Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/313 E. 2021/662 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/313 Esas
KARAR NO : 2021/662
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/07/2020
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 25/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %21 hisseli ortağı olduğunu, şirket yönetim kurulu başkanı …’dan 2009 yılında boşandığını, 17/05/2016 tarihli toplantıda müvekkilinin 3 yıl süreyle yönetim kurulu başkanı seçildiğini, 18/09/2008 tarihli genel kurulda ise … …’in seçildiğini, bu aşamadan sonra müvekkilinin genel kurul toplantılarına çağrılmadığını, şirket işleri hakkında bilgi verilmediğini, adres değişimlerinden haberdar edilmediğini, müvekkilinin şirket faaliyetleri dışında tutulduğunu ve kar payı dağıtımından bile haberdar edilmediğini, müvekkilinin şirkete ortak olduğunda alacakları ve gayrimenkulleri bulunduğu halde aşamalarda şirket borçlarının arttığını, hatta müvekkilinin bir kısım borçları kapatmasına rağmen geri ödemesinin yapılmadığını, şirket ortaklığından çıkmayı ya da hissesini devretmeyi önermesine rağmen sonuç alamadığını, şirketin sözleşmesiz kayıtsız işler yaptığını, zarar edip karını işlemediğini, müvekkilinin diploması kullanılarak işler yapıldığını, müvekkilinin 2009’da kendi şirketini kurduğunda bankadan teminat mektubu istediğinde davalı şirketin muhasebe kayıtlarının verilmemesi nedeni ile sıkıntı yaşadığını, sonraki tarihli ihalelerde de evraklara ulaşamadığı için sıkıntı yaşadığını, bilgi alma talebi ile çektiği ihtarnameye de cevap alamadığını iddia ederek şirket ortaklığından çıkmasına ve müvekkile ait sermaye payı ve kar payının hesaplanarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 15/12/2020 tarihli celsede kar payına ilişkin davasını atiye bıraktığını beyan etmiş, davalı vekili bir diyeceklerinin olmadığını bildirmiştir.
Davacı vekili 04/06/2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle, davanın tam ıslahı ile davalı yanın müvekkili ile anlaşma isteği bulunmadığının anlaşılması karşısında TTK’nun 531 maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının arabuluculuk dava şartını yerine getirmediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının tek başına imza yetkisi bulunmadığını, yönetim kurulu başkanı olduğu zaman dahi …’la birlikte imza yetkisinin bulunduğunu, buna rağmen pek çok evraka tek başına imza atarak şirketi büyük borç altına soktuğunu, yönetim kurulundan ayrılma sebebinin de usulsüz işlemleri olduğunu, müvekkilinin genel kurul toplantı çağrılarını ticaret sicil gazetesinde yayınladığını, adres değişikliklerinin de yayınlandığını, davacının bilmemesinin mümkün olmadığını, davacının hissesini devretmek istediğine ilişkin beyanının doğru olmadığını, yakın zamanda şirkete gönderdiği kişilerin de problem çıkardığını, devir iradesinin gerçek olmadığını, davacının diplomasının kullanıldığının ispatlanması gerektiğini, müvekkilinin SGK ve vergi borcu bulunmadığını, kar payı olmadığından kar payı dağıtılmadığını, genel kurulda kar payı dağıtımına ilişkin bir karar alınmadığından davacının talebinin yerinde olmadığını, davacının belge inceleme ihtarnamesine cevap olarak tarih bildirilmesi ile evrak incelenebileceğinin bildirildiğini, davacının kötü yönetimi nedeni ile şirketin zarara uğradığını, kendi kusuru ile ortaklıktan çıkma talebinin hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ortaklıktan çıkma ve kar payının tahsili istemi ile açılmış, davacı kar payına ilişkin talebini geri almış, yargılama sırasında tam ıslah dilekçesi ile şirketin fesih ve tasfiyesi talebinde bulunmuştur.
Öncelikle çözülmesi gereken, tam ıslahın usulüne uygun olup olmadığıdır.
HMK’nun 180. maddesi; “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir,” hükmünü içermektedir. Tam ıslahta, dava dilekçesi dahi verilmemiş sayıldığından 1 hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 3. HD 2019/6053 esas 2020/2441 karar sayılı ilamı). Davacı yan her ne kadar ıslah dilekçesini dava dilekçesi olarak verdiklerini bildirmiş ise de, kanunun açık hükmü ile ıslah dilekçesinin HMK’nun 119. maddesindeki (e) ve (f) bentlerinin bulunmadığı gözetildiğinde geçerli bir dava dilekçesi olduğunun kabulü mümkün olmamış ve ıslah talebi yapılmamış sayılmıştır.
Ortaklıktan çıkma ve kar payı tahsiline ilişkin açılan davada, kar payının tahsiline ilişkin dava, HMK’nun 124. maddesi uyarınca geri alınmış, davalı da itiraz etmemiştir. Ortaklıktan çıkma davasına ilişkin olarak ise, davacının dayandığı TTK’nun 638/2 maddesi limited şirket ortağına tanınan bir haktır. Anonim şirkette, ortağın pay devri serbestisi kuralı çerçevesinde ortaklıktan çıkma isteme hakkı bulunmadığı gibi limited şirketlere ilişkin olarak bahsi geçen hükümlerin anonim şirketler bakımından uygulanma imkanı da bulunmadığından, anonim şirket ortağı davacının dava hakkı bulunmamaktadır. Islah yapılmamış sayıldığından ve dava dilekçesinde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin herhangi bir talep yer almadığından (Ankara BAM 21. HD. 20219/845 esas 2020/164 karar, Yargıtay 11. HD. 2016/527 esas 2017/3549 karar) açılan davanın reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazladan alınan 85,39 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; hazır bulunan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmak suretiyle istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2021
Katip … Hakim …
¸[e-imza] ¸[e-imza]