilmemektedir. Zamanaşımı, harekete geçememek, istemde bulunamamak durumunda bulunan kimsenin aleyhine işlemez. Ticaret sicil kaydından anlaşıldığı üzere uzun zamandır komisyonculuk yapan davacının, aracılık etmeyi üstlendiği sözleşmenin kurulduğu tarihten haberi olmadığını iddia ederek sözleşme kurulduktan sonra uzun bir süre sessiz kalarak talepte bulunmaması da tacirin basiretli davranma yükümlülüğüne ve alacak miktarı gözetildiğinde hayatın olağan akışına uygun değildir. Dosyada mevcut evrak gözetildiğinde, davacının alacağını doğumundan ihtarname ile arabuluculuk dahil olmak üzere dava tarihine dek talep ettiğine ilişkin yazılı bir delil bulunmamaktadır.
Davacı 05/08/2015 tarihli elektronik postadan bahsetmiş ise de, içeriğinde davacının komisyoncu veya simsar olarak faaliyette bulunduğu ve ücret alacağının doğduğuna ilişkin bir ifade bulunmamakta, yalnız davalının görevlendirildiği belirtilmektedir.
Açıklanan nedenlerle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın zamanaşımı nedeni ile reddine,
Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 90,47 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 4.080,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2021